02 Temmuz 2024 Salı
Ana sayfa » “Cenaze Geride Kalanların Acısıdır”
“Cenaze Geride Kalanların Acısıdır”

“Cenaze Geride Kalanların Acısıdır”

Ankara’da 29 kişinin hayatını kaybettiği intihar saldırısını gerçekleştiren Abdulbaki Sömer’in taziyesine giden HDP Van Milletvekili Tuğba Hezer’e sert eleştiriler yöneltilmişti. HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, olaya ilişkin açıklamalarda bulundu,” acı geride kalanların acısıdır” dedi.

RS FM’e konuşan Bilgen, Hezer’in taziye evine gitmesine tepki gösterenlere, “Ölenlerin kimliğine bakmadan geride kalanların acısını paylaşmak onaylamak anlamına gelmez” diye yanıt verdi.

İşte Bilgen’in o açıklaması;

-Cenaze törenleri geriye kalanların acısıdır. Konuya geride kalanların psikolojisi üzerinden bakmak gerekir. O eylemi onaylamak Ankara’dakilerin acısına duyarsız olmak gibi ele alınmamalıdır. Ölenlerin kimliğine bakmaksızın ölenlerin ailelerinin acılarını paylaşıyoruz. Olaya insan hakları bağlamıyla yaklaşıyoruz.

“Öfkeyle sergilenen tavırları anlamaya çalışmak, onaylamak anlamına gelmez”

-Oradaki bir arkadaşımızın acıyı paylaşması bu insanların niye bu kadar kolay ölüme gidiyor olmalarıyla ilgilidir. Öfkeyle sergilenen tavırları anlamaya çalışmak asla onaylamak anlamına gelmez. Her katıldığınız cenaze ortamındaki söylemlerin ortağı olmazsınız. Eğer gerçekten ölümlerden rahatsızlık duyuyorsak, asker polis, sivil, Kürt gençler ölmesin istiyorsak, Ankara’daki de 4 yaşındaki çocuk, Diyarbakır’da Cizre’de 3 aylık çocuklar ölmesin istiyorsak bu sorunların barışçı çözümüne dair ısrarlı davranmak zorundayız.

“Patlamanın olduğu yere karanfil bırakmaya da gittik. Medya sansürledi”

-İnsan ölümlerinin arasında ayrım yapmıyoruz. İnsan Hakları Heyeti olarak patlamanın yapıldığı yere karanfil bırakmaya gittik. Ama bir medya sansürü ile karşı karşıyayız. Oradaki cenazenin haber olduğu kadar, bizim bu ziyaretimiz de haber olacak mı acaba? Neden orası o kadar cımbızlanıyor da bizim ziyaretimiz haber yapılmıyor. Bizi Türkiye’nin Batı’daki acılarını paylaşma konusunda görmek istemeyen, bizi marjinalize etmek isteyen bir yaklaşım mı egemen medyada?