Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım hakkında, 2015 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya yaptığı ziyaretin ardından ‘A…. koyarım böyle bakanlığın’ dediği iddiasıyla ‘hakaret’ suçundan dava açıldı.
Hurriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine göre Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım hakkında, dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya 2015 yılında yaptığı ziyaretinin ardından “A… koyarım böyle bakanlığın” dediği iddiasıyla “hakaret” suçundan dava açıldı. İddianamede, Yıldırım’ın Kenan Evren Lisesinin teslimi için hazırlanan protokolün bakanlık tarafından yok sayılması şeklindeki “haksız fiile, tepki olarak ve öfkeyle” söz konusu ifadeleri kullandığı belirtildi.
İddianameye göre, 2002 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile Fenerbahçe Kulübü arasında, üç eğitim- öğretim binası, bir spor salonu ve bir konferans salonu yapılıp bakanlığa teslim edilmesi karşılığında Kenan Evren Lisesi’nin Fenerbahçe’ye teslim edilmesi konusunda protokol imzalandı. Lisenin teslim işinin uzunca bir süre yerine getirilmemesi nedeniyle Yıldırım Yönetim kurulu üyeleriyle birlikte 29 Nisan 2015 günü dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yı makamında ziyaret etti.
PROTOKOLE UYULMADI
Görüşmede Yıldırım, protokolün kendilerine yüklediği bütün şartları yerine getirdiklerini, Kenan Evren Lisesini teslim almadıklarını beyan edip, bu lisenin teslimini talep etti. Bakan Avcı da konuyu bürokratlarına incelettiğini Kenan Evren Lisesinin kurulu bulunduğu taşınmazın değerinin üç okul bir spor salonunda çok yüksek olduğunu, bu nedenle liseyi kulübe vermeyeceğini belirti. Bu duruma sinirlenen Yıldırım, “Bu bize haksızlık sayın bakanım, yapılmış bir protokol var. Protokole uymazsanız konuşacak bir şey kalmıyor” dedikten sonra odadan ayrıldı.
301’DEN SORUŞTURMA BAŞLADI
Yıldırım, özel kalem müdürünün odasında geçerken üç tanığın duyacağı şekilde “A…. koyarım böyle bakanlığın. Yürü Şekip yürü, devlet yönetimi böyle mi olur, devletin de a…. koydular” diye bağırdığı iddia edildi. Bakanlık görevlileri Yıldırım’ın bu sözleri üzerine tutanak tutarak, savcılığa bildirdi. Savcı Mehmet Taştan, Yıldırım hakkında “Türk Milletini ve devletini aşağılama” hükmünü içeren TCK’nın ünlü 301. maddesinden soruşturma başlatmak için izin istedi. Savcı Taştan, yaptığı soruşturmada ise Yargıtay içtihatlarını esas alarak, söz konusu ifadelerin “şekli açıdan hükümeti ya da devleti tahkir edici nitelikte olmadığı” gerekçesiyle TCK 301. maddesi kapsamında olmadığına karar verdi.
BAKAN KAMU MENFAATİNİ KORUDU
Savcı Mehmet Taştan, hazırladığı iddianamede Yıldırım’ın, Bakanlığın imzalanan protokole uymaması nedeniyle öfkeyle ve bakanı hedef alarak söz konusu ifadeleri kullandığı, bunun hakaret suçu oluşturduğunu belirtilerek, şu değerlendirmelere yer verdi:
“Suçun işlenmesine sebebiyet veren olay, mağdur Nabi Avcı bakanlık görevine gelmeden 11 yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı ile Fenerbahçe spor kulübe arasında imzalanan protokole dayanmaktadır. 2002 yılındaki bakanlık yetkilileri tarafından imzalanan 2008-2011 yıllarında iki kez revize edilen protokolün, bakanlığa yüklediği Kenan Evren Lisesinin yap–işlet–devlet modeliyle anılan kulübe tahsis edilmesinin, devleti zarara uğratacağını tespit ettiren Bakan Avcı’nın kamu menfaatini korumak için bundan imtina etmesi takdire şayandır. Ancak olaya şüpheli cephesinde bakıldığında durum tamamen farklıdır.
DEVLETTE DEVAMLILIK ESASTIR
Şüphelinin, devletteki devamlılık esası ve kamu otoritesine duyulan güvenle bakanlığın da kişilerden devletteki devamlılık esası ve kamu otoritesine duyulan güveni bakanlığın da kişilerden bağımsız olarak protokol gereklerine uyacağı inancıyla, bahsi geçen lisenin kullanım hakkının kendilerine teslimini talep etmiştir. Geçen uzunca bir süreye rağmen, bu talebin karşılanmaması üzerine, Milli Eğitim Bakanıyla görüşülmüş ve o görüşmede, anılan lisenin kendilerine teslim edilmeyeceğini, en yetkili ağızdan öğrenmişlerdir.
HAKSIZLIĞA UĞRADI, ÖFKELENDİ
Bu durum şüpheli Aziz Yıldırım da haksızlığa uğratıldığı hissini doğurmuş, bu hissiyatının da bakanının huzurunda dile getirmiştir. Bu yüzden, makam odasını beraberindeki heyetten önce terk etmiştir. Sarf edilen sözlerin, bakanlığın protokolü yok sayması şeklindeki haksız fiile, tepki olarak ve öfkeyle söylendiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu sebeple şüpheli lehine TCK 129/1’in tatbiki talep edilmiştir. Doğrudan sövme şeklinde tezahür eden sinkaflı sözlerin kişinin namus ve şerefine saldırı olarak kabul edildiği tartışmasızdır.”
CEZA VERİLMEYEBİLİR
İddianamede Yıldırım’a “Hakaret” suçundan 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istendi. Ancak Savcı Taştan, Yıldırım’ın söz konusu sözleri “haksız fiile, tepki olarak ve öfkeyle söylendiği” gerekçesiyle TCK 129. Maddesinin uygulanmasını talep etti. Söz konusu madde, “şüpheliye verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi ceza vermekten vazgeçilmesini” düzenliyor.