02 Temmuz 2024 Salı
Ana sayfa » Darbe Raporuna 307 Sayfalık Muhalefet Şerhi
Darbe Raporuna 307 Sayfalık Muhalefet Şerhi

Darbe Raporuna 307 Sayfalık Muhalefet Şerhi

CHP, TBMM Darbe Komisyonu’nun hazırladığı 15 Temmuz Darbe raporuna ilişkin 307 sayfalık muhalefet şerhini açıkladı. Raporda, “kontrollü darbe” ifadesi tekrarlandı, “En son yapılan haksız, hileli ve mühürsüz referandumla parlamenter rejim rehin alınmıştır” denildi.  CHP ve MHP’den Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun raporuna “FETÖ’nün siyasi ayağı olmadığı” eleştirisiyle tepki gelmişti. Rapor, CHP’nin komisyon üyeleri Zeynel Emre, Aykut Erdoğdu, Sezgin Tanrıkulu, Aytun Çıray tarafından hazırlandı.

Darbe Raporuna 307 Sayfalık Muhalefet Şerhi

İşte T24’ten Hülya Karabağlı’nın haberine göre CHP’nin o raporundan başlıklar;

“Kontrollü darbe olarak tarihe geçmiştir”

CHP’li vekillerin, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimine ilişkin olarak hazırladığı rapor, kamuoyu ile paylaşıldı. CHP, komisyona muhalefet şerhi düştüğü raporunda “15 Temmuz hain darbe girişimi öngörülen, önlenmeyen ve sonuçları kullanılan bir ” dendi.

“Fuat Uğur’un bildiklerini MİT’in bilmiyor olması düşünülemez”

Darbe girişiminden bir gün önce, 14 Temmuz’da, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yaklaşık 6,5 saat boyunca baş başa görüştüğü vurgulandı. Ayrıca CHP raporunda Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur’un 24 Mart 2016, 2 Nisan 2016 ve 21 Nisan 2016 tarihlerinde yazdığı üç yazısını hatırlatarak “Fuat Uğur ve benzeri yazarların darbeden aylar öncesi paylaştığı bu yazılar MİT için açık istihbarat kaynağı olup, Fuat Uğur’un bildiklerini MİT’in bilmiyor olması düşünülemez” ifadesi kullanıldı.

Aykut Erdoğdu’nun açıkladığı muhalefet şerhi niteliğindeki rapordaki, “kontrolü darbe” başlığıyla dikkati çeken bölüm şöyle:

“Darbe girişiminin olacağını bilen ve bekleyenlerde vardı”

“15 Temmuz 2016 gerçekleştirilen kanlı ve hain kalkışma bu memleketin masum yurttaşları için beklenmeyen, şok edici ve dehşet verici bir gelişme olmuştur. Ancak bu hain darbe girişiminin olacağını bilen ve bekleyenlerde vardır.

15 Temmuz darbe girişiminden aylar önce yazılan yazılardan darbe girişiminin bilindiği hatta bu girişimin hazırlık sürecinin takip edildiği anlaşılmaktadır. Bu konuda en açık kanıt darbeden 4 ay önce Fuat Uğur’un Türkiye Gazetesinde 24 Mart 2016, 2 Nisan 2016 ve 21 Nisan 2016 tarihlerinde yazdığı üç yazısıdır.

Fuat Uğur’un 24 Mart 2016, 2 Nisan 20016 ve 21 Nisan 2016 tarihli yazılarında kamuoyuyla paylaştığı bilgiler 15 Temmuz hain darbe girişiminde ve sonrasında aynen gerçekleşmiştir.

Fuat Uğur ve benzeri yazarların darbeden aylar öncesi paylaştığı bu yazılar MİT için açık istihbarat kaynağı olup, Fuat Uğur’un bildiklerini MİT’in bilmiyor olması düşünülemez.”

“Cemaat bağlantısı devlet tarafından bilinen isimler tarafından hazırlandı”

“Kanlı darbe girişimi sonrası düzenlenen Savcılık iddianamelerinin incelenmesinden cemaatin darbe hazırlıklarına 2015 son aylarından itibaren başladığı anlaşılmaktadır. Darbeye hazırlık faaliyetleri Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş tarafından yürütülmüştür. Adil Öksüz ve diğer planlayıcılar darbe girişiminden çok önce cemaat bağlantısı devlet tarafından bilinen isimlerdir. Bu isimler Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki örgüt elemanlarıyla bağlantı kurarak hazırlık faaliyetlerini yönetmiş, sıklıkla ve aynı zaman dilimlerinde ABD’ye seyahat etmişlerdir. Darbeye hazırlık sürecinde üst düzey cemaat imamı oldukları darbeden çok önce bilinen Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş tarafından darbeye hazırlık amaçlı birçok toplantı yapılmış ve bu toplantılara onlarca üst rütbeli subay katılmıştır.”

“MİT dış makamlarla yazışmalarında darbe beklentisi yer alıyor”

“MİT’in “TSK bünyesinde istihbarat toplayamadığından darbe girişiminin tarihi konusunda net bir istihbarata önceden ulaşılamadığı” savunması geçerli kabul edilmemektedir. Çünkü güvenlik ve istihbarat makamları tarafından bilinen ve takip edilmesi gereken “Cemaatin Hususileri” olarak adlandırılan başta Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş asker değil sivil kişilerdir. Darbeye hazırlık ve planlama toplantılarının çoğu askeri bölgelerde değil sivil bölgelerde yapılmış binlerce asker bu toplantıya iştirak etmiştir.

MİT Müsteşarlığı TBMM Araştırma Komisyonu’na yönelik yazdığı 22.05.2017 tarihli yazısında “MİT’in daha önce dış makamlarla paylaşılan notlarda cemaatin darbe girişiminde bulunabileceğini bildirdiğini ancak TSK bünyesinde istihbarat toplayamadığından darbe girişiminin tarihi konusunda net bir istihbarata önceden ulaşılamadığı” bilgisiyle darbenin bilindiğini ve beklendiğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde ikrar etmiştir. Bu durum 15 Temmuz hain darbe girişiminin öngörülen bir darbe girişimi olduğunu tarihi bir gerçeklik olarak önümüze çıkmaktadır.”

İzaha muhtaç durumlar

“15 Temmuz darbe girişiminin hemen öncesinde öngörülen darbenin öncül belirtileri ortaya çıkmıştır. 14 Temmuz 2016 tarihinde yani kalkışmadan bir gün önce Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığı 4. Dönem Özel Kuvvetler İhtisas Kursu Mezuniyet törenine katıldığı, önceki yıllarda böylesine bir törene katılma geleneği olmadığı, bu tören sonrası MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la Özel Kuvvetler Komutanlığı bahçesinde 18:00 – 00:30 arası yaklaşık 6,5 saat boyunca baş başa görüştüğü ifadelerle ortaya çıkmıştır.

Kara Kuvvetleri Komutanı’nın 15 Temmuz günü İzmir programını erken keserek rutin YAŞ görüşmeleri için Ankara’ya çağrılması ve aynı uçakta hain darbe girişiminin başında en yüksek rütbeli subayı olan Org. Akın Öztürk’ün olması ve aynı gün darbe girişiminin başlaması izaha muhtaç bir durumdur.”

“MİT’in cumhurbaşkanına haber vermemesi anlaşılamamaktadır”

“İhbarcı O.K. “aynı cemaatten” vurgusuyla “kalkışmanın bir cemaat operasyonu ve bir darbe girişimi” olduğunu açıkça söyleyerek durumun vahametini ortaya koymuştur. Bu koşullar altında MİT Müsteşarının Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a derhal bilgi vermemesi ve güvenlik birimlerini teyakkuz haline geçirmesi gerekirken bu görevini ihmal etmiş olması anlaşılamamaktadır.”

Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar Güler’in beyanından MİT Müsteşarı’nın Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirmek istediği ancak ulaşamadığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında Cumhurbaşkanı Koruma Müdürü Muhsin Köse’ye “Muhsin sana dışarıdan bir saldırı olsa buna karşı koyacak kadar gücün, kuvvetin ve adamın var mı?” sorusuyla durumun vahametini anlattığı ancak detay bilgi vermediği anlaşılmaktadır.

Bu soru hayatın olağan akışı içerisinde sorulabilecek bir soru değildir. Bu durumda Hakan Fidan ve Muhsin Köse tarafından Cumhurbaşkanı’nın bilgilendirilip bilgilendirilmediği hususu karanlıkta kalmakta ve makul şüpheler artmaktadır.”

“Bütün önlemleri aldık’ diyen Genelkurmay başkanı rehin alınmıştır”

“Genelkurmay Başkanı gerek savcılığa verdiği ifadesinde gerek TBMM Araştırma Komisyonu’na gönderdiği tarihsiz yazısında olayın öğrenilmesini müteakip alınabilecek tüm önlemleri aldığını bildirmektedir. Ancak alınan bu önlemlerin yetersiz olduğu ve Genelkurmay Başkanı ve bazı Kuvvet Komutanların darbeciler tarafından enterne edilerek rehin alındığı da üzücü bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.”

“Genelkurmay başkanının emrine rağmen Kuvvet Komutanları düğünde”

“Genelkurmay Başkanı’nın tüm kuvvet komutanlıklarına 18:30’da hareket merkezleri aracılığıyla ilettiği emirler saat 19:26’da adreslerine ulaşmıştır. Bu emirlere rağmen TSK’nın komuta kademesinin önemli bir kısmı düğünlere katılmış ve düğünlerde derdest edilerek enterne edilmiştir. Bu durum izah edilememektedir.”

“O kural uygulansaydı darbe açığa çıkardı”

“Özel Kuvvetler Komutanı Korg. Zekai Aksakallı’nın Ankara’da görülen darbe davasının duruşmasında dile getirdiği “TSK’da kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz tedbir olarak ‘personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Birlik komutanları kışlalarında, mesaiye devam edilir. Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural 15 Temmuz’da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır. Uygulansaydı darbe girişimi baştan açığa çıkardı” şeklindeki ifadesi şüpheleri artırmıştır.”

“Hiç hazırlık tespit edilemeyen Güvercinlikten helikopterler nasıl havalandı?”

“Kara Havacılık Komutanlığında yaklaşık 2 saat süren incelemelerinde durumu hiç belli etmeden dikkatli incelemeler yaptığını ve personele sorduğu sorularla bilgi almaya çalıştığını incelemeler sırasında herhangi bir hareket hazırlığı görmediğini ve 21:25 sıralarında Kara Havacılık Komutanlığından ayrıldığını beyan etmektedir. Ancak Kara Kuvvetleri Komutanı’nın hiçbir hareket görmediği Güvercinlik Kara Havacılık Okul Komutanlığından Kara Kuvvetleri Komutanının ayrılmasından dakikalar sonra helikopterlerin havalanarak hain darbe girişimine katılabilmiş olması izah edilememektedir.”

“Darbeyi eniştemden öğrendim açıklaması anlaşılmaz”

“MİT’in bildiği ve dış makamları bilgilendirdiği Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın öngörülen bu darbe başladıktan sonra Cumhurbaşkanı’nın “darbeyi eniştemden öğrendim” demesi Başbakan’ın “eşten dosttan öğrendim” demesi ve sanki hiç bilmedikleri ve beklemedikleri şok edici bir gelişmeyle karşılaşmış gibi davranmaları anlaşılamamaktadır.”

“Önlenmeyen darbe girişimi”

“Öngörülen darbe girişimi 15 Temmuz günü öğleden sonra 14:20 itibariyle öğrenilmiş ancak yukarıda belirtilen bilgi ve bulgular ışığında gerekli bilgilendirmelerin yapılmadığı ve etkin önlemler alınmadığı anlaşılmıştır. Bu ihmaller zinciri sonucunda 15 Temmuz hain kalkışması önlenmeyen darbe girişimi olarak tarihe geçmiştir.”

“Erdoğan’ın karşı darbesinin propaganda aracı”

 

“Darbe araştırma komisyonu fiilen lağvedilmiş ve komisyon darbeyi girişimini araştıran değil Erdoğan’ın karşı darbesini aklayan bir kara propaganda aracına dönüşmüştür. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbeye karşı direnen bütün kişi ve kurumları aldatarak başlattığı karşı darbe sürecinin hukuki silahı OHAL olmuştur. OHAL KHK’larıyla devlet tarumar edilmiş ve TSK’nın emir komuta sistemi parçalanmıştır.”

“Halkın bilgi almasını engellemek için gazeteciler tutuklandı”

“Gerek 15 Temmuz darbe girişimi gerek Erdoğan darbesi karanlıkta tutabilmek ve halkımızın bilgi almasını engellemek için gazeteci tutuklayarak, gazete, televizyon, radyo ve haber siteleri kapatılarak basın susturulmuş ve sansür edilmiştir. Özellikle yayın hayatları Cemaatle mücadele etmekle geçen ve bu mücadelede ağır bedeller ödeyen Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerine Cemaat suçlamasıyla yapılan adaletsizlikler karşı darbe sürecinin güç gösterisine dönüşmüştür.”

“Tutukluluk ve OHAL fiili cezaya dönüşmüştür”

“Cemaatle mücadele bahane edilerek içlerinde cemaatle hiç ilgisi olmayan on binlerce kamu görevlisinin de olduğu yüzbinlerce insan gözaltına alınmış, tutuklanmış veya ihraç edilmiştir. Tutukluluk ve ihraç işlemleri aileleri özellikle çocukları da kapsayacak şekilde fiili cezaya dönüşmüştür. Tescilli Cemaatçiler yurt içinde ve yurt dışında serbestçe dolaşırken en alt düzeyde on binlerce kamu görevlisi hiçbir savunma hakkı tanınmadan açlığa ve sefalete mahkum edilmiştir. Hayatları cemaatle mücadeleyle geçen on binlerce kamu görevlisi de sırf muhalif oldukları için AKP’nin gadrine uğramış işlerinden ve aşlarında olmuşlardır.”

Başta Anayasa mahkemesi olmak üzere hiçbir yargı kuruluşunun ve hiçbir yargıcın hakim güvencesi kalmamış hakim ve savcılar OHAL silahıyla rehin alınarak AKP’nin emir erine dönüştürülmeye çalışılmıştır. Bu duruma direnen ve Cemaatle hiçbir ilgisi olmayan hakim ve savcılar terörist damgasıyla Cemaat çuvalına atılmışlardır.”

“Kamu görevlerine AKP yandaşları atanmıştır”

“Karşı darbe sürecinde boşaltılan kamu görevlilerine AKP yandaşları doldurulmuş Erdoğan parti devleti inşası süreci başlamıştır. OHAL olağanlaşmış KHK’lar kanunlaşmıştır.

En son yapılan haksız, hileli ve mühürsüz referandumla parlamenter rejim rehin alınmış yerine gayri meşru bir Başkanlık rejimi kurulmuştur.

Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere 15 Temmuz hain darbe girişimini sonuçları kullanılmış ve karşı darbe gerçekleştirilmiştir. Bu sebeplerle 15 Temmuz darbe girişimi karşı darbe yapmak amacıyla sonuçları kullanılan bir darbe girişimidir.

Muhalefet şerhimizde detaylarıyla anlatıldığı üzere 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi Öngörülen, Önlenmeyen ve Sonuçları Kullanılan bir Kontrollü Darbe olarak tarihe geçmiştir.”