Darbe girişimi sonrası geceyarısı operasyonu ile ordudan atılan Yarbay Mehmet Alkan il kez konuştu. Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk’e röportaj veren Yarbay Alkan “Cezaevinde yatmaktan korkmam ve er-geç hakkımı alırım” dedi..
İşte o röportajdan başlıklar;
“Fetullahçılarla aynı kefeye konulmam çok ağırıma gitti”
“Kamu görevine son verilen Fethullahçı olduğu öne sürülenlerle birlikte ben de görevden atıldım. Ortada büyük bir haksızlık var. Bunun için başvurulması gereken her makama, her yola başvuracağım. Bunda en küçük bir geri adım atmam, yapılanı kabullenmem mümkün değil. Açıkçası Fethullahçı olduğu öne sürülenlerle birlikte aynı kefeye konulmak da çok ağrıma gitti. Disiplin soruşturması nedeniyle atılabilirdim ama ondan değil FETÖ’cülükten atılmama ne ben, ne de çevrem inanamıyoruz.”
“1 Eylül’de açıklandı ama ordudan atılmam 15 Ağustos’ta planlanmış”
“Disiplin soruşturması yürütülürken ben zaten emekli olmayı, bunun için terfi edip albay olmayı bekliyordum. Yapılmadım. Buna itirazım yok. Yapılmamayı da geçen yılki olaylara bağlıyordum. Disiplin işlemi başlatılmış ancak o soruşturma da askıda kalmıştı. İlginçtir atılma kararnamesi Resmi Gazete’de 1 Eylül’de yayınlansa da atılmamızın 15 Ağustos’ta kararlaştırıldığı, dolayısıyla atılacaklar listesinin sonradan oluşturulduğu anlaşılıyor.”
“20 yıl görev yatığım Jandarma Genel Komutanlığı’ndan içeri alınmadım”
“Resmi Gazete’de atılmam yayımlandığı için bana ayrıca atılma tebligatı gelmedi. Ben de 20 yıl hizmet verdiğim Jandarma Genel Komutanlığı’na gidip ‘Neye göre işlem yapıldığını ve atıldığımı’ öğrenmek istedim. Evet. 20 yıldır görev yaptığım, kardeşi de terörle mücadelede şehit edilmiş bir komutan olarak içeriye bile almadılar. Kapının dışında, duvarın dibinde durmamı söylediler. Bunlar dayanılacak gibi değil… Atılanların kesinlikle içeriye alınmaması talimatı verilmiş. Nedeni de gelip suikast yapabileceğimiz yolundaki uyarıymış! Demek ki yanlış yaptıklarını biliyorlar ve yaptıklarından dolayı da çekiniyorlar, bunun için ayrıca önlem alıyorlar.”
“Tabii ki o silahı vermeyeceğim”
“Kardeşim Ali şehit olduğu zaman beylik tabahcasını hatıra olarak ben almıştım. Yanımda hep onun tabancası bulunuyor. Meslekten atıldığım için kimliğimi, tabancamı da istiyorlar. Bu, şehit Ali’ye karşı da büyük saygısızlıktır. Kendisinin hatırasına ve bana yapılanlar karşısında inanıyorum ki kemikleri sızlıyordur, yapılanları lanetliyordur. Ali’nin bende bulunan tabancasının istenmesi beni öyle bir sarstı ki anlatamam. Tabii ki o silahı vermeyeceğim. Kardeşime devredeceğim. Ali’nin hatırasını bizden kimse alamaz…”
“Cezaevinde yatmaktan korkmam ve er-geç hakkımı alırım”
“Gün dönecek, devran dönecek, bu haksızlıklar da bir gün giderilecek. Çok mağdur edilenler var, bunların telafi edilmesi lazım. Bana yapılanları da unutmayacağım ve her yerde konuşacağım. ‘Aman konuşma’ diyorlar. Benim hayatıma son verilmiş, mesleğim elimden alınmış, daha bundan fazla ne kötülük olur? O zaman ‘tutuklarlar’ diyorlar. Tutuklasınlar. İşte o zaman zulüm tamamlanır. Cezaevinde yatmaktan korkmam ve er-geç hakkımı alırım. O insanlara da yaptığı haksızlığın hesabını yargı önünde bir gün mutlaka sorarım. Dışarıda esir gibi korku içinde, pısırık olacağıma, gider cezaevinde yatarım. Hapiste de olsa fikrim, vicdanım hür olmalı. Nedir bu böyle herkes sinmiş, çekinmiş durumda. Namusluların cesaretli olma zamanıdır.”