PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’nin silahlı kanadı YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), muhaliflerin (El Nusra/Ehrar El Şam) kontrolündeki Miniğ hava üssünü ele geçirmesi bölgedeki tüm dengeleri değiştirdi. .
Can Damarı
Miniğ Hava Üssü, Ehrar El Şam (Ahrar’uş Şam) ve Nusra Cephesi’nin kontrolündeydi ve bölge için stratejik öneme sahip. Miniğ Hava Üssü’nün 6 kilometre kuzeyindeki Azez kasabası Kilis’e açılan Bab es-Selam kapısına ev sahipliği yapıyor. Bu kapı 2012 yılının Temmuz ayında Nusra Cephesi ve Özgür Suriye Ordusu tarafından kontrol altına alındı. Hemen ardından muhalifler Halep operasyonunu başlatarak kent merkezinin doğu kısmını ele geçirdi.
Koridorun Ortasında
Miniğ’in kaybedilmesi muhalifler için en büyük darbe oldu. Çünkü muhaliflerin Halep kırsalındaki kalesi Tel Rıfat’ın Türkiye ile olan bağlantısı Miniğ’in kaybedilmesi ile kesildi. Miniğ Hava Üssü ve Maranas köyü, Rusya hava desteğinde YPG ve Esad güçlerinin saldırdığı Tel Rıfat ile Azez’in ortasında bulunuyor.
2013 yılında yaklaşık 1 yıl süren kuşatma ve çatışmaların ardından Nusra Cephesi’nin eline geçen üs, Türkiye sınırında Kilis’in hemen karşısında bulunan Azez, PYD’nin kontrolündeki Afrin kantonu ve Halep üçgeninin ortasında yer alıyor. Halep’ten Türkiye’ye uzanan Azez koridorunun da üzerinde bulunuyor. Azez, Tel Rıfat ve Mare kentleri, Halep’in kuzeyinde muhaliflerin elinde kalan ve Türkiye ile bağlantı sağlayabildikleri son bölge.
Cihatçılar Türkiye Bağlantısı Kopar
Rusya Afrin bölgesine havadan silah ve mühimmat yardımı yapabiliyordu. Hava üssünün ele geçirilmesi ile Rusya ve Esad rejiminden gelecek ikmalin daha kolaylaşacağı değerlendiriliyor.
PYD’nin askeri kanadı YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri, Azez ile Tel Rıfat arasındaki Miniğ Hava Üssü’nü El-Nusra’dan alması Halep kırsalında muhaliflerin kalesi niteliğindeki Tel Rıfat ile Türkiye arasındaki bağlantının kopması anlamına geliyor.
RTE/AKP Ateşe Niye Giriyor?
Ehrar El Şam Tayyip Erdoğan/AKP hükümetinin desteklediği Sünni ve Selefi cihatçı bir örgüt. Cihatçı örgüt Esad sonrası için “kaynağını şeriattan alan ama halkın seçtiği bir yönetim” istiyor. Ehrar El şam Müslüman Kardeşler (İhvan) ideolojisine de yakın. Erdoğan’ın İhvanist tavrı (Rabia ve Mısır) da göz önüne alındığında Azez’de yaşananlar daha net görünüyor. Türkiye’nin lojistik yardımda bulunduğu da sır değil. Ayrıca bu yardımlar muhalif adı altında bulunan diğer cihatcılara da Ehrar el Şam üzerinden gönderiliyor.
Türkiye Ahrar-ı Şam’ı Destekliyor
Ahrar’uş Şam’ın lideri Ebu Cabir 2015 yılında yaptığı açıklamada ;
“Türk halkı Suriye halkını desteklemekte ve davasına sahip çıkmaktadır. Türk hükümeti de Suriye halkının bu direnişine hala destek vermeye devam etmektedir. Türkiye’nin insani olan bu siyasetinin aksine davranan herkesin bu yaptığını kabul etmeyiz ve Türk halkı da bunlara itibar etmez” demişti.
2011-2014 yılları arası ABD’nin Suriye Büyükelçisi olarak görev yapan Robert Ford açıkca Türkiye’nin Ahrar-ı Şam’ı desteklediğini açıklamıştı;
-Türkiye Suriye’de İslamcı grupları destekledi, Ahrar-ı Şam gibi… Biz aşırı İslamcı grupları sevmiyoruz, Ahrar-ı Şam’ın da ideolojisi Amerikalıların hoşlandığı türden değil. Ama Ahrar-ı Şam ile IŞİD arasında, Ahrar-ı Şam ile Nusra arasında seçim yapmanız gerekirse, elbette Ahrar-ı Şam, elbette!