Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) öncesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın istifasını istemesi üzerine görevinden ayrılan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanı (EDOK) Orgeneral Kamil Başoğlu, ‘mağdur’ sıfatıyla verdiği ifadesinde, evde otururken kapısına gelen askerler tarafından rehin alındığını anlattı.
Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine göre Orgeneral Kamil Başoğlu’nun ifadesi şöyle;
Kapı Zangır Zangır Çaldı
-Üzerimde evde tişört, şort ve terlik vardı. Saat 22.00 sıralarında televizyonu izlemeye, bu esnada uçakların seslerini duymaya başladım, aklıma darbe gelmedi. IŞİD terör örgütünün saldırı ihtimaline binaen uçakların uçtuğunu düşündüm. Saat 22.25 sırasında kapı zangır zangır çaldı. Karşımda eğitim elbisesi giymiş Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri Kurmay Albay Uğur Karaca’yı gördüm.
“Ellerimi Koli Bandıyla Bağladılar”
-Uğur Karaca bana ‘Acele edin komutanım, Genelkurmay Başkanı konutunda sizi bekliyor’ dedi. ‘Üzerimi değiştireyim’ dedim. Böyle deyince Uğur Karaca sertleşti, ‘Genelkurmay Başkanımız acil şekilde sizi bekliyor, bu aynı zamanda sizin emniyetiniz içindir’ dedi. Yanında iki subay vardı. Gelen üsteğmenlerden birinin armasından Muhafız Alayı’ndan olduğunu anladım. Beni şortlu, tişörtlü ve terlikli vaziyette itekleyerek bir ambulansa koydular. Ellerimi arkadan koli bandı ile bağladılar, kafama haki renkli bir fanilayı geçirdiler.
“Kafama Siyah Kukuleta Geçirdiler”
-Akıncılar 4’üncü Ana Jet Üssü’ne getirildim. Bir odada sandalyeye oturttular, kafama siyah kukuleta geçirdiler ve ağzımı da bantladılar, ayaklarımı plastik kelepçe ile bağladılar. Bu esnada, bulunduğumuz yerde benden başka bir kişinin daha olduğunu hissettim, oflayıp pufluyordu. Kim olduğunu anlamak için karşı tarafta duranlara ‘Gözlüğümü getirdiniz mi’ diye sordum.
“Kamil Sen Misin”
-Yanımdaki kişi beni sesimden tanıyarak bana ‘Kamil sen misin’ diye sordu. Bunun üzerine biz Jandarma Genel Komutanımız Orgeneral Galip Mendi ile konuşmaya başladık, onun da ağzında bant vardı ancak dille ıslandığında yapışkanları çözülüyordu, bant açılıyordu. Sabah saat 10.00 civarında Cumali ismi diye hatırladığım şahıs gelerek artık yukarıya ateş etmeyeceklerini, muhtemelen bu işin sona ermek üzere olduğunu söyledi, bizi çıkarttı.”