Hakkında gözaltı kararı bulunan Cumhuriyet gazetesi İcra Kurulu Başkanı Atalay, 14 Ekim’de Cumhuriyet’i ele geçirmek için Saray’a gidenler olduğunu yazıp sert tepki göstermişti.
1- Birileri, son çare olarak Beştepe'deki Saray'a gitmişler: '@cumhuriyetgzt nin bu yönetimin elinden alınması için son ümidimiz sizsiniz' pic.twitter.com/6r2nACbByJ
— Akın Atalay (@av_akinatalay) October 14, 2016
Yurtdışında bulunan Akın Atalay Twitter’da şunları yazmıştı;
1- Birileri, son çare olarak Beştepe’deki Saray’a gitmişler: ‘@cumhuriyetgzt nin bu yönetimin elinden alınması için son ümidimiz sizsiniz’
2- ‘Ne olur, devreye girin ve @cumhuriyetgzt ni bize verin’ demişler. CB’lığı da bu dilekçenin gereğinin yapılması için Vakıflar Gen. Md’ne
3- yollamış. Saray’dan gelen talimat üzere derhal harekete geçen Gen.Md. aynı konuda bir yıl önce denetim yaptıklarını ve rapor verdiklerini
4- unutup, emrin gereğini yerine getirmek için acilen yeni bir rapor düzenlettirmiş. Eskisinin tam tersi. Hukuken bir kıymeti, hükmü yoktur.
5-Üzüntü verici olan, ‘Atatürkçü’, ‘Yurtsever’, ‘Cumhuriyetçi’ geçinip, bu gazete sayesinde hâlâ itibar gören bazı muhterislerin, hırsının
6- akıllarının önüne geçmesidir. Saray’ın destek ve himayesinde @cumhuriyetgzt yönetimine gelmek için kirli işbirliği hangi aklın ürünüdür?
7- “Saray’dan tescilli Atatürkçü @cumhuriyetgzt” fikriniz enteresan olmuş:-)) Sayenizde gazeteye kayyım atayabilirler.
8- Saray’dan himmet, yardım dilenerek, @cumhuriyetgzt ne müdahale edilmesine fırsat yaratmanız takdire şayan(!), size minnettar olacaklar.
9- Ammavelakin, gazeteye/vakfa kayyım ya da yönetici olarak sizi atayacaklarına inanacak kadar avanak ya da saf mısınız gerçekten?
10- Saray’ın himayesinde bu gazeteyi ele geçiremezsiniz, izin vermeyiz. Bunun için daha çok skandala, kepazeliğe, çamura batmanız gerekecek.
Cumhuriyet’e yapılan operasyon sonrası Cumhuriyet yönetimine muhalif olan Cumhuriyet Vakfı eski Başkan Vekili Alev Coşkun operasyonla ilgili açıklama yaptı. Coşkun’un açıklaması şöyle:
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bugün başlattığı soruşturmayı öğrenmiş bulunuyorum.
Soruşturmanın, siyasal bir nitelik kazanarak, temelleri Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e dayanan Cumhuriyet gazetemizin kapatılması ya da kayyıma devredilmesine yönelik bir adım olduğu konusunda kamuoyunda yoğun kuşkular doğmuştur.
Cumhuriyet gazetesinin kurumsal kimliğine ve bağımsız gazetecilik anlayışına yönelecek her türlü baskı ve tehdidin karşısında olduğumuzun öncelikle bilinmesi gerekir.
Tümüyle bağımsız gazetecilik yapma amaç ve görevi dışında bir hedefi olmayan Cumhuriyetçilerin bir an önce serbest bırakılması, demokratik hukuk devletinde açısından bir zorunluluktur.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmaya ilişkin basın açıklamasında, Cumhuriyet Vakfı’nın 2 Nisan 2013’teki seçim kararının usulsüz olduğuna da değinilmektedir.
Kamuoyunun bildiği üzere, Cumhuriyet gazetesinin sahibi olan Cumhuriyet Vakfı’nda yapılan hukuka aykırı seçimlerle ilgili olarak hukuksal yollara başvurmuştuk.
Bu hukuksal yolu, Cumhuriyet gazetesinin Cumhuriyetçi çizgisinde olan arkadaşlarımızla iki yıldır yürütüyoruz. Bu konuda 10 Haziran 2016 tarihinde Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne verdiğimiz dilekçemiz de sonuçlanmış ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu’nun usulsüz bir seçimle yönetime getirildiğine ilkin görüşü 10 Ekim 2016 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiştir.
Konuya ilişkin davamız da İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam etmektedir. Bu şartlar altında hukuka aykırı olarak yapılan vakıf seçiminin hukuka uygun olarak yenilenmesi gerekir.
Yapılması gereken, usulsüz seçimden önceki yönetim kurulu üyelerinin davet edilerek vakıf seçiminin hukuka uygun olarak yapılmasının sağlanmasıdır.
Yaratılan siyasi baskı ve tehdit ortamından yararlanılarak Cumhuriyet Vakfı’nın kayyıma devredilmesine ve Cumhuriyet’in Cumhuriyetçilerce yönetilmesinin engellenmesine karşıyız.
Bu açıklamamdaki temel düşünceleri soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da dilekçe ile ileceğim. Kamuoyunun bilgisine sunarım.”