1996 yapımı (En İyi Görsel Efekt Oscarı sahibi) Independence Day filminin devamı niteliğinde çekilen Independence Day: Resurgence’in yönetmen koltuğunda kıyamet günü filmlerinin üstadı Roland Emmerich oturuyor. Senaryosu Nicolas Wright, James A. Woods, Dean Devlin, James Vanderbilt ve Roland Emmerich’e ait olan filmin bütçesi 165 milyon dolar.
Yeni Bir Tehdit
Uzaylıların dünyayı istila etmek için geldikleri ilk girişimin ardından 20 yıl geçmiştir. İnsan ırkı artık kendisini koruyacak savunma sistemlerini uzaylıların teknolojisini kullanarak geliştirmiş olan ESD (Earth Space Defense) adlı bir programla teknolojik silahların gücü artırılmış ve Ay’a üst kurulmuştur. Yaratıklar, insan ırkıyla girdikleri savaşı kaybetmesinin hemen öncesinde uzaya yardım çağrısı yapar. Alınan yardım mesajı üzerine uzaylı yaratıklar güçlerini birleştirerek bu sefer çok daha güçlü bir şekilde dünyaya saldırmaya gelirler. İnsanlar ise geliştirdiği savunma ve teknoloji ile ikinci bir dünyayı istila girişimini sabote etmeye çalışacaktır.
İlk Temas
Filmin teması, ben de ilk olarak edebiyatta bilim kurgunun babası olarak anılan İngiliz yazar Herbert George Wells’in 1898 yılında yazdığı Dünyaların Savaşı adlı bilim kurgu eserini çağrıştırdı. Roman, Marslıların New York şehrini istila etmesini konu alıyordu. Uzaylıların dünyayı istila etme teması bu eserle bire bir örtüşmektedir. ABD’li gökbilimci, Astrobiolog Carl Edward Sagan’ın 1985 yılında Mesaj adlı bir romanı yayımlanır. Bu eserde de insan ırkının uzaylılarla ilk iletişime geçmesini konu almaktadır. Filmde bahsedilen 51. Bölge bana Tanrıların Arabaları’nın yazarı Erich Von Daniken ile yapılan söyleşiyi hatırlattı. Von Daniken, UFO’ların üssü olarak varsayılan ve çok gizli tutulan 51. Bölge ile ilgili soru üzerine : “Bilmiyorum, görmedim ama yıllar evvel Colorado Springs Uzay Merkezi’nde bulundum. Görevlilere ‘UFO’lara rastladınız mı?’ diye sordum. ‘Evet’ dediler hem de birçok kez!” Ayrıca filmde uzaylılarla temas eden çiftçinin gösterdiği daire şeklindeki semboller bana Naitonal Geographic’in Ekin Çemberleri (2005) adlı belgeselini anımsattı. Burada çiftliklerde/arazilerde oluşan tüm semboller ve bilinmeyen işaretlerin sırrı araştırılmıştı.
Söylenti Olarak UFO
Analitik psikolojinin ve de derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan birisi olan Carl Gustav Jung’un UFO’lara ilginin zirve yaptığı 1950’lerde kaleme aldığı Gökte Görülen Cisimler Üzerine Bir Mit adlı kitabında UFO haberlerini tüm dünyada yinelenen bir anlatı olarak kabul ediyor. Jung’a göre haberlerin başlangıcı İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarında İsveç semalarında, Rusların icat ettiği düşünülen gizemli mermiler hakkında yapılan gözlemler. Ardından bu olayları ABD’deki garip “Uçan Daire” gözlemleri izliyor. Jung, bu araştırmaları ilerlettikçe UFO gözlemlediğini iddia eden anlatıcıların hep aynı tasviri yapmaları ve bu kişilerin birbirleriyle hiçbir bağlantıları olmayıp başka ülkelerde yaşayan insanlar olmaları başta bu olaya salt bir söylenti olarak yaklaşan İsviçreli Psikiyatr Jung’un kafasında soru işaretleri oluşmasına yol açmıştır.
Radyodaki Uçan Daire
Uzaylıların dünyayı ele geçirme teması sadece sinemayı değil radyonun egemen olduğu 1930’lu yıllarda radyo tiyatrosu olarak radyoda da işlenmiştir.1938 yılında Mercury Tiyatrosu’nda usta yönetmen Orson Welles, radyo tiyatrosu hazırlamaktadır. 30 Ekim 1938’de saat tam sekizi bir geçe Welles, Herbert George Wells’in Dünyaların Savaşı adlı kitabını radyo oyunu olarak hazırlayıp yayınlar. Eserde Marslıların New York şehrini ele geçirmesi dinleyiciler tarafından gerçek olarak algılanır. Öyle ki, şehirde büyük bir panik ve çok sayıda trafik kazalarının oluşmasına neden olur.
Bilim kurgunun üç büyük yazarından biri olarak kabul edilen İngiliz şövalyelik nişanına sahip Sör ünvanlı Arthur Charles Clarke şöyle demiştir: “İki olasılık var: Ya evrende yalnızız, ya da evrende yalnız değiliz. İki olasılık da eşit derecede ürkütücü!..”
İYİ SEYİRLER DİLERİM
Efe TEKSOY