Seçimlerde yüzde 49 gibi bir oran çıkaran AKP’de en önemli sorun “başkanlık sistemi” olacak gibi görünüyor.
AKP, 2011 seçimlerinde alınan yüzde 49.9 oy oranından sonra en yüksek oya Ahmet Davutoğlu başkanlığında ulaştı. Bu sonuç ile birlikte “başarı kimin” sorusu da gündeme geliyor. Erdoğan çevresi;“ 7 Haziran’da koalisyona geçit vermeyerek Erdoğan bu başarının olmasını sağladı. Yoksa AKP bitecekti. Başarı Erdoğan’ındır. Başkan yapılması gerekir” yorumlarını yapıyor.
Davutoğlu çevresinde ise “yüzde 49.4 ile Davutoğlu liderliğini perçinledi. Erdoğan alana çıkmadı. Başkanlık sistemi tepki görüyordu. Buzdolabına kaldırmak başarıyı getirdi.” görüşü dile getiriliyor.
BALKON KİMİN OLACAK?
Ahmet Davutoğlu seçim sonrası Balkon konuşmasında muhalefete “Anayasa daveti” yaptı.
“Yeni bir Türkiye için hep birlikte kolları sıvayalım” diyen Davutoğlu, başkanlık sistemimden söz etmedi ve şunları söyledi;
“Anayasa davetini, her iki kişiden birinin oyunu alan Türkiye’nin kaderinin öncüsü olan bir partinin iktidar partisinin genel başkanı olarak bir kez daha tekrarlıyorum. Sağlıklı bir seçim sistemi için, meclise giren bütün partilere yerli ve milli bir anayasa yapma çağrısında bulunuyorum. Darbe anayasalarını bırakarak, sivil bir anayasa için hep beraber el ele verelim diyorum…”
Davutoğlu Anayasa değişikliği için oldukça net konuştu. Şimdi merak edilen Anayasa değişikliğinde “başkanlık sistemi” olacak mı? Bunun yanıtı şimdilik belirsiz.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN KAÇ OY GEREKİYOR
Anayasa uyarınca, Anayasa değişiklikleri TBMM’de ancak 367 vekilin desteğiyle gerçekleştirilebiliyor.
Referandum için ise 330 vekilin oyu yeterli oluyor.
Yeni Anayasa ya da Anayasa’da değişiklik için, 1 Kasım seçimlerinde kesin olmayan sonuçlara göre 315 vekil çıkaran AKP’nin referandum için muhalefetten en az 15, Anayasa değişikliği içinse 52 vekil desteğine ihtiyacı var.
NE DEMİŞLERDİ?
Erdoğan Başkanlık sistemi için 1 Haziran’da sitemkar konuşmuştu.
“Başkanlık sistemi ile ilgili tartışmaları beklediğimiz gibi meydanlarda pek bulmadık. Ağırlıklı olarak ben daha çok gündeme getirdim. Bu seçim arefesinde başkanlık sistemi gündeme farklı bir şekilde oturmalıydı.”
7 Haziran’dan sonra Erdoğan başkanlık sistemi için meydan okuyordu;
“Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbette yetkiler çerçevesinde, ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır, ister kabul edilsin ister edilmesin. Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun Anayasal olarak kesinleştirilmesidir”
11 Haziran 2015’te Ahmet Davutoğlu’nun Erdoğan’a yanıt olacak açıklaması oldukça önemliydi.
“Başkanlık sistemine geçmek istedik ama buna halk yetki vermedi. Şu anda yeni bir tablo var, herkes bu tabloyu var olan sistem içinde yönetmekle zorunludur.. Sistem değişmediğine göre artık taşların yerine oturtulması lazım”
AKP SEÇİM BEYANNAMESİ’NDE BAŞKANLIK SİSTEMİ
“AK Parti olarak, demokratik bir perspektifle yapılandırıldığında, parlamenter sistemle başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz. Nitekim her iki sistemin de olumlu örneklerine rastlanabileceği gibi olumsuz örneklerine de rastlanabilir. Ancak bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak demokratik doğasından koparılmış parlamenter sistemin yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, öte yandan Yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla, başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz”