Gazeteport
Piyanist Nazlı Işıldak, Nagehan Alçı’ya sorduğu soru sonrasında yaşananları Aydınlık gazetesinden Mustafa K. Erol’a anlattı.”Saldırı olabilecek tek bir söz söylemedim. Fiziki bir temas zaten söz konusu değil. Biz uygar insanlarız. Saldırdığımı iddia edenler, lütfen dükkanın içindeki kamera kayıtlarına baksınlar” dedi. Nazlı Işıldak, Nagehan Alçı’nın tepkisini “Yüzünü eğerek ‘Hanımefendi’ dedi. Hiçbir şey diyemeden sessizce uzaklaştı” şeklinde anlattı.
İşte“Nagehan Alçı’ya saldırı” haberlerine yanıt veren Işıldak,’ın o anları anlattığı röportajından başlıklar;
“Kahve içerken bir anda yanımda gördüm”
“Ben oturduğumuz bu mekanda kahve içiyordum. İçeriye girdiğinde Nagehan Alçı’yı bir anda yanımda gördüm. Çok uzun süre Balyoz ve Ergenekon davalarını Silivri’de izlemiş bir yurttaş olarak Nagehan Alçı’nın televizyonlarda ve gazetelerde yaptığı açıklamalardan Fetullahçı Terör Örgütü’ne aleni destek verdiğini yakından biliyordum. Kendisine bu yüzden son derece kızgındım. Yanımda görünce, Balyoz ve Ergenekon sürecine sağladığı desteğe tepki gösterdim. Çünkü bu kumpas davalarının çok büyük ayağı medya desteğiydi.”
“Saldırdığımı iddia edenler güvenlik kamerasına baksın””
“Hakaret ve küfür ettiğimi söyleyenler var. Ama ne hakaret ettim ne de küfür var. ‘Siz nasıl oluyor da bu ülkede gazetecilik yapmaya, yüzünüz kızarmadan insan içine çıkmaya devam ediyorsunuz’ dedim. Arkasından da ‘Nasıl oluyor da Fetullahçı Bank Asya’dan aldığınız krediyle yalınızda vicdanınız rahat oturuyorsunuz’ diye sordum. Balyoz ve Ergenekon sürecince onlarca ailenin mahfına neden olduklarını söyledim. Evet yandaş medya benim Nagehan Alçı’ya saldırdığımı söylüyor. Ama saldırı olabilecek tek bir söz söylemedim. Fiziki bir temas zaten söz konusu değil. Biz uygar insanlarız. Saldırdığımı iddia edenler, lütfen dükkanın içindeki kamera kayıtlarına baksınlar. Ben sakinliğimden çok eminim. El kol hareketi bile yapmadım.”
“Telefonunu eline aldı. Hiçbir şey demeden uzaklaştı”
“Ben böyle söyleyince Nagehan Alçı yüzünü önüne eğerek iki ya da üç kez ‘Hanımefendi’ dedi. Ben de konuşmama devam ettim: “Yıllarca babasız bırakılan çocukların bizzat şahidi oldum. Ve siz o sıralarda sahte CD’leri elinize alarak bu insanlarla dalga geçiyordunuz. Ordumuzun pırıl pırıl subaylarının tasfiyesinde rol oynadınız.” Yüzlerce şehidimizin sebebi olduklarını da aynen söyledim. Bu konuşma 2 ya da 3 dakika sürdü. Nagehan Alçı telefonunu eline aldı. Hiçbir şey demeden uzaklaştı.”
“Otururken bir sivil polis geldi.Kimliğimi isteyip fotoğrafımı çekti”
“Olaydan sonra yaşlı bir amca geldi omuzlarımda tuttu ve ‘Kızım seni tebrik ediyorum’ dedi. Buradaki insanlardan hiçbirinden negatif bir tepki gelmedi. Biz de mekanda oturmaya devam ettik. Arkasından bir sivil polis geldi. Kimliğimi alıp fotoğrafını çekti. Olaydan sonra herkes yaptığımı takdir etti. İnsanlar yandaş sitelerdeki yorumlarda bile benim haklı olduğunu yazdı. Gazi derneklerinden arayıp tebrik edenler oldu. İnsanlardan inanılmaz bir övgü aldım. Hiç beklemiyordum böyle bir şey.”
“Sivil kimliğim kayıp olduğu için asker kimliğimi verdim”
“Benim paşa kızı olduğumu çok sık söylüyorlar. Bunu öğrenmelerinin tek sebebi sivil kimliğimin kayıp olması ve bu nedenle polise askeri kimlik kartımı vermem. Yoksa ben bunu sözlü olarak söylemedim. Benim babam emekli bir tuğgeneral ama ben bunu hiçbir şekilde söylemedim. Karakoldan çıktıktan sonra yandaş internet sitelerinde ‘Generalin kızından Nagehan Alçı’ya çirkin saldırı’ diye haberler çıktı. Bakın halen asker üzerinde bir negatif algı oluşturma gayreti içindeler.”
“Aynı soruları yine sorarım”
“Nagehan Alçı’yı yine görsem, aynı şeyleri söylerim. Çünkü haklı olduğumu biliyorum.”
