Albayrak Medya Grubu İcra Kurulu Başkanı Mustafa Albayrak’ın, dönemin Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan tarafından kendilerine işkence yapıldığı iddiasına yanıt geldi.
Mustafa Albayrak, 15 Temmuz darbe girişiminin 28 Şubat’ın devamı olduğunu savunan Mustafa Albayrak, dönemin Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan tarafından kendilerine işkence yapıldığını ileri sürdü. Albayrak, şunları söyledi “2001’de içeri aldılar. O dönem 6 ay cezaevinde yattım. O zaman yeni kurulmuş olan AK Parti ve şimdiki Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aleyhine ifade vermemi istediler. Kabul etmedim. ‘O zaman senin bildiğin dilden anlarız’ dediler ve ben dahil bir sürü kişiye elektrik verme suretiyle işkence yaptılar”
Mustafa Albayrak’ın kendisini hedef alan sözlerine yanıt veren Adil Serdar Saçan Odatv’ye yazılı açıklamada bulundu.
İşkence iddialarının asılsız olduğunu ve “kendisini kahraman gösterme çabalarından ibaret” olduğunu ifade eden Adil Serdar Saçan şöyle devam etti:
“2001 yılında İBB’de yapılan yolsuzluklara ilişkin operasyonlar İstanbul DGM Başsavcılığı emri ve gözetiminde olmuştur. Operasyonların 28 Şubat’la hiçbir ilgisi yoktur. Tamamen İBB’nin soyulmasına ilişkindir. Operasyonlar sırasında hiçbir zaman hiçbir çocuk gözaltına alınmamıştır. O tarihte Yeni şafak Gazetesinde firari şahısların aranması için şahıs araması yapılmış ve mahkeme kararıyla arama icra edilmiştir. İşkence iddialarıyla ilgili suçsuz olduğumuza dair 3 ayrı adli yargı kararı ve iki ayrı idari soruşturma kararı vardır. İddiada bulunanın gözaltı süresince alınan dr raporları ortadadır. Tutuklandıktan sonra cezaevinden de alınmış bir tek raporu yoktur.”
“İhaleye Fesat Karıştırmaktan Mahkum Olmuştur”
Adil Serdar Saçan, “Mustafa Albayrak bu operasyon sonucunda tutuklanmış ve İhaleye Fesat Karıştırmak suçundan mahkum olmuştur” diyerek açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Operasyon sırasında Mustafa Albayrak’ la gece sat 03.00’te belirttiği şekilde hiçbir diyaloğum olmamıştır. Yolsuzluk şüphelisine vergi rekortmenisin demenin ne gibi bir mantığı olabilir? Ayrıca vergi rekortmeni olduklarını da bilmem. Operasyon sırasında Mustafa Albayrak’a daha kurulalı 1 ay olmuş olan AKP hakkında hiçbir soru sorulmamış ve aleyhte ifade istenmemiştir. Dava dosyası ortadadır. İBB operasyonu Refah Partili Belediye ye karşı yapılmıştır. Operasyonun kapsadığı tarih 1994-2001 dönemidir. Bu nedenle Mustafa Albayrak’ın AKP aleyhine ifade istediler sözleri tamamen kasıtlı ve gerçek dışıdır. Mustafa Albayrak’tan Tayyip Erdoğan aleyhine ifade istenmemiştir. Bu verdiği ifadede açıkça bellidir. Bence Mustafa Albayrak 16 yıl sonra bu asılsız iddiaları, bir yerlerin gözüne girmek ve sahte kahraman olmak amacıyla yapmakta ve o tarihte hiçbir şekilde etki edemedikleri, görevini tam olarak yapmış bir kamu görevlisi olan şahsıma sırf bu görevi icra etmemden dolayı oluşan husumeti nedeni ile ortaya atmaktadır. Bu konularda yıllardır asılsız iftiralar atıp onlarca tv programı ve sahibi oldukları gazetelerde yüzlerce haber yaptırarak hakkımda adeta linç kampanyaları düzenlediler. Doğru elbet bir gün ortaya çıkacaktır.”
Akbil Ve Belediye Yolsuzluk Davasında ne Olmuştu?
Gazeteci Mustafa Hoş’un bigboss kitabında akbil ve İBB yolsuzluk iddiaları şöyle anlatılıyordu?
“Başmüfettiş Eren’in İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’na gönderdiği, oradan da DGM’ye gelen suç dosyasında, son 5 yıllık dönemde yapılan ihaleler mercek altına alındı. Sıradan bir servis şirketiyken, Recep Tayyip Erdoğan döneminde 1998 yılında 641 milyarlık çöp toplama işi alan, daha sonra aynı işi, 1999 yılında 1 trilyon 222 milyar, 2000 yılında ise 1 trilyon 500 milyara alan Albayrak A.Ş’nin şirketi önemli bir yer tuttu. Raporun bir bölümündeki tesbit de ilginçti. “Büyükşehir Belediyesi’nin 227 araçlık yeni personel taşımacılığı için hazırladığı şartnamede “İhaleye katılacak firmanın 3 bin kişilik taşıma gücüne sahip olması gerekir” ibaresinin bizzat Albayraklar için konuldu”
Candan Eren’in raporunda usulsüzlük yolsuzluk iddialarına ilişkin şirket şirket kalem kalem ayrıntılı bölümler yer aldı. Ama bir tespit hala tartışılır. O tespiti de görelim. “…hayali şirketlere, naylon ve sahte faturalarla ödemeler yaptıkları, yapılan bu ödemeler sonucunda, toplanan paraları, kendilerince bilinen kişilerin elinde toplayarak özel amaçlar doğrultusunda kullandıkları, yukarıda belirtilen (Geleceğin Başbakanını hazırlamak ve cihat hazırlığı yapmak) amaçlara yönlendirdikleri ve zimmete geçirdikleri, İstanbul ilinde özellikle kapatılan Fazilet Partisi Belediyeleri ile işbirliği yaparak kamu imkanlarının çeşitli yollarla kendilerinin ve mensubu bulundukları partinin menfaatine aktardıkları, güncel tabiri ile hortumladıkları, Bu eylemler arasında gerek gördükleri takdirde baskı, şiddet, cebir ve mafyavari yollara başvurmak suretiyle suç işledikleri yönünde iddialar ve ifadeler bulunduğu tespit edilmiştir”
Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı dönemine ilişkin neredeyse sürek avı yapan bir isim vardı. Zamanın CHP il Başkanı Mehmet Bölük. “El Tayyip” kitabının da yazarı olan Mehmet Bölük Akbil skandalı gibi bir çok yolsuzluk iddiasının aynı zamanda hafızasıydı. Mehmet Bölük Haziran 2007’de Ukrayna’da esrarengiz bir trafik kazasında hayatını kaybetti.
Başmüfettiş Candan Eren’le birlikte soruşturmayı yürüten Mülkiye müfettişleri Hüseyin Avni Coş ve Enver Salihoğlu’nun raporları çok farklıydı. Onlar raporlarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan ile aralarında eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin gibi isimlerin de yer aldığı, daha sonra AKP milletvekili de olan belediyedeki dönemin üst düzey bürokratları hakkında yolsuzluk iddialarının gerçeği yansıtmadığı, bu nedenle de adli işleme gerek olmadığı yönünde görüş bildirdi. Soruşturmada adı geçen isimler AKP kurucusu sonra milletvekili ve Bakan oldular. Mesela Mehmet Mustafa Açıkalın, İdris Naim Şahin, Hüseyin Besli, Akif Gülle, Veysel Eroğlu, Hilmi Güler, Nurettin Canikli gibi.
Son Erdoğan Kutsal Kitabı’nın da yazarı olan Hüseyin Besli kendinde yargılandığı döneme ilişkin hiçbir şey yazmaması da önemli bir ayrıntıdır. Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu tarafından hazırlanan rapora göre İstanbul Büyük Şehir Belediyesi yönetimi, Belbim AŞ tarafından işletilen Akbil (Akıllı Bilet) aracılığı ile 2.6 trilyon liralık hasılatı buharlaştırdı. Peki sonra ne oldu?
Danıştay 2. Dairesi; Erdoğan’ın yargılanmasının önüne geçen bir karar aldı. Erdoğan’a atfedilen bu suçların bir kısmının erteleme yasasına girdiği, bir kısmının zaman aşımına uğradığı, bir kısmının da teşekkül oluşturmak suçunun unsurlarının oluşmadığı kararını verdi. Bu kararları veren dairenin hakimi ise Hüseyin Karakullukçu idi. Aynı zamanda Bülent Arınç’ın sınıf arkadaşı.
Danıştay raporu sonra zaman aşımı ve “Rahşan Affı” adıyla bilinen yasa değişikliği sayesinde davalardan sonuç alınamadı. Bu arada Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı döneminde belediyeleri denetlemekle görevli olan Sayıştay’ın Başkanlığını daha sonra Milli Savunma Bakanı yapılan Vecdi Gönül’ün yaptığını da hatırlatayım. Ülkeyi sarsan ama Tayyip Erdoğan’ı etkilemeyen Akbil gibi iddialarında öne çıkan isimlere ne olmuştu? Onu da görelim.
Candan Eren’e ne oldu? İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren İstanbul Belediyesindeki yolsuzluk iddialarını araştırdı. Sonra bu iddiaları bir rapor haline getirdi. Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilişkilendirilip hakkında onlarca dava açıldı. Sürgünlerden sürgün beğendirildi. Ve son olarak, Konak Belediyesi’nde yaptığı soruşturma sırasında, “memuriyetine ait vazifeyi suiistimal ettiği” gerekçesiyle 5 ay hapis cezasına çarptırıldı, cezası paraya çevrilerek ertelendi. Candan Eren için fezlekeyi hazırlayan kimdi? Recep Tayyip Erdoğan’ın “malvarlığı” davasında verilen beraat kararını temyiz etmeyen eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, sonradan da Adalet Bakanlığı Müsteşarı olan Fahri Kasırga idi.
Mehmet Bölük’e ne oldu? İstanbul Belediyesi’ndeki yolsuzlukların üstüne giden “El Tayyip” yazarı CHP İstanbul eski İl Başkanı Mehmet Bölük Ukrayna’da şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti.
Adil Serdar Saçan’a ne oldu? Akbil Operasyonunu yapan Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’ın üzerine belediyenin konteynırı düştü. Ölümden kurtulan Saçan, Ergenekon davasında tutuklandı. 16 ay hapis yattı.
Ayhan Mimaroğlu’na ne oldu? Akbil ve Erdoğan döneminin yolsuzluk iddialarını yürüten zamanın Mali Şube Müdürü Ayhan Mimaroğlu uyuşturucu kaçakçısı bağlantısı olduğu iddiasıyla meslekten men edildi. Sonra mahkemeyi kazanarak göreve geri döndü.
Avukat Vildan Ersin’e ne Oldu? Albayraklar ve Yenişafak Gazetesi’nin avukatlığını yapıyordu. 2001 yılında Kilyos’ta şüpheli bir şekilde boğuldu. Avukat Vildan Ersin’in şüpheli bir şekilde boğulduğu sırada yanında Mali Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği’nde görevli polis memuru Kadir Koçyiğit vardı.
Başsavcı Veli Engin Aslan’a ne Oldu? Akbil soruşturmasını yürüten Sarıyer Başsavcısı Veli Engin Aslan, isteği olmamasına rağmen İstanbul dışına sürgün edildi.
Hüseyin Avni Çoş’a ne oldu? Akbil Operasyonunda Erdoğan’ı aklayan Mülkiye Başmüfettişi Hüseyin Avni Coş, Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde, ilk Bingöl Valisi olarak görevlendirildi. Sonra Adana’da bir vatandaşa “gavat” derken görüldü. Tepkiler üzerine Erdoğan “valimizi yedirtmem” dedi.
Enver Salihoğlu’na ne oldu? Tayyip Erdoğan’ın soruşturulmasına yer olmadığına ilişkin raporlar düzenleyen Mülkiye Başmüfettişi Enver Salihoğlu’nu ise memleketi Rize’ye vali olarak atandı.
Hüseyin Karakullukçu’ya ne oldu? Erdoğan’ın Akbil soruşturmasında yargılanmasının önüne geçen kararın altında imzası olan Hüseyin Karakullukçu daha sonra Danıştay’a başkan oldu. Danıştay başkanlığı sırasında hayali ihracat bağlantılı çete soruşturmasında çete lideri Barbaros Hayrettin Aksoy’la çeşitli firmaların cezalarıyla ilgili görüşmeler yaptığı ortaya çıktı. Yaş haddinden emekli oldu.
Necmi Kadıoğlu’na ne oldu: İGDAŞ soruşturmasını kilit ismiydi. Tutuklandı Cezaevine gönderildi. Suç çete kapsamından çıkarılınca serbest bırakıldı. 2014 yerel seçimlerinde Esenyurt Belediye Başkanı seçildi. Halen bu görevi yapıyor.