Moody’s Türkiye’nin uzun vadeli kredi notunu Baa3’ten Ba1’e düürdüğünü açıklamış, Tayyip Erdoğan ise kararın siyasi olduğunu iddia edip, “dikkate almıyorum yanıtını vermişti. Tayyip Erdoğan’ın Maliye Bakanı Naci Ağbal yalanladı: Vurgulanan kırılganlıkların bir kısmı doğru.
Moody’s’den yapılan açıklamada, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından 18 Temmuz’da başlatılan izleme sonucu, Türkiye’nin uzun vadeli kredi notunun Baa3’ten Ba1’e düşürüldüğü bildirildi.
“Dikkate almıyorum”
Karara Tayyip Erdoğan büyük tepki gösterdi,”dikkate almıyorum” yanıtını verdi.
“Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyenin altına indirmelerini hiç dikkate almıyorum”
Maliye Bakanı Erdoğan’ı yalanladı
Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın “Moody’s’in kredi notu ile ilgili açıklamalarını köşesine taşıdı.
İşte Çiğdem Toker’in o yazsısından başlıklar;
“Kırılganlıklar doğru ama tedbirlerimizi alacağız”
“Ağbal, Moody’s açıklamasında vurgulanan “kırılganlık”ların bir kısmının doğru olduğunu, ancak yakında kamuoyu ile paylaşacakları Orta Vadeli Program’ı (OVP) beklemesi mümkünken bunun yapılmamasını Türkiye’ye haksızlık olduğunu söylüyor.
“Bardağın dolu kısmı görülmemiş” diyen Ağbal, not düşürme kararının, Türkiye koşulları açısından, teknik yorumunu şöyle yaptı:
Moody’s’in ortaya koyduğu konular, hükümet olarak zaten yapmak istediklerimiz. Yapısal reformları artırarak sürdüreceğiz. Kırılganlık oluşturan konuların olduğu doğru. Bunun tedbirlerini alacağız. Ama Moody’s yaklaşımında katılmadığım hususlar var. Bir-iki hafta içinde açıklayacağımız OVP, hem üç yılda yapacaklarımıza dair perspektif, hem yapısal reformlar konusunda program içerecek.
Moody’s bunu biliyor. İki gün önce açıklama yapmış, “15 Temmuz sonrası kırılganlıklar giderildi. Uzun vadeli sorunlar masada” demiş, olumlu beklenti oluşturmuş. Ve ortaya bu perspektifi koyacak bir hazırlık olduğunu da biliyor. Normalde bunu beklemesi gerekir, çünkü zorlayacak bir faktör yok. Eğer buradaki tablo inandırıcı olmazsa, o zaman çıkıp inandırıcılığı yok diyebilirdi. Ama beklemeden böyle bir açıklama yapmak, Türkiye’ye haksızlık.
‘EN KÖTÜ SENARYO’
Moody’s’in yaptığı, en kötü senaryo. Yani global ekonomik koşullarda, şok yaşanacak. Bu o kadar derin bir şok olacak ki, Türkiye’ye finansman akışı duracak! Oysa Moody’s’den önce Fed açıklama yaptı. “Aralıkta muhtemel bir faiz artışı olabilir” dediğinde, bu zaten piyasalarca satın alınmıştı. Ayrıca Fed, faiz artırım sıklığını azaltacağını da söyledi. Bu aslında gelişmekte olan ülkeler açısından belirsizliği azaltan bir faktör. Bizim açımızdan en kritik nokta faiz artırma sıklığı. Dolayısıyla Türkiye açısından orta vadede, Fed’in kararlarına bağlı bir şok riski yok.
Diğer kırılganlık noktası, petrol fiyatlarında olabilir. Orada orta vadeli beklenti, 50 dolar civarında süreceği. Yani bir şok gelmeyecek. Geleceğe dönük global beklenti, çok iyi olmasa da ılımlı. Dışarıdaki beklentiler açısından Türkiye’de şok oluşturacak bir görünüm yok. En büyük dış ticaret ortağımız AB’de iç talep büyüyor. Bundan en fazla Türkiye faydalanıyor. Kur riski üzerinden şok ihtimali yok. Türkiye’nin cari işlemler açığının, benzer durumdaki ülkelere göre yukarıda olduğu söylenebilir ama 2013 seviyesinin altında.
‘GAYRETİ TAKDİR EDEBİLİRDİ’
Yani ancak uluslararası kırılganlığa bağlı olarak finansman kanalında bir risk oluşursa, o fiyatlamaya yansır. Bugün sağladığınız dışarıdaki finansmanın maliyeti artar. Bu maliyet artışına vurgu yapmak başka bir şey, Türkiye’nin uzun vadeli görünümünü negatife çekip onun üzerinden not indirimi yapmak başka bir şey. Bardağın dolu tarafı görülmemiş. Geleceğe dönük beklentiler, piyasadaki ortalama beklentiden daha kötü tutulmuş.
‘REFORMLAR SÜRECEK’
Dolayısıyla kendimizi nasıl görüyoruz? Bize düşen, bu konuda ülkenin uzun vadeli büyüme trendini daha da kuvvetlendirecek; başta demokrasi ve hukuk devleti olmak üzere, bütün yapısal reformları sürdürmek lazım. Yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda somut adımlar atmak lazım. Piyasalar reform bekliyor. Biz bu vizyona sahibiz. Mesela Avrupa’daki banka bilançolarında hâlâ kırılganlıklar var, üzerine gidilmiyor. Ama Türkiye’de yapısal reformlara dair irade var. Moody’s, bu gayreti takdir etmeyi seçebilirdi.”