HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile üç milletvekili hakkında “dokunulmazlıkların kaldırılması” istemiyle hazırlanan fezleke TBMM’ye gönderilmek üzere başbakanlığa ulaştırıldı. Dokunulmazlıklarının kaldırılması istenen diğer isimler, İzmir milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Ankara milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Hakkari milletvekili Selma Irmak. Fezlekeler Erdoğan’ın ısrarlı talimatı ile işleme konuldu.
Fezlekede adı geçen bir isim dikkat çekiyor. O isim Sırrı Süreyya Önder. Tayyip Erdoğan’ın 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonu’nda arayıp iki saat dertleştiği bir isim. “Dolmabahçe Mutabakatı”nın en önemli figürü. ‘İmralı Heyeti’nin sözcüsü. Yani Tayyip Erdoğan ve AKP yönetiminin en çok temas kurduğu isimdi Sırrı Süreyya Önder. Çözüm sürecinden sonra şimdi “terörist” haline geldi. RTE/AKP yönetiminin işine gelince kahraman işine gelmeyince hain ilan etme stratejisinin de en canlı örneği Sırrı Süreyya Önder…
Şu iki örnek aslında her şeyi anlatıyor;
Tarih 29 Ağustos 2014. Tayyip Erdoğan yeni Cumhurbaşkanı seçildi. Bunun şerefine resepsiyon veriyor. Baş konuklardan birisi de Sırrı Süreyya Önder. Erdoğan Onun olduğu masaya geliyor. Emine Erdoğan’ın “Siz nerelisiniz?” diye sorması üzerine, Önder, “Adıyamanlıyım, çok afedersiniz Türküm, tedavi oluyorum“ yanıtını verdi. Önder’in esprisi Erdoğan çiftini ve masayı güldürdü. Önder’in “Tarım Bakanı Mehdi Eker’den tespih istedim, vermedi. Verseydi tekrar bakan olması için dua edecektim” sözlerine Erdoğan çifti uzun süre güldü.
İmralı Notları kitabından bir bölüm;
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından HDP’li vekil Sırrı Süreyya ile iki saat telefonla görüşüyor. Sırrı Süreyya “Başbakan ile görüştüm. Son gelişmelerden (17-25 Aralık) yakınarak benim nasıl yorumladığımı sordu. Ben de bu savaştan ancak demokratik dönüşüm kabiliyeti gösterebilenin galip çıkacağını anlattım” diye aktarıp şunları kaydediyor: “Gelişmelerde çalışma arkadaşlarının bir suçu olmadığını, bütün sorumluluğun kendisinde olduğunu söyledi. Tamamen dışarıdan planlanmış bir darbe teşebbüsü olduğunu, yöneldikleri bakanların manidar olduğunu ekledi. Kürtlerin (KCK’yi kastederek) oyuna gelmeyeceklerini düşündüğünü, kendisinin hangi koşullar altında çalışmış olduğunu biraz daha iyi gördüklerini, oyuna gelmemeleri durumunda çözüm için daha rahat olunacağını, oyuna gelinirse de kendilerinin bileceğini söyledi.”
Önder’in sözlerine Öcalan da şu yanıtı veriyor: “Bu çok önemlidir. Sen bir daha görüşeceksin. (Gülerek) ‘Sen meydanlarda Apo’nun asılmamasına hayıflanırken Apo seni kurtardı, idamdan kurtardı’ diyeceksin. Bana halen ‘Sen süreci yavaşlattın’ diyorlar. Oysa biz tam olarak çekilmiş olsaydık onu içeri atarlardı. Sonu Menderes gibi olurdu.”