02 Temmuz 2024 Salı
Ana sayfa » Reza Zarrab Erdoğan’ın İsmini Verdi
Reza Zarrab Erdoğan’ın İsmini Verdi

Reza Zarrab Erdoğan’ın İsmini Verdi

New York’ta Reza Zarrab’ın ifade verdiği ve Halkbank eski genel müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın sanık olduğu davanın ikinci gün oturumu başladı. Zarrab ikinci gün oturumuna “jilet gibi” bir takım elbise ile getirildi. Savcının da ilk fark ettiği nokta Zarrab’ın değişen elbisesi oldu.

“Cezaevinde tehdit edildiğim için FBI korumasına girdim”

Reza Zarrab Manhattan’daki cezaevinde tehdit edildiğini söyledi.

Savcı: Neden FBI koruması altına alındın?

Zarrab: Güvenlik nedeniyle, cezaevinde aldığım tehditler nedeniyle…

 

‘Zarrab kim tarafından ve neden tehdit edildi?..’

Duruşmayı izleyen muhabir Pete Brush, bir twitter takipçisinden gelen “(Zarrab) kim tarafından ve neden tehdit edildi?..” şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:

“Bu belirsiz. Bu kısım hızlı geçildi. Ama şu da not edilmeli ki bu Reza Zarrab’ın müdahalesiz ifadesi ve sorular da dostane. Muhtemelen Mehmet Hakan Atilla’nın savunma takımı, Zarrab çapraz sorguya alındığında bu açıklamaları derinlemesine sorgulayacaktır”

Zarrab: Çağlayan ve İranlılar arasında birçok toplantı yapıldı

Zafer Çağlayan ve İranlılar arasında birçok toplantı yapıldı, ben de katıldım. Toplantıya yetişmek için emniyet şeridini kullanma izni istedim”
Duruşmayı izleyen Katie Zavaski, Zarrab’ın bir toplantıya geç kaldığında İstanbul’da Trafik Şubesi Müdürü’nden yardım istediğini söylediğini bildiriyor.

Zarrab: İstanbul Trafik Şube Müdürü’nden oraya ulaşabilmek için trafik şeridini kullanma izni istedim”

Zarrab: Zafer Çağlayan ve İranlılar arasında defalarca görüşme gerçekleşti
Zarrab Halkbank’la toplantısına ilişkin: “Daha önce söylediğim gibi NICU ve NIOC yetkilileri İran’dan geldiler. Buna karşın İran petrol bakanı bu toplantıya katılmadı.

Zarrab: Zafer Çağlayan ve İranlılar arasında defalarca görüşme gerçekleşti. Bunlara ben de katıldım.

 

“Halkbank ve İranlı lar toplantının medyaya sızmasından endişe ediyordu”

Savcı: Bu toplantılarda Halkbank’tan kim vardı?

Zarrab: Aslan ve aynı zamanda Mehmet Atilla

Zarrab: Planların sızmasından endişe ediliyordu
Zarrab, Halkbank ve İranlı yetkililer arasındaki görüşmelerden birinde, “toplantıya katılanların bu planların medyaya sızmasından endişe edildiğini” dile getirdiğini ifade etti.

Zarrab: Süleyman Aslan mevcut sistem derken beni işaret ediyordu
Zarrab, sadece Türkiye’nin İran’dan aldığı doğalgaz ve petrolün değil, Hindistan’ın aldığı petrol ve gaz ödemelerinin de Halkbank üzerinden geçirildiğini anlattı.

Hindistan’dan Halkbank’a para transferi

Duruşmayı takip eden gazeteci Adam Klasfeld, Zarrab’ın aktardıklarını yazdı:

“Süleyman Aslan, İran’ın ulusalararası ödemelerine aracılık yapamayacaklarını, ancak mevcut mevcut sistemle transferlere devam edebileceklerini söyledi. Mevcut sistem derken beni işaret ediyordu.”
Zarrab daha sonra Hindistan’dan Halkbank’a para transferi için kullandığı yöntemleri anlatmaya başladı.

Savcılık Zarrab’a Özgür Eker adlı bir kişiyle yaptığı telefon görüşmelerinin dökümünü sordu.

Zarrab ise Arap Türk Bankası’ndan Halkbank’taki hesaba para transferi yapıldığını, bu yolla İran’ın Hindistan’daki parasının Halkbank’a getirildiğini söyledi.

Hindistan’a satılan petrolün parasının ‘Halkbank üzerinden transferi’

Gazeteci Katie Zavadski: Duruşmada Halkbank ve İranlı yetkililer arasındaki bir başka toplantının gündeme geldi.

Bu toplantıda İranlılar baskı yaptı ve Halkbank üzerinden uluslararası ödemeleri yapabilmeyi istediler.

İlk kısmı İran Ulusal Petrol Şirketi NIOC’un Hindistan’daki parasının Halkbank’taki NIOC hesabına yatırılmasıydı. Daha sonra NIOC kendileri adına uluslararası ödemelere aracılık etmesini istedi. Şemadaki bazı adımları atlamak istiyorlardı.”

“Yöntemi en tepeden Süleyman Aslan kabul etmişti”

“Hint şirketi bir Halkbank hesabı açacaktı.Hindistan’daki ham petrol aracısı parayı doğrudan Halkbank hesabına yatıracaktı. Daha sonra para başka bir Türk bankasına gidecekti Daha sonra Zarrab bu bankadan bu fonları altın olarak alacak, nakite çevirecek ve uluslararası ödemeleri yapacaktı.

Halkbank’ın bu yöntemi en tepeden, Süleyman Aslan tarafından kabul edilmişti. Aslan Hintliler için bu hesabın açılmamasını medyaya sızmaması koşuluyla kabul etti.”

“Paranın çıkış noktasını saklamak için araya Türk bankası sokuldu”

Zarrab “Paranın çıkış noktasını saklamak” dediği işlemleri anlattı. Zarrab daha sonra Hindistan’dan Halkbank’a para transferi için kullandığı yöntemleri anlatmaya başladı. Savcılık Zarrab’a Özgür Eker adlı bir kişiyle yaptığı telefon görüşmelerinin dökümünü sordu. Zarrab ise o görüşmenin gerekçesini anlatırken, İran’ın parasının Hindistan’dan Halkbank’taki hesaba, Halkbank’tan da Arap Türk Bankası’na aktarıldığını söyledi. Zarrab araya Arap Türk Bankası’nın sokulmasının gerekçesini ise “Paranın çıkış noktasını saklamak” diyerek izah etti.”

Zarrab: Eğer dolar olsaydı, paranın ABD’ye gitmesi gerekirdi

Zarrab paranın Türk lirası cinsinden transfer edilmesinin önemi için şunları söyledi:

“Eğer dolar olsaydı, para Arap Turk Bankası’na gitmeden önce ABD’ye gitmesi gerekirdi. Eğer euro olsaydı, Avrupa’ya gitmesi gerekirdi. Türk lirası olduğu için, Türkiye’de kalabildi. Böylece uluslararası mekanizmalar tarafından tespit edilemez, dikkat çekmezdi”

“Zafer Çağlayan gibi o da para istiyordu””

Süleyman Aslan Reza Zarrab’a aldığı büyük riskten rahatsız olduğunu söyledi. Bir şekilde geleceğini garti altına almak istiyordu.

Zarrab: Süleyman Aslan kendi geleceğini güvence altına almak istiyordu
Reza Zarrab mahkemedeki ifadesinde “Zafer Çağlayan gibi o da para istiyordu” ifadesini kullandı.

Zarrab, “o” diyerek hitap ettiği kişinin Süleyman Aslan olduğunu açıkladı.

“Aslan’a ödeme yapmak için Çağlayan’dan onay aldım”

Reza Zarrab, Süleyman Aslan’ın “bütün riskleri ben alıyorum” diyerek şikayet ettiğini ve ödeme istediğini açıkladı. Bu durumu da “Kendi geleceğini güvence altına almak istiyordu” diye anlattı. Zarrab bunun üzerine, Aslan’a ödeme yapmak için dönemin ekonomi bakanı Zafer Çağlayan’dan izin istediğini ifade etti.

“Zafer Çağlayan’dan habersiz hiçbir şey yapmazdım”

“Zafer Çağlayan şirketimin hesaplarını arada bizzat kontrol ederdi. Ondan habersiz hiçbir şey yapmazdım. Nihayetinde Zafer Çağlayan’dan hiçbir şey saklamadık, onun bilgisi olmadan hiçbir şey yapmayız. Çağlayan, Aslan ile yapılan işlemleri görmezden geleceğini söyledi.”

“Erdoğan ve Babacan şahsen talimat verdiler”

Zarrab: Ziraat Bankası ve Vakıfbank da ilgileniyordu
Zarrab Ziraat Bankası ve Vakıf Bank’ın da bu yöntemle ilgilendiğini söyledi.

Savcı: Dönemin başbakanı kimdi?

Zarrab: Erdoğan ve Babacan şahsen talimat verdiler
Reza Zarrab: Başbakan Erdoğan ve Babacan İranla işlemlere (altın ticareti) yardım edilmesi için Vakıfbank ve Ziraat Bankasına şahsen talimat verdiler.

Zarrab: Erdoğan ve dönemin hazineden sorumlu bakanı (Ali Babacan) İran ile altın ticaretinin başlatılması talimatını verdi

Zarrab bu talimatın verildiğini Zafer Çağlayan’dan öğrendiğini aktardı.

Duruşmayı izleyen muhabir Pete Brush, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isminin “ticareti onaylayan” olarak telafuz edildiği bölümün, “ikinci el bilgilere dayanmasına” atıf yaparak bu bölümdeki ifadelerin “zayıf” olduğu yorumunu paylaştı.

Zarrab ‘aradan çıkarılma endişesi taşıdığını’ söyledi
Verilen kısa aranın ardından duruşma Reza Zarrab’ın ifadeleri ile yeniden başladı.

“Süleyman Aslan’a rüşvet vermek Çağlayan’a rüşvet vermekten önemliydi”

Gazeteci Katie Zavadski, Zarrab’ın İranlıların ticareti bankalar aracılığı ile direkt transferler yoluyla yürütülüp, kendisinin aradan çıkarılmak isteneceği konusunda endişeli olduğunu, bunun yaşanmaması için de Süleyman Aslan ile çalıştığını açıkladığını paylaştı.

Zarrab: Süleyman Aslan’a rüşvet vermek Çağlayan’a rüşvet vermekten önemliydi
Zarrab: Süleyman Aslan’a rüşvet vermek Zafer Çağlayan’a rüşvet vermekten daha önemliydi. Çünkü her şeyi kontrol eden Aslandı.

Paranın Yüzde 50’si Çağlayan’a gidiyor

Mahkemede Zarrab’ın şirketinin iç muhasebe kayıtlarına bakılıyor. Bu kayıtlarda İran petrol ticaretinden alınan ve ödenen paralar gözüküyor. Ambargoları delmek öyle kârlı bir iş gibi görünmüyor. Yüzde 50’si Çağlayan’a gidiyor.

Zarrab: İranla ticaret üzerinden Zafer Çağlayan’a yüzde 50 ödüyordum ve bu kârın miktarının hesaplanması gerekiyordu.

Saat için ödeme, Süleyman Aslan’a 2 milyon euro

(Muhasebe kayıtlarındaki) Ödemelerden biri saat satın alınmasıyla ilgili. Bu konuda bağlam verilmedi. Zarrab çok sayıda saat satın aldığını söylüyor ve devam ediliyor. Bir diğer ödemede de Süleyman Aslan’ın isminin baş harflerinin karşısında 2 milyon Euroluk ödeme görülüyor.

“Atilla’ya rüşvet vermedim, istemedi de”

Zarrab: Atilla’ya hiç rüşvet vermedim, istemedi de
Zarrab: Atilla’ya “kesinlikle” rüşvet vermedim. Zaten Türk Ekonomi Bakanı’na rüşvet veriyordum. Halk Bankası’nda başka birine rüşvet vermeme gerek yoktu. Ayrıca Atilla da rüşvet istemedi.

Duruşmaya ara verildi
Duruşmaya Türkiye saatiyle 22.00’ye kadar ara verildi.

 

Duruşmada ara bitti, Zarrab tanık kürsüsüne döndü

Zarrab’ın tanık olduğu duruşmada verilen ara sona erdi. Zarrab kısa bir gecikmeden sonra tanık kürsüsüne geldi. Jüri üyeleri bekleniyor.

Duruşma savcısı, ikinci oturuma Zarrab’ın Çin’deki şirketi üzerinden yaptığı işlemleri sorarak başladı.

Savcı: Bu e-mail’deki ifadeler, Çin’deki şirketinle mi bağlantılı?

Zarrab: Evet, İran’la ticaret ile ilgili

‘Muammer Güler’in oğlundan yardım istedim’

Çin’deki şirketi üzerinden yaptığı transflerin İran’la bağlantısından endişe ettiklerini söyleyen Zarrab, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’den yardım istediğini söyledi. Güler’in bir dönem kendi şirketi için çalıştığını ifade etti. Barış Güler ile Whatsapp üzerinden telefonlaştığını ve mesajlaştığını, aynı zamanda yüz yüze buluştuklarını da sözlerine ekledi.

‘Çin İran bağlantısını fark ettiğinde işlemleri durdurdu’

Zarrab’ın ifadesi, Rüçhan Bayar ile yaptığı telefon görüşmesinin kayıtlarıyla devam etti Bayar Zarrab’ın sağ kolu olarak da biliniyordu.

17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan Rüçhan Bayar daha sonra tahliye edilmişti.

İş adamının ifadesine göre, Bayar Çin bankalarındaki bağlantılarının “Halkbank’ta yapılan ticareti Çin’de yapamayacaklarını” söylediğini, Zarrab’a iletti.

İran’la olan para transferlerinin benzerini Çin’de yapmayı başaramayacaklarını anladıklarında, (Eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan) gibi yönetici pozisyonundaki Çinli bir yetkiliye rüşvet vermenin tek yol olduğuna kanaat getirdiler.

Zarrab, “Çinlilerin para ticaretinin İran’la ilgili olduğunu anladığındaysa işlemleri durduğunu” belirtti.

‘Aldığımız miktara denk altın ihracatını gerçekleştirmeliydik’

Zarrab’ın ‘Royal Maritime’ isimli şirketiyle devam edildi.

Zarrab, “Aldığımız paradaki miktara denk altın ihracatını gerçekleştirmeliydik. İsterseniz şemada çizerek gösterebilirim” dedi ancak yargıç reddetti.

Atilla’nın avukatından belgelere itiraz

Zarrab’ın ifadesi yeni belge ve telefon kaydı dökümleriyle sürüyor. Bu sırada, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın avukatı, bu belgelerin kanıt olarak dosyaya girmesine itiraz etti.

Zarrab-Süleyman Aslan whatsapp kayıtları: ‘Hassas meseleleri, özel konuları konuşuyorduk’
Duruşmanın seyri yeniden Süleyman Aslan – Zarrab bağlantısına döndü.

İkili arasındaki Whatsapp görüşmelerinin kayıtları, delil olarak sunuluyor.

Zarrab, Süleyman Aslan’la neler konuştukları sorulduğunda “Hassas konular, özel konular, önemli meseleler” dedi.

Atilla’nın avukatından itiraz, duruşmaya 5 dakika ara
Hakan Atilla’nın avukatı Whatsapp görüşmelerinin delil olarak sunulmasına itiraz etti.

Duruşmaya beş dakika ara verildi.

Atilla ve Zarrab arasındaki konuşmanın ses kaydı dinletildi

Savcılar, Zarrab ve sanık Mehmet Hakan Atilla arasında geçen ve İran’la para ticaretinin konuşulduğu belirtilen bir görüşmenin ses kaydını dinletti.

Türkçe dinletilen metnin tercümesine itiraz edildi.

Zarrab: Hakan Atilla ile birbirimize ulaşmamız gereken birçok durum oldu
Zarrab Mehmet Hakan Atilla’yla ilgili ifadesinden:

Hakan Atilla’ya ulaşmamız gerektiği ya da onun bize ulaşmaya ihtiyaç duyduğu birçok durum oldu.”

‘Altın ticareti sonlanınca yeni bir yöntem bulmamız gerekti’

Zarrab’ın ifadesine göre altın ticareti ABD’nin müdahalesiyle sonlandı.

Zarrab ve Süleyman Aslan “gıda ticareti” gibi yollarla transferleri sürdürmek gibi başka yolları tartışmaya başladı.

“Peki ondan sonra ne yapmaya karar verdiniz?” sorusuna Zarrab şöyle yanıt verdi:

Nisan 2013’ten itibaren yeni bir yöntem, yeni bir sistem bulmamız gerekecekti.”

 

Zarrab-Happani telefon görüşmesi

Zarrab’ın şirketlerinde çalışan Abdullah Happani’yle telefon görüşmesi kaydı da delil olarak dosyaya konulmak istendi.

Kayıtlara göre Happani Zarrab’a gıda alım satım işlemlerinden bahsediyor:

“İstersen (Zarrab’a ait) şirket üzerinden hemen başlayalım şu işe”

Ancak Zarrab, bunu hayata geçirmediğini söyledi.

‘Sevgili müdürüm, gıda ticaretine bugün başladım’

Zarrab ile Süleyman Aslan arasında geçen WhatsApp mesajlaşmalarından:

Zarrab: Atilla’ya gıdanın altın ticaretinden farklı olacağını anlatmaya çalıştım
Mehmet Hakan Atilla ile telefon görüşmesinin ses kaydı dinletildi.

Zarrab’ın kayıtlarda Atilla’ya “Gıda işi altından biraz farklı” dediği duyuluyor.

Zarrab kayda ilişkin şunları söyledi:

Hakan Süleyman Bey’le olan görüşmemin sonucunda gıda ticaretinin başlayacağını biliyordu. Ancak burada (Hakan) Atilla’ya gıda ticaretinin çok daha farklı olacağını açıklamaya çalışıyorum.”
Çünkü altınlaTürkiye’den dışarıya ihracat yapılabiliyor. Gıda işindeyse, Dubai’den transit yollarla İran’a gönderiliyor gibi görünecekti”

‘Alacacı kârdan Zafer Çağlayan’a pay verdiğimi de biliyordu’
Zarrab kuyumcu Ahmet Alacacı’yla rekabete dönüşen ilişkisini anlatıyor:

İlk başta onun şirketlerini de kullanıyordum, daha sonraları İran’la kendi ticaretine başladı.”
Alacacı kârdan Zafer Çağlayan’a pay verdiğimi de biliyordu, ücretimin onundan daha çok olduğunu da. […] Kimseye ödeme yapmadığı için pazara bizimkinden çok daha düşük bir fiyat koyuyordu.”

Oturum sona erdi
Savcı bugünkü oturumu sonlandırdı.

Cuma günkü oturumunsa yarım gün, TSİ 17.30 ila 22.00 arasında yapılacağını söyledi.

Zarrab duruşmaların ikinci gününde ifadesini tamamladı. Çapraz sorgu da önümüzdeki günlerde yapılacak.

Duruşmayı izleyen gazeteci Klasfeld, Zarrab’ın ifadesinin tahmin edilenden daha çok zaman alabileceğini söyledi.

Klasfeld tweetinde, “Cuma günü Zarrab’ın kürsüdeki ifadesinin sonlanacağı belirtiliyordu ama öyle olacağını sanmıyorum” ifadelerini kullandı.

Savcı da, Zarrab’ın yarınki oturum boyunca ve belki daha sonrasında da ifade vermeyi sürdüreceği beklentisini dile getirdi.

Zarrab kayıtları erişime açılacak mı?
Perşembe günkü oturum sona ererken, tartışılan bir konu da Zarrab’ın dinletilen ses kayıtları ve WhatsApp mesajlaşmalarıydı.

Duruşmayı izleyen gazeteciler, kayıtların Türkçe olması nedeniyle çevirilerin tamamına erişebilmiş değil.

Savcı ve avukatların dökümler ve ibraz edilen belgelerin kamuya açık hale getirilmesine yanaşmadığı ifade edildi.

Yargıç Berman ise, “Bence ibraz edilen belgeler erişime açık olmalı” dedi.

‘Atilla’nın bu büyük oyunun fikir babası değil piyonu olduğu anlaşılıyor’
Mehmet Hakan Atilla
reut
Zarrab bugünkü ifadesine son verirken, Mehmet Hakan Atilla’nın süreçteki rolüyle ilgili açıklamaları soru işaretleri yarattı.

Duruşmayı izleyen gazetecilerden Katie Zavadski, “Zarrab’ın ifadelerinden Süleyman Aslan’ın Atilla’yı yanına çağırarak bu işi yapmasını istediği ve Atilla’nın fikir babasından çok bu büyük oyunda bir piyon olduğu anlaşılıyor” ifadelerini kullandı.

Atilla, savcıların hamlesi sonrası davanın tek sanığı olmuştu.

Zarrab tanık kürsüsünde: Neler yaşandı, neler tartışıldı?
Reza Zarrab’ın tanık olarak dinlendiği duruşmaların ikinci gününde yaşananları canlı sayfamızda aktardık.

Zarrab yarın tanık kürsüsüne geri dönene kadar, BBC Türkçe’nin derlediği haber ve analizlere göz atın: