İzmir’in Dikili ilçesinde 5 ocakta içlerinde çocuklarında olduğu 31 mültecinin cansız bedeni sahile vurmuştu. En çok da Suriyeli bir kız çocuğunun denize düşerse ağırlık yapmaması için sahilde kesilen saçı can yakmıştı. Sahilde bulunan eşyalar içinde bir de günlük bulundu. Günlüğü yazan suriyeli bir genç kadın. Günlükte adı yazmıyor. O yüzden ölen 31 kişi içinde olup olmadığı da bilinmiyor. Arapça yazılı ıslanmış günlükte yarım kalan kırık bir aşk öyküsü var. Genç kadın son iki yılını yazmış. Genç kadın savaş ortamında birbirlerini nasıl sevdiklerini anlatıyor. Sevdiği adamın adı Besil. Bombalar ve silahların gölgesinde Türkiye’ye kaçışları ve Avrupa’ya birlikte gitme hayallerini sayfaya dökmüş. Türkiye’ye geldikten sonra Besil bir fırsatını bulup Almanya’ya gidiyor. Bu aşkın hazin tarafı da öyle başlıyor. Çünkü Besil Almanya’ya gidince genç kadını terk ediyor.
O duygular ıslanmış günlüğe yansıyor ;
– Senin Facebook’una bakıyorum. Açık olduğunu görünce, sanki yeniden hayata başlıyordum, çok seviniyorum. Senden uzak kaldığım günlerde, bin defa ölüyorum. Senden uzak olduğum zaman, normal insan gibi yaşayamıyorum, ölü gibiyim
Islak satırlarda terkedilmenin acısı var;
-Beni, sevgisiz bir kadın gibi gördün. Beni bırakıp Avrupa’ya gittin. Sen zalim bir insansın. Benim ne kadar sıkıldığımı, üzüldüğümü biliyor musun? Oraya gidince benden kurtuldun mu? Kalbimde, canımda yaşıyorsun. Her dakika seninle beraber olmak istiyorum. Seninle beraber yaşıyorum
Umutsuz aşka yazılan günlüğün son satıları özlem ve sitem kokuyor;
-Bir gün bu defterde neler yazdığımı sen de göreceksin. O zaman gelecek bu defteri, okuyacaksın. Bu sevgide sen, benim kadar yorulmadın. Seni unutmalıyım biliyorum ama unutamıyorum. Çok özledim, yüreğim seni görmek istiyor. Sesini duymak istiyorum. Benden çok uzaktasın. Sen gittiğin yerde yeni hayat yaşıyorsun. Yeni insanlarla birliktesin. Ben ise, seni unutmadım, yüreğimde boşluk var, senin gibi bir adamı bulamadım. Senden başkasını sevemedim