Gazeteport

Bir Fenerbahçe Analizi

Fener’in iki ilacı: Miguel Veloso & Eren Derdiyok

Fenerbahçe ve Vitor Pereira ile ilgili tam iki ay önce yazdığım yazı burada: Henüz iki ay öncesine kadar Türkiye’deki 20 milyon taraftar arasında Pereira’ya inanan, saygı duyan ve onun takımda kalmasını isteyen 3–5–10 kişiden biriydim belki ve bugün (yanılmadığım için değil ama) Fenerbahçe’nin iyiliği adına çok mutluyum. Takım şu hâliyle bile ligin ağır favorisi çünkü, EL’de ise final oynaması oldukça muhtemel ekiplerden biri. Ama gidişattan memnun olsak da takımın sorunları ve/veya eksikleri yok mu? Elbette var. İşbu yazı o eksikler ve olası çözümleri üzerine bir fikir jimnastiği olarak yazıldı.

Bugün artık herkesin gördüğü üzere, Fenerbahçe’nin yıldızlarla dolu mevcut kadrosunda 1 (yazıyla bir) tane bile “iki yönlü oyun kurucu orta saha” oyuncusu yok. Yani Emre’nin yeri bomboş duruyor. Bu durumda, normalde forvet arkası oynayan, neredeyse tek yönlü bir oyuncu olan ve 3. bölgede iş bitirmesi beklenen Diego ne yazık ki o pozisyonda oynamak zorunda kalıyor. İyi niyetli (ve her ne olursa olsun “sahada olmak” isteyen) bir sporcu olduğu için de elinden geleni yapıyor ama varlığının dezavantajları, maalesef avantajlarından fazla diyebiliriz. Şöyle ki: Orta sahadaki iki ‘8 numara’dan birini Diego yaptığınız anda, diğeri için Raul veya Ozan yerine Souza’yı tercih etmek zorunda kalıyorsunuz. Zira Raul’un da, Ozan’ın da savunma özellikleri Souza’dan geride. Diego’nun varlığından doğan müdaafa ve sertlik eksiğini, Souza gibi müthiş bir takım oyuncusunun varlığıyla kompanse etmek gerekiyor.

Geçen sezon bunu yaşamıştık zaten. Diego (Raul ile değil de) Emre ile birlikte oynadığında, Fener’in orta sahası helva gibi oluyordu. Gaziantep’te erken atılan golün yardımıyla 5–0 kazanılan maç dışında, Topal-Emre-Diego ile çıkılan bütün maçlar sıkıntılı geçmişti. Pereira bunu sezon başında (şaşırtıcı derecede çabuk yaptığı tespitlerden biri) gördüğü için, önce Diego’yu kesmeyi denedi. Birkaç maç Ozan-Topal-Raul üçlüsüyle oynadı, ta ki Molde maçına kadar. O maçta, benim defalarca yazdığım gibi Diego’nun, bu takımda alternatifi olmayan tek “oyun kurucu” olduğunu gördü ve bir daha da onu yedek oturtmadı. Ama onun yumuşaklığını bertaraf etmek için de Souza’ya sarıldı.

Bugüne baktığımızda iki ‘8 numara’dan biri (Souza) kazma olmasına rağmen oyun hiç fena değil ve hatta fazla gol pozisyonuna girilmese de, hiç pozisyon vermemek muazzam bir keyif unsuru. Ama Raul’un 4 ay sahalardan uzak kalacağının belli olmasıyla, (alınan sonuçlar sayesinde) bir süreliğine sesi kısılan o kırmızı alarm, (hatta) sezon başından beri hiç olmadığı kadar kuvvetli bir şekilde yeniden çalmaya başladı Fenerbahçe için.

Çünkü orta sahadaki Souza-Topal-Diego üçlüsünün her üçü için de, takımda artık tek bir alternatif var: Ozan. Ligin giderek zorlaşacağını, hatta Ocak-Şubat’taki hava ve saha koşulları nedeniyle sezonun en kritik dönemine girileceğini, EL’de de minimum çeyrek finale kadar gidileceğini düşünürsek, Fenerbahçe orta sahasına bugün için 1 değil 2 oyuncu gerektiğini bile söyleyebiliriz.

Aynı zamanda RvP’nin artık kangren olmaya doğru giden bir bacağa benzediğini ve kesilmek zorunda olduğunu da hepimiz görüyoruz. Eğer imkân varsa, isteyen takım bulunabilirse, RvP’nin mutlaka gönderilmesi gerekiyor. Hem verilen maaşa yazık (çünkü o maaşın dörtte biri kadar katkı veriyor), hem de takım içinde sevilmeyen bir oyuncu hâline gelmek için her şeyi yaptı bugüne kadar. Son maçtan önce takım otobüsünden 15 dakika geç inmesi, o sürede telefonla (muhtemelen menajeri ile) görüşmesi, kendisine takım aradığını düşündürüyor. Umarım öyledir. RvP’nin sezon başından beri sergilediği tavırlar, onun üçte biri maaşa oynayan Fernandao’nun da dengesini bozdu ve antipatik bir oyuncu hâline getirdi. Kör-topal bir şekilde sezon ortası geldiğine göre Fenerbahçe yönetimin ne yapıp edip, kâr etmeden (ama zarar da etmeden) bu oyuncudan kurtulması gerekiyor.

Şunu da bir not olarak belirtmek isterim: RvP olayında bir “suçlu” varsa, o Fenerbahçe’dir. Onun gibi bir oyuncu, 10 aydır top oynamamış bile olsa sahaya çıkabilecek durumdaysa her maç ilk 11’de oynar. Yok eğer oynatmayacaksan, almayacaksın. Bu kadar basit ve uzatmaya da gerek yok. Sonuca bakmak lâzım. Sonuç: RvP külliyen yanlış bir transfer ve fazla geç olmadan, hâlâ değerli bir ismi varken ve yaşı da 32 iken derhal elden çıkarılmalı.

Peki RvP (hatta Diego) benzeri çılgın ama faydasız transferler yapmamak için nelere dikkat etmek gerekiyor? Bu sorunun cevabını aslında tek cümleyle bile vermek mümkün: İsim değil, “rol” transfer etmek. Yani takımın ne oynadığına bakıp, hangi pozisyonda eksik varsa belirleyip, o pozisyonun gerektirdiği rolde oyunculara yönelmek gerekiyor. Fenerbahçe’de ekseriyetle bunun tam tersi olur çünkü; Alex’in olduğu takıma toplam 28m€ maliyetle Güiza alınır, takım sahada ‘10 numara’sız (iki ‘8 numara’ ile) oynarken ve açıkları Kuyt ile Sow gibi iki ‘merkez’ oyuncusuyken Diego alınır vs. Bunlar büyük transfer fiyaskoları ama biz önümüze bakalım.

Fener’in hâli hazırdaki kadrosuna, (Raul ve RvP’nin olmadığını düşünerek) yedekleri ile birlikte göz atacak olursak:

Görüldüğü gibi (Fenerbahçe bütçesinde bir takım için) kusursuza çok yakın, sadece ölümcül 1–2 müdahaleye ihitiyaç duyan muazzam bir kadro var. Yukarıda belirttiğim gibi isim değil, “rol” transfer edilecekse, soru işareti olan yerlere yıllardır seyrettiğim oyuncular arasından en uygun olanları belirterek yazıyı bitireceğim.

1) Rol: İki yönlü, “oyun kurucu” (mümkünse solak) merkez orta saha

Burası için Emre Belözoğlu’nu “çıta” kabul edeceksek, o kalitede oyuncular konusunda pazarlık 10m€’dan başlayabilir. Bonservisi elinde olan oyuncular ise uçuk ‘imza parası’ istiyor. Bu yüzden en iyisi kontratı sezon sonunda bitecek oyunculara şimdiden yönelmek, ki bunlar arasında Fenerbahçe takımına seviye atlatacak olağanüstü bir oyuncu var: Miguel Veloso.

29,5 yaşındaki Portekizli oyuncu, 2012 yazından beri (7.5m€ bonservisle transfer olduğu) Dinamo Kiev’de oynuyor ve kontratı 30 Haziran 2016’da bitecek. Bu sezon 12 lig, 3 Cl, 3 de Ukrayna Kupası maçında oynadı. Dolayısıyla EL’de forma giyebilecek bir durumda. En dikkat çekici tarafı ise her sezon 30–35 maçın altına düşmeyen, istikrarlı ve güvenilir bir oyuncu olması.

Peki mevkiinin gereklilikleri (rolü) açısından bakarsak, özellikleri neler? Fenerbahçe’deki diğer oyuncularla ve muadilleriyle kıyaslayarak yazalım:

i) Fenerbahçe’deki bütün oyunculardan daha iyi “uzun pas” atıyor (en önemli vasfı); Xabi Alonso, Kroos vb. seviyede olmasa da onların sadece ‘1 tık’ altında.

ii) Saha görüşü, Fenerbahçe’deki bütün oyunculardan daha yüksek (“oyun kurucu”).

iii) Duran toplarda inanılmaz kavisli ve sert ortalar yapıyor, Fenerbahçe’deki bütün oyunculardan (Caner dâhil) daha iyi ortacı.

iv) Fenerbahçe’deki bütün oyunculardan daha iyi frikik atıyor.

v) Topal ve Souza hariç, Fenerbahçe’deki bütün orta saha oyuncularından daha iyi pozisyon ve taktik bilgisine sahip.

vi) Gerektiğinde ve uygun pozisyon olduğunda top sürebilir, adam geçebilir.

vii) Fenerbahçe’deki bütün orta saha oyuncularından daha iyi (ve müthiş sert) şut atıyor.

viii) Rakip ceza sahasına gidişleri, örneğin Emre’den, Selçuk İnan’dan, Nuri Şahin’den daha fazla.

Daha yazılabilir. En önemli (hatta yegâne) eksikleri ise ağır bir oyuncu olması ve 1.80 boyuna rağmen hava toplarında en fazla Emre veya Raul kadar iyi olması. İnanın, başka bir eksiği yok.

28–29, bir oyuncuyu transfer etmek için en ideal yaş, eğer maliyetli değilse. Çünkü futbol olgunluğu ile fizik güç eğrileri, en yüksek bu noktada kesişiyor. 27’lere kadar oyuncu tam olgunlaşmayıp öğrenmeye devam ediyor ama fiziği çok iyi; 31–32’den sonra ise olgunluk demlenmeye devam ederken fizik güç düşmeye başlıyor. Miguel Veloso, an itibarı ile tam da en ideal noktada yani.

Aynı zamanda Portekizli, dolayısıyla adaptasyon sorunu minimize olacaktır. Maksimum 2.5m€ maaş ile 2.5 yıllık bir kontrat ve 1–2 milyonluk temsili bir bonservisle almak mümkün. Zaten peşinde sürüyle takım olduğundan eminim, Avrupa’nın bütün baş altı takımlarında oynayabilecek müthiş bir kalite. Fenerbahçe’deki puzzle’ın tek eksik parçası. Geçen sezonki Emre’den bile daha iyi bir oyuncu.

Böylece oluşacak olan ilk 11, Fenerbahçe seviyesinde bir takım için neredeyse kusursuz bir görünüm arz ediyor:

2) Rol: Düşük profilli, ilk 11’de oynamadığında sorun etmeyecek, ama Fernandao kadar kaliteli, sırtı dönük oynayabilen, hava toplarında ve ceza sahasında etkili, son vuruşları iyi santrfor

Burası için daha 26 yaşında olan ve bonservisi elinde bulunan Leandro Damiao’nun adı geçiyor. Ve ayrıca bu role hiç uymayan Pato, Gabigol, Erik Lima gibi deli saçması ve abuk sabuk isimler de telaffuz ediliyor.

Bir kere Damiao düşük profilli değil, yedek kaldığında da sorun çıkarabilecek bir oyuncu. Ayrıca daha 2–3 yıl önce 25m€ değer biçilen bir ismin bugün geldiği nokta düşündürücü. Futbolu sürekli geriye gitmiş durumda ve gerçek bir kumar.

Diğer oyunculara değinmiyorum bile, zira Fenerbahçe’de sadece ileri üçlünün kenarlarında oynayabilirler.

Oysa burası için biçilmiş kaftan diyebileceğimiz Eren Derdiyok burnumuzun dibinde. Kasımpaşa’ya geçen sezon başında 2.5m€ bonservisle transfer olmuş ama ağır bir sakatlık geçirdiği için sadece 7 maçta oynayabilmiş ve 2 gol, 2 asist kaydetmişti. “Acaba 26 yaşında futbol hayatı mı bitiyor?” diye düşünürken bu sezon, geçen hafta (1.91 boyuyla) rövaşata yapmaya kadar gidebilecek olağanüstü bir fiziksel dönüş gerçekleştirdi. Aynı zamanda maç başına 5.0 hava topu kazanma ile lig birincisi. Bu yıl şu âna kadar 17 resmî maçta 8 gol, 2 asisti var.

Özellikleri:

I) Olağan dışı hava hâkimiyeti.

II) 1.91 boyunda bir oyuncuda asla görülemeyecek top kontrolü, teknik ve oyun zekâsı.

III) Hem ayak, hem de kafayla çok iyi gol vuruşları.

IV) Sırtı dönük oynayabilme, duvar olabilme (Webo kadar iyi!), stoperlerle boğuşarak top saklama ve takımı atağa çıkarma.

V) Müthiş oyun bilgisi ve hücumda pozisyon alma.

Daha yazılabilir. Eren Derdiyok, Fenerbahçe almazsa diğer büyüklerden birine gideceği neredeyse kesin olan bir oyuncu. Daha 27.5 yaşında ve futbolunun en verimli yıllarına giriyor, 3–4 sezon maksimum katkı sağlayacaktır. Yedek kalsa da sorun etmeyecek ve soyunma odasında (geçen yıl onunla çalışan Önder Özen’in ifadesiyle) “muazzam bir karakter”dir.

Aynı zamanda Fernandao’yu da zorlayacaktır, naçizane görüşüme göre ondan daha kaliteli bir oyuncudur. 2.5–3m€ bonservisle alınabilir, üstüne hiç forma şansı olmayan Topuz da (emeklerine teşekkür ederek) verilebilir örneğin.

Fenerbahçe için elzem, olmazsa olmaz görünen iki “rol” ve oraya alınabilecek düşük maliyetli iki oyuncuyu yazdım. Ve Raul Meireles yerine önereceğim oyuncuyu diğer yazıya bıraktım. Bakalım Fener yönetimi ve Pereira transfer yapacak mı, yapacaksa bu “rol”lere ne kadar uygun isimler alacak? 1 ay içinde bu sorunun cevabını öğreneceğiz.

 

Analiz :@gunduzfeneri

Exit mobile version