02 Temmuz 2024 Salı
Ana sayfa » “A Pozitif Dünya Vatandaşıyım”
“A Pozitif Dünya Vatandaşıyım”

“A Pozitif Dünya Vatandaşıyım”

“Ermeni soykırımı” tasarısına Almanya Federal Meclisi’de “evet” dediği başta Tayyip Erdoğan ve Türk medyaı olmak üzere hedefe oturtulan Türkiye kökenli Alman siyasetçi ve Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, Cumhuriyet gazetesinden Selin Ongun’a konuştu.

İşte o röportajdan başlıklar;

“Bir suçtan bir ulus topyekün sorumlu tutulamaz”

“Sadece benim değil, vicdan sahibi, hakkaniyet duygusunu yitirmemiş pek çok insanın ortak bamteli bu. Alttaki tel, tahayyülü imkânsız suçlar işlemiş İttihatçıların kahramanlaştırılmasına itiraz ederken, üstteki ise bir ulusun bu suçtan topyekûn sorumlu tutulamayacağını, yaşanan acıları dindirmeyecek olsa da bu uğurda hayatlarını tehlikeye atarak Ermenileri kurtaran vicdan ve yürek sahibi Osmanlı valilerinin ve Müslüman halkın da olduğunu haykırıyor. Örnek alınması ve hikâyeleri anlatılması gereken onlar. Artık yaraya tuz basarak Enver’lerin, Talat’ların heykellerini dikmek, adlarını caddelere vermekten vazgeçilmeli, Ali Faik Bey’lere, Mehmet Celal Bey’lere saygı duymalı ve onları onurlandırmalıyız.”

 

“Zerre kadar iyi niyet görseydim, farklı bir süreci en başta ben desteklerdim”

“Siyasetçi olarak hata yaptığım, yanlış kararlar verdiğim meseleler çoktur. Çok fazla reel politika eksenli olduğum için kendi partimden bile zaman zaman eleştirenler olmuştur. Ama bugüne kadar hiçbir zaman bir köşede söylediğimi, başka bir köşede inkâr etmedim. Bu, beni seçenlere karşı ahlaki borcum. Zikredilen cümlelerim, 2001’de FAZ’a (“Frankfurter Allgemeine Zeitung” gazetesine) yazdığım yazıdan alıntılar. O vakitler “yüzleşelim artık” diyenlerin sayısı artmış, bu tabu etrafındaki buzdağı çözülmeye başlamıştı. Konferanslar düzenleniyor ve o boğucu suskunluk yerini sorulara bırakıyordu. “Biz birbirimizin doktoruyuz, çözersek biz çözeriz” diyen kardeşim Hrant’ın izinde giderek, süreci sabote etmeyelim, madem böyle bir irade var biz de destekleyelim, kararıydı bu yazının özeti. O güzel insan, güpegündüz kendi gazetesi önünde vuruldu. Ne cinayeti tam olarak aydınlatılabildi ne de uğruna hayatını verdiği bir arada yaşam umutları hayata geçebildi. Gelinen noktada eskisinden daha agresif bir soykırım inkârı ve akıllara kazınan, ülkenin Cumhurbaşkanı’nın “Affedersin çok daha çirkin şeylerle bana Ermeni diyen oldu” sözleri var. Zerre kadar iyi niyet görseydim, farklı bir süreci en önce ben desteklerdim.”

“Tasarı daha önce pazarlık görüşmelerinde geri çekildi”

 

Erdoğan’ın öfkesinin de payı var elbette ama daha çok, eğer açık açık reddetmiş olsalardı, kendi tabanlarına bunu anlatamayıp, kendi değerlerine aykırı düşecekleri korkusu ağır bastı. Varsa da böyle bir talep, şaşırtmazdı beni. Ama böylesi bir talep ne partime ne de şahsen bana geldi. Gelseydi, verilecek cevabımız hazırdı zaten. Erdoğan ile kendi iktidar ortaklarından daha fazla görüşen Sayın Merkel’e sormak lazım bunu. Aralarından su sızmıyordu nitekim o aralar. Ama hükümet partilerinin verdiği desteğin ne hikmetse tam da Türkiye ile pazarlık görüşmeleri başlamışken çekilmesi tesadüfi olmasa gerek.

“Almanya’nın geçmişiyle yüzleşmesini istiyoruz”

 

“İlla ki bir ya da birkaç milletvekili bundan rahatsız olup, gün bu gündür, demiş olabilir. Ama üzerine basa basa tekrar söylüyorum. Burada asıl karara bağlanan ve söylenen, bütün bunlar yaşandı ve yaşanırken biz de omuz omuzaydık hususu. Almanya olarak, bizim tarihimizin bir parçası olan bu geçmişle yüzleşmek istiyoruz ve size de bunu tavsiye ediyoruz, denildi. “Geç kaldık belki ama artık bundan kaçış yok” mesajı verildi. Yoksa bunun arkasında ne birilerine ayar verme niyeti ne de başka türlü siyasi hesaplar vardı. Yıllardır üzerinde tartışılan bir metin maalesef 100. yılda değil, şimdi karara bağlandı. Bu da bizim ayıbımız. Kimse buluttan nem kapmasın ya da gündelik meselelerin çok üstündeki bu meseleyi alışıldık paradigmaları öne sürüp, iç siyaset retoriklerine bağlama kolaycılığına kaçmasın.”

“A pozitif dünya vatandaşı çıkmışım”

“Dün tesadüfen doktor randevum vardı. Kan testi yaptılar. Sonucu öğrenmemekte dirensem de maalesef elime kâğıdı tutuşturdular. Baktım, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Alman tonların ağırlık bastığı ama Çerkezliğin, Kürtlüğün, Rumluğun ve özellikle Ermeniliğin de eksik kalmadığı. Acı olan şudur ki, 21. yüzyılda hâlâ bir cumhurbaşkanının siyaseten her türlü eleştiri hakkına sahipken, koskoca bir meseleyi kan testine indirgemiş olması. İstanbullu bir annenin, Kafkas göçmeni Çerkez bir babanın oğlu olarak, Ermeniler başta olmak üzere Anadolu’da yüzyıllardır birlikte yaşamış bütün kadim halkların uğradığı katliamların, yaşadığı sürgünlerin acılarını paylaşıyor ve yaşanmış insanlık trajedilerini yüreğimin derinliklerinde hissediyorum. Bunun için de insan olmam yetiyor. Yetmez mi?”

“Tokatlılara hemşehrilikten çıkardıkları için teşekkür ediyorum”

“Haberim olmadığı bir hemşerilikten beni çıkardıkları için kendilerine teşekkür ediyorum. Bu kadar ciddi bir meselenin mizah dergilerindeki haberleri, örneğin Zaytung haberlerini aratmayacak kadar absürdleşmesi de ayrı bir konu. Yeni fahri hemşerilerini de bu vesile ile tebrik ediyorum.”

Röportajın tamamını okumak için burayı tıklayın