AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan yıkılmasına karar verilen Atatürk Kültür Merkezinin yerine yapılacak olan opera binasının tanıtımında konuştu. Kapılarını 2008’de kapatan AKM proje tanıtım programı, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile gerçekleştirildi.
“Üst Katında Boğaza Nazır Lokanta Olacak”
Haliç Kongre Merkezi’nde Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un ev sahipliğinde düzenlenen tanıtım toplantısına, milletvekilleri, belediye başkanlarının yanı sıra, aralarında sanatçılar Orhan Gencabay, Ajda Pekkan ile modacı Cemil İpekçi’nin de yer aldığı kişiler katıldı. Toplantıda “Yeni Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Projesi”nin tanıtıldığı bir video yayınlandı.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından başlıklar;
“Atatürk Kültür Merkezi, maalesef talihsiz bir mekandır”
“Gerek mimarımız Murat bey, gerekse diğer arkadaşlarımız Atatürk Kültür Merkezi’nin yapılışından bugüne kadar geçirdiği süreci çeşitli yönleriyle, gerek ikili görüşmelerimizde gerekse burada ifade ettiler. Sizlerin de gördüğü gibi Atatürk Kültür Merkezi, maalesef talihsiz bir mekandır. İlk gündeme geldiği 1930’larda başlayan macerası yaklaşık 40 yıl sonra ancak 1969 yılında fiziki gerçekleşmeyle sonuçlanabilmiştir. Açılışının üzerinden bir yıl geçtikten sonra ise bu defa yangın felaketi sebebiyle kapılarını tekrar kapatmak zorunda kalmıştır. 1977’de yeniden yapılışının ardından depreme dayanıksız olduğunun ortaya çıkmasına kadar verdiği hizmetler elbette önemlidir. 2007 yılından itibaren farklı kurumlar tarafından yapılan incelemeler bu binanın artık kullanılamayacağını göstermiştir.”
“İdeolojik direniş nedeniyle 10 yıl önce yapılması gerekiyordu”
“Bu yapının yıkılıp yeniden inşaasına karşı direnişin, kültür sanat hassasiyetinden değil ideolojik saplantılardan kaynaklandığını gayet iyi biliyoruz. Protestolar, davalar, kampanyalar ve onca kavga gürültünün ardından sonunda nihayet bilimin, aklın, mantığın yoluna gelinmiştir. Bugün tanıtımı yapılacak projeyle, Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılarak yeniden inşa süreci başlamış oluyor. Türkiye 10 yıl önce yapması gereken bir işe ancak bugün başlayabiliyor. Bundan dolayı çok üzgünüm. Çünkü çoktan biz AKM’yi bitirmiş ve milletimizin hizmetine sunmuş olacaktır.”
“Dışardan da ciddi destek alan kurumsallaşmış bir lobi”
“Ülkemizin kaybettiği bu 10 yılın hesabını kim verecek? Çünkü bu engellemeyi yapanların sırtlarında yumurta küfesi yok. Kaybettikleri hiçbir şeyde yok. Ülkemize kaybettirdikleri var. bu zihniyet bizim karşımıza her alanda çıkıyor. Ülkemizde taş üstüne taş koydurtmamayı maharet sayan, sistemin açıklarını kullanan hatta dışardan da ciddi destek alan kurumsallaşmış bir lobi bulunuyor. Biz ta İstanbul Büyükşehir Başkanı olduğum gün bu lobiyi tespit etmiştik. Başbakan olduk, bu lobinin her yerde aynı faaliyeti gösterdiğini gördük. Cumhurbaşkanı olduk, dünyanın dört bir yanında aynı lobinin uzantılarıyla karşılaştık. AKM’nin yeniden inşasına karşı çıkan zihniyetle, terörle mücadeleyi engellemeye çalışan anlayış aynıdır. Yeni havalimanı ve diğer projelerimizi engellemek isteyen güçlerle, operasyonumuzu engellemeye çalışan eller de aynıdır.”
AKM’nin yeniden inşası konusunda sabırlı bir tutum sergiledik. Dikleşmedik, ama dik durduk. Hedeflerimizden de taviz vermeden işte bugüne geldik. Yeniden ama daha büyük, daha işlevsel, modern şekilde inşa edilecek yeni Atatürk Kültür Merkezi’nden en çok, yıllardır bu projeden sabote etmek için uğraşanların yararlanacağını da biliyorum.”
“Taksim’de araç trafiği yerin altına inecek”
“Biz artık bu süreçlerde eserler üretmeye alışmış bir iktidarız. İnşallah burayı da bitireceğiz. Taksim Meydanı’ndan inşallah araçları da görmeyeceğiz. Gümüşsuyu’ndan geliş ve araçlar oradan yerin altından Mete Caddesi’nden Taşkışla’ya doğru devam edecek. Dolayısıyla Atatürk Kültür Merkezi’nin önünde bir araç trafiğini görmeyeceksiniz. Aynı şekilde Marmara Oteli’nin önünde de bir araç trafiği görmeyeceksiniz. Tamamen yayalaştırılmış bir Taksim Meydanı’nı göreceksiniz. Taksim Meydanı’nın bu yayalaştırma süreci, yeni peyzaj düzenlemeleriyle birlikte farklılık kazandıracak. Az önce dev ekranda malum bayrağımızın o ekrana yayılışını gördünüz. İnşallah 2500 kişi içerde programları izleyecek ama bunun dışında da dışarda dev ekrandan inşallah halkımız meydanda gelecek, icabında çimlerin üzerinde bankların üzerinde ekrandan orayı izleme imkanı bulacak. Dünyada gelişmiş ülkeler meydanlarıyla anılır. Hepsinin kendilerine has dev meydanları vardır. Bizim maalesef bu tür meydanlarımız hep yok edildi, yok oldu. İnşallah Taksim yeniden o özelliğine kavuşacak ve bu trafiğin tamamen yer altına alınmasıyla Taksim Meydanı inşallah ortaya çıkacak.”
“En büyük çağdaşlaşma hamlesi”
“Sadece bu hedefe ulaşmak için daha farklı yöntemler kullanıyoruz. Geçtiğimiz 15 yılda Türkiye’yi üç kat büyütmüş olmamız, cumhuriyet tarihinin en büyük çağdaşlaşma hamlesidir. Sayın Bakan da onu tespit ettiler. Burada tüm halkımızın milletin gelip bu programları izlediği bir yer olacak. Eğer mazruf vasatsa, zarf istediği kadar şatafatlı olsun oradan bir şey çıkmaz. İkisi birbirini tamamlayacak ki, dünya çapında isimler yetiştirebilelim, eserler ortaya koyabilelim. Türk milleti olarak bizim kültür sanat kaynaklarımız geniştir, zengindir. Doğuya doğru gidin, Kafkasya kültürü, orta asya kültürü, bunlar bizim kültürümüzdür. Balkan kültürü, doğu Avrupa kültürü bizim kültürümüzdür. Kırım kültürü bizim kültürümüzdür. Mezopotamya kültürü, ecdadımızın ayak izlerini sürebileceğiniz kültürlerin hepsi de aslında bizim kültürümüzdür. Anadolu zaten başlı başına bir kültür vahasıdır. Sorun, aslında bizim sahip olduğumuz bu kıymetli hazinenin farkında olmayışımızdır.”
“Batı kültürünün kesin bir tarfini yapmak mümkün değil”
“Geçtiğimiz yüzyıldan beri hakim kültür haline gelen batı medeniyetinin yol açtığı sorunlar sadece bize mahsus sorunlar değildir. Açıkçası bugün artık devasa bir tüketim canavarı gibi önüne gelen her şeyi yutan batı kültürü denen olgunun kesin bir tarifini yapmak mümkün görünmüyor.
Amerikalı antropolog şöyle diyor: “Sabah uyanan bir Amerikalının altındaki karyola, yakın doğuda icat edilmiş, Kuzey Avrupa’da uğradığı değişikliklerle bu hale gelmiştir. Yorganın hammaddesi pamuksa Hindistan, ketense yakın doğu, ipekse Çin menşeilidir. Ayağına giydiği terlik kızıl derililerin icadıdır. Ayakkabısı eski mısır, kravatı Hırvat, cüzdanındaki bozuk para Anadolu, tabak Çin, çatal İtalya kaynaklıdır. Sofrasındaki yemeklerin her biri başka bir coğrafyaya aittir. Okuduğu gazete Almanya’da icat edilen yöntemle, Çin’de geliştirilmiş madde üzerine basılarak ortaya çıkmıştır. İşte bu kişi gazetesinde söz konusu coğrafyalarda karışıklıklarla ilgili haberleri okuduğunda yüzde yüz Amerikalı olduğu için şükredecektir.”
“Lokantası boğaza nazır”
Biz teslimiyeti reddediyor, Türkiye’yi her alanda küresel düzeyde söz ve iddia sahibi ülke haline getirmenin mücadelesini veriyoruz. Ve Taksim meydanı inşallah çok daha farklı hale geliyor. Atatürk Kültür Merkezi, sadece 2 bin 500 kişilik salonda yapılan toplantılarla anılmayacak. Tüm içerdeki etkinliklere imkan hazırlayacak, gerek tiyatro noktasında gerek diğer kitap teşhir alanlarıyla, bütün oralardaki ben tabi kafe demeyeceğim. Oralardaki dinlenme noktalarında adeta kıraathaneleriyle çok daha farklı zenginliğe sahip olacak. En üst katındaki gerçekten hakikaten lokantası boğaza nazır, herhalde İstanbul’da benzeri olmayacak tabi tüm mesele oradaki takdim çok çok önemli. Türk mutfağının oradaki takdimi inşallah bir çekim alanını ayrıca oluşturacak. Sadece belli günlerde, akşamlarda değil her an hareket halinde olan bir mekan olarak tüm dünyaya hizmet verecek.”