02 Temmuz 2024 Salı
Ana sayfa » “Bir Troll Çetesi…”
“Bir Troll Çetesi…”

“Bir Troll Çetesi…”

Saray darbesi ile Başbakanlık görevinden alınan Ahmet Davutoğlu, ilk kez Pelikan bildirisi hakkında bu kadar açık konuştu…Konya’da Kanal 42’ye konuk olan Davutoğlu, Pelikan Bildirisini “tam bir FETÖ taktiği” olarak değerlendirdi.Davutoğlu, Abdullah Gül’ü ve kendisini üzen noktanın ise “Dostlarının suskun kalması” olduğunu söyledi.

“Bir Troll Çetesi…”

İşte Davutoğlu’nun, Başbakanlık koltuğunu bıraktıktan tam 380 gün sonra yaptığı ‘tarihi’ açıklamalardan çok konuşulacak bölümler:

“Amaç vicdanlı insanların itibarsızlaştırmak”

“Burada mesele konu değil. Mesele milli şahsiyetlerin yıptarılarak bu davaya hayatları boyu emek vermiş alın teri, zihin teri dökmüş, vicdanlı insanların itibarsızlaştırarak devre dışı bırakılması.
Bakın bu isimlere troller zaten meçhul de o trolleri kullanan isimleri de veya kendi gerçek isimleriyle bu faaliyetleri organize edenlere şu davaya zerre miktar katkıları olmamıştır, hiç ter dökmemişlerdir. İsim vermek istemem siz isimleri düşünebilirsiniz. Hayatlarında oturdukları sırça saraylar dışında halkın içerisine girmemişlerdir. Tek bir insan yetiştirmemişlerdir. Tek bir sancı çekmemişlerdir, tek bir çile duymamışlardır. Bırakın Arakan’a gidip onlarla kucaklaşmayı, bırakın Gazze’ye gidip kızı bombalamada ölmüş bir babayla kucaklaşmayı, kapı komşusu ile kucaklaşmamıştır bunlar.”

“Mehmet Görmez yüz akıdır”

“Ama 15 Temmuz şartları öyle şeyler getirdi ki olabilecek en adi, an alçak iftiralara bu davaya en büyük hizmeti yapmış insanlara rahatlıkla yapabildiler. Yani ben bu anlamda kendim için söylemiyorum sadece… Mehmet Görmez Hoca için de. Görmez Hoca’nın Diyanet İşleri Başkanlığı dönemi bir yüz akıdır. Ondan önce Ali Bardakoğlu hocanın dönemi de öyledir. Bizim Ak Parti döneminde Diyanet’in performansına bakın; Bosna’dan Sancak’taki müftü meselesinden taa Afrika içlerindeki Çad’daki azınlık Müslümanların dini meselelerine kadar elini uzanan bir faaliyetten bahsediyoruz. 28 Şubat’ta talimatla çalışan bir Diyanet İşleri Başkanlığından eğer bugün Mali’ye Osmanlı mimarisi ile müthiş bir cami yapıp bütün orada ‘işte özlenen Türkiye bu’ dedirten bir Diyanet İşleri varsa buna saygı duyulması lazım”

 

“Bu zihniyeti savunmaya devam edeceğim”

“Eleştirilebilir… İtibarsızlaştırmak için bir takım çeteleri, bir takım tetikçileri tuttuğunuz zaman ve onlar üzerinden itibarsızlaştırmaya çalıştığınız zaman… Bunların arkasında 14 yıllık birikimi berhava etmek isteyen bazı unsurlar var demektir. Bunu çok açık ve net söylüyorum. Bu saldırı benim şahsıma karşı olsa zaten ben bıraktım. Yani düşünün ki bir siyasi mücadele içerisindeki insanın bırakabileceği en yüksek makam neresiyse orada bıraktım. Niye hâlâ saldırılıyor. Çünkü mesele ben değilim. Benim temsil ettiğim şey zihniyet yaklaşım o rahatsız ediyor. Kusura bakmasınlar bundan rahatsız olacaklar. Çünkü bu zihniyet bu toprakların tohumudur. Bizden duyulan rahatsızlık herhangi bir makam sebebiyle değil. Şu an da elhamdülillah Konya’yı temsil etmek dışında bir siyasi makamım yok. Ama bilsinler ki ben bu zihniyeti savunmaya devam edeceğim”

“Mertçe çıkıp söyleyin”

“Çünkü bizim burada tarihi sorumlulularımız insani sorumluluklarımız var. Yeter ki eleştirecek olan mertçe çıksın. Diyorsanız ‘mültecileri almayın’ deyin. Veya ‘mültecileri sınırdışı edelim’ deyin. ‘ÖSO’yla irtibatı keselim’ deyin diyorsanız. El-Bab’ta nasıl duracaksan ondan sonra…”

“Stratejik Derinlik’in karşısına bir eser koy”

“Benim gördüğüm şey şu; geçen de soruldu ‘tasavvur eksik’ yani bir eser yazmadan önce bir insan önce hayal etmeli ki veya Selimiye’yi Mimar Sinan tasavvur etmemiş olmasaydı Selimiye’yi yapabilirmiydi? Önce tasavvur edeceksiniz. Kervan yolda düzülür diye başlarsanız yamalı bohçaya döner. Devlet işi de böyledir. Tasavvur meselesidir. Reform yapacaksanız da dış politika yapacaksanız da tasavvur meselesidir. Ya şu tasavvur yanlış mı onu karşısına sen de koy. Stratejik Derinlik’in karşısına bir eser koy bir politika geliştir. Kimse hatasız değil ben de hata yapmış olabilirim ama bunların eleştirirmen saik hedef ne. Hedef daha iyiyi bulmak değil. Hedef yanlış, tehdit gördükleri bir anlayışın kişilerini itibarsızlaştırmak…”

”Burada bir troll çetesinde bahsediyoruz”

“Burada bir troll çetesinde bahsediyoruz. Daha önce sayın Cumhurbaşkanımız ve Hakan Fidan hakkında FETÖ, uluslararası kampanya yürütüyordu. Ondan önce biz Filistin’le ilgilendik diye bütün Yahudi lobisi aleyhimizdeydi. Ondan önce başka lobiler aleyhimizdeydi. İlk defa karşılaşmıyoruz… Hep böyle olageldi. Bilelim ki şeytanın defterinde adı olmayanın Rahman’ın defterinde adı olmaz. İnsanlar düşmanlarıyla bilinir. Elhamdülillah ben Filistin’in yayındaydım. Birileri onun için bana düşman olabilir. Elhamdülillah ben Arakan’daydım, Somali’deydim… Bunun için birileri bizi hedef alacaksa amenna. Eğer bundan korkacaksak bu hayat bize haram olsun. Hedef alınmaktan korkmam.”

“FETÖ ile irtibatlı troller”

“Cevap vermeye tenezzül etmediğimiz için cevap vermiyoruz. Bakın trollere kızmıyorum. Ama susanlar beni üzüyor. Eminim ki Mehmet Görmez Hoca’yı Sayın Abdullah Gül’ü… Esas bizi üzen trollerin saldırmaları değil. Yurt içinde ve dışında FETÖ ile irtibatlı troller… Bir tanesinin biliyorsunuz FETÖ ile irtibatı çıktı. Bu saldırıları zaten doğal görüyorsunuz. Ama en yakın olduğunuzu düşündüğünüz dostlarınızın suskunluğu…”

“Küsmek aslında karşı tarafa değer vermektir”

“Geçen birisi sordu ona da dedim sen Nazım Hikmet’in ‘Küsmek’ isimli şiirini biliyor musun diye. Orada işte küsmek ‘seni seviyorum’ demektir. Yani küsmek aslında karşı tarafa değer vermektir. Hatta bazen tartışmak bile dostluğunuza değer verdiğinizi gösterir. En çok beni üzen şey işte ‘küsmeyi’ unuttuk. Konya’da da hâlâ varlığını sürdüren o ruh kayboluyor.
Bir müddet önce size hitap edenlerin sonra size nasıl hitap ettiklerini görüyorsunuz. Bir makamı bırakmanın en güzel tarafı nedir biliyor musunuz: bütün maskeler düşer. Hakikat ortaya çıkar. Önemli olan onurla girdiğiniz yerden onurla çıkabilmektir.”

İşte Odatv’nin haberine göre Davutoğlu’nun o açıklamaları…