07 Ocak 2023 Cumartesi
Ana sayfa » Gazetecilik Yargılanıyor… Tarihi Duruşma Başladı
Gazetecilik Yargılanıyor… Tarihi Duruşma Başladı

Gazetecilik Yargılanıyor… Tarihi Duruşma Başladı

Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerine yönelik açılan ve gazeteciliğin yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, gazeteciliğin yargılandığı Cumhuriyet davasında 41 sayfalık bir savunma sundu. Atalay, “Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturma tam bir hukuk cinayetidir.” dedi. Cumhuriyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel “Cumhuriyet’e karşı operasyon, benim de tutuklanarak yazamaz ve konuşamaz, velhasıl gazetecilik yapamaz hale getirilmem için bir fırsat olarak kullanıldı ve bu, birilerinin aklına son anda geldi.” ifadelerini kullandı. Musa Kart ise “yanıtım, çok net ve kısa olacak: Bu suçlamayı aynen iade ediyorum” ifadelerini kullandı.

İşte Cumhuriyet gazetesinden Canan Coşkun’un haberine göre,  Akın Atalay ve Kadri Gürsel’in tarihi savunmalarından başlıklar;

“Bu yargılamanın birbirini tamamlayan iki amacı var. Birincisi, Cumhuriyet gazetesini ele geçirmek ya da susturmak. İkincisi, siyasi iktidarın istemediği haberleri, hoşuna gitmeyecek yazıları yayınlamayı düşünebilecek, aklının ucundan geçirecek gazetelere ve gazetecilere, maruz kalacakları akıbeti göstermek” diyen Atalay’ın savunması şöyle:

“Bu soruşturma tam bir hukuk cinayetidir”

“En sonda söyleyeceğimi en başında söyleyerek başlıyorum. Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturma tam bir hukuk cinayetidir. Cumhuriyet gazetesinin şahsında bütün gazetelere ve gazetecilere yönelik bir tehdit ve saldırıdır. Soruşturmanın nasıl ve neden başladığı, zamanlaması, soruşturma sürecinde yapılanlar, ortaya çıkan iddianame ve çoğu tekrar olan binlerce sayfa ek, soruşturmanın asıl savcısı, tanıkları ve bilirkişileri bir araya getirilince ortaya çok net bir fotoğraf çıkıyor:

Bu yargılamanın birbirini tamamlayan iki amacı var. Birincisi, Cumhuriyet gazetesini ele geçirmek ya da susturmak. İkincisi, siyasi iktidarın istemediği haberleri, hoşuna gitmeyecek yazıları yayınlamayı düşünebilecek, aklının ucundan geçirecek gazetelere ve gazetecilere, maruz kalacakları akıbeti göstermek.”

FETÖ’den hakkında soruşturma açılan soruşturma savcısı…

“Cumhuriyet gazetesi yöneticilerinin şahsında gazeteye yönelik terör soruşturmasını yürüten savcının adı Murat İnam’dır. Gazete yöneticilerinin onun talimatıyla gözaltına alındığının ertesi günü öğrendik ki, savcının kendisi FETÖ’ye üyelik suçlaması başta olmak üzere, çokça terör kapsamında suç işlemiş olmaktan Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde yargılanıyormuş. Hakkında bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet hapis cezasının yanı sıra başkaca suçlardan onlarca yıl hapis cezasına mahkum edilmesi isteniyormuş. Üstelik bu suçları işlediği yönünde hakkında kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeninin mevcut olduğu kanaatiyle adli kontrole tabi tutulmuş.

Düşünebiliyor musunuz, yayın politikasının temelinde laiklik ilkesinin savunulması bulunan kadim bir gazeteye, din temelli bir cemaat örgütlenmesi olarak filizlenen, giderek devletin içine yuvalanmış bir terör örgütüne dönüşmüş FETÖ adına faaliyette bulunma ithamında bulunuluyor. Hem de savcı olarak bu ithamı yapan kişinin kendisi FETÖ üyeliğinden sanık ve kanunlarımızdaki en ağır cezaya muhatap.

Hakimler ve Savcılar Kanununun 8. maddesine göre, bir kişinin hakim ve savcı adayı olmasına engel durumlar arasında, o kişi hakkında terör kapsamındaki suçlardan soruşturma açılması da var. Kovuşturma bile değil, hakkınızda bu suçlardan soruşturma açılması halinde bırakınız hakim ve savcılığı, aday bile olamazsınız. Aynı durum, Avukatlık Kanununun 5. maddesinde avukatlığa engel haller arasında sayılmıştır. Geçtiğimiz ay yayınlanan bir KHK ile silahlı terör örgütleri ile irtibat ya da iltisaklı olmak noterlik stajı yapmaya da arabuluculuk ve bilirkişilik yapmaya da engel hale geldi.

Görüldüğü gibi hakkındaki dava nedeniyle savcı adayı bile olamayacak bir savcının yürüttüğü soruşturma sonucunda düzenlenen bir iddianame nedeniyle burada sanık olarak bulunuyoruz. Bütün geçmişi, müktesebatı bu terör örgütünün demokratik, laik hukuk devleti bakımından oluşturduğu tehlikeyi, tehdidi kamuoyuna ve ilgililere duyurma ve anlatma ile dolu bir gazeteyi, aynı örgüte yardım etmekle suçlamak ölçülü, makul, aklı selim sahibi bir kimsenin öyle kolayca yapabileceği bir işlem değildir. Herhalde tam da bundan ötürü, bu terör örgütünün üyesi olmakla suçlanan ve yargılanmakta olan bir savcı eliyle böyle bir soruşturma yaptırılabilmiştir.

Dinlediği tanıkların, seçtiği bilirkişinin kimlik, ehliyet ve liyakatleriyle birlikte kendi durumunu ve yapılan soruşturma içeriğini bir bütün olarak değerlendirdiğimde şunu söylemek isterim. Böylesi bir malzemeden üretilen ve ancak bir ironi metni olabilecek iddianamenin bir mahkemeye götürülmesi hem hukuka, hem mahkemeye saygısızlıktır.

İnsan gerçekten merak ediyor, bu kadar akıl dışılık, mantıksızlık, sorumsuzluk ve ciddiyetsizlik aynı anda nasıl olabilir? Benim tüm bu süreçten çıkarabildiğim değerlendirmem şudur:

Biliyorsunuz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) adil yargılama ilkesi ile ilgili olarak içtihatlarında sürekli tekrar ettiği bir deyiş var; “Adaletin yerine getirilmesi yetmez, yerine getirildiğinin gösterilmesi de gerekir” der. Cumhuriyet gazetesi soruşturmasının sahipleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu deyişinden ilham olarak yeni bir deyişe imza atmışlar. Diyorlar ki, söz konusu Cumhuriyet olunca, “Adaletsizliğin yapılması yetmez. Adaletsizlik yapıldığının gösterilmesi de gerekir” ki ibret-i alem olsun.”

Cumhuriyet gazetesi halen bu ilkeler çerçevesinde yayınını sürdürüyor. Yayın politikasının değiştiği iddiası doğru değildir.267 gündür tutuklu olan ve bugün ilk kez hakim karşısına çıkan yazarımız Kadri Gürsel, yaptığı savunmada FETÖ ile iltisaklı olduğu suçlamalarını reddeti ve FETÖ’nün adının henüz ‘cemaat’ olarak anıldığı dönemde uyarılarda bulunduğunu belirterek, “Mevcut iktidarın, geçmişte bu grupla sürdürdüğü fiili koalisyon ortaklığını teşhir ettim ve bu meşum işbirliğinin ülkeye vereceği zararı öngördüm. O zamanki adıyla cemaatin, iktidardan aldığı güç ve destek sayesinde kurduğu komploların sonucunda AKP’nin de bu ittifakın kurbanı olabileceğini çeşitli vesilelerle ifade ettim. Çok sayıda yazım, konuşmam ve TV programlarında söylediklerim bunu kanıtlar. Bütün öngörülerim gerçekleşti. Her şey arşivlerdedir.” dedi.

Akın Atalay’ın tüm suçlamaları çürüttüğü savunmasının tam metni için buraya tıklayınız 

“Yazamaz ve konuşamaz, velhasıl gazetecilik yapamaz hale getirilmem için bir fırsat olarak kullanıldı”

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen Cumhuriyet Gazetesi Davası’nda, Kadri Gürsel ise savunmasında  “Cumhuriyet’e karşı operasyon, benim de tutuklanarak yazamaz ve konuşamaz, velhasıl gazetecilik yapamaz hale getirilmem için bir fırsat olarak kullanıldı ve bu, birilerinin aklına son anda geldi.” dedi.

267 gündür tutuklu olan ve bugün ilk kez hakim karşısına çıkan Cumhuriyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel, yaptığı savunmada FETÖ ile iltisaklı olduğu suçlamalarını reddeti ve FETÖ’nün adının henüz ‘cemaat’ olarak anıldığı dönemde uyarılarda bulunduğunu belirterek, “Mevcut iktidarın, geçmişte bu grupla sürdürdüğü fiili koalisyon ortaklığını teşhir ettim ve bu meşum işbirliğinin ülkeye vereceği zararı öngördüm. O zamanki adıyla cemaatin, iktidardan aldığı güç ve destek sayesinde kurduğu komploların sonucunda AKP’nin de bu ittifakın kurbanı olabileceğini çeşitli vesilelerle ifade ettim. Çok sayıda yazım, konuşmam ve TV programlarında söylediklerim bunu kanıtlar. Bütün öngörülerim gerçekleşti. Her şey arşivlerdedir.” dedi.

Kadri Gürsel’in savunmasının tam metni için buraya tıklayınız

267 gündür tutuklu olan çizerimiz Musa Kart, mizah dolu savunmasını tamamladı. Musa Kart savunmasında,’Başta FETÖ olmak üzere bütün terör örgütlerine karşı çizilmiş en sert karikatürlerin altında imzam var. Bodrum’da deniz manzaralı bir odada 3 gün kalmayı umarken, Silivri’de beton manzaralı hücrede 9 ay kaldım. Yaşadıklarım bir rezervasyon hatası diye geçiştirilebilecek gibi değil” dedi. Kart “yanıtım, çok net ve kısa olacak: Bu suçlamayı aynen iade ediyorum” ifadelerini kullandı.

Musa Kart’ın savunmasının tam metni için buraya tıklayınız