07 Ocak 2023 Cumartesi
Ana sayfa » Hayattan Soğutan 8 AKP Klişesi

Hayattan Soğutan 8 AKP Klişesi

1- Elit, Beyaz Türkler Bize Karşı

Son olarak ODTÜ tartışmasında bir AKP yöneticisinden duyulan bu klişe – “ODTÜ’de kaymak tabakanın çocukları okuyor” – bir sıradan faşizm sloganı haline geldi. AKP’liler sıkıştıkları noktada yoksullara eğitimlileri hedef göstererek aradan sıyrılıyor. Cümle aralarına serpiştirilen ‘Aydın Doğan’, ‘Koç’ gibi anahtar sembollerden sonra doktorlar, avukatlar, öğretmenler hedef gösteriliyor. Bu sayede asgari ücretle günde 10 saatten fazla çalışan yoksul, zorlu hayatından iktidarı değil, eğitimlileri sorumlu tutuyor.

2-Bize Darbe Yapılmak İstendi

Yetişkin bir AKP’li bu cümleyi yılda birkaç kez mutlaka kullanır. Bu klişenin patenti AKP’lilerde değildir, Menderes’ten aldıkları bu mirası devam ettirirler. Darbe konusunda algoritma şöyle yürür; AKP’li anayasaya ya da kanuna aykırı eylemde bulunur, bunu milli iradenin isteği olarak tanımlar. Böylece hukuksuzluğa itiraz edenler, doğal olarak milli iradeye de saygısızlık etmişlerdir; bu insanlara “darbeci” denir. Yargı bağımlı hale getirilir, bütün iç hukuk yolları tıkandıktan sonra ülke terör ve ekonomik darboğaz ile boğuşmaya başlar. Darbe ile ilgili bütün koşullar olgunlaşmıştır. Mağduriyet destanı da yazıma hazırdır.

3-Şiddetin Her Türlüsüne Karşıyız

Bu klişe genel olarak toplumsal bir protesto, eylem ya da basın açıklamasının şiddet ile bastırılmasından sonra devreye girer. Gazeteci, doktor, üniversite öğrencisi, kadın, taraftar ya da LGBT birey biber gazı, plastik mermi ve fiziksel şiddet ile dağıtılır. Bu esnada gösteriye katılanlardan birinin maruz kaldığı şiddete öfke ile örneğin banka atm’sine yumruk atması bu klişe retorik için yeterlidir. İki tarafın şiddeti eşitlenir ve klişe devreye girer. Ana akım medya tarafından da genel olarak destek gören bu klişe retorik; söz konusu Filistin ise kullanılmaz. Ahmet Davutoğlu da IŞİD konusunda bu retoriğin dışına çıkarak, örgüt militanlarının maruz kaldıkları devlet şiddeti nedeniyle öfkelendiklerini ve konunun aslında “sosyolojik” olduğunu söylemiştir.

4- Keşke Her Ermeni/Kürt/Alevi/LGBT Sizin Gibi  ‘Vatansever’ Olsa

Bu klişeye genelde iktidar rantından pay almak için AKP’ye eklemlenen insanlar muhatap olur. Twitter’da Markar Esayan ya da Muhsin Kızılkaya’yı övmek isteyen yandaşlar böyle tweetler atar. Bu retorik aynı zamanda kendisinden olmayan ezilen kimliği aşağılamak için yandaşa pay da bırakır. Örneğin uzun süre AKP ile iyi ilişkileri olan ünlü bir modacı için, “keşke her LGBT sizin gibi ‘vatansever’ olsa” klişesi kullanılırken, ünlü modacı AKP’yi eleştirince “kes sesini vatan haini i.ne” noktasına hızla gelinir.

5- Bunlar AKP’den Önce de Vardı/Yaşanıyordu

İktidarın açık sorumsuzluğundan ya da bilinçli tercihinden kaynaklanan ilkel bir durumda, örneğin Soma Katliamı ya da hukuksuz bir tutuklamada, AKP’ye rant için eklemlenmiş rıza üreticisinin
klişesidir. Her kapıyı açan bir anahtar gibidir bu klişe; faili meçhul siyasi cinayetlerde, yolsuzlukta, ekonomik daralmada vb. her konuda işlevseldir. Yaşanan acıdan iktidar değil, “devlet kültürü” adı verilen, soyut bir kavram sorumludur. Böylece AKP’ye eklemlenmiş rıza üreticisi itibarını da kurtarır. Hem yaşanan acı verici olayı kınar/eleştirir, hem de sorumluluğu iktidarın üzerinden alır.

6- Bunlar Din Düşmanı, Bunlar Gelişmeye Karşı

Genellikle AKP’li belediye başkanı klişesidir. Olaylar şöyle gelişir; şahsa ait özel bir arsaya taşan proje ya da kamusal bir alanı ranta açma – Validebağ, Küçük Çamlıca gibi – planı vardır. Projenin uygun bir noktasına cami konur. Böylece özel mülkiyeti elinden alınan ya da kamusal alanı savunan yurttaş “din düşmanı” pozisyonuna geriletilir. Bununla birlikte, din düşmanlığı kamuoyunun şüphelerini bastırmaya yetmiyorsa; projeye karşı çıkanların gelişime kapalı olduğunu, bu ülkenin ilerlemesini istemediği argümanı piyasaya sürülür.

7- Şimdi Siyaset Değil, Yas Zamanı

5. maddedeki klişe ile bağlantılıdır. İş cinayetlerinde çok işlevseldir. İşyerinin eksik denetlenmesi, üretim için işçi hayatının hiçe sayılması gibi kusurları örter. Hesap soran insanları, “siyaset yaparak yaşanan acıdan fayda sağlamak” ile suçlamayı kolaylaştırır. İktidar temsilcileri dini motifler ile süslenmiş epik hikayelerin konusu olur. Soma Katliamı’nda Taner Yıldız’ın aynı gömlekle günlerce uyumadan, sadece çay ve simit ile yaşadığını hepimiz hatırlıyoruz. Böyle ölümlerin kader olduğunu da vurguladıktan sonra işin geri kalanını da iktidara bağlı sarı sendikaya havale edebilirsiniz.

8- Hepimiz Aynı Gemideyiz

Ekonomik daralma ve dış politikadaki başarısızlık ile ilgili faydalı bir klişedir. Sistematik yolsuzluk ve hukuksuzluk nedeniyle ülkenin büyümesi yavaşlar, yabancı sermaye çıkışı hızlanır. Planlı bir üretim ekonomisi yerine hızlı rant dağıtımı tercih edildiği için ülke daralır. Bununla birlikte dış politikadaki arkaik hayaller kırılma aşamasındadır. Ortaya ödenmesi gereken bir fatura/bedel çıkar, sorumlular piyasanın “karlar özel, zararlar kamusal” şiarını köylü kurnazlığı ile harmanlar; ortaya çıkan klişe göz kamaştırıcıdır, “hepimiz aynı gemideyiz”.