“Batman vs Superman: Down of Justice” filminin geleceği, tartışmaları ilk olarak 2007 yılında vizyona giren ABD yapımı Francis Lawrence’ın yönettiği ve başrolünde Will Smith’in yer aldığı kıyamet sonrasını anlatan “I Am Legend’’(Ben Efsaneyim) bilim kurgu filminin içerisinde yer alan (Yarasa üzerinde “S” harfi bulunan) logo göründüğünde başlamıştı.
Zack Snyder’in “Man of Steel” adlı Superman filminin devamı olarak çıkan film. Aynı zamanda “Man of Steel”den eş zamanlı sahnelere de bu sefer Batman, Bruce Wayne’in bakış açısından tanık olmamızı da sağlıyor.
Aynalar Cehennemi
Filmin giriş sahnesinde “Batman” filmlerinin klasikleşmiş sahnesi olan Bruce Wayne’in çocukluğunda gözlerinin önünde ailesinin öldürülmesi sahnesi bu kez “Zack Snyder” imzasıyla karşımızda. Bruce Wayne karakteri, aynalar cehennemi’nin içinden geçerek sonunda kendi kimlik arayışının çeşitli safhalarını içeren bir adamın hikayesidir. Bruce, filmin başında da gördüğümüz ailesinin cinayetine tanık olmasıyla birlikte kendi içerisinde başka bir alt benlik ortaya çıkar. Yani; Batman.
Karanlığın Prensi Bruce Wayne
“Sigmund Freud”; insan ırkının öz benliğine üç büyük darbenin vurulduğunu söyler. “Onlardan birisi duygusal hayatımızı yani her şeyle ilişkimizi yönetenin ‘bilinçaltı’ olduğunun keşfidir” der. Analitik psikolojinin kurucusu ve derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan birisi olan Carl Gustav Jung ise; “Herkes kendi içerisinde bir başka kişiliğe daha sahiptir. Bu kişilik bireyin yaşamında ne kadar az dışarı yansıtılıyorsa, o kadar kara ve yoğundur.” der. Bu sözünün karşılığını filmde Bruce Wayne karakterinin kıyafetlerinin hep koyu olması da bilinçaltının dışarı taşması olarak görülebilir. O cinayetten sonra Bruce, kendi içerisinde hep iki kişilik barındırır. İkinci kişilik barındırma psikolojinin devlerinden uzun yıllar evvel çocuk edebiyatı’ nda Danimarkalı yazar Hans Cristian Andersen tarafından ilk olarak masallarda ortaya çıkar. Daha sonrasındaysa meşhur “Dr. Jekyll ve Mr. Hyde”, “Dorian Gray’in Portresi” ve “İkiye Bölünen Vikont” gibi örnekleri gelir.
Deliliğin Yüzü
20.yüzyılın en büyük düşünürlerinden sayılan psikopatoloji ve deneysel psikoloji uzmanı Michel Foucault; “İnsan aklı, bilgeliğe nazaran delilikten ibarettir. Büyük ölçekte ölçülen her şey delilikten başka bir şey değildir. Yani delilik ancak bir akla atfen vardır.” der. Amerikalı yazar Ambrose Bierce, “Şeytanın Sözlüğü” eserinde; “Deliliğin tabiatı her şey bilen kişiler dışında hiç kimse tarafından bilinmemektedir.” der. Bu sözlerin Superman’ın azılı düşmanı Lex Luthor karakterine ne kadar uygun olduğunu filmi izlediğiniz esnada anlıyorsunuz. Genç oyuncu Jesse Eisenberg, Lex Luthor karakteriyle kötü karakter anlayışımıza yeni bir bakış açısı getirmiş. Delilik ve dehanın bağlantısı Lex Luthor karakterinde ete ve kemiğe bürünüyor. Yozlaşmış bir şehirde adaletsizliğin altını çizerek şiddet ve korku salan Joker’in aksine Lex Luthor, babasının yaptığı tacizlerin etkisiyle psikopatlaşmış ve geçmişle hesaplaşmasını çözümünü şeytanın tarafını tutarak bulacağına inanan nevrotik bir karakterdir. Batman ve Superman’i birbirine düşürür ve araya senatör Finch’i (Holly Hunter) de katar. Ardından yaptıklarının ne kadar büyük sonuçlara vardığını izledikçe bundan keyif alan adeta bir filozof görürüz karşımızda. Romalı filozof Titus Lucretius Carus, “Evrenin Yapısı” adlı yapıtında şöyle der; “Savaş alanında düşman orduları gözlemek, sen ölüme atılmıyorsan! Uzak bir yere çekilmektir tatların en güzeli.”
Filmde, tam işler yoluna girmiş Batman ve Superman barıştı derken, Lex Luthor, Superman’in dünyasından gelen bir uzaylıya tekrar hayat verir. Bu sahne Frankenstein mitosunun izinden gidiyor. Aynı şekilde onda da delilik ve zekâ git geli arasında kalmış Dr. Frankenstein gibi bütün insanları tehdit eden kontrolden çıkmış bir varlık yaratır.
Zack Snyder İmzası
Çizgi roman kültürüne bağlı olan ve bunu filmlere başarılı bir biçimde yansıtan yönetmen Zack Snyder, Batman vs Superman filmini daha önce görülmemiş görsel bir şölen eşliğinde sunuyor. Christopher Nolan’ın yarattığı karanlık Batman dünyasına kendi fantastik yorumunu ekleyerek daha yenilikçi bir Batman yaratmış. Ayrıca sanılanın aksine Ben Affleck’in Batman karakterine seçilmesinin başlıca nedeni filmin yapımcılarından Christopher Nolan’ın önerisi üzerine olmuş. Monte Kristo Kontu, Stardust gibi filmlerle ve de The Todors’da hayat verdiği 1. Suffolk Dükü ile ünlenen, Henry Cavill’in canlandırdığı Superman bugüne kadar ki en iyi Superman karakteri kuşkusuz.
Hızlı ve Öfkeli serisinden tanıdığımız Miss Israel, Gal Gadot’un canlandırdığı Wonder Woman’sa 2017 yılında gelecek olan “Adalet Birliği” filmine şimdiden göz kırpıyor.
Zack Snyder’in filmin bir çok yerinde yer alan kendine has yavaş çekim tekniklerini görebilirsiniz. Bu tekniğe bir de usta besteci Hans Zimmer efsanevi müziği ‘’Beautiful Lie’’ve Hollandalı elektronik müzik sanatçısı Junkie XL’in imzaları da eklenince kusursuzluk filmde hayat bulmuş denilebilir.
Yazı: Efe Teksoy
İyi seyirler dilerim.