Oscar ve Altın Küre ödüllü oyuncu – yönetmen Mel Gibson’ın 40 milyon dolarlık bütçe ile çektiği senaryosu Robert Schenkkan ve Andrew Knight’ın yazdığı gerçek olaylara dayanan Hacksaw Ridge vizyondaki yerini aldı.
Savaş Vadisi
ABD’nin 2. Dünya savaşına girmesi ülkede birçok erkeğin savaşa katılmasına neden olur. Hristiyanlığın ilkelerine katı derecede bağlı olan Desmond Doss (Andrew Garfield) orduya katılarak ülkesine hizmet etmek ister. Fakat Desmond’ın bir kuralı vardır; çocukluğunda kardeşi Harold Doss (Nathaniel Buzolic) ile oynarken oyun bir anda kavgaya dönüşür ve Desmond eline aldığı tuğlayı kardeşine vurarak ağır şekilde yaralanmasına yol açar. Öldü sandığı kardeşinin hayata döndüğünü görünce bir daha asla hiçbir insana zarar vermeyeceğine dair yemin eder. Orduya katıldığında sıhhiyeci olarak hizmet vermek isteyen Desmond, bölük komutanı ve birlikteki askerler tarafından devamlı olarak aşağılanır ve eziyet görür. Fakat o, cesaretin ve ülkesine hizmetin insan canı almadan da gerçekleştirilebileceğini gösterecektir.
Körlük
Filmdeki karakter Desmond Doss’un kendi ahlak kuralları yüzünden yargılanması, eziyet görüp aşağılanması beni çok farklı düşüncelere yönlendirdi. 1998 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Portekiz’li yazar Jose Saramago, Körlük adlı yapıtı ilginç bir hikâyeye sahip olan ama altında başka bir mesaj içeren eserdir. Kitapta beyaz körlük diye bir hastalığa yakalanan adam doktora giderek tedavi olmayı amaçlar. Fakat bu hastalık bir anda gittiği doktora da bulaşır ve ondan ona tüm ülkeye yayılır. Sadece bir kadın körlüğe yakalanmaz. Aslında Saramago burada şunu vurgular; artık insanların hırstan ve kafalarına koydukları bir düşünceden dolayı zihinsel olarak kör olduklarını, sadece tek tük insanların gerçekleri görebildiğini söylemek istemişti. Tıpkı filmde Desmond Doss adlı karakterin insanların canını almadan da ülkesine hizmet edebileceği gerçeğini savunması ve bölüğündeki askerlerin zihinleri kör olmuş bir şekilde ABD’yi savunmanın sadece yıkım/ölüm sayesinde hizmet edilebileceği düşüncesi. Karşısındaki kişiyi dinlemeden yargısız infaz yapılması bana bu eserdeki düşüncenin aslında gerçek hayatta da var olduğunu anımsattı.
Film görsel olarak sizi Savaş Vadisi denilen cehennemvari bir ortama sokuyor. Ayrıca Hugo Weaving’in canlandırdığı Tom Doss karakteri insanın kanını donduruyor. Durmaksızın süren ateşlerin püskürdüğü savaş sahneleri seyirciyi adeta koltuğa yapıştırıyor.
İyi Seyirler Dilerim
Efe TEKSOY