1 Kasım Genel seçimleri kesin olmayan sonuca göre AKP’nin yüzde 49.4 oy almasıyla bitti. Bu sonuç AKP için bile şaşırtıcıydı. Oy tahmini konusunda eski kurt olan Bülent Arınç bile “300’den fazlasını itiraf edeyim ki düşünememiştim” diye şaşkınlığını saklamadı. Tüm anket şirketlerinin yanılması da başlı başına kuşkuları artırıyor. Şimdi bu şaşırtıcı sonuç nasıl oldu sorusu tartışılmaya devam ediyor.Hile yapıldı iddiaları da yurt içinde ve yurt dışında bitmiyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçim takip sistemini (SEÇSİS) seçimlerin hemen ardından kapattı. Hala da açılmış değil. Seçim analizini Anadolu Ajansı’nın (AA) ve Cihan Haber Ajansı (Cihan) verileri ile yapmak mümkün. Bu verileri baz olarak Gazeteport.com olarak bazı sonuçlara ulaştık.
Daha önceki seçimlerde hile tartışmaları tutanaklar üzerinde yoğunlaşmıştı. Oysa bu seçimde sadece tutanaklar değil seçmen sayısı üzerinde oynamalar olduğu konuşuldu. 7 Haziran ve 1 Kasım arasında sadece 5 ay var. Bu 5 ayda seçmen sayısında oynamaların yüksek olması pek mümkün görünmüyor. Oy verme yaşı olan 18 yaşına bu 5 aylık süre içinde girenler de seçmen sayısı üzerindeki oynamaları açıklamaya yetmeyebilir. Şimdi AA ve Cihan verileri üzerinde seçmen sayısı analizlerin görelim.
AA verilerine göre seçmen sayısı
Hürriyet ve Cumhuriyet Gazetelerinde
7 Haziran Seçimlerinde yurtdışı oylar dahil 56.621.448
1 Kasım Seçimlerinde yurtdışı oylar dahil 56 .965.099
Sabah Gazetesinde ise
7 Haziran Seçimlerinde yurtdışı oylar dahil 54.813.375
1 Kasım Seçimlerinde yurtdışı oylar dahil 56.965.099
Seçmen sayısındaki farklılıklar dikkat çekiyor. Özellikle sabah verilerinde fark daha çok.
Cihan Haber Ajansı seçmen sayısı verilerine de bakalım
Hürriyet Gazetesi
7 Haziran Seçimleri yurt dışı oylar dahil 56.675.669
1 Kasım Seçimleri yurtdışı oylar dahil 57.555.137
Cumhuriyet Gazetesi
7 Haziran Seçimleri yurtdışı oylar dahil 56.675.6691 Kasım Seçimleri Yurtdışı oylar dahil 57.554.764
AA ile Cihan’ın verilerinde seçmen sayısı farkı açıkça görülüyor.
Şimdi de AKP’nin 10-17 puan arası oylarını artırdığı bazı illerdeki seçmen sayılarını inceleyelim
Mardin Seçmen Sayısı
7 Haziran 439.549
1 Kasım 445.041
Mersin Seçmen Sayısı
7 Haziran 1.212.585
1 Kasım 1.218.540
Tekirdağ Seçmen Sayısı
7 Haziran 662.353
1 Kasım 673.117
Diyarbakır Seçmen Sayısı
7 Haziran 949.859
1 Kasım 958.170
İl bazında bakıldığında seçmen sayılarında artışlar görülüyor…Tüm iller bazında bu oynamaların oy yüzdesine etkisi olabileceği de göz ardı edilmemeli. YSK verilerinde bu rakamlar nedir seçmen sayısı ne kadar değişmiştir henüz bilemiyoruz. Çünkü sistem kapalı.
Peki bu ne anlama geliyor. Seçmen sayıları üstünde oynanmış olabilir mi? SEÇSİS’te bu oynamalar yapılabilir mi? SEÇSİS’te hile yapılabilabilir mi?
SEÇSİS ilk olarak 2007’de kullanıldı. Türkiye’de ilk kez AKP’nin oyunun yüzde 34’ten yüzde 47’ye fırladığı 22 Temmuz 2007 seçimleri, tamamen bilgisayar destekli yapıldı…
Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü Sistemi ( SEÇSİS) Türkiye’de Telekom alt yapısı kullanılarak Yüksek Seçim Kurulu Merkezi’nde bulunan Sun Fre E6800 ana bilgisayardan yönetiliyor. Aynı zamanda SEÇSİS Sistemi’ne Adalet Bakanlığı koordinasyonunda bulunan UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) dahil edilerek birbirine entegrasyonu sağlandı. UYAP entegrasyonu ise zaten başlı başına tartışmalı.
ABD’de SEÇSİS ile oy çalındı
2000 yılında ABD başkanlık seçimlerinde George W.Bush lehine seçimlere hile karıştırıldığı iddia edilmişti. Bu iddialarından sonra bizzat hileyi yazılımı üreten bilgisayar programcısı Clint Eugene Curtis’in 13 Aralık 2004 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu Demokrat Parti üyeleri önünde verdiği yeminli ifadesinde hile yapıldığını açık bir şekilde itiraf etmişti. Curtis ifadesinde “seçim sonuçlarını dışarıdan görülmeyecek şekilde ayarlayabilecek yazılımlar var mı?” sorusuna çok net biçimde “evet” yanıtı veriyor ve böyle bir programı yazdığını söylüyor…
1 Kasım seçiminde hile tartışmaları yabancı basında da sürüyor. Bu iddiaları da görelim;
Twitter’da @Gurbetname (Pajovsky) nickiyle yeralan hesabın verdiği bilgiye göre;
“Uluslararası basında 1 Kasım seçimleri ile ilgili manipülasyon ve yolsuzluk iddiaları dile getirilmeye başlandı. Amerika’daki muhafazakarların en popüler dergilerinden biri olan National Review’in web sitesinde Daniel Pipes imzalı çıkan yazı bunlardan sadece biri. Daniel Pipes, Harvard mezunu bir profesör ve aynı zamanda Middle East Forum’un kurucularından ve Middle East Quarterly adlı derginin de yayıncılarından.
“Turkiye’deki seçimin sonuçları hile kokuyor”
Daniel Pipes, “Türkiye’deki seçimin sonuçları hile kokuyor” başlıklı bir yazı yayımladı. Pipes o yazısında, 1 Kasım seçim sonuçlarına kendisinin de çok şaşırdığını söylüyor.
“Bütün anketler ısrarla 4 büyük partinin de 7 Haziran seçimlerindeki sandalye sayılarında kalacağını varsayıyordu. Bu kulağa mantıklı geliyordu, çünkü dördü de karşılıklı olarak birbirine düşmanlık besleyen görüşlere sahiptiler (islamcı, solcu, Kürt, milliyetçi). Bu durum 5 ay içinde kendi aralarında kayda değer bir kayma olacağı ihtimalini de oldukça düşürüyordu. Neredeyse 9’da bir oranında bir seçmen kayması ise mantığa aykırı gözüküyor.”
“Erdogan seçimi çaldı”
Yine aylık dergilerden Commentary’nin sitesinde Michael Rubin imzalı çıkan “Erdoğan seçimi çaldı” başlıklı makalede benzer iddialar gündeme getiriliyor. Rubin o yazısına, “Anadolu’da kokuşmuş bir şeyler oluyor.” diyerek başlıyor. Yazar, “her ne kadar Batılılar bu seçimleri Erdoğan lehine bir zafer olarak ilan etse de, Türkiye’de hiçbir şey artık tesadüf değil” diyor. “Kurumların bu kadar katı şekilde yozlaştırıldığı bir ülkede seçimin halkın iradesini doğru yansıttığını iddia etmek aptallıktır” diyen Rubin yazısına su sözlerle devam ediyor:
“Türkiyeli siyaset yorumcuları, Erdoğan’in hile yapma oranını %5 olarak ifade ediyor; bu orana şişirilmiş oylar, yurtdışı sandıklarının devlet şirketi olan THY ile getirilirken oynanan oyunlar, muhalif şehir ve bölgelerde kaybedilen oy pusulaları ve Ankara Belediye Başkanını (Melih Gökçek) da kapsayan her türlü dalavere dahil. Pazar günkü seçimde görülüyor ki, Erdoğan’ın AKP’si yüzbinlerce ölü insanın oylarını kazanmış. Chicago, bunların yanında amatör kalır.”
Chicago’da ne olmuştu?
Chicago, Amerika’da seçim yolsuzluğu denince akla ilk gelen şehirlerden biri. Chicago’da birkaç kere yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmıştı. 1960 seçimleri konusunda Cumhuriyetçiler, uzun yıllar boyunca Demokratları yolsuzlukla suçlamışlardı.
“Biz Daha oy pusulalarını saymadan Anadolu Ajansı oyların %70-80’inin sayıldığını söyledi”
İsrail menşeili Jerusalem Online ise seçimde gözlemci olarak bulunan Bülent Kılıç’ın iddialarına yer veriyor:
“Ben gözlemciydim ve daha oy pusulalarını saymaya 10 dakika önce başlamıştık ki, hükümete bağlı Anadolu Ajansı, oyların %70-80’inin sayıldığını ilan ederek AKP’yi %50 olarak gösterdi. Hangi oyları saydılar?”
YSK’nin sonuç verilerini yayınlayan sitesini kapattığını söyleyen Bülent Kılıç “Sonuçlara itiraz etmek için elimizde hiçbir araç yok. Daha ilk düşen rakamlardan başlayarak sosyal medyada alengirli bir şekilde Haziran seçimlerine oranla artış gösteren seçmen sayısına dair birçok bilgi dolanıyordu. Ve görülüyor ki bütün bu yeni oylar AKP’ye gitmiş, ama bunu resmi olarak kanıtlayamıyoruz.”
Gazete aynı zamanda Rafael Sadi’nin de iddialarına yer vermiş:
“Oy torbalarının değiştirildiğine ve bilgisayarların AKP’liler tarafından ayarlandığına dair birçok şikayet var. Ayrıca farklı bölgede AKP’liler, kendilerine oy versin diye farklı insanlara ödemeler yaptığına ve aynı zamanda köy muhtarlarına halkı AKP’ye oy vermeleri için zorlamaları için önemli miktarlarda para verdiğine dair birçok iddia var”
Yine Amerika’nın önemli haber programları arasında yer alan The Young Turks’te 3 Kasım’da konuşan Cenk Uygur seçim öncesinde yaşananlara yer vererek seçimde hile olduğu iddiasını tekrarladı. Yaklaşık 8 dakika süren bölümde Türkiye’deki medya sansürüne, trafoya giren kedilere, YSK’nın kapatılan sitesine ve hızla sayılan oylara vurgu yapan Uygur, seçim yolsuzluğunun bu seçim sonuçlarını açıklamanın en mantıklı yolu olduğunu düşünüyor.
Son olarak seçim analisti Erik Meyersson, kendi bloğunda yer verdiği istatistiksel açıdan Kasım seçimlerinin incelenmesine dair araştırmasında kendi analiz sonuçlarının Türkiye’de geniş kesimlerce paylaşılan manipülasyon iddiaları ile tutarlı gözüken bulgulara ulaştığını söylüyor. Kendi bulgularının tam anlamıyla bir ‘kanıt olmadığını’ söyleyen Meyersson’un araştırması, yine de iddiaların ciddi bir şekilde incelenmesi kanaatini kuvvetlendiriyor.