Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Akıncı Üssü davasının dördüncü gününde 15 Temmuz darbe girişiminin asker içindeki 1 numarası olduğu iddia edilen Akın Öztürk savunma yaptı.
İşte Eski YAŞ Üyesi ve Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’ün savunması sırasında yaşananlar ve Öztürk’ün savunması;
“Keşke o zaman ölseydim”
Akın Öztürk savunmasına başlarken mağdur müşteki bölümünden, “O….. Çocuğu” diye bağırıldı. Askerlik yeminine halen bağlı olduğunu, silah arkadaşlarına ve devletin kurumlarına silah doğrultacak biri olmadığını belirterek, “Bu hain darbe girişimiyle ilişkilendirilmek bana bu dünyada verilecek en büyük cezadır. Defalarca ölümle burun buruna geldim. Keşke o zaman ölseydim de bunu yaşamasaydım” dedi. Öztürk 15 Temmuz şehitlerine rahmet dilerken bazı mağdur ve müştekiler ıslık çalıp, “Amerikan köpeği” diye bağırınca başkan Selfet Giray, “Burası tribün değil” diyerek, bu kişileri salondan çıkarttırdı. Akın Öztürk medya eliyle hakkında algı operasyonu yürütüldüğünü, bunların başında da devletin ajansının geldiğini vurgularken, “Aleyhimdeki yalan haberleri ağızlarından salya aka aka yapanlar düzeltmeleri niye yapmıyor?” dedi. Öztürk’ün o gece koruması, şoförü ve konut astsubayını evlerine gönderdiğini belirtip, “Darbe yapacak olsam niye göndereyim” demesi üzerine Başkan Giray, “2. Başkan gözüküyorsunuz, tüm birlikler size bağlı olacak” karşılığını verdi. Öztürk de 2. Başkanlığın kendisi için tenzil-i rütbe olduğunu söyledi.
“Güler,’geleceğini biliyordum. Allah razı olsun’ dedi”
Öztürk, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın isteği üzerine darbecilerle görüştüğünü, ama kararlı olduklarını gördüğünü anlatınca Başkan Giray, bunu nasıl anladığını sordu. Öztürk, Ömer Harmancık’ın, “Arkamızda durulsa, başarılı olunurdu” dediğini kaydetti.
Akın Öztürk, Yaşar Güler’i kurtardığında Güler’in, “Burada olduğumu öğrenince geleceğini biliyordum. Allah razı olsun” diye methiyeler dizdiğini öne sürerken, Hava Kuvvetleri karargahına geldiklerinde hazırladıkları basın bildirisini Abidin Ünal’ın nezaretinde hazırlandığını ve tüm komutanların yanında yüksek sesle okuduğunu, ayrıca Abidin Paşa’nın karargahta, “Akın Paşa olmasaydı biz hala tutukluyduk” dediğini anlattı.
“Akar’ı darbeye ikna için bir çabam olmadı”
Basında iddia edildiği gibi kaçmaya teşebbüs etmediğini ve Mehmet Partigöç’le telefonla görüşmediğini vurgulayan Öztürk, “Akar’ı darbeye ikna için hiçbir çabam olmadı. Kendisine sorulabilir. Buradaki herkese sorulsun, benden darbe lafını duyan tek kişi var mı? Bu yafta üzerime çiviyle çakılsa tutmaz” dedi.
“Abidin Ünal’ın isteğiyle Akıncı’ya gittim”
Genelkurmay’ın 21 Temmuz 2016’daki açıklamasında da kendisinin Abidin Ünal’ın isteğiyle Akıncı’ya gittiğinin belirtildiğini hatırlatan Öztürk, şöyle devam etti: “Hayır deyip gitmesem bu duruma düşmezdim. Sebep, 45 yıllık silah arkadaşıma hayır diyemememdir. Kavgayı ayırmaya çalışırken sopa yiyen adam durumuna düştüm.”
Öztürk, saat 23.30 sıralarında Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın kendisini aradığını aktararak şunları kaydetti:
“Abidün Ünal beni arayarak ’Ağabey, Ankara’da uçaklar havalanmış ne oluyor öğrenip bana aktarır mısın?’ diye rica edince Akıncı Üssü’nü aradım. Kubilay Selçuk çıktı telefona ve ’Komutanım, operasyon var’ dedi. Benim ona ne operasyonu olduğunu sormam üzerine, ’Komutanım da burada sizi bekliyor’ cevabını verdi. Bu sözler üzerine de Akıncı Üssü’ne gittim ve karargah binasına geçtim. İçeride Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancık ve Mehmet Dişli vardı. Orgeneral Akar’ın yanına gittim ’Hayırdır Komutanım?’ diye sordum. Akar, bu sorumdan sonra bana hitaben odada bulunanları göstererek, ’Bunlar bu işi yaptılar, bunlarla konuş, onları ikna et, darbeye kalkışıyorlar’ demesiyle olayı öğrendim. Bir süre TV’den olayları takip ettikten sonra Akar’ın isteğiyle darbecileri ikna etmek için 143. Filoya gittim. Orada çok sayıda silahlı, tam teçhizatlı personel vardı. Ben direkt komutanların bulunduğu gazino binasına gittim. Orada Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancık ve irili ufaklı rütbedeki askerler vardı. Genelkurmay Başkanından almış olduğum talimatla onlara bu işin yanlış olduğunu söyledim. Onlardaki kararlılığı görünce komutanın yanına geri döndüm. Ben kimin ne olduğunu bilemediğim için mülayim bir şekilde onlarla konuştum.”
“Başkasının pantolonunu, başkasının gömleğini giydim”
Öztürk, bu olaylar esnasında sivil kıyafetli olduğunu, emir astsubayından üniformasını getirmesini istediğini aktardı. Emir astsubayının dışarısının müsait olmadığını söylemesi üzerine kendisinden bir üniforma bulmasını istediğini anlatan Öztürk, “Başkasının pantolonunu, başkasının gömleğini giydim. Pantolon kısa geldi. Üzerime uymayan kıyafetle bir konsey liderliğini yapıyor durumdayım. Ben hazırlıklı değilim, demek ki bir elbise bile getirmemişim. Bu da benim hazırlıklı bir insan olmadığımı, bilgim olmadığını gösteriyor” şeklinde konuştu.
“Gözaltında yapılan işkenceleri ifade etmeye utanıyorum”
Hulusi Akar, Abidin Ünal ve Yaşar Güler’in tanık olarak dinlenmesini isteyen Öztürk 1 saat süren savunmasını “yuh” sesleri arasında tamamlarken, “Gözaltında yapılan işkenceleri ifade etmeye utanıyorum. Sorumluların tespit edilerek cezalandırılmasını ve tahliyemi talep ediyorum” dedi. Saat 15.00 itibarıyla Öztürk’ün çapraz sorgusuna geçildi.
Akın Öztürk, Başkan Giray’ın sorusu üzerine Hakan Evrim’in, Akar’a “Sizi kanaat önderimizle görüştürebiliriz” dediğini duymadığını, Ömer Faruk Harmancık’ın Akar’a bildiri okuduğunu görmediğini söyledi. Yine başkanın sorusu üzerine Öztürk, Akar’ın nasıl derdest edildiğini bilmediğini, ama yanına gittiğinde Akar’ın boynundaki çiziği gösterdiğini belirterek, “Çiziği görünce kendimle ilgili olarak da endişelendim. Bir gözümle acaba bir şey olur mu diye baktım” dedi. Mahkeme başkanı Giray, Öztürk’e ısrarla herkesi derdest eden darbecilerin kendisine neden bir şey yapmadığını, Akar, Ünal, Güler’in emirlerini dinlemeyenlerin kendisinin emirlerini neden dinlediğini ve öyle nasıl rahat dolaşabildiğini sordu.
AHKEME BAŞKANI İLE ÖZTÜRK ARASINDA DİKKAT ÇEKEN DİYALOG
Öztürk, Akar’ın emriyle gidip geldiğini, korktuğu için Dişli veya Evrim’le gittiğini anlattı. Sonrasında Başkan Giray ile Öztürk arasında şu diyaloglar yaşandı:
Başkan Giray: Neden darbe olduğunu anlayınca Başbakan, Cumhurbaşkanı, Milli Savunma Bakanını aramayı düşünmediniz?
Akın Öztürk: Genelkurmay Başkanı zaten görüşüyor, kendisi konuşuyor. Bana emir verse, al şunları ara dese arardım.
Başkan Giray: Derdest edilmiş bir kişi bu görüşmeleri yapabilir mi?
Akın Öztürk: Gayet tabi yapıyordu.
Başkan Giray: Bir numaranın emrini dinlemeyenler sizin emrinizi niye dinledi?
Akın Öztürk: Ben de bunu söyledim ifademde daha önce ama çıkartım sonra ben bunu Akar’a da söyledim sizin emrinizi dinlemeyen benim emrimi niye dinlesin diye.
Başkan Giray: İki taraf da ortada biri olduğunuzu mu düşünüyor?
Akın Öztürk: Sorun.
Başkan Giray: Soracağım. Peki, siz yoksanız bu darbeyi kim yapıyor?
Akın Öztürk: Hakan Evrim, Ömer Faruk Harmancık, Kubilay Selçuk, Ünsal Coşkun bir de adını hatırlamadığım kara havacılıktan bir komutan vardı. FETÖ’cü bir grup ve dış güçlerin desteğiyle yapıldığını düşünüyorum.
Mağdur, müşteki sıralarından sık sık protesto sesleri yükselince Başkan Giray, “Dayanamıyorsanız gelmeyin, bu dava başladı bitecek.” diye uyardı.
“FETÖ’CÜ OLDUĞUNU BİLSEM DAMADIM OLMASINA MÜSAADE EDER MİYİM”
Başkan Giray’ın sorusu üzerine hakkında ihbar olanların listesini yaş öncesinde cumhurbaşkanı ve başbakanla değerlendirdiklerini belirten Öztürk, “Gördük ki, onlara da başka listeler geliyor. 60-65 ismi Hakan Fidan’a elden verdim” dedi. Akıncı’dakilerin hiçbirini tanımadığını bildiren Öztürk şöyle devam etti:
“Karargahtan bildiğim, ama bir kez odasına girmediğim Mehmet Dişli’yi ve Ünsal Coşkun’u tanıyorum. Ahmet Özçetin karargaha atanmıştı. 2 yıl çalıştım. Süper başarılıydı. Mesela onunla ilgili hiçbir ihbar yoktu. Hakan Evrim’i üs komutanı olduğu için biliyorum. Gökhan Sönmezateş ben Çiğli Üs komutanıyken arama kurtarma okul komutanıydı, binbaşıydı.”
Akın Öztürk, “İnanın sivil tek bir kişi görmedim” deyince Başkan Giray, “Çok enteresan. 6 klasör resim var, yarısı sivil. Askeri personel olabilir, ama sivil” karşılığını verdi.
Öztürk, Başkan Giray’ın o gece damadı Hakan Karakuş’u arayıp aramadığı ve damadının “FETÖ’cü” olduğunu bilip bilmediği sorularını da şöyle cevaplandırdı: “Aramadım. Bir kez aramayı düşündüm, solo Türk’te olduğu aklıma geldi. Hulusi Akar’a tabi olmak dışında bir şey düşünmedim. FETÖ’cü olduğunu bilsem damadım olmasına müsaade eder miyim?”
“VALLAHİ GÜLECEĞİM”
Başbakanlık avukatının, “O gün tüm ailenizle birarada olmanızın sebebi, başarısızlık halinde birlikte kaçmak için miydi?” şeklindeki sorusunu Öztürk, “Vallahi güleceğim, müsaade ederseniz cevap vermeyeyim” dedi.
Mağdur müşteki avukatı Şule Nazlıoğlu Erol kumpaslar sırasında FETÖ’cü sosyal medya hesaplarında adının hiç geçmemesini neye bağladığını sorması üzerine Öztürk, o dönem istihbarat başkanı olduğunu ve “Bu işin kime bulaşacağı belli değil, gelin istifa edelim” diyenin kendisi olduğunu açıkladı.
ÖZTÜRK, ÖMER HALİSDEMİR SORUSUNA YANIT VERMEDİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı hukuk müşaviri, “Darbeciler sizi niye derdest etmedi? Sizin tarafınızı mı anlamadılar, siz mi politik davrandınız? Neden Ömer Halisdemir gibi şehit olmayı göze alamadınız?” sorusunu yöneltti. Akın Öztürk, cevap vermek istemediğini söyleyince mağdur müşteki sıralarından, “Allah belanı versin” sesleri yükseldi.
ÖZTÜRK’ÜN SÖZLERİNİ SANIKLAR ALKIŞLAYINCA SALON KARIŞTI
Bir mağdur müşteki avukatı, Öztürk’ün emir astsubayının ifadesinde açık yeşil renk polo tişörtlü bir sivilden söz ettiğine dikkat çekerek, “Bu kişi Nurettin Oruç mudur, açıklayın” deyince Akın Öztürk, “Ben görmedim. Bunu Genelkurmay Başkanı’na sorun” karşılığını verdi. Sanıklar Öztürk’ün bu cevabını alkışlayınca salon karıştı. Mağdur müştekiler alkışa tepki gösterdi.