Hüsnü Mahalli’nin avukatlığını üstlenen avukatlar arasında yer alan Avukat Turan Aydoğan, Halk TV canlı yayınında “Gün Sonu” programında İsmail Dükel’e yaşanan süreci anlattı.
Turan Aydoğan’ın Halk TV’de yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle:
-Hüsnü Bey’le içeride görüştüğümüzde kendisinin de yakalama tutanağı yanındaydı. Hüsnü Bey’in bir rahatsızlığı var, kendisi MS hastası (Multipl skleroz) yürümede zorluk çekiyor. O yüzden yakalama tutanağını eziyet çektirmemek için getirmesini istemedik.
Aldığımız bilgi, Hüsnü Bey’in dün bir paylaşımı söz konusu. Halk TV’de Ayşenur Hanım’la (Ayşenur Arslan) yaptığı programda kullandığı “Halep’te teröristler yok ediliyor. Bunun nasıl olduğunu yarın açıklayacağım” diyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da öğleden sonra bir soruşturma başlatıyor, yakalama kararı koyuyor.
Hüsnü Bey o ifadeyi kullanırken gerçekten Halep’te teröristlerin yok edildiğini yani devletin orada bir politika izliyorsa, o politikanın sağlıksızlığını anlatacaktı yarın. Ancak fırsat verilmedi.
NEYLE SUÇLANIYOR?
-Devletin manevi şahsiyetini tahkirle alakalı iddia. Evinde bir arama yapıldı. Bu bir katalog suç değildir. Hüsne Bey, ne gözaltına alınmaya ne de tutuklanmaya el verişli değildir. MS hastalığıyla hem de yüksek tansiyon hastalığıyla alakalı kullanması gereken ilaçlar var. Emniyet’teki arkadaşlara bunu belirttik.
Ama isnat edilen suçun tanımına uygun bir eylemi söz konusu değildir Hüsnü Bey’in. Açmak gerekirse; Hüsnü Bey’in kullandığı ifade “Halep’te teröristler öldürülüyor.” Kullanılan ifadeler devletin manevi şahsiyetini tahkir etmek yerine, devletin manevi şahsiyetini yücelttiği kesin. Sanıyorum bunu yarın sorgusu sırasında ifade edecektir.
“MUHALİF OLURSANIZ SÜRÜNÜRSÜNÜZ ANLAMI ÇIKAR”
Buradan ne anlama çıkar; bir avukat olarak değil de bir yurttaş olarak ancak muhalif olursanız sürünürsünüz anlamı çıkar. Umudum ediyorum buradan bir tutuklama kararı çıkmayacak. Bir hukukçu olarak bu dosyaya baktığım zaman, buradan böyle bir kararın çıkmaması gerektiği inancındayım. Yanılmayacağımı düşünüyorum. Yanılırsam çok üzülürüm. Çünkü hukukçu olarak çok üzülürüm. Biz hukuk fakültesine tekrar girip tekrar eğitim almamız gerekir diye düşünmek durumunda kalırım. 52 yaşındayım 30 yıllık hukukçuyum böyle bir şeyin olacağını düşünmüyorum açıkcası. Biz avukat arkadaşlarımızla bu inançta ve görüşteyiz.
Hüsnü Bey serbest kaldıktan sonra sizin ekranlarınızda orada ne söylemek istedğini izah eder. Nasıl devletten yana çaba sarfettiğini anlatır.
“DEVLETİN BÜTÜN KADEMELERİ SAĞLIK DURUMUNU BİLİYOR”
Bize ifade ettiği sağlık durumu ile alakalı şeyleri Sağlık Bakanı, Adalet Bakanı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan biliyor. Devletin bütün kademeleri biliyor. Ben bu ifadeleri Hüsnü Bey’in ifadeleri olarak aynen naklediyorum. Bütün bunlar bilinirken böyle bir muamelenin olmasını çok sağlıklı bulmuyorum.
Hüsnü Bey’in morali çok iyi, şakalaştık. Bizim moralimizi düzeltti Hüsnü Bey. Morali ile ilgili bir sıkıntı yok ama sağlığı ile ilgili tedirginliklerim var.
“SAĞLIK DURUMU ÇOK CİDDİ, FELÇ RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA”
Uzun süre gözaltında tutulmaması ve tutuklanmaması gerekiyor. Çünkü sağlık durumu çok ciddi Hüsnü Bey’in. Hüsnü Bey’in MS hastalığı dolayısıyla kullandığı ilaçlarda bir aksama söz konusu olursa anında felç riskiyle karşı karşıya. Durum bu kadar vahim olmasına rahmen Hüsnü Bey, bu durumu neşe ile karşılıyor. Yürürken zorlanıyor, hareketlerde zorlanıyor.
“TUTUKLANMASI VAHŞET OLABİLİR”
Bütün bu durumlar göz önüne alındığında Hüsnü Bey’in ifadesi alındıktan sonra uzun süre tutulması veya tutuklanması bir vahşet olabilir. Çok insani olmaz. “