@eskisolcu ‘nun derin ve serin analizinde bu kez CHP var…
1- Kimlik Siyasetine Sıkışma
Sovyetler Birliği’nin çözülmesinin ardından tek kutuplu ve neo liberal dünyayı bir hastalık sardı. Hastalığın adı kimlik siyaseti. Dünyanın sömürülen kısımları etnik ve dini cemaatlere ayrışırken, gelişmiş ülkeler demokrasi ve insan hakları konusunda poz kesmeye başladı.
Türkiye’de 1980 sonrası palazlanan dini ve etnik cemaatlerin hegemonyasını gördük. Ülke son yıllarını Nurcu bir cemaat ve Milli Görüş’ten kopan başka bir mezhepçi parçanın koalisyonu ile geçirdi. Ezilen etnik ve dini kimlikler de hayatın kendilerine dayattığı üzere daha aktif biçimde siyasete girdiler ve her kimlik kendi siyasi partisini seçti.
Siyaset artık sendikalar, meslek odaları, üniversite fikir kulüpleri yerine hemşehrilik dernekleri ve tarikatlarda yapılıyor.
Murat Yetkin’in CHP Kurultayı’ndan hemen sonra kaleme aldığı yazısında belirttiği gibi CHP de kendini bu girdabın içinde buldu. Ezilen bir kimlik üzerine konuşulduğu için Murat Yetkin temkinli biçimde söylemek istediğini vurguluyordu; CHP’nin derdi içinde çok sayıda Alevi yurttaşın siyaset yapması değil.
CHP’nin derdini lafı uzatmadan söylemek gerekirse; parti içindeki gruplaşmanın örneğin Tokat Alevileri ile Sivas Alevileri arasında olması.
Peki olması gereken, CHP’yi sağlam bir muhalefet partisi yapacak olan nedir? Cevap açık; CHP gibi kitle partilerinde gruplaşmalar elbette olacak, örneğin sosyal demokratlar ile liberaller ekonomik paradigmaları için tartışabilir ya da gruplaşabilirler. Sosyalist eğilimliler bir başka grup ile ayrışabilir. Fakat ayrışmanın Tokatlılık ve Sivaslılık üzerinden olması, durumun vehametini gösteriyor.
2- “Devlet Adamlığı” Takıntısı
CHP son tahlilde devletçi bir parti. Son yıllarda içine liberal ya da “ılımlı” islamcı almış olsa da, bu isimler eklektik ve hakim anlayışı değiştirmiyor. ( ılımlı ya da değil, bazen, bazı islamcılar devlete karşı sivil toplumcu taklidi yapar )
Yönetici CHP’li prototipi; sürekli dürüstlük vurgusu yapan, bürokrat görünümlü , espri anlayışı zayıf…
Bu ortamda 40’lı yaşlarında bir Selahattin Demirtaş ( ya da daha iyisi ) çıkmıyor. Bir müzik aleti çalan, iktidar ile dalga geçen, esprileri fena olmayan, gençleri peşine takabilen figürler CHP’den çıkmıyor.
Bunun yerine en kritik anlarda, örneğin Suriye ve Irak tezkerelerinde “devlet adamı” ciddiyetiyle AKP’yi destekleyen bir kafa yapısı hakim.
Karşınıza bir CHP yöneticisini alın ve anadilde eğitim konusunda ne düşündüğünü sorun; şahit olduğunuz patinaj karşısında “devlet adamlığı” ciddiyetini daha iyi anlayacaksınız.
3- Gerontokrasi ya da Yaşlılık Hastalığı
Gerontokrasiyi kısaca tanımlamak gerekirse; yaşlıların gençler üzerindeki tahakkümü diyebiliriz. Siyaset ve hayat ile ilgili iyi bir söz vardır, aşağı yukarı şöyle idi; düzenli olarak dişlerini fırçalayan iki kişinin de dişleri beyaz ise, hangisinin kaç gece daha fazla diş fırçaladığının bir önemi yoktur.
Önceki maddede CHP’den Demirtaş ya da daha iyisinin çıkmadığını söylemiştik. Oysa çıkabilir, bu değişmez bir kural değil. CHP gençlik örgütlerinde mücadeleci ve zeki binlerce genç var. Bu gençlerin bir kısmı Ankara’daki Barış Mitingi’nde katledildi. Herhangi bir 50 yaş üstü CHP yöneticisi anadilde eğitim gibi basit bir talebe cevap veremezken, CHP’li gençler bedel ödedi.
Genç CHP’lilerin kendilerine alan açılmasını beklemeden mücadeleyi yükseltmeleri yakıcı bir gereklilik. Yaşlılardan böyle bir yüce gönüllülüğü beklerlerse hayal kırıklıkları devam edecek.
4-Başarısız Siyasal İletişim
Doğrudur, Türkiye’de ana akım medya ve iletişim kanalları iktidar baskısı altında. Fakat dünyada ve Türkiye’de dijital iletişim kanalları yükseliyor.
CHP bu konuda şablon olarak bir aşama kaydetti. Ekşi Sözlük’te kurumsal hesap alındı, Twitter daha etkili kullanılıyor vb…
Fakat önceki maddeler ile ilintili olarak CHP dijital iletişim kanallarında içeriği kaliteli dolduramıyor. Seçim öncesi kampanyalarında birkaç küçük parlak içerik dışında beylik laflar ve geçen yüzyılın espri anlayışı ile dolu bir propaganda yürütülüyor.
Oysa eşyanın doğası gereği ülkede eli kalem tutanlar genellikle CHP’ye yakın olanlar ya da sosyalistler…Fakat İstanbul’a metroyu ve doğalgazı CHP’nin getirdiğini bilen insan sayısı hala sınırlı.
Bu noktada gençler inisiyatif aldıkça, 60’lı yaşlarında hala reklamın “dahi çocuğu” olarak anılan insanların bayat propaganda taktikleri de çöp sepetine doğru gidecektir.