Sultanahmet saldırısı sonrası Türkiye’nin Suriye ve IŞİD politikası yeniden tartışılmaya başladı. Almanya ise saldırının ardından Türkiye’nin IŞİD’le yeterince mücadele edip etmediğini sorguluyor.
Alman Sosyal Demokrat Parti Meclis Grup Başkan Yardımcısı Ralf Mützenich, Türkiye’de durumun endişe verici boyutta olduğunu söyledi. Deutschlandfunk radyosuna konuşan Sosyal Demokrat Partili politikacı, Türkiye’nin IŞİD tehlikesini hafife almış olabileceğini söyleyerek, “IŞİD’in Türkiye’de rahat hareket etmesi, ülkeyi zorluyor. Erdoğan ve hükümeti çok uzun süre Esad rejimine zarar vermek için her grupla işbirliği yaptı. Bu nedenle Ankara büyük olasılıkla IŞİD’e de belirli oranda hareket alanı sağladı. Türk hükümeti şimdi Suriye ya da Irak’ta durumun ne kadar zor olduğunu anladı” dedi.
IŞİD Geçişine Göz Yumuluyor
Almanya Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir, Birinci Alman Televizyonu’nda (ARD) katıldığı sabah programında Sultanahmet’teki intihar saldırısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Türkiye’nin IŞİD mensuplarını sınırdan geçişine göz yumduğunu savunan Özdemir, “Saldırının, Türkiye’nin IŞİD karşıtı koalisyona katılmasının intikamı olduğuna dair bazı emareler var” dedi. Özdemir, Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesinin ‘inandırıcı’ şekilde sertleştirilmesini talep etti. Özdemir, radikal İslamcı terörün küresel bir sorun olduğunu, bu nedenle herkesin IŞİD’e karşı savaşa katılması gerektiğini belirtti.
“Türk Kürt Gerilimi Tırmansın İsteniyor”
Washington merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nin Türkiye ve Ortadoğu uzmanı Aaron Stein, Sultanahmet saldırısı ardından kaleme aldığı analizde, IŞİD’in Türkiye’de taktik değişkliğiyle ekonomi hedeflerine yöneldiğini belirtti. Stein’in tespitleri şöyle;
-En son yaşanan olaylar, IŞİD’in, Türkiye’deki şebekesinin varlığının devamını işaret ediyor. Bu ağa yönelik sıkı önlemlere rağmen IŞİD üyeleri, Türkiye üzerinden hareket edip saldırılargerçekleştirmek için bu ağdan yararlanmayı sürdürüyor.
-Son yaşananlar, IŞİD’in iki başlı bir stratejiye sahip olduğunu da gösteriyor. Buna göre örgüt, bir yandan Türk-Kürt gerilimini daha da alevlendirirken diğer yandan Türk ekonomisine desaldırıyor.
-Örgüt, bunlardan ikincisinde başarı elde etti. Dolayısıyla şimdi, ortadaki kaygı şu: IŞİD’in Türkiye’deki ekonomik hedeflere yönelik saldırısı daha yeni başlamış olabilir. Ayrıca bu, Türkhedeflerine yönelik çok daha bütünlüklü saldırı çabalarının başlangıcı da olabilir.”
‘IŞİD Anadolu’ya Kendini Ekiyor’
Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Doç. Mehmet Akif Okur’un DW’ye yaptığı açıklamada önemli detaylar var. IŞİD’in türkiye saldırılarını üstlenmemesinin bir anlamı olduğunu söyleyen Akif Okuru’un analiz şöyle;
“Bu işin özü istihbarattan geçiyor. Türkiye de bir yandan IŞİD’le olan mesafeyi korumak için sınırlarındaki güvenlik önlemlerini artırıyor, bir yandan da istihbarat bilgisini güçlendirmeye çalışıyor. İlginçtir ki IŞİD, Türkiye’deki eylemlerini hiç üstlenmiyor. Türkiye’deki eylemlerin arkasında kimler var bilinmiyor. Bunun da bir anlamı var. IŞİD; Türkiye’ye karşı bir cephe savaşı açmıyor, kendini Anadolu topraklarına ekip, yerleştirmek istiyor. İşte bu da büyük tehlike. Türkiye toprakları IŞİD elemanlarıyla dolup taştığında Türkiye bütün güvenlik sistemini, kodunu yenilemek durumunda ve bunu yapana kadar da neler olacağı bilinmeziyle mücadele etmek durumunda. Bu tehlikeye karşı yeni bir sistem gelişitirilmek zorunda.”
Açık Kapı Politikası
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi Başkanı Sinan Ülgen Deutsche (DW) Welle sorularını yanıtladı. Ülgen Sultanahmet patlamasının ardından Suriye politikasında değişiklik olmayacağını söyledi. “Türkiye zaten bütün riskleri biriktirdi” diyen Ülgen, Türkiye’nin Suriyeli mültecilere karşı uyguladığı ‘açık kapı’ politikasına gönderme yaparak ülkeyi ‘tehlikeli günler’ beklediğine vurgu yaptı:
“Sultanahmet’teki patlama diğer bombalamalardan farklı. Diğer bombalamalar Türkiye kaynaklı bir şebekenin operasyonlarıydı. Bu sefer ki; mülteci olarak Türkiye’ye girmiş Suriyeli bir bomba. Bu da Türkiye’nin karşılaştığı tehlikenin boyutlarını artırıyor. Suriyeli sığınmacılar arasında da bu tip bombacılar çıkabileceğini gösteriyor. Bundan böyle Türkiye için hem Suriye’ye geçişler hem de hem de 2 milyondan fazla Suriyeli mültecinin güvenlik durumu tehlikeli. Ancak Türkiye’nin; mültecilerin soruşturma ve analizini yapacak durumu da yok. Hiçbir güvenlik filtresi uygulanmadan Suriye’den gelenler kabul edildi. Birçok güvenlik önleminden söz ediliyor ancak Türkiye’nin bu riski azaltması gerekir. Türkiye’de bomba her an, her yerde patlayabilir. Bu durumda nasıl güvenlik önlemleriyle ilerleneceği de ciddi kafa karışıklığı yaratıyor. IŞİD’e karşı hiçbir tolerans yok, sert önlemler alınıyor ama sonuçlarının neler olduğu üzerine de değerlendirme yapmak gerekiyor.”