CHP’nin yeni İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, başkan seçildikten sonraki ilk röportajını BirGün’e verdi. Berkant Gültekin’e konuşan Kaftancıoğlu, “’Muhafazakârlardan oy alamaz’ diyenlere şunu hatırlatayım, ben sol değerler gömleğini giymiş biriyim ama benim yaşamımın çok uzun bir bölümü, hem doğduğum yetiştiğim koşullar itibariyle hem de verdiğim birtakım mücadeleler vesilesiyle, ‘oy alamaz’ dedikleri muhafazakâr yapının içinde geçti” ifadelerini kullandı.
CHP’nin Yeni İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu Konuştu
İşte o röportajdan dikkat çeken bölümler:
“Benim iddiam, 2019 seçimlerinde İstanbul’u Saray’ın elinden alıp halka teslim etmek”
Son 10 günde Türkiye’nin en çok konuşulan insanı oldunuz. Başkanlığa aday olduğunuzda, böyle bir etki yaratabileceğinizi tahmin etmiş miydiniz?
“Benim iddiam, 2019 seçimlerinde İstanbul’u Saray’ın elinden alıp halka teslim etmek. “İstanbul’dan geldiler, İstanbul’dan göndereceğiz” sloganıyla çıkış yaptık. Bu aşamadan sonra Saray’ın da dahil olduğu bir karalama kampanyasıyla, tüm Türkiye’nin konuştuğu kadın siyasetçi durumuna geldim. Açıkçası şaşırmadım ama bu denli yalanlarla, iftiralarla büyük bir karalama kampanyası yapılacağını düşünmemiştim. Çünkü ben Canan Kaftancıoğlu olarak, geçmişte olduğu gibi bugün de karalamalarla değil yaptığım işle ve ürettiklerimle görünür olmayı tercih ederim. Dolayısıyla tahmin ettiğim bir şeydi ama tercihim değildi. Bundan sonra bu tarz iddialarla gündeme getirilsem bile ana meselem bu olmayacak ve yoluma bakacağım.”
“Birilerinin ufacık koltukları için yaptığı bir saldırı hali”
Aslında şahsınıza yönelik saldırılar sadece iktidar odaklı değil. Başka yerlerden de size dönük hücumlar var. Buradan baktığınızda mesele size nasıl görünüyor?
“Yaşananları, Türkiye’nin menfaatine karşı, birilerinin ufacık koltukları için yaptığı bir saldırı hali olarak görüyorum. Türkiye’nin aydınlanması, nefes alması uğruna kendilerini feda eden insanlara karşı, “Az olsun benim olsun” diyenler AKP ile birlikte bu saldırı furyasına dahil oldular.”
“Ben aslında bu süreçte aday olmayı çok fazla düşünmüyordum”
CHP örgütlerinin size olan tepkisi nasıl? Partide bir dinamiğe yaslandığınız söylenebilir mi?
“Ben aslında bu süreçte aday olmayı çok fazla düşünmüyordum. Ama bazı partili arkadaşların, “Şu dönemde sana ihtiyaç var. Parti seninle büyükşehiri alma yolunda büyük bir adım atar” şeklindeki ikna çabaları sonucu başkanlığa talep açtım. Parti teamüllerine uygun olarak gidip Genel Başkanımızla konuşarak kendisine bilgi verdim ve akabinde adaylık açıklamamı yaptım. Beni mutlu eden şey, parti içinden “Canan Kaftancıoğlu bu işi çok iyi yapar” diyenlerin olmasıydı. Bunun yanı sıra, bazı arkadaşlarım adaylık sürecinde beni arayıp, “Senin bu işi yapacağını çok iyi biliyoruz ama parti içinde bir seçim var ve yoldaşlık hukukumuz gereği diğer adaylarla hareket ediyoruz ve tarafımız belli. Biz o kesimi destekleyeceğiz” dediler. Onlara kendilerine çok saygı duyduğumu söyledim. Zaten bir yoldaşlık hukukuyla yola çıkıldığında, yoldaşını yolda bırakacak insan benim için çok kıymetli olmazdı. Başkan seçildikten sonra da, “Mustafa Kemal’in yoldaşlarıyız” ve Ermeni meselesi gibi tartışmalar üzerinden partinin üst kademesindeki kimi arkadaşlarımız bazı anlaşılır endişelerini dile getirdiler. Biraz zaman geçince, bu tip kaygıları gidereceğimi düşünüyorum.
“Partime güveniyorum”
Bu noktada Erdoğan’ın taktiği şöyle gibi duruyor: Sizin Gezici kimliğinize vurgu yaparak AKP tabanındaki safları sıklaştırırken, “terörist” gibi yaftalamalarla da CHP içindeki dengelere oynuyor ve partideki görüş ayrılıklarını sizin üzerinizden derin çatlaklar haline getirmeyi amaçlıyor. Siz bu süreçte, bir arada durabilmek açısından partinize güveniyor musunuz? CHP, Erdoğan’ın bu planını boşa düşürmeyi başarabilir mi?
“Partime sonuna kadar güveniyorum. Hak, hukuk, adalet diyerek Ankara’dan İstanbul’a yürüyen ve milyonlara umut olabilen Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na güveniyorum. Partimizde her ne kadar fikri tartışmalar olsa da CHP’nin Genel Başkanı’ndan üyesine kadar her bireyi, mesele memleket olduğunda tek yürek olur. Bunu şuradan biliyorum; ben adaylık açıklaması yaptığımda ilk başta beni belli kaygıları nedeniyle eleştiren arkadaşlarımız, iktidar saldırısı başladığında bana sahip çıktılar. Bu saldırı sürecinde beni ilk arayanlar parti içinde beni eleştiren arkadaşlarımdı. İktidarın saldırılarını kesinlikle boşa çıkaracağız.”
“Sık sık gömlek değiştirenlerin neden tweetleri silmediğimi anlamasını beklemiyorum”
Aleyhinize yürütülen kampanya, attığınız tweetler üzerinden gerçekleştirildi. Hiçbir tweetinizi silmediniz ve bunların arkasında durduğunuzu beyan ettiniz. Bu Türkiye siyasetinde pek alışık olduğumuz bir durum değil. Size kaybettireceğini bilseniz de bu ‘farklı tutumunuz’ devam edecek mi?
“Ben politik mücadelede kendimin ne kaybedeceğinden çok, halkın ne kazanıp ne kaybedeceğiyle ilgiliyim. Kaybetmem memleketin faydasına olacaksa bunu hiç önemsemem. İlk gençlik yıllarımdan itibaren sol değerler gömleği giydim ve bu gömleği de üzerimden hiç çıkarmadım. Bundan sonra da çıkarmaya niyetim yok. Sık sık gömlek değiştirenlerin neden tweetleri silmediğimi anlamasını beklemiyorum. Bana göre memlekete en büyük zararı, konjonktüre göre ve popülist siyaset yapanlar veriyor. “Kim ne dedi” diye düşünen veya iktidarın çekmeye çalıştığı sahada siyaset yapmaya çalışmak bana göre doğru değil. Sadece bir paylaşımım nedeniyle özür diledim. Birinin annesine siyasi kimliğinden dolayı laf edilirse, en çok karşı çıkan ben olurum. Tabii şunu da hatırlatayım, tüm annelerimize saygı duyalım. Çocuklarımızın annelerini miting meydanlarında da yuhalatmayalım.”
“Hakkımda yazan köşe yazarlarına gülüyorum”
Merkez medyada bazı köşe yazarları, attığınız tweetlerden yola çıkarak CHP’nin sizin il başkanlığınızda İstanbul’u AKP’den alamayacağını söylüyor. Onlara göre sizin il başkanı olmanız büyük bir hata; ne CHP tabanına uygunsunuz ne de bu tarzınızla kitlelerden oy alabilirsiniz. Bu eleştirilere nasıl yanıt verirsiniz?
“Bu eleştirilere sadece gülüyorum. Büyük bir iddia ile yola çıktım ve büyük saldırılara maruz kalmamın sebebi de bu zaten. Ben yaşamım boyunca yapamayacağımı düşündüğüm hiçbir işe talip olmadım. Ama inanarak girdiğim her işte de olumlu sonuç aldım ve hiç kaybetmedim. Bana yönelik saldırılar herkesin gördüğü gibi korkunun bir sonucu.”
“Muhafazakârlardan oy alamaz” diyenlere şunu hatırlatayım…”
“Şu anki süreçte, İstanbul’u AKP’nin elinden alıp halka vermenin sürükleyecisi olarak bu işe girdim ve bu şehri de tek başıma değil örgütümle ve bize güvenen insanlarla birlikte alacağımızı da biliyorum. “Muhafazakârlardan oy alamaz” diyenlere şunu hatırlatayım, ben sol değerler gömleğini giymiş biriyim ama benim yaşamımın çok uzun bir bölümü, hem doğduğum yetiştiğim koşullar itibariyle hem de verdiğim birtakım mücadeleler vesilesiyle, “oy alamaz” dedikleri muhafazakâr yapının içinde geçti. Ben muhafazakâr insanlarda şu vicdanın olduğunu biliyorum; “Canan Kaftancıoğlu kendini sahici ve samimi bir biçimde ifade ediyor, asla bizim hakkımızı yedirmez, asla çalmaz ve çaldırmaz.” Bu insanların beni destekleyeceğini biliyorum.”