ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları beş ayrı suç kapsamında ihlal ettiği karara bağlanan Halk Bankası eski genel müdürü Mehmet Hakan Atilla’nın hüküm duruşması, bugün New York Güney Bölgesi mahkemesinde görüldü. Hakan Atilla’ya 32 ay hapis cezası verildi. Atilla 13 ay hapis yatacak.
Hakan Atilla’nın Cezası Belli Oldu
Cumhuriyet gazetesinden Şebnem Arsu’un haberine göre, Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, New York Güney Bölgesi mahkemesi tarafından ABD’nin İran yatırımlarını ihlal suçundan 32 aya mahkum edildi.
Ancak Mart 2017 yılından beri süren tutukluluk ve iyi hal indirimleri göz önünde bulundurulduğunda, 47 yaşındaki bankacının ortalama 13 ila 18 ay arası bir süre hapis yatacağı öngörülüyor.
ABD sisteminin uğradığı kayıplar ve işlediği sabit görülen suçlar kapsamında, Atilla’ya mahkeme masraflarına müteakip ödenmesi gereken 500 ABD doları dışında herhangi bir para cezası da kesilmedi.
Savunma ekibi, yargıç Richard Berman’ın son derece detaylı ve örneklemelerle gerekçelendirdiği kararı adil olarak nitelendirdi.
Duruşma sonrası yaptığı kısa açıklamada, “Yargıcın oldukça düşünceli ve kapsamlı yaklaşımına saygı duyuyoruz, adil bir karar,” şeklinde konuşan avukat Victor Rocco, “Temyiz başvurusu yalnızca ceza süresine has bir itiraz değil dolayısıyla, jürinin kararına itirazımız olacaktır,” dedi.
Yargıç Berman, verdiği kararların gerekçelerini kamu ile paylaşırken oldukça şeffaf ve detaylı yaklaşımı ile tanınıyor. Bu davada da kuralını bozulmadı.
Tecrübeli hukukçu, hükümet tarafını temsil eden savcıların ve infaz bürosunun önerdiği müebbet ve 210 ay gibi yüksek ceza sınırlarına ve genel cezalandırma kılavuzuna sadık kalmayacağını söyleyerek sözlerine başladı.
“Hakan Atilla’nın jürinin sabit gördüğü İran’a uygulanan yaptırımları ihlal amacıyla kurulan şebekenin kurucusu, mimarı ya da organizatörü olduğunu, düşünmüyorum,” diyen Berman, “En fazla çekimser ve tutuk bir katılımcı olarak nitelenebilir” şeklinde konuştu.
İranlı altın tüccarı Rıza Sarraf, İran’ın doğalgaz ve petrol karşılığı aldığı ve Halk Bankası’nda toplanan parasını yasadışı bankacılık ve ticaret faaliyetleri ile uluslararası dolaşıma sokulması için Atilla’nın bilgi ve birikiminden faydalandığını iddia etmişti.
Berman, birden fazla referansla, Atilla’nın, İran hükümeti kurumları, Halk Bankası ya da Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan, Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan gibi şebekeden öncelikli kazanç sağlayanlar arasında olmadığını tekrarladı.
Bankacının hiçbir şekilde rüşvet almadığına, son derece mütevazi bir yaşam sürdüğünün de altı çizildi.
SARRAF YİNE BAŞROLDE
Sarraf hakkında isnat edilen bütün suçları kabul ederek, etkin pişmanlık anlaşması imzalamasının ardından Atilla aleyhine ifade veren en etkili isim oldu.
İfadesinde Atilla ile yaptıkları görüşmelerde bankacıyı yer yer “tekere taş koyan yetkili” yer yer de ‘şebekenin destekçisi’ olarak resmeden tüccarın ifadesinin mahkemece güvenilir kabul edildiği karar gerekçesinde de vurgulandı.
Bankacının Sarraf’in kurduğu sisteme katkıda bulunduğunu ima eden kritik görüşme kayıtlarına dair Atilla’nın sağladığı açıklamaların kabul görmediği ve Sarraf’in beyanının geçerli sayıldığı anlaşılıyor.
Avukatların bu konuda da bir itirazı olacağı kesin
“Bize göre bu yargılama da olmamalıydı,” diyen bir avukat, “Ancak Rıza Sarraf’in beyanlarına dayanılarak kararın verilmiş olması, ne kadar adil olursa olsun, doğru değil,” şeklinde konuştu.
MEKTUPLAR YARGIÇ KÜRSÜSÜNDE
Yargıç Berman kararının temelini, “suçun doğası, tarihçesi, Atilla’nın kişiliği, işlenen suçun ciddiyetini yansıtma mecburiyeti, kanunlara saygı, benzer suçların işlenmesini önlenmesi”nin oluşturduğunun altını çizdi.
Ancak, Atilla hakkında ailesi, tanıdıkları ve iş arkadaşlarının yazdığı 101 adet duygu dolu mektubun da kararda önemli olduğu anlaşılıyor.
“Şimdiye kadar hiç bu kadar yoğun sayıda ve bu kadar detaylı anlatıma sahip mektuplar almamıştım,” diyerek kürsü üzerindeki kağıt yığınını gösteren yargıç, bu paylaşımlar için teşekkür etti.
Yargıç Türk hükümetine bir de gönderme yaptı
“Atilla’yı destekleyen bu nazik mektuplara baktığımda bu davaya yönelik Türk yetkililerin katı çıkışlarını anlamakta zorlanıyorum” diyen hukukçu, bu ifadeler bir mektupta Amerikan yargı sisitemindeki adil yaklaşımı öven ifadeleri de tekrarladı.
Kararın okunmasından önce savunma tarafına, Atilla’ya ve savcılara eklemek istedikleri hususların olup olmadığı soruldu.
Yargıca detaylı değerelendirmeleri için teşekkürlerini sunan savunma avukatı Victor Rocco’nun ardından söz verilen Atilla’nın Türkçe ve yazılı olarak hazırladığı metnin ingilizce tercümesini Cathy Fleming okudu.
“Bu olağanüstü insanı temsil etmek benim için gurur vericiydi” şeklinde sözlerine başlayan Fleming, kürsüde değil Atilla’nın yanında okumasını yapmayı tercih etti.
Yazısında, bugün başlayan Ramazan ayına atıf yapan Atilla, yargıç Berman’a hitaben, “Oruç tutmanın anlamı aç olanın halinden anlamaktır, sizin de kendinizi benim ve ailemin yerine koymanızı rica ediyorum” dedi.
Savcılık ise yargıcın Atilla’nın şebekenin oluşturulmasında ve yönetilmesinde öncelikli rolü olmadığını görüşüne katılmadığını tekrarladı.
“Bu davaya emsal bulmak zor çünkü şimdiye kadar Amerika’da hiç bu kadar sofistike, kapsamlı ve bu kadar büyük zararların söz konusu olduğu bir dava görülmedi,” diyen savcılık, üst sınırdan ceza verilmesi görüşünde ısrar etti.
Klasik anlamda bir ceza davası olmadığının da altını çizen New York Güney Bölge savcı yardımcısı Michael Lockard, “Bu uyuşturucu, silahlarla ilgili bir dava değil; bu nükleer kapasite hakkında bir dava” diyerek Atilla’nın terör destekçisi ve nükleer faliyetlerde bulunan İran’a bizzat destek verdiği iddiasını yineledi.
ATİLLA’NIN SEVK EDİLECEĞİ CEZAEVİ
ABD cezaevleri ‘kamp’ adı verilen minimum güvenlik seviyeli yerleşkelerin yanı sıra düşük, orta ve yüksek güvenlikli cezaevleri şeklinde dört kategoride değerlendiriliyor.
Cezaevi uzmanı Jack Dönson tarafından, Atilla’nın ceza aldığı taktirde hangi cezaevine gönderilebileceği konusunda yazılı olarak Mayıs ayında mahkemeye sunduğu görüş bugünkü kararda yerini buldu.
Puanlama sistemine göre bir değerlendirme yapan Dönson, bankacının puanının minimum güvenlikli kategoriye denk gelmesine rağmen yabancı uyrukluların en az düşük seviyeli cezaevlerinde tutulduğunu hatırlattı.
Uzman, bankacının ABD’de yerleşik olmamasına atıfta bulunarak, aile ziyaretlerinden mahrum kalacak hükümlünün cezaevinde kültürel adaptasyon zorluğu da yaşayacağını vurguladı.
Dönson raporunda, “İslam dinine mensup Ortadoğulu hükümlülerin dışlandıklarını ve cezaevi nüfusunda çoğunluğu oluşturan beyaz ırk savunucuları tarafından yanlış bir anlayışla radikal dinci olarak tanımlandıklarına şahit olmuşluğum vardır” dedi.
Atilla’nın diğer ilk kez suç işlemiş, şiddet meğillisi olmayan, beyaz-yakalı hükümlülere kıyasla daha fazla strese maruz kalacağı öngörüsünde bulunan uzman, mahkemenin tevkifevleri yönetimine bu hususlara uygun talimatlarda bulunmasını talep etti.
Yargıç Berman’ın Dönson’un yazılı önerisi üzerine bankacının düşük güvenlikli FCI Danbury isimli federal cezaevine sevkedileceğini duyurdu.
Dönson, bu cezaevinin uluslararası havaalanlarına ve Türk konsolosluğuna yakınlığı nedeniyle tercih edilmesi gerektiğini belirtmişti.
İZLENİM
Duruşma salonu böylesi kalabalığı en son Sarraf ifade verdiğinde görmüştü. Davayı sonuna kadar takip eden tarafların oluşturduğu bu kalabalığın içinde gazeteciler, meraklı New Yorklular, avukatlar ve çizerler vardı.
New York Güney Bölgesi mahkeme binasına girişte bazı tüm güvenlik görevlilerinin “Türkler geri döndü” şeklinde gülüştükleri ve uzun zamandır görmedikleri gazeteci ve gözlemcilerle merhabalaştıkları görüldü.
Berman’ın Atilla’nın ailesine bağlı ve mütevazı, tutulduğu merkezdeki davranışları ile örnek bir tutuklu olduğunu anlattığı sırada, bankacının salonda hazır bulunan eşi Burçin Atilla’nın ağladığı görüldü.
Berman’ın, yakın bir iş arkadaşından gelen mektubu okuduğunda duygulanan taraf ise Atilla oldu. Avukatı Çathy Fleming, sanığın omzunu sıvazlayarak bankacıya destek olmaya çalıştı.
Yakın tanıdıkları ile duruşmayı izleyen eşi kararın açıklanması ile birlikte oldukça duygu dolu anlar yaşadı. Gri ceketi, siyah pantalonu ve beyaz gömleği ile oldukça resmi bir görünüm sergileyen Burçin Atilla, dava süresince yalnızca iki duruşmaya katıldı (Ocak ayında jürinin karar verdiği duruşma ve hüküm duruşması).