Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, AKP ve MHP’nin üzerinde anlaştığı ‘başkanlık’ sistemi tasarısına ilişkin açıklama yaptı.. “Bu ülke, siyaseten ve dinen kandırılmışlar ülkesi. Dinen kandırıldığını gördük” diyen Çiçek, “yeni anayasadaki eksiklikleri söylersem, muhalefet benim üzerimden partimi vurur” dedi.
İşte haber Habertürk’ten Kübra Par’a röportaj veren Cemil Çiçek’in o açıklamalarından başlıklar;
“Her şeyden önce, kimilerinin öne sürdüğü gibi bu bir rejim değişikliği değil; Anayasa’nın ilk 4 maddesi yerinde duruyor. Türkiye, başkanlık sistemini 1908’den beri tartışıyor. İlk gündeme getiren, Sait Halim Paşa’dır. Bu kavramı popüler hale getiren ise rahmetli Turgut Özal’dır. Benim de bu sistemle ilgili ilk açıklamalarım 1988 yılına dayanır. “Devlet yapısı çok hantal, iş görmek mümkün değil. Pek çok alanda reform yapmamız lazım. Koalisyonlarla bunu yapamadık. Bizim için en uygun olan model başkanlıktır” demiştim.”
“Buna tam anlamıyla ‘Başkanlık Modeli” denemez”
“Hareket noktası istikrar getirmek olduğu için düşüncelerime yakındır ama şunu da kabul etmek lazım ki buna tam anlamıyla “Başkanlık modeli” denemez çünkü MHP ile bir uzlaşmayla, bugünkü tartışmaları ortadan kaldırmak için bulunmuş bir modeldir. Bunun lehinde ve aleyhinde bazı şeyler elbette söylenecektir ama madem bir yola girilmiştir, bunun eksiklerini giderecek pozitif bir yaklaşımla, bu tartışmaları sağlıklı bir sonuca vardırmamız gerekiyor. Mevcut teklifle ilgili alternatif önerilerin getirilmesi faydalı olur. Özellikle yargının yönetimi ile ilgili olarak.”
“Bu ülke, siyaseten ve dinen kandırılmışlar ülkesi”
“Mesele şekli düzenlemeden ibaret değil, zihniyetimizi gözden geçirmeliyiz. Demokrasi sadece şekli düzenlemeden, kanuni metinlerden ibaret değil. Demokrasi kültüründe toplumun hak ve özgürlüklere sahip çıkması gerekir. Bu da insan kalitemiz ve tipolojimizle doğrudan alakalı. Bu ülke, siyaseten ve dinen kandırılmışlar ülkesi. Dinen kandırıldığını gördük. Kendi Meclis’ini bombalayacak kadar, kendi insanına kurşun sıkacak kadar zalimleşiyor. Böyle bir insan tipine hangi demokrasiyi, modeli getirirseniz getirin, bunu hak etmez. Cennete gitmek için bir efendi hazreti bekliyoruz. Dünyadaki sıkıntılarımızdan kurtulmak için de bir kahraman bekliyoruz. Halbuki demokrasi, doğru kurallarla vasat zekâlı insanların işlettiği bir sistemdir. Doğru kuralları koyacaksınız. Öyle süper zekâ, büyük kahramana falan gerek yok. Ülke meselelerine hep şahıslaştırarak çözüm aramaya çalışıyoruz. Bu kadar savaş görmüş, sıkıntı çekmiş ve rejim değiştirmişiz. 150 sene sonra hâlâ iki cihanda bizi kurtaracak tek adamlar arıyoruz. Gelişmiş Avrupa ülkelerine bakalım. Kahraman mı arıyorlar? Cennete gitmek için bir adam, dünyadaki sıkıntılarımızı çözmek için bir adam…Çok açık söylüyorum. Türkiye’nin bu aymazlıktan ve kolaycılıktan kurtulması lazım. Sistemi sağlam kurmamız lazım. Himmet adı altında, bir sürü paranızı vereceksiniz. Bu toplanan paralarla başka ülkelerle seçim kampanyaları finanse edilecek. Sonra “Ütüldük” diyeceksiniz. Bunu hangi kanun engelleyebilir ki?”
“18 yaş ve yedek vekillik olmaz”
“18 yaş maddesi; ‘Gençlere önem veriyoruz’ mesajını vermek için konulmuş bir maddedir. Benim kişisel fikrime göre 25 yaş bile gençtir. Siyaset yapmak zordur. Tecrübe ister. Yedek milletvekilliğine de olumlu bakmam. Bir defa yedek lafı inciticidir. Ama her iki konu da bu sistemin olmazsa olmaz parçası değil, tartışılabilir.”
“HSYK’nın 12 kişilik seçiminde değişiklik olabilir”
“Bu sorunuzu geçmiş uygulama ve modelleri de dikkate alarak soğukkanlı değerlendirmeliyiz. Daha evvel siyaseti bu işin içerisine sokmadık, Cumhurbaşkanı seçmiyordu, yargı çok mu bağımsızdı? Elbette bu yöndeki itirazları ve endişeleri anlıyorum. Sütten ağzımız yandı. Komisyon aşaması ümit ederim ki bu endişeleri gidersin. Muhalefet de katkı versin. HSYK’nın 12 kişilik seçiminde değişiklik olabilir. Eğer bu problemde, muhalefet partileri bu işe katkı vermek istediklerini söylerlerse ve olumlu bir müzakere zemini olabilirse, olur. Bu düzenlemelerle ilgili bir tenkit yapılabilir. Nasıl olması gerektiği konusunda makul düzenlemeler teklif edilebilir.”
“Eksiklikleri söylersem muhalefet benim üzerimden partimi vurur”
“Bunları söylerim, fakat korkarım muhalefet benim üzerimden partimi vurmaya çalışır. Sayın Başbakan fikrimi sordu; nerede, ne olması gerektiğini söyledim. Yargı dışında çeşitli şeyler gözden geçirilebilir. Örneğin Cumhurbaşkanı’nın parti başkanı olup olmaması konusu açıkça yazılmamış. Bunun olması gerekiyor. Şekli düzenlemelerle bir yere varamayız. Denge denetleme önemlidir. 12 maddelik bir düzenleme ile başkanlık sisteminin tümünü getirmiş olmazsınız. Mesela ABD’de kongrenin başka denetim mekanizmaları var. Burada yok. Olsa iyi olurdu. Ama demek ki iki parti, ancak bu kadarlık anlaşmış. Aslında şu anki Anayasa’ya göre gensoru dışındaki denetim mekanizmaları muhafaza edilmiş. Şimdiki sistem ne kadar denetimi sağlıyorsa, bu da o kadar sağlayacaktır.”
“Milletvekilinin kişiliğini ortadan kaldıran faşist bir model var”
“Hangi hükümet modelini benimserseniz benimseyin, iki alanda en kısa zamanda düzenleme yapmak gerekiyor; Siyasi Partiler Yasası ve seçim mevzuatı. Biz hep % 10 barajını konuştuk. Seçim mevzuatının tek problemi baraj değil ki. Seçim bölgelerini mümkün olduğu kadar daraltmak, siyasetle vatandaşı buluşturmak lazım. Daraltılmış bölge şu an için uygun. Bunun yanında Siyasi Partiler Yasası’na da ihtiyaç var. Sağdan sola tüm partiler tek tip elbise giyiyor. Milletvekilinin kişiliğini ortadan kaldıran faşist bir model, katı bir disiplin var. Partinin aldığı karara uymazsanız ihraç edilirsiniz. Örneğin ben siyasette kendi kurduğu partiden ihraç edilen kişilerdenim.”
“Türkiye’de siyasetin arızalı tarafları var”
“Anayasa’yı bugünkü siyasi aktörler bakımından tartışıyoruz, halbuki biz bunu 20-30 yıl sonra da kullanacağız. Türkiye’de siyasetin arızalı tarafları var. Muhalefet göz doldurmadığı için iktidar partisinin içinden kabadayılık yapacak, kafa tutacak adamların beklendiği bir sürece girdik. Kendi yakın çevremizde görüyoruz. “Bu partinin içerisinden kahramanların çıkması lazım. ‘Dur artık’ demeleri lazım” diye bir düşünce hâkim oldu. Bu çok doğru bir şey değil.”