Tayyip Erdoğan, Saray’da Anadolu Yayıncılar Derneği üyelerine konuştu. Eedoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle;
-Buradan bir kez daha Avrupalılara sesleniyorum: Türkiye itilecek kakılacak, Bakanları kapıdan kovulacak bir ülke değildir. Dünyanın her yerinde bu yaşananlar takip ediliyor. Siz böyle devam ederseniz, dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Batılı sokağa adım atamaz. Bunun için Türkiye olarak Avrupa’yı özgürlüklere saygılı olmaya davet ediyoruz.
-Sen, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanına adeta kapını kapatıyorsun, bakanlarına kapını kapatıyorsun, uçuş izni vermiyorsun, oraya gidenleri konuşturmuyorsun. Hollanda’da atını, itini benim vatandaşlarımın üzerine süren, benim bakanıma arabada mahkumiyet verene sen diyorsun ‘Ben de Hollanda’nın yanındayım’. Peki sen Hollanda’nın yanında mısın, güzel. Ben de halkımın ve Hakk’ın yanındayım.
“İçerideki Gazeteciler Katilden Soyguncuya, Çocuk İstismarcısına Kadar Herkes Var. İçlerinde Gazeteci Yok”
-Şimdi bu gazeteciler, ‘Listesini verin’ dediğimizde gelen isimlere bakıyoruz. Yurt dışı için söylüyorum; içlerinde katilden soyguncuya, çocuk istismarcısından dolandırıcıya kadar herkes var. Gelen listede sadece gazeteci yok. Geçenlerde ülkemize 149 tutuklu ismin bulunduğu bir liste geldi. Arkadaşlarımız baktılar ki bu listenin 144’ü terör suçundan, 4’ü adi suçlardan cezaevinde bulunuyor. Mesela bunlardan birinin suçu ülkemize Kuzey Irak’tan bomba düzeneği getirmek. Bir diğerinin suçu, polis aracına silahlı saldırıda bulunarak, 2 polisimizi şehit edip, 3’ünü yaralamak. Bir diğer patlayıcı maddeyle yakalanmış. Banka soyanından seçim bürosu yakanına kadar ne ararsanız bunların içinde var. Şimdi sormazlar mı adama, bunların gazetecilikle ne ilgisi var ki liste yapıp ülkemize gönderiyorsunuz? Biz asıl niyetin farkındayız. İşin ucu kendilerine dayanınca demokrasiyi, hakkı, özgürlükleri, adaleti rafa kaldırmakta beis görmeyenler, mesele Türkiye olunca hemen yüzlerine bir maske takıyorlar. Biz de bu şekilde maskeyle karşımıza çıkanlara artık haydut muamelesi yapma kararı aldık”
-Yalanın en büyük panzehiri gerçeklerdir. Tek bir iddia konusundaki görüşlerimi ifade edeceğim. Muhalefet tek adamla yatıp kalkıyor. Bunlar okumadıkları, okuduklarını da anlamadıkları için, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, tek adam sistemini karıştırıyorlar. Yürütmedeki çokbaşlılığın ortadan kaldırıldığı sistemdir. Bunların dillerinden düşürmediği tek adam rejimi 1923’te kapandı. Her şeyden önce Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi demokratik bir sistemdir.
-Cumhurbaşkanı halkın yüzde 50 + 1 oyuyla seçiliyor. Her 5 yılda bir sandık ortaya geliyor. Sandıktan da çıkasınız 20-30 yıl cumhurbaşkanlığı yapmak yok. Tek adam rejiminde ise seçim falan yoktur. Süresi de yoktur. Yönetimi ele geçiren kişi ölene veya birileri devirene kadar kalır. Bizim getirdiğimiz yönetim sisteminde cumhurbaşkanı milletin, Meclis’in ve kamuoyunun denetimine tabiidir. Bu sistemdeki cumhurbaşkanının kim olacağı, seçimlerde millet tarafından belirlenir. Tek adam rejimlerinde bir şahıs vardır. ‘Meclis yok’ diyor, olur mu öyle bir şey. Cumhurbaşkanının kanun yapma yetkisi yok. Cumhurbaşkanının sadece bütçe kanunuyla yetkisi var.
-Kararname, hakkında yasal düzenleme olmayan konularda kararname çıkarabilir. Meclis bunu yasayla ortadan kaldırabilir. Aynı şekilde yargı. Yargı üyeleri, HSK, 7’sini parlamento seçiyor. 4+2 cumhurbaşkanı. Yargıtay, Danıştay, AYM aynen. Dürüst olun. Bu ülkenin huzurunu kaçırmayın. Biz bunları muhatap almadıkça yalanlara başlıyorlar. Meydanı iftiracılara terk etmemek için, böyle mukayeseli anlatma yoluna gidiyoruz.