Gazeteport

Ülkeyi Cehenneme Çeviren Kronoloji

Türkiye 13 yılda bombaların patladığı can güvenliğinin olmadığı Ortadoğu ülkesine döndü. Tayyip Erdoğan idaresinde nasıl bu günlere gelindi? Onun için kronolojik bir 13 yıla bakmak gerekiyor.

Dış politikada istikrarsızlık diploması yerine her olaya Neo Osmanlı halisünasyonu ile dalmanın bedeli şimdi çok ağır ödeniyor. Dost ve düşman kavramının Erdoğan’ın anlık halet-i ruhiyesine göre nasıl değiştiğinin en net şekilde tarihi şöyle;

ABD Askerine Dua

Erdoğan’lı AKP yönetimin ilk yılı. ABD Irak’a girecek. Ve Erdoğan kayıtsız şartsız ABD’nin yanında yer alıyor. Tayyip Erdoğan 31 mart 2003 yılında Wall Street Journal’e yazdığı makalede Irak’ta savaşan ABD askerleri için dua ediyor. “We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties…” Yani,”Kahraman çocuklarınızın anavatana en az kayıpla dönmesini umuyor ve dua ediyoruz…” diyordu.

“Ortadoğu’da kan ve petrol içiyorlar”

24 Ağustos 2010 Yılında Rize’de konuşan Erdoğan Irak’tan az kayıpla dönmesi için dua ettiği ABD’ye seslendi. “Binlerce kilometre uzaktan gelip, Ortadoğu coğrafyasına müdahale ediyorlar. Bu Çoğrafyada cetvelle sınır çiziyorlar. Ortadoğu’da kan ve petrol içiyorlar.” dedi.

“Kardeşim Esad… Suriye 2. Evimiz”

Tayyip Erdoğan “Kardeşim” dediği Esad’la şimdi kanlı bıçaklı düşman oldu. Esad’la defalarca bir araya gelip samimi pozlar verdi. Ülke tarihinde ilk kez başka bir ülke ile ortak bakanlar kurulu toplandı. Emine Erdoğan tek başına ilk yurtdışı gezisini Suriye’ye yaptı. 2009 yılında Suriye’yi ziyaret eden Tayyip Erdoğan “saygıdeğer Cumhurbaşkanı kardeşim” dediği Esad’a iki ülke arasında bölgeye ve dünyaya örnek olacak ilişkilerin gelecekte daha da güçlenerek devam edeceğin inandığını söyledi;”Suriye, bizim Orta Doğu’ya açılan kapımız ve ikinci evimizdir. Türkiye de Suriye’nin Avrupa’ya açılan kapısı ve ikinci evidir”.

“Katille Resim Çektirenler Kimler? Sizler Çok İyi Biliyorsunuz”

Erdoğan, 11 Ekim 2014’te Rize’de toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada “Soruyorum bu IŞİD belasını ortadoğu’ya musallat eden kim? Beşar Esad. Alan açan kim Beşar Esad. IŞİD’e destek veren, silah veren kim? Beşar Esad. Gittiler bu eli kanlı zalimi Şam’da ziyaret ettiler. 250 bin insanı katleden böyle bir katille resim çektirenlerin kimler olduğunu sizler çok iyi biliyorsunuz.” dedi.

“PKK ile Biraraya Geldiğimizi Söyleyenler Şerefsiz”

Tayyip Erdoğan’ın en çok gel git yaşadığı durumlardan birisi de PKK oldu. Tayyip Erdoğan, 21 Ağustos 2010 tarihinde yaptığı konuşmada diyordu ki, “Bizim dört kez bunlarla (terör örgütü) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir’

“İmra’lıya Ben Gönderdim”

Erdoğan 26 Eylül 2011 Kanal 7’de yayınlanan İskele Sancak programına katılarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. Burada Oslo görüşmelerinin sorulması üzerine bu kez şöyle dedi: “Biz kimsenin adım atmakta tereddüte düştüğü, İmralı olsun, Oslo olsun çok açık net… bu adımları da attık. Erdoğan 2012 yılının Nisan ayında Çin Halk Cumhuriyeti’ne bir ziyaretinde ise: “MİT Müsteşarımızı İmralı’ya gönderen benim, Oslo’ya gönderen benim. O benim sır küpüm” dedi.

“İsrail Katil”

Erdoğan 24 Kasım 2010’da Lübnan’dan İsrail seslendi

-Biz gerektiğinde katile katil diyeceğiz, katilden bütün yaptıklarının hesabını Allah’ın izniyle soracağız… Bundan hiç kimsenin şüphesi ve endişesi olmasın.

“İsrail’e Muhtacız”

Erdoğan 2 Ocak 2016’da Arabistan ziyareti dönüşünde “katil” dediği israil için konuştu

-Bizim de İsrail’e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım. Bu, bölgenin bir gerçeği. Karşılıklı samimiyet çerçevesinde bu adımları atmayı başarabilirsek, normalleşme beraberinde gelir.

“Bu Hasret Bitsin”

Tayyip Erdoğan 11 yıl ülkeyi birlikte idare ettiği Fethullah Gülen Cemaati ile de düşman oldu. 15 Haziran 2012’de 10. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’nın kapanış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan Fethullah Gülen’e seslendi. “Biz, gurbette olup, şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Bu sıla hasreti artık bitmelidir, bitsin istiyoruz” dedi

“İninize Gireceğiz”

Fethullah Gülen Cemaati ile iplerin kopması ve sonra yaşanan kavgada Erdoğan ” gel bitsin bu hasret” noktasından “hoca görüntüsü altındaki şaklaban”a geçti. 21 Aralık 2013’te Ordu’da “Devlette paralele bir yapı olmaz. İninize gireceğiz didik didik edeceğiz.. Bu alçaklıktır, şerefsizliktir, ahlaksızlıktır. Devlette paralel bir yapı olmaz. İninize gireceğiz didik didik edeceğiz”, 17 Aralık 2014 ise “Senin elini kolunu bağlayan yok ki gel onların yanına, gel onların yerine, kimse sana gelme demiyor, Çok istiyorsan onların yanına gel. Biz Türkiye’yi hoca görüntüsü altındaki şaklabanlara teslim etmeyeceğiz” dedi.

“Bizi Şangay 5’lisine Alın”

Tayyip Erdoğan AB ile bir adım ileri iki adım geri süren ilişkilerde AB ve ABD’yi öfkelendiren Şangay 5’lisi önerisine sarıldı. Bu Türkiye’nin dış politikada çok şeyini değiştirecek ve var olan politikalara her şeyiyle zıt bir öneriydi. Temmuz 2012’de Kanal 24’te konuşan Başbakan, Rusya ziyaretinde Putin’e yaptığı konuşmayı anlattı: Bize takılıyorsun ‘AB’de ne işin var’ diye. Bizi o zaman Şangay Beşlisi’ne alın. Biz de Avrupa Birliği’ni gözden geçirelim” 26 Ocak 2013’te yine Şangay 5’lisini gündeme getirdi:

-AB bizi unutmak istiyor ama çekiniyor, unutamıyor. Halbuki bir açıklasa biz rahatlayacağız. Oyalayacağına bizi, açıklasın biz de işimize bakalım. Geçenlerde Sayın Putin’e ‘Bizi Şangay Beşlisi içine alın’ dedim. Biz de AB’ye ‘allahaısmarladık’ diyelim, ayrılalım oradan. Bu kadar oyalamanın ne anlamı var?

“Avrupa Birliği tam üyelik stratejik hedefimiz”

Şangay 5’lisi ile Türkiye’nin rotasını değiştirmek isteyen Erdoğan’a AB ve ABD çok sert tepki gösterdi. Bu tepkiler sonucunda Erdoğan yeniden AB çizgisine döndü. 8 Ekim 2014’te Tayyip Erdoğan, yeni yasama yılının açılışında TBMM’de bir konuşma yaptı.

-Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefi Türkiye’nin stratejik hedefidir ve bu yönde gayretlerimiz kesintisiz devam edecektir.

Putin’e Özel ÇED Raporu

Tayyip Erdoğan AB ve ABD’den yüz bulamadıkça Rusya Lideri Putin’e yakın durdu. Bu yakınlık bazen abartılıyordu da. Aralık 2014’te Akkuyu Nükleer Santrali’nin ÇED raporu tam da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in geleceği gün onaylandı. Yine Haziran 2015’te Bakü ziyaretinde Putin, Erdoğan’ı randevu saatinden 1 saat sonra gelerek bekletti. Yine de Putin’e en küçük bir sitem olmadı. Putin Türkiye’ye geliyor, Erdoğan Rusya’ya gidiyordu. Birlikte Moskova’da cami açıyorlardı.

İŞİD Petrolü Kavgası

G-20 Zirvesinde Putin’in IŞİD petrolü iddiasıyla birlikte Erdoğan’la ilişkiler gerildi. Son olarak Rus uçağının düşürülmesi ile birlikte tamamen koptu. Putin Erdoğan’ın çok kez aramalarına karşılık vermedi. Erdoğan için artık Putin’de düşmandı. Putin’e daha önce sormadığı soruları soruyordu. “Suriye’de ne işin var” gibi.

“Obama’nın Sesini Özlemiştim”

Erdoğan’ın Başbakanlığa giden yolunu Neoconlar açmıştı. BOP Eş Başkanı olarak kendisiyle gurur duyuyor, bunu da açıkca söylüyordu. Bush’un gidişi sonrası Obama ile de yakınlık kuruldu. Bazen ilişkiler beyzbol sopası gösterilecekek kadar gerildi. Ama Erdoğan Obama’ya yakın olmaya gayret etti. Sesini özleyecek kadar. 27 Mart 2013 Erdoğan AKP grup toplantısında Obama ile yaptığı görüşmeyi açıkladı: İsrail’den ayrılırken Obama, Netanyahu ile birlikte havaalanından beni telefonla aradılar. Önce Netanyahu’nun sesini aldım, ben ‘Sayın Obama’nın sesini özlemiştim, önce kendisiyle görüşeyim’ dedim, Kendisiyle görüştüm ve kendisiyle görüştükten sonra metni karşılıklı görüştük ve sonunda tekrar Obama ile bu süreci teyit ettik.

“Eyyy Amerika”

Erdoğan Sesini bile özlediği Obama’ya bu kez “eyy!” diye seslendi. Bu “eyy” seslenişi G-20 Zirvesi’nde Obama’nın peşinden ayrılmadığı görüntüler kameralara yansıdıktan sonra geldi. 17 Şubat 2017 “PYD terör örgütü değil” diyen ABD’ye  “Ey Amerika hani biz koalisyon güçleriydik?” dedi

Ankara’da Ağırlanan PYD

Barış süreci döneminde PKK ile yürütülen sıcak ilişkiler PYD ile de devam etti. 2014 Haziran’ında PYD lideri Salih Müslim Ankara’ya geldi. Bu görüşmenin perde arkasını Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi yazdı. PYD liderinin Mardin sınır kapısından özel izinle geçerek Ankara’da görüşmeler yaptığını anlatan Selvi 2 maddeyle durumu açıkladı.

1-Fırat’ın batısına geçme, Cerablus’u ele geçirmeye çalışma.
2-Türkiye’nin kırmızı çizgilerine özen gösterdiğin taktirde, uzlaşmamız mümkün.

Yani bir pazarlık söz konusuydu.

10 Ekim 2014’te Erdoğan, Letonya Cumhurbaşkanı ziyaretinde açıklama yaptı. Kobani’ye peşmerge geçişi için PYD’nin onayı olduğunu söylüyordu. Erdoğan “Bildiğiniz gibi daha önce de ifade ettiğim gibi biz sayın Obama’ya özellikle burada tercih edilmesi gereken Hür Suriye Ordusu olabilir birinci derecede, ikinci derecede de Peşmergeler olabilir demiştik. Daha sonraki gelişmelerde tabii bir kaç gün geçtikten sonra Peşmergeler’den PYD bir grubun gelmesini ki 200 kişi kadar kabul etti.”

“PYD Terör Örgütüdür”

Ankara’da ağırlanan, pazarlıklar yapılan PYD şimdi terör örgütü ilan edildi. Erdoğan Kobani’ye geçiş için onayı alınan PYD için Şubat 2016’da “PYD ve YPG birer terör örgütüdür, bu terör örgütlerinin bu tür bir yapılanmaya gitmesine vesile olanları bir defa tarih affetmeyecektir” dedi.

“İran bizim ikinci evimiz”

İran’la ilişkiler de çok çetrefilli yürütüldü. İran’a uygulanan ambargo İran altınlarının Türkiye üzerinden legalleştirilmesi ile kırıldı. 17 Aralık operayonunda Reza Zarrab gibi isimlerle bu ilişki açığa çıktı. Erdoğan için İran ikinci evdi. Daha önce aynı şeyi Esad’la görüşmesinde Suriye için söylemişti. 29 Ocak 2014’te İran’a giden Erdoğan, “Kendimizi ikinci evimizde hissediyoruz. Geldiğimiz andan itibaren gösterilen ev sahipliğine özellikle teşekkür ediyorum” dedi.

“İran Hesap Verecek”

Erdoğan ikinci evim dediği İran’la da arayı bozdu. Suudi Arabistan İran arasında tercihini Vahabi/selefi ortaklığı yaptığı Arabistan’dan yana koydu. Ekim 2015’te Tayyip Erdoğan Fransa ziyareti öncesi Rusya ve İran’a sert sözlerle yüklendi. Erdoğan “bu iki devlet tarih önünde hesap verecek” 6 Ocak 2016 ise İran’ı mezhepçilikle suçladı ve “Mezhep fitnesi bir kez daha İslam dünyasını sarsıyor, Müslümanları karşı karşıya getiriyor. Bunu bir üst akıl aslında idare ediyor. Bunu bilmemiz lazım. Mesele nedir? Mesele ‘İslam dünyasında bir mezhep çatışması olsun ve İslam dünyası kendi içinde paramparça olsun.’ Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de Lübnan’da yaşanan görüntülerin gerisindeki en önemli sebebin mezhep fitnesi olduğunu biliyoruz.” dedi

“İŞİD Unsuru Halkla İç İçe Geçmiş”

Erdoğan Suriye karışıklığında “Şam’da Cuma Namazı” kılma hayali için çihatçılarla işbirliği yaptı. Açıkça ÖSO’yu desteklediğini ilan etti. Bayırbucak Türkmenlerini kalkan yapıp El Nusra gibi cihatçı yapılarla strateji izledi. ÖSO’dan ayrılan IŞİD ile açıktan hiç bir teması olmadı. Ama IŞİD’i de terörist olarak adlandırmadı. Hatta 19 Haziran 2014’te yaptığı açıklamada “IŞİD unsurlarının halkla iç içe olmuş olması sivil insanların ölümüne yol açabilir. Böyle hassas bir yanı var. Irak ordusunun kaçarak oraları onlara bırakması çok manidardır. Olay artık IŞİD unsurlarıyla Irak ordusu arasında bir mücadele olmaktan çıkmış adeta mezhepler arası bir iç savaşa dönüşmüştür” diyordu. Unsur dediği IŞİD ile teması da konsolosluk baskınında rehin alınanlar için oldu. Bu süreçte Erdoğan’ın IŞİD’le masya oturduğunu IŞİD’e yakın Takva sitesi duyuruyordu. 20 Eylül 2014’te Takva Haber’de ABD’nin IŞİD’e karşı oluşturduğu koalisyon metnine imza atmayan Türkiye’nin bu tutumunun, rehinelerin serbest bırakılmasında etkili olduğunu yazdı. Bunun da IŞİD’i resmen tanımak olduğu açıklandı. O haber şöyleydi;

“DAEŞ Terör Örgütüdür”

Suriye’de dengeler değiştikçe Erdoğan’da değişiyordu. IŞİD karşıtı koalisyona girmeme sözü veren Erdoğan İncirlik’i koalisyona açtı. IŞİD Erdoğan’ı tağut ilan etti( tağut: Put şeytan. Allah’a isyan eden ve insanları isyana davet eden) 30 Haziran 2015’te Erdoğan Çin Merkezi Televizyonu’na (CCTV) yaptığı açıklamada, “DAEŞ (IŞİD) türü terör örgütleri, hepsi bize göre İslam dışıdır. Yaptıkları terördür. İslam’la bu işin ilgisi yoktur” dedi

“Benim indimde Sisi Mısır’ın Cumhurbaşkanı Değil”

Mısır’da Mursi’nin darbeyle indirilp yerine Sisi’nin getirilmesini Erdoğan kişisel mesele yaptı. Rabia’yı ve işaretini elinden dilinden düşürmedi. Türkiye’yi Mısır’ın iç karışıklığına taraf yaptı. Diplomatik ve ticari ilişkiler kesildi. 20 Mayıs 2015 Bosna Hersek Ziyaretinde açıkça Sisi’yi Cumhurbaşkanı olarak görmediğini ilan etti

– Benim indimde Mısır’ın cumhurbaşkanı Sisi değil, Mursi’dir.. Ben uluslararası platformlarda sürekli olarak, şu anda darbeci Sisi’yi cumhurbaşkanı olarak kabul etmediğimi hep söyledim. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Buradan da söylüyorum. Benim indimde Mısır’ın cumhurbaşkanı Sisi değildir, yine Mursi’dir. Öyle bakıyorum.

“Arkadaşlar Sisi ile Görüşebilir”

Ortadoğu’da dengeler değiştikçe Erdoğan’ın tavrı yine değişti. Buna “ezeli ve ebedi düşman” ilan ettiği Sisi’de dahil oldu. Erdoğan, Şubat 2016′da Güney Amerika gezisi dönüşünde “Mursi ve arkadaşları başta olmak üzere idamlarla ilgili kararlar gözden geçirip kaldırılmadıktan sonra, ben Sisi (Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi) ile görüşmem. Bakanlarımız muhataplarıyla görüşebilir. Ama Başbakanımızın görüşmesini doğru bulmam” dedi.

Exit mobile version