07 Ocak 2023 Cumartesi
Ana sayfa » İstanbul Tabip Odası’ndan “Güneydoğu Raporu”

İstanbul Tabip Odası’ndan “Güneydoğu Raporu”

İstanbul Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Şubesi, Güneydoğu'ya yaşanan olaylar, sokağa çıkma yasakları ve sağlık çalışanlarının yaşadıkları zorluklarla ilgili olarak yaptıkları incelemeye ilişkin raporu açıkladı.

Cağaloğlu’ndaki İstanbul Tabip Odası merkez binasında yapılan açıklamada bölgede edinilen izlenimler paylaşıldı.

ULUSLARARASI ÖRGÜTLERE ÇAĞRI

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç, “Ülkenin coğrafyasının bir bölümünde resmen ilan edilmemiş kuralları konmamış, ama fiilen bir savaş ortamı var. Bu savaş ortamında gerek halkın gerekse orada sağlık emekçilerinin çok ciddi mağduriyetler ve ölümleriyle sonuçlanan olaylar yaşanmakta. Bütün bu acılara rağmen edindiğimiz izlenimleri söyleyeyim. Özellikle medya açısında da üzerinde mutlaka durulması gerek bir konu. Sağlık emekçilerinin hizmetlerini yapma koşulları yok. Sağlık emekçileri yaralanan insanlara, sağlık hizmeti vermeye gittikleri anda hedef olarak gözetilerek, vuruldukları bilgisi bütün delilleriyle ortada. Basında çatışmada öldürüldüğü ve bu insanın terörist olduğu şeklinde manşetler atıldı. Bu da bir savaş kadar ülke açısından yüz kızartıcı bence. Utanılacak bir durum.” dedi.

Her türlü savaş ortamında dahi sağlık çalışanlarının taraflar kim olursa olsun çalışma koşullarının mutlaka güvence altına alınması gerektiğinin altını çizen Mengüç, “İşte bu çalışma koşullarının güvence altında olmaması, genel yaşanan savaş ve çatışma ortamından ayrı olarak bizleri bir kez daha yaralamakta ve üzmektedir. Biz bu yaşananları yerinde gözlemlemek amacıyla yaşanan alayı tüm gerçekliğiyle ortaya koyabilmek için bu çalışmayı yaptık. Gündeme getireceğimiz her konu yerinde gözlenerek, birebir birinci şahıslarla görüşülerek edinilmiş olan bilgileri sizlerle paylaşmak için burada bulunuyoruz.” dedi.

“SAVAŞLARDA HEP ACIYI ÇEKEN BEDEL ÖDEYENLER YOKSULLARDIR”

Mengüç, “Ölen ve mağdur edilen insanlara baktığımızda, savaşlarda hep acıyı çeken bedel ödeyenler yoksullardır. Halk olarak da baktığımız zaman sosyokültürel, ekonomik olarak en alt seviyedeki insanların mağduriyeti yaşadığını görürüz. Yine bu çatışmalar sürecinde öldürülen güvenlik kuvvetlerinin hepsinin ailesinin yapısını görüyorsunuz. Onlar da en yoksul kesimlerden, varoşlarda yaşayan insanlar ” ifadelerini kullandı.

“HASTA ÇOCUKLAR HASTANEYE ULAŞAMAMAKTADIR”

SES Temsilcisi Fadime Kavak ise bölgede yaşan son olaylarda dört sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini belirtti. Kavak , “Bizler sağlık emekçileri olarak bulunduğumuz her yerde bir yaralı olduğunda onlara sağlık hizmeti vermekle yükümlüyüz ve zorundayız. Sağlık Bakanını göreve çağırıyoruz. Cizre Devlet Hastanesi’nin polis ablukasında ve üs olarak kullanılıyor. Sağlık emekçisi arkadaşlarımızın orada sağlık hizmeti vermesi bile engellenmektedir. Zaten yaşanan olağanüstü durumlardan dolayı hastaların hastaneye gitmesi imkansız hale gelmiştir. Hastanelere başvuru sayısı daha önceki aylarla kıyaslandığında neredeyse sıfıra düşmüş durumda. Kadınlar evlerde doğum yapmaktadır. Hasta çocuklar hastaneye ulaşamamaktadır. Çocuklar uzun süredir aşılanamamaktadır. Biz uluslararası sağlık örgütlerine de başvuru yaptık. Buradan Tüm dünyaya seslenmek istiyoruz: Sağlık hakkı hiç bir şekilde engellenemez. Bunun devamı için sağlık bakanının görev yapması gerekiyor. Bakanın aklına gelen tek şey şu an sağlık emekçileri bölgede çalışırsanız siz ikramiye ya da maaş adı altında para teklif etme ve zırhlı ambulanslar teklifidir. Ama biz oradaki halkın sağlığa ulaşımını kolaylaştırılmasını, sağlık emekçilerinin de güvenli bir ortamda sağlık hizmeti verebilme yolunun açılmasını buradan bir kere daha talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

ORTAK ÇAĞRI METNİ

‘Sokağa çıkma yasağı olan bölgelere yönelik acil tıbbi ve insani yardım çağrısı’! başlıklı ortak açıklamada ise şunlar kaydedildi.

“Hayatın normal akışının savaş politikalarıyla kesildiği ve normalleştirme yönünde tek bir adımın atılmadığı bu süreçte, yaşanan ihlaller ve can kayıpları artarak devam etmektedir. 19 gündür abluka altında olan ve vatandaşların en temel haklarından yoksun bırakılarak yaşamak zorunda bırakıldığı Cizre’de; hemşire Abdülaziz Yural yaralanan komşusuna yardım etmekte iken öldürülmüştür. Bu durum ilk olmayıp, sistematik hal almıştır. Temel yaşam gereksinimleri (gıda, ilaç ve su başta olmak üzere) artık tükenme noktasına gelmiştir. Yeterli ve güvenli sağlık hizmetine erişim ortadan kalkmıştır. Temel ihtiyaçlarını giderme ve acil durumda evden çıkmanın kendisi büyük hayati risk taşır hale gelmiştir”

Uluslararası örgütlere çağrıda bulunulan metin şöyle devam etti:

“Sokağa çıkma yasağı olan yerlere heyetler gönderilmesi bu an itibari ile ivedi bir şekilde insani ve hayati bir zorunluluktur. Hukuksuz biçimde ilan edilen sokağa çıkma yasakları sonucunda oluşan ihlalleri yerinde görmek ve tam anlamıyla tespit etmek üzere acilen bölgeye davet ediyoruz. Bu örgütleri var olan ağlarını kullanarak, yaşanan ihlallerin son bulması adına kampanyalar düzenlemeye davet ediyoruz. Başta sağlık yardımı olmak üzere yaşanan ihlallerin sonucunda oluşan ihtiyaçların giderilmesi adına tüm uluslararası toplumu dayanışmaya davet ediyoruz. Bu hukuksuzluğun bir an önce sonlandırılması adına tüm ulusal/uluslararası demokratik kitle örgütlerini ve kurumları hukuksal girişimlerde bulunmaya ve ihlallerin yakın takipçisi olmaya çağırıyoruz. Yarın çok geç olabilir.”

Erhan TEKTEN/İSTANBUL,(DHA)