02 Temmuz 2024 Salı
Ana sayfa » Soma’yı Unuttu!
Soma’yı Unuttu!

Soma’yı Unuttu!

Tayyip Erdoğan 33’üncü Muhtarlar Toplantısı’nda konuştu…Onun gündeminde de yaşam biçimine müdahale vardı. “Türkiye’de etnik kimlik üzerinden siyaset yapılmasına benim kadar karşı çıkan birisi daha var mıdır bilemiyorum” dedi. Erdoğan”Ezana tahammül edemeyenlerin müezzinin üzerine yürümesi ne kadar yanlışsa, namaz kılmayana baskı da yanlıştır.Benim gibi Karadeniz kökenli, Kasımpaşa’da yetişme, biri bile yasal haklarımı kullanmamın dışında bir yola başvurmadım” ifadelerini kullandı. Erdoğan böyle söyledi ama SOma maden faciasında bir maden işçisini tokatladığını ve danışmanı Yusuf Yerkel’İn yine protestocu bir maden işçisini tekmelediği anları unuttu…

İşte Tayyip Erdoğan’ın o konuşmasından başlıklar;

“Türkiye ateşle imtihana tabi tutuluyor”

-İstanbul Ortaköy’deki bir eğlence mekanını basan terörist, aralarında yabancı misafirimizin de bulunduğu 39 kişiyi katletti, 71 kişiyi yaraladı. Kardeşlerim, Türkiye ve Türk milleti terör örgütleri üzerinden adeta ateşle imtihana tabii tutuluyor. Defalarca maruz kaldığımız bu imtihanın, günümüzdeki versiyonu farklı terör örgütlerinin aynı amaç için kullandığı, asimetrik bir saldırı şeklinde karşımıza çıkmıştır. Bu saldırılarla başa çıkabilecek güce ve kararlılığa sahibiz. Her mücadele gibi bu asimetrik saldırılarda maalesef kayıplarımız oluyor. Toprağa düşen her can kor bir ateş gibi yüreğimizi yakıyor. Biliyorum ki milletimizin öfkesi büyüktür. İnanın bana bizler de en az sizler kadar öfkeli ve yaralıyız.Bu saldırıların asıl amacı bizim duygularımızın aklımızın önüne geçirmektir, bizi birbirimize düşürmektir. Toplumumuz içinde var olan o fay hatlarını kırma amacı güdenler her fırsatı değerlendirmekten çekinmiyor. İşte bu oyuna gelmeyeceğiz.

“IŞİD’le en etkili mücadeleyi veren biziz”

-DEAŞ’a (IŞİD) karşı en etkili mücadeleyi veren ülkeyi, hala bu alçak örgüte destek sağlıyor diye suçlamak, Türkiye’ye saldıranların istediği türden bir zihniyettir. Bu milletin arasına fitne sokmak için her türlü yola başvuruyor. Türkiye’de etnik kimlik üzerinden siyaset yapılmasına benim kadar karşı çıkan birisi daha var mıdır bilemiyorum. Tüm siyasi hayatım bu mücadele ile geçmiştir. Ülkemizde yıllarca kürt sorunu kavramını istismar edenlerin dertlerinin Kürt kardeşlerim olmadığı çukur siyasetiyle ortaya çıkmıştır. Şimdi gerçekler ortaya çıkıyor.

“Ortaköy için yazanlar Gaziantep’te neden sustu?”

-Mezhepçilik üzerinden kendilerine alan açmaya çalışanların dertlerinin de aslında bu vatandaşlarımızın olmadığı, her cinayetle o da ortaya çıkıyor. Her konuda olduğu gibi bu meselede de yanlış yapan varsa, hesabını güvenlik ve adalet kurumlarına verir, zaten veriyor da. Bölücü örgüte, FETÖ gibi DEAŞ (IŞİD) gibi örgütlere, fiili yazılı destek verenlere ne yapılıyorsa, hayat tarzı üzerinden milletimizin bir kesimini istiskal etmeye çalışanlara aynı müdahale yapılacaktır. DEAŞ’ın (IŞİD) Gaziantep’te bir kına töreninde yaptığı ve yarıdan fazlası çocuk 56 vatandaşımızın katlettiği canlı bomba saldırısıyla, her yönüyle profesyonel olduğu belli olan Ortaköy saldırısı arasında Allah aşkına ne fark var? Ortaköy hakkında yazanlar, Gaziantep’teki o 56 kişiyle ilgili ne yazdılar, ne söylediler, soruyorum. O da büyük bir vahşet katliam değil miydi, orada niye sustunuz? Orada niye konuşmadınız? İşte bizim farklılığımız burası.

“Bunların amacı Ortaköy’de ölenlerin yasını tutmak değil”

-Bunların hepsi terör eylemidir. Gaziantep saldırısına gösterilmeyen bu türden tepkiler, yapılmayan değerlendirmeler, Ortaköy saldırısına yapılınca, oraya soru işaretini koymamız gerekiyor. Hemen bunu yaşam biçimlerine vesaire buraya kaydırmanın hiçbir anlamı yok. Bunlar ülkemizdeki siyasi iradeyi bir kenara öteleme, ülkemizi bölge operasyonundan başka bir şey değildir, veya zihin karıştırmaktan başka bir şey değildir. Saldırgan orada değil de, mesela Pazar yerinde aynı eylemi yapsa, yine benzer tavırlar sergilenecek miydi acaba? Buradaki amacın Ortaköy’de ölenlerin yasını tutmak değil, değerler üzerinden bir çatlak oluşturup toplumu kutuplaştırmak olduğu çok açıktır.

“Kimsenin hayat biçimi sistematik bir tehdit altında değildir”

-En iğrenç istismar, Ortaköy saldırısında olduğu gibi ölü bedenler üzerinden yapılmaya çalışılan istismardır. Bir kez daha söylüyorum. Kimsenin hayat biçimi sistematik bir tehdit altında değildir. Buna asla müsaade etmeyiz. Aksini iddia eden varsa somut örnekleriyle bunu ortaya koymak mecburiyetindedir. Ben 6-8 Ekim olayları sırasında, sakalından dolayı dövülüp hayatını kaybeden insanlara örnek verebilirim. Kıyafetleri yüzünden aşağılanmış kadınlarımıza kızlarımıza dair örnekler verebilirim. Şayet olay gerçekse, faili tespit edilip cezalandırılıyor. Bize göre de böyle olmalıdır. 79 milyonun cumhurbaşkanı olarak, herkesin hakkını korumak benim görevimdir.

“Bizim dönemimizde hayat tarzı baskısı altında kalan acaba tek kişi var mıdır?”

-Bu kardeşiniz İstanbul’da 4,5 yıl belediye başkanlığı yaptı. 2003 yılının mart ayından 2014 Ağustos’a kadar da 11 yılı aşkın kesintisiz başbakanlık görevini yürüttüm. 2,5 yıldır da cumhurbaşkanı olarak hizmet veriyorum. Görev verdiniz ben de görevimin gereğini yerine getiriyorum. Buradan milletime soruyorum. Yaptığım her işin, attığım her adımın, ağzımdan çıkan her sözün kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği bu uzun sorumluluk döneminde, hayat tarzı baskısı altında kalan acaba tek kişi var mıdır? Hepinize sormak isterim. Kim, ben şu şekilde yaşamak istiyordum yaşamadım, yada şöyle giyinmek istiyordum giyinemedim diyen var mı?

“Kamu gücünü kullanarak hayat tarzına müdahale sayılabilecek bir yola başvurmadım”

-Birileri sosyal medya, birileri Facebook’tan, birileri köşelerinde utanmadan sıkılmadan bunları yazabiliyorlar. Bu yalanı, istismarı yapanların kendileri en başta olmak üzere, kimin gezdiğine içtiğine aldığına sattığına karışılmıştır? Herkes gibi ben de tasvip etmediğim görüntüleri, ifadeleri eleştirmişimdir. Bunu da bireysel ifade özgürlüğümün sınırları dahilinde söylemişimdir. Ama kamu gücünü kullanarak hayat tarzına müdahale sayılabilecek bir yola başvurmadım. Bu yolda uygulamaya tevessül etmedim. Kurucusu olduğum siyasi partinin bu yönde bir adımı hiçbir zaman olmamıştır. Zira 14 yıl önce bu yola, bu kararlılıkla çıktık. Bugün de cumhurbaşkanı olarak böyle bir yola başvurduğuma dair en küçük bir örnek gösterilemez.”

“Hayat biçimlerine saygı anlayış karşılıklıdır”

-Farklı bir davranış bekleyenler, daha çok beklerler. Biliyorum ki dünyada ve ülkemizdeki herkesin aynı hayat biçimine sahip olma mecburiyeti yoktur. Hayat biçimlerine saygı anlayışı tek yönlü değildir. Karşılıklıdır. Ezan okunmasına tahammül edemeyenlerin müezzinlerin üzerine yürünmesi ne kadar yanlışsa, namaz kılmayanlara da baskı aynı şekilde yanlıştır.

“Mücadelemizi tescilli Ali Kemal’lere rağmen başarıya ulaştıracağız”

-Milletin varlığına birliğine yönelik saldırıların hesabını sormak da bizim en başta gelen görevimizdir. Hiçbir sıfat, konum bu hesabın sorulmasına mani değildir. Daha da ötesi bu ülke ve bu devlet, hem ekmeğini yiyip hem de kendisine ihanet edenleri sırtında taşımak mecburiyetinde bırakılamaz. Biz milletimizle birlikte yürüttüğümüz istiklal mücadelemizi tescilli Ali Kemal’lere rağmen başarıya ulaştıracağız hiç merak etmeyin.

“Kimsenin sokağa çıkıp hukukun görevini tek başına yapmaya hakkı yoktur”

-Vatandaşlarımdan şu gerçeği unutmamalarını istiyorum. Türkiye’de bir hukuk devletidir. Hesap sormayı yaptırıma dönüştürecek tek gerçek hukuk. Kimsenin sokağa çıkıp da bu işi kendi başına yapma hakkı yoktur. Tüm kesimleri dikkatli olmaya, hukuka riayet etmeye davet ediyorum.

“Ben hiç yasal haklarımı kullanmamın dışında bir yola başvurmadım”

-Türkiye’nin hayat biçimi yüzünden en çok saldırıya maruz kalmış kişi bu kardeşinizdir. Hakkımda demediklerini bırakmadılar, eşime çocuklarıma saldırdılar. Benim gibi Karadeniz kökenli, Kasımpaşa’da yetişme, biri bile yasal haklarımı kullanmamın dışında bir yola başvurmadım. Bazı şeyleri elle düzeltmek mümkün değilse, dilimizle, eğer bu da mümkün değilse kalbimizle buğz ederek mücadelemizi yürüteceğiz. Burada meşru olmayan yöntemleri kullanmak hele hele şiddete başvurmak kesinlikle yoktur. Ülkemizde kimlerin şiddete başvurduğunu görüyoruz değil mi? Bölücü terör örgütü PKK, FETO, DHKP/C bunların neler yaptığını görüyoruz. Ve bunların siyasi uzantıları şiddetle belli bir yere gelebildiler.

“Döviz alınacak değil, satılacak günlerdeyiz””

-Turizm yaşanan olaylardan en çok etkilenen bir başka alandır. Sektörde önce Rusya, sonra terör olaylarıyla ortaya çıkan kayıpların yakında sona ereceğini düşünüyorum. Döviz kurundaki artışın, ithal hammaddeye dayalı üretim yapanları sıkıntıya soktuğu bir gerçektir. Döviz kuru üzerindeki spekülasyonların amacı da zaten budur. Bu tabii olmayan yüksek kur birilerine kazandırırken, birilerine de kaybettiriyor. Vatandaşlarımdan ricam, daha önce bazı ricalarım oldu. Yastıklarının altında varsa dövizler bunu Türk lirasına çevirin dedik sağ olsun yüklendiler, çevirdiler. Ve kaybedenler tarafında benim vatandaşım yer almamalıdır diyorum. İçinden geçtiğimiz günler, döviz alınacak değil döviz satılacak günlerdir. Hiçbir kriz sürdürülebilir değildir, ülkemize yönelik saldırılar da devam edecek değildir.

“Lütfen faiz oranlarını düşürün”

-Özellikle batı ülkelerinin, en küçük bir terör eylemi ve ekonomik kriz karşısında nasıl büyük panik yaşadıklarının farkındayız. Tüm yatırımcılarımızdan, iş adamlarımızdan, esnaflarımızdan, vatandaşlarımızdan şunu rica ediyorum. Lütfen elinizdeki tüm imkanları harekete geçirin, üretin, alın, satın, istihdam edin, yatırım yapın. Burada hemen finans sektörüne de geçiyorum. Başta kamu bankaları olmak üzere, lütfen faiz oranlarını düşürün. Düşürün ki yatırımcı, girişimci çok daha rahat bir şekilde yatırımını yapabilsin. Çünkü yatırım olursa üretim olacak. Üretim olursa bu sıkıntılı süreç başarıyla atlatılacaktır. Çok kazanacaktın, biraz az kazan. Zaten kendi paranla kazanmıyorsun ki. Bütün vatandaşın sana gelip yatırdığı parayla kazanıyorsun. 10 kazanma, 5 kazan. Ve yatırımcı da bu şekilde yatırımlarına devam etsin, genişlesin ve istihdam sağlasın.

Tayyip Erdoğan’ın muhtarlara hitaben konuşması bu minvaldeydi… Ancak konuşmasındaki en dikkat çekici bölüm;”Ben hiç yasal haklarımı kullanmamın dışında bir yola başvurmadım” dediği anlardı. İşte Erdoğan’In o konuşmayı yaparken unuttuğu anlar;

Soma’da kendisini protesto eden madenci yakınını tokatlamıştı

Tayyip Erdoğan Soma maden faciasının ardından gittiği Soma’da madenci yakınlarının protestosuyla karşılaşmış, koruma çamberinin içindeki Erdoğan girdiği markette kendisini protesto eden bir madenci yakınını tokatlamıştı.

İşte o anlar;

Danışmanı madenciyi tekmeledi

Erdoğan’ın danışmanı Yusuf Yerkel  yaşanan faciadaki skandalları protesto eden madenci Erdal Kocabıyık’ı, Tayyip Erdoğan’ın aracına tekme “savurduğu” iddiasıyla özel harekat polislerinin etkisiz hale getirmiş olmasına rağmen yerde tekmelediği böyle fotoğraflanmıştı. Olaydan sonra Yusuf Yerkel terfi almış, tekmelenen madenci Erdal Kocabıyık ise 500 TL para cezasına çarptırılmıştı.yusuf-yerkel-tekme-20140516134315