1- TÜRK BAYRAKLI ÇOCUĞU KOVALAYAN TÜRK POLİSİ
Görsel bobiler.org’a düşer düşmez sosyal medyada paylaşıldı ve büyük yankı buldu. İlk görünüşte görselde Türk polisi Türk bayraklı bir çocuğu kovalıyordu. Dehşet verici bir görüntüydü. 29 Ekim törenlerinin kutlamalarının iptali ile zaten hassas olan birçok kişi çılgına dönmüşçesine bu görseli paylaşmaktaydı. Polisin müdahalesi bir yana, bunun bir çocuğa yapılıyor olması, hele hele Türk bayrağı taşıdığı için müdahale ediyor olması hassasiyetleri katman katman ısıran bir durumdu. Hemen ve hızla paylaşıldı, binlerce, on binlerce yorumla olay kınandı. Tepkiler protestolar basına yansıdı.
Birkaç güne kalmadı görselin bobiler.org ürünü bir photoshop montajı olduğu anlaşıldı. Aslında ilk gün de anlaşılabilirdi. Ama paylaşımda çoğunluk olan hassas kitle araştırmayı düşünmemişti, ya da nasıl, nereden araştırabileceğini bilmiyordu, ya da işine gelmiyordu çünkü malzeme insanları tepki vermeye yönelik anlamda güçlüydü. Yani bir kısım protestocu bu tür malzemelerin olmasını belki de destekliyordu. Yalan da olsa işe yarar olmasını itiraf edenler dahi vardı sözlüklerde.
Evet, çocuğu kovalayan bir polis görüntüsü vardı ama Türk polisi olduğu belli bile değildi. Montaj olduğu basına yansıdığında orijinal görüntüleri de yayınlandı. Bambaşka bir ülkede, bambaşka bir zamanda bir polis yetişkin bir göstericiyi kovalarken, İspanya’da yapay bir boğa başından kaçan bir çocuğun görüntüsü de haberlerde yer alıyordu. Çocuğun eline montaj sırasında bir Türk bayrağı yerleştirilmişti.
Bu monteyi yapan bobiler.org’tan lordgaga nickli bir bobi. Zaman zaman bobiler içerisinde belirlenen konu başlıklarına uygun monteler yapılıp sitede paylaşılıyor. 2012 yılının 29 Ekim’inin ardından “29 Ekim törenlerinin iptali” konulu monte çalışmaları duyurulmuş, lordgaga da bu çalışması ile katılmıştı. Bobiler.org neticede bir mizah ve montaj sitesi idi ve bu anlamda yapılan çalışma kötü niyet değil, güncel olaylara sanal anlam katmaktan ibaretti.
Gelgelelim önce sosyal medyada ardından medyada sanal anlamıyla değil, gerçekmişçesine algılanarak paylaşıldı. Tamamen “çalışma amaçlı” yapılan bir monte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının iptali üzerine gerginleşmiş Atatürkçü kitle üzerinde sanal bir işaret fişeği oluşturmuştu. Gazeteci Can Ataklı önce montenin ardından orijinal görüntülerin yayınlanmasını” servis edilmiş bir provokasyon” olarak nitelendirip “Fotomontajın ortaya çıkmasından sonra bu kez AKP yandaşları sosyal medyada kıyameti kopararak Cumhuriyet’i kutlayanlara hakaretler yağdırdı… Ancak merak ettiğim şu; ikisi de yabancı medyadan alınan iki fotoğraftan oluşan fotomontajın orijinal hâlleri hangi dikkatli göz tarafından beş on dakikada fark edilmiş ve bulunmuştu? İkisi de hatıralarda çok kalan fotoğraf değil. İnternet üzerinde dolaşan milyonlarca fotoğraftan sadece ikisi. Ve çok dikkatli bir göz beş on dakika içinde, o milyonlarca fotoğraf arasından bu ikisini hatırlıyor ve “sahtekârlığı” ortaya çıkarıyor. Sanıyorum fotomontajı da sonra orijinalleri de servis eden kaynak aynı. Amaç sosyal medyada deprem yaratıp sonra da bunu hakaret konusu yapmaktı.” şeklinde yorum yapıyordu. Bobiler.org bu durum üzerine bir açıklama yayınladı:
Basındaki yansımalardan;
31 Ekim 2012 Çarşamba, haberturk.com
O fotoğraf fotomontaj!
Sosyal medyada ses getiren “Polisin elinde Türk bayrağı olan küçük bir çocuğu kovaladığı” şeklindeki fotoğrafın fotomontaj olduğu ortaya çıktı. Facebook ve Twitter’da fotomontajlı fotoğrafı paylaşan binlerce kişi, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında yaşandığı öne sürülen bu olay için polise ve hükümete ağır eleştiriler getirdi. Fotomontaj yapılarak ortaya çıkartılan sahte fotoğrafta, çevik kuvvet polisi, elinde Türk bayrağı olan küçük bir çocuğu copla kovalarken görülüyor.
Photoshopla yeniden düzenlenen fotomontaj için yabancı kaynaklı iki fotoğraf kullanılmış.
Fotomontajla birleştirilen ilk fotoğraf aslında İspanya’da San Fermin Festivali’nde 13 Temmuz 2010’da çekilmiş. Fotoğrafın orijinalinde oyuncak bir boğa tarafından kovalanan küçük bir çocuğun keyifle gülümsediği görülüyor. Fotoğraf foto muhabiri Joseba Etxaburu tarafından çekilmiş.
Diğer fotoğrafta, yurtdışında yaşanan toplumsal bir olayda, yabancı polis memuru bir göstericinin peşinden koşuyor.
2- SAMSUNG’UN APPLE’A BORCUNU BOZUK PARA İLE ÖDEMESİ
Dünya teknoloji ve bilişim devlerinden Apple, büyük rakibi Samsung’a galaxy serisi ile iphone’u taklit ettiğine dair dava açmıştı. Samsung davayı kaybetti ve bir milyon dolar ödemekle mükellef oldu. Haberin bu kısmı doğru idi. İnternette gezen haber ise, Samsung’un, esprili bir şekilde tepki göstermek için 30 tır dolusu 5 cent ile borcunu ödediği yönünde idi.
“Bu sabah Apple’ın kampüs binasına 30 ‘dan fazla kamyon yanaştı. Başta bir yanlışlık olduğu sanılsa da aslında bir yanlışlık yoktu. Samsung ödemesi gereken 1 milyar doları 5 centlik bozukluklar şeklinde ödemek istemişti. Tazminatın ödeme ayrıntılarında nasıl ödeneceğine dair bir ibare yer almaması da Apple’ın elini kolunu bağladı. Şimdi Apple yetkilileri 30 kamyonu geçik bozukluğu kabul edecek bir banka arama telaşına düştü.”
Sosyal medyada hızla yayılan bu haber, bir çok kullanıcının hoşuna gitse de gerçek değildi. Haberin kaynağı 9gag isimli mizah sitesi idi. Gerçekte Samsung, kararı temyize göndermişti ve ödeme taraftarı değildi. Bu haber ile sosyal medyada yeni bir “trollemek” bizdeki günlük kullanımıyla “keklemek” eylemi gerçekleştirilmişti.
3- BANU AVAR’IN ZAYTUNG HABERİNİ GERÇEK SANMASI
Zaytung, kitabın ilerleyen sayfalarında da okunabileceği üzere uydurma ve komik haberler yapan bir mizah sitesi. Zaytung’un yaptığı bir haberde, Sierra Leone’de büyükelçimiz (ki haberde geçen isimle bir büyükelçi yok) ülkeye geri dönmek istediği için görev aldığı ülkede Ermeni tasarısını gündeme getirmiş, Sierra Leone bu tasarıyı kabul edince büyükelçimiz ülkesine geri çağrılmış, böylece amacına ulaşmıştı. Uydurma haber özetle şu şekilde idi;
Son dönemde Ermeni tasarılarını kabul eden ülkelerdeki büyükelçilerin teker teker Türkiye’ye çağrılmasının, bazı fırsatçı büyükelçiler tarafından suistimal edildiği ortaya çıktı. Son olarak 12 yıldır Türkiye’nin Sierra Leone Büyükelçiliği görevini yürüten Orhan Emin Türköne’nin, Sierra Leone meclisinden Ermeni tasarısını geçirmek için lobi faaliyeti yürüttüğünün tespit edilmesi üzerine görevinden alındığı bildirildi. Dışişleri Bakanlığı’nda bu sabah düzenlenen basın toplantısında konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Bakanlık Müsteşarı Ersin Özbükey, “Bir süredir Çad, Eritre, Cibuti gibi ülkelerin sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı’nı art arda meclis gündemlerine almaya başlamaları dikkatimizi çekiyordu. En son Sierra Leone Cumhuriyeti’nin de bu tasarıyı mecliste oy birliğiyle kabul ettiğini görünce bu işte bir pislik olduğundan şüphelenmeye başladık” diyerek yaşanan süreç hakkında bilgi verdi. Konunun araştırılması için derhal bakanlık bünyesinde bir tahkikat komisyonu kurulduğunu söyleyen Müsteşar Özbükey, soruşturma neticesi ilginç ve bir o kadar üzüntü verici bilgilere ulaştıklarını ifade etti. Özbükey; “Yani tabi ki bu bir mazeret olamaz ama bakanlık olarak bu işte biraz bizim de suçumuz var gibi. Ücra bir ülke olunca adamı resmen unutmuşuz orada. O garip de bakmış hangi ülkenin parlamentosunda Ermeni tasarısı geçse o ülkenin büyükelçisi hemen Türkiye’ye çağırılıyor, böyle bir yola sapmış. 12 yıl az değil” diyerek özeleştiri yapmaktan da geri durmadı.
Haberde geçen açıklamada Eski Büyükelçi Türköne’nin Sierra Leone’de Sözde Ermeni Soykırımı bilinci oluşturmak için şu şekilde davrandığı da geçiyor: “Sağolsun, facebook’da duvarına ‘offff be ne pis doğradık Ermeniler’i ))’ yazmaktan tutun, gittiği barların müdavimlerine ‘Sırf benim dedem 100-150 Ermeni’yi öldürmüş, kemikleri hala bizim bodrumda durur’ türünden yalan yanlış bilgiler vermeye kadar elinden ne geliyorsa ardına koymamış. Sierra Leone zaten ufacık yer, laf çabuk yayılıyor. 1 ay önce kimsenin ne Ermenistan’dan ne Türkiye’den haberi varken, 1 ay içinde bütün ülke galeyana gelmiş, halk soykırımın kabul edilmesini sokaklarda dans ederek kutlamış” Zaytung
İlk başta bu uydurma haberi gerçek sanan gazeteci ve tv programcısı Banu Avar haberi tv yayınında gündeme getirip yorum yaptı. Dış haberler alanında etkin bir gazeteci olan Banu Avar’ın bu uydurma haberin kaynağını araştırmaması ve araştırma yapmadan televizyonda gündeme getirmesi düşündürücü. Daha da ilginç olan ise Ermeni Taşnak Partisi’nin yayın organında bu konuya değinilmesi. Görülüyor ki, sosyal medya herkesin, özellikle siyasilerin ve gazetecilerin araştırmadan kaynak almaması gereken bir mecra. Hatta biraz içinde olup sosyal medya dilini jargonunu az çok öğrenmesi gerekiyor. Bunun için de takip edilmekten çok takip etmek bu dile ve anlayışa daha yakın kılıyor ünlü isimleri.
Eksisozluk.com’da bu konuya dair şu yorum gözden kaçmıyor:
Sansürsüz ve sermayesiz ifadenin yani 21.yüzyıl internetinin 1-0 kazandığı karşılaşma olmuştur. Artık kesin bilgi kaynaklarımız yok, kesin kamplarımız veya kesin ideolojilerimiz de yok. Herkesin sesinin eşit çıktığı bir ortamda sadece sağduyu ve genel kültürümüzle ilerleyebiliyoruz. Ayak uyduramayanlar da rezil olmaya mahkum oluyor. (backdrifter)
4- MEL GİBSON HER SENE OLDUĞU GİBİ BU SENE DE MÜSLÜMAN OLDU
5- UYGUR TÜRKLERİ BU ZULÜMLERİ YAŞADI MI?
2015 Yılının Temmuz ayında özellikle internet medyasında çıkan haberler Çin’in Doğu Türkistan eyaletinde Uygur Türklerine zulüm yapıldığı, zorla içki içirildiği, işkence edildiği şeklindeydi. Bu haberler ülkemizde ülkücülerin sokağa dökülmelerine, hatta Çinli diye çekik gözlü Uygur Türkü dövmelerine bile sebep olmuştu. Kısa sürede anlaşıldı ki yayınlanan haberlerdeki görseller tamamen bambaşka olaylara aitti. Bir tanesi Çin’in Şandong bölgesindeki bira festivalinden alınan fotoğraf idi ve Çin’in “müslümanlara zorla içki içirdiği” şeklinde yansıtılıyordu. Bir başka fotoğrafta bir kadının boynuna tuğlaların asılı olduğu, bir diğerinde ise ölü bir kadın olan iki ayrı fotoğraf kullanıyordu. Bu fotoğraflardan ilkinin Falun Gong inancına mensup olanlara yapılan işkencelerle ilgili bir çizim olduğu görülürken, ikincisinin de uzun yıllardır internette dolaşan bir otopsi fotoğrafı olduğu anlaşılıyor. Ayrıca çeşitli trafik kazalarındaki acılı fotoğrafların Çin zulmü şeklinde yansıtıldığı ortaya çıkmıştı.