1- “Çocuklar Öldürülmesin” Eylemi, Doğan Grubu ve Beyazıt Öztürk
Yüzyıllardır suya sabuna dokunmadan mizah yapan Beyazıt Öztürk’ün programına telefon ile Diyarbakır’dan bağlanan kadın yurttaş, kısaca şunları söyledi: “Haberler size doğru aktarılmıyor, burada çocuklar öldürülüyor. Çocuklar öldürülmesin”. AKP’liler telefon ile bağlanan kadına ( gıyabında ) ve Beyazıt Öztürk’e büyük bir linç kampanyası başlattı. Programa bağlanan kadına “terör propagandası” suçundan soruşturma açıldı. Özel Harekat polisi olduğunu iddia eden maskeli bir şahıs Beyazıt Öztürk’ü tehdit ettiği bir videoyu internette yayınladı. Kanal D’nin kurumsal açıklaması ise “Korku İmparatorluğu”na biat mektubuydu. Doğan Grubu kısaca şunu söyledi: “Biz her zaman devletin yanındayız. ‘Çocuklar öldürülmesin’ çağrısının yapılacağını bilmiyorduk. Kanalımızdan ‘barış çağrısı’ yapıldığı için özür dileriz”. Ertesi gün de Beyazıt Öztürk, Kanal D Ana Haber’e çıkartılarak özür diletildi. Devletin, milletin yanında olduğu söyletildi. Polis çocuğu olduğunun altı çizildi. Neredeyse hazır ola geçip İstiklal Marşı okuyacaktı. Utanç verici olması dışında, bu yaşananlar gösterdi ki çember daralıyor. Faşizmi görmezden gelerek kimse hayatına devam edemiyor. Siz ilgilenmeseniz de faşizm sizinle ilgileniyor.
2- Yavuz Bingöl’ün Berkin Elvan İçin Söyledikleri
Yavuz Bingöl, Gezi Direnişi’nin hemen ardından RTE/AKP Korku İmparatorluğu’na biat ettiğini ilan etti. Mezhepçi iktidar için ideolojik olarak işlevsel bir rolü olan türkücünün birden fazla destek açıklaması oldu. Bunlardan en utanç verici olanı, Ahmet Hakan ile röportajında söyledikleriydi. Yavuz Bingöl ezilip büzülerek, içinden çıktığı yoksullara ve öteki kimliklere şunu söylüyordu: “Erdoğan, Gülsüm Elvan’ı yuhalatırken haklıydı, çünkü siz de Gezi Direnişi’nde Erdoğan’a hakaret ettiniz”. Elvan Ailesi, türkücüye 3 kuruşluk tazminat davası açtı. Roland Barthes’ın çok bilinen faşizm tarifindeki gibi; “Faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir.”
3- Şafak Sezer’e Beyaz TV’de Diletilen Özür
Şafak Sezer, Gezi Direnişi esnasında protestocular ile birlikte sokağa çıktı, omuzlara alındı. “Hükümet İstifa” sloganına katıldığı videosu internette yayınlandı. Hedef gösterme, linç, tehdit vb. süreçler işletildikten sonra Şafak Sezer hızlı reaksiyon verdi. Önce Beyaz TV’de programa çıkarıldı ve milli iradeden ( faşist baskı aracı ) özür diletildi. Daha sonra çeşitli zamanlarda Gezi Direnişi’ne katılanlar ile ilgili hakaret, aşağılama vb. açıklamalar yaptırıldı. Gösterişli iftarlardan birinde Erdoğan’ın elini öpüp özür dileyerek istenen fotoğrafı da vermiş oldu.
4- Konya’daki Futbol Maçında Ankara Katliamı’na Destek
Konya’da oynanan Türkiye-İzlanda maçında IŞİD’nin sorumlu olduğu Ankara Katliamı için 1 dakikalık saygı duruşu, tribünlerce ıslıklandı ve yuhalandı. Türkiye’nin ortalama zeka sahibi her yurttaşı için utanç verici bir sahneydi. Ezidi kadınları köle olarak satan, Alevileri, Ermenileri, Kürtleri öldüren cihadist bir örgüt Türkiye’nin ulusal futbol maçında onbinlerce insan tarafından desteklendi.
5- İstanbul’da Kürt Bir Zanaatkarın Hikayesi
Bu kamuoyuna yansımayan, sıradan bir faşizm hikayesi. İstanbul’un bir ilçesinden 30 senelik Kürt zanaatkar dükkanına Ankara Katliamı’nı protesto için siyah kurdele asar. Zaten devlet de üç günlük ulusal yas ilan ettiği için yanlış bir şey yaptığını düşünmüyordur. Kürt zanaatkar ilçe emniyete çağrılır. Dükkanına neden siyah kurdele astığı sorulur. O da; “devlet 3 gün yas ilan etti, ben de üzüldüm astım” diye cevap verir. Kürt zanaatkara emniyette söylenen şey kısaca şöyle finale bağlanır; “mahalledeki diğer esnaflar asmıyor, sana ne, sen de bu kadar ilgilenme”.
6- Tahir Elçi Cinayeti’nin, Tahir Elçi’yi Hedef Gösterenler Tarafından Kınanması
Tahir Elçi, hayatı insan hakları mücadelesi içinde geçmiş demokrat bir avukat. Diyarbakır Barosu Başkanı. Çıktığı bir televizyon programında faşizm kendisine söyleme mecburiyetini dayatıyor. Tahir Elçi dayatmayı reddediyor. İktidara yakın olan herkesin bu konuda defalarca kullandığı düşünce özgürlüğünü kullanıyor. Hikayenin devamını biliyorsunuz. Önce Tahir Elçi hedef gösteriliyor, sonra hakkında soruşturma açılıyor. Sonunda da öldürülüyor. Mide bulantısı ile utanç hissinin birbirine karıştığı an burası; Tahir Elçi’yi hedef gösterenlerin hepsi bir ağızdan ne kadar üzüldüğünü yazıyor.
7- Nuh Köklü Davası ve Erdoğan’a Mektup
Nuh Köklü gazeteciydi. Arkadaşlarıyla kartopu oynarken, dükkanının camına isabet ettiği gerekçesiyle bir esnaf tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Erdoğan’ın esnafa toplumsal olaylara devletin güvenlik güçleri gibi müdahale yetkisi verdiği günlerdi. Davası sürerken, cinayet zanlısının ağabeyi Erdoğan’a mektup yazdı. Katilin ağabeyi mealen şunu söylüyordu: “Kardeşim eninde sonunda bir Gezici’yi öldürdü. Biz Gezi Direnişi boyunca sizi destekledik. Siz de şimdi bizi destekleyin”.
yazan: @eskisolcu