Taht oyununda tartışmaya Davutoğlu’nun eski başdanışmanı Etyen Mahçupyan da girdi. Mahçupyan Ahmet Davutoğlu’nun neden gönderildiğini yazdı: Davutoğlu istenmedi ve zaten en az bir yıldan bu yana da istenmiyordu.
İşte Etyen Mahçupyanın o yazısından başlıklar;
“Davutoğlu bir yıldan bu yana da istenmiyordu”
“Parti içinde kendi geleceklerini Erdoğan üzerinden tasarlayan geniş bir grup Davutoğlu’nu her alanda ‘de facto’ yetkisiz kılmak üzere uğraştı. Bu arada Erdoğan da hemen her konuda ön alıp hükümetin ne yapması gerektiğini kamuoyu önünde dikte ederek, bunu Başbakan için bir itaat sınavına dönüştürdü. Kısacası Davutoğlu istenmedi ve zaten en az bir yıldan bu yana da istenmiyordu.”
“Toplumla kurulan bağ yozlaştı”
“Siyaset hakkaniyet aramaz. AK Parti de istediği kişilerle yürüyecektir ve hiçbir konum kimsenin tapulu mülkü değil… Hakkaniyet AK Parti’nin kendisiyle ilgili tasavvuru, kimliği, giderek ortak kişiliği için önemli. Toplumla kurulan bağın yozlaşmaması için gerekli. Ne yazık ki Davutoğlu’nu göndermek üzere harekete geçen aparaçik ve amigoların seviyesizliği bunu engelledi. Bu seviyesizliğe ‘dur’ demeyenler bunun manevi vebaliyle birlikte şimdi ‘bu yollarda yürümek’ zorundalar” diye yazdı.
“Yeni bir ‘yönetememe’ dönemi”
Ataerkil oluşumlarda merkezileşen ve artan güç, seviyesizliğe neden olan bir çekim merkezi yaratır. Nitelikli insanlar dışlanırken, merkez ve lider etrafında örülen koza sayesinde biat üzerine kurulu bir milisleşme üretilir. Ortak aklı kullanmayan, kullanmak istemeyen, giderek istese dahi kullanamayacak bir karar mekanizmasına doğru gidilir. AK Parti’nin önünde böyle bir tehlike var. Bir sürü insan Davutoğlu’nun gidişini sadece bir kişinin ayrılması olarak değil, yeni bir ‘yönetememe’ döneminin başı olarak görüyorlar ve haklı çıkabilirler.