Yüzde 75 zihinsel engelli M.Y, ailesine haber verilmeden Silivri cezaevine konuldu. İlaçları cezaevine alınmadı, içeride işgence gördü ve yine ailesne haber verilmeden serbest bırakıldı.
Cumhuriyet gazetesinden Ali Açar’ın haberne göre, yüzde 75 zihinsel engelli olan M.Y. (22), 11 Haziran Cumartesi günü evden çıkarak, ailesinin daha önceden hiç tanımadığı bir arkadaşı ile buluştu. Arkadaşının zorlamasıyla Zeytinburnu’nda bir pilavcı dükkânına giren M.Y., kasadan 20 TL para alarak çıkmak isterken yakalandı.
Ailesinin bilgisi olmadan Silivri cezaevine atıldı
Ailesine haber verilmeden 12 Haziran pazar günü nöbetçi savcılığa çıkarılan M.Y., mahkeme tarafından tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. 4 gün sonra annesine cezaevinden gelen bir telefonla M.Y’nin cezaevinde olduğu söylendi. Baba da telefon üzerine cezaevine giderek oğlu ile görüşmek istedi. Ancak mesai saati geçtiği için oğluyla görüşemeyen baba, epilepsi hastası olan oğlunun yanında getirdiği ilaçlarını gardiyanlara vererek iletmesini istedi. Gardiyanlar ise ilaçların cezaevinde doktor tarafından verilebileceğini, dışarıdan ilaç alınmasının mümkün olmadığını belirtti. Anne Nalan Y. ise oğluna 4 gün boyunca ilaçlarının verilmediğini ve sara krizi geçirdiğini öğrendiklerini belirtti.
“İşkence gördü, tedavisi yapılmadı”
Çocuğunun tahliye olduğu gün bir mahkûm tarafından sıcak suyla yakıldığını söyleyen anne Nalan Y., “Çocuğa ‘çay demle’, ‘tuvalet yıka’ diye baskı yapmışlar. Çocuk engelli olduğu için hiçbirini yerine getirmemiş. Bunun üzerine her gün yüzüne tokat atarak, bacaklarını tekmelemişler. Çıktığı gün ise Rıdvan isminde birisi banyoda sıcak suyu arkasından atmış. Çocuğun bacak kısmı yanık. ‘Sara krizi geçirdi yandı diyorlar.’ Sara krizi geçiren yerde debelenir O zaman neden kollarında yanık yok” diye konuştu. Anne Y., çocuğunun bacağının yanması sonucu revire götürerek sadece krem sürüldüğünü ve gerekli tedavilerinin de yapılmadığını öne sürdü.
Tahliye olduğunda da aileye haber vermediler
Tuttukları avukatın mahkemeye itirazı sonucu çocuklarının haber verilmeden akşam geç saatlerde bırakıldığını da anlatan Nalan Y., özetle şunları söyledi: “Çocuk bacaklarındaki yanıkla şortunu yukarı çekerek kapıda beklemeye başlamış. Bu sırada M. ile aynı koğuşta kalan oğlunun tahliyesini bekleyen bir kadın ‘Bu çocuğun kimsesi yok mu bir sor’ diye oğluna sordurmuş. Çocuk oğluma sorduğunda M.Y., ‘Benim telefonum yok, kimseye haber veremedim’ demiş. O ailenin telefonundan eşimi aradılar. Eşimde Şirinevler’e kadar getirmelerini rica etti. Aile, M’yi eve kadar getirdi” dedi.