“FETÖ”nün kapatılan televizyon kanalı Samanyolu dizilerinin baş aktörlerinden Ali Başar Star gazetesinin Pazar ekine konuştu… “Gerçekleşen operasyonların hepsi dizinin senaryosunda yazılıydı. Ergenekon, Balyoz operasyonları daha başlamadan bize gelen senaryolarda yazıyordu” diyen Başar “bize 15 Temmuz’un provasını yaptırmışlar” dedi.
İşte dizi oyuncusu Ali Başar’In o röportajından başlıklar,
“Nevşehir’de ‘Asmalı Konağı’ çekerken ‘Mavi Rüya’ dizisinin yönetmeni Avni Kütükoğlu beni orada görüyor. Tanışmamız öyle oldu. ‘Mavi Rüya’ ile STV o dönem yüzde 28 büyüdü. Bundan sonra üç iş daha yaptım STV’de… ‘Kollama’, ‘Yeşeren Düşler’ ve son olarak ‘Hıyanet Sarmalı’ dizilerinde rol aldım… Burada ordu içinde ihtiraslı bir generali oynattılar bana.”
“O kurulun onayından sonra senaryo geliyordu”
“Mavi Rüya’ ve ‘Yeşeren Düşler’de anormal bir şey görmedim ama, ‘Kollama’ ve ‘Hıyanet Sarmalı’nda gariplikler oluyordu. ‘Kollama’ dizisinde ‘İsimsiz Kahramanlar’ diye bir teşkilat vardı. Burada bu teşkilatın kurucusu Sabit karakterini oynattılar bana. Senaryolar günlük yazılıyordu, oynarken farkında olmuyorduk. 60 kişi sete çıkıyoruz parça parça A4 kâğıtlarında senaryolar geliyordu. Bir yerden sonra tıkanıyorduk. Bir iki telefon görüşmesinin ardından senaryonun yenisi geliyordu. Meğer bir denetim kurulu varmış. O kurulun onayından sonra senaryo geliyordu.”
“Gerçekleşen operasyonların hepsi önceden dizinin senaryosunda yazılı”
“Normalde yapımcının senaryoyu denetlemesinden daha doğal bir şey yok. Kurum olarak 10-12 kişi var. Ama hepsinin senaryo üzerinde söz söyleme hakkı varsa bu sıkıntılı bir durum. Örneğin Ergenekon ve Balyoz operasyonları daha gündeme gelmemişken dizinin senaryosunda ‘Erkenkon’ örgütü işleniyor, dahası sonradan gerçekleşen operasyonların hepsi dizinin senaryosunda yazılı. Yani dizideki her karakterin gerçek hayatta bir karşılığı vardı. Bir tek ben ‘İsimsiz Kahramanlar’ teşkilatının kurucusu olarak Sabit karakterinin kim olduğunu bilmiyorum. Sordum, “Kim bu Sabit” diye? Sabit, derin devlete çalışıyor ama MİT’ten mi, polis teşkilatından mı, istihbarattan mı, belli değil. Senaryo geldi baktım askerin cami bombalaması gibi birçok detay var. İlginç olanı Balyoz operasyonu hiç gündeme gelmemişti. Ne gazetelerde böyle bir haber vardı ne de yer altından çıkmış bir silah. Fakat bizim dizide bunlar yer almaya başladı. Ben itiraz ettim, bu repliklerde oynamam dedim.”
“İtiraz edince ‘o kısmı biraz yumuşak oyna’ dediler”
“Balyoz ve cami bombalama repliklerinde askeri küçük düşürücü şeyler vardı. Yönetmene bu sahneyi çekmeyeceğimi söyledim. Yunus Aylıdere’ye söylediler. Aylıdere Hidayet Karaca’yı, o da Pensilvanya’yı aradı sanırım. Sonra telefon geldi “Ali Başar o kısmı biraz yumuşak oynasın” dediler.”
“Diziden kısa süre sonra Balyoz Operasyonları başladı”
“Bilmediğiniz bazı durumlar var” diyorlardı. Balyoz ile olan kısmını ben söyledim ama cami bombalama kısmını rol arkadaşım canlandırdı. Zaten alt kadrolarım Amerika’ya Fetullah Gülen’in yanına da gittiler. Kısa bir süre sonra Balyoz operasyonu patladı…”
“Kuklaymışım gibi hissettirdiler”
“O kadar rezil bir durumda hissettim ki, yani bana oyuncu değil kuklaymışım gibi hissettirdiler. Bizim işimiz oyunculuk ama bunlar bizi bir şeye alet ettiler. Çok büyük bir kurumdu, aklıma öyle bir şey gelmiyordu. İşadamları, büyük adamlar neden bir diziyle uğraşsınlar diyordum. Ancak 15 Temmuz’dan sonra allak bullak oldum. İlk rahatsızlığım Mavi Marmara’da başladı. “Otoriteyi dinlemek lazım” dediklerinde çok rahatsız oldum. 17-25’te bu yapıdan işkillenmiştim.”
“15 Temmuz’un provasını yaptırmışlar bize”
“‘Hıyanet Sarmalı’nda bana generali oynattılar. İyi oynadığımı zannediyordum bir baktım ki 15 Temmuz’un provasını yaptırmışlar bize. Adam hırslı, istekleri doğrultusunda kendi amacına hizmet etmeyen her şeyi bertaraf eden bir karakterdi. Biz bu karakteri 15 Temmuz’daki generallerde gördük. Dizilerin o bölümlerini izleseniz bana hak verirsiniz. Bana dizide askeriyenin içini yaktırdılar. Kurşun sıktırdılar. Askerlerin birbiriyle çatışması var dizinin içinde. 15 Temmuz’dan sonra ‘Eyvah! Bunlar bizi neye alet etmişler’ diye hayıflandım. Hayranlarımdan ve halkımdan bunlara alet olduğumuz için çok özür dilerim. Biz bunların bu niyetini o dönem bilemiyorduk. 17-25 Aralık sürecinde Ankara’daydım. O süreçten sonra çalışmadım.”