Gazeteport

“İsteseniz de İstemeseniz de Meclis’ten Geçecek”

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, kamuoyunda tepkilere neden olan müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesine ilişkin “İsteseniz de istemeseniz de Meclis’ten geçecek” dedi. Erdoğan, müftülere nikah kıyma yetkisi üzerinden CHP lideri Kılıçdaroğlu’na da çirkin bir imada bulundu.

“İsteseniz de İstemeseniz de Meclis’ten Geçecek”

Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:

“Türkiye’yi, FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri ile köşeye sıkıştıramayanlar kendileri doğrudan araya girmeye başladılar. AB’deki serbest dolaşım hakkımızı sürekli erteliyor ve bizleri oyalıyorlar. Bunun için göçmenlerin Avrupa’ya yönelmesini engellemek amacıyla kendilerinin önerdiği yardımlar yapılmıyor. Tüm teamüller ve diplomatik kurallar yok sayılarak ABD’ye vize başvuruları askıya alınıyor.”

“IŞİD’le Türkiye’yi yan yana göstermeye çalışıyorlar”

“IŞİD’e karşı en ciddi mücadeleyi yürüten Türkiye’yi terör örgütleri ile yan yana göstermenin yolları aranıyor. Ekonomimizle ilgili olumsuz spekülasyonlar üretiliyor. Gezi olayları sırasında bir kesim çerden çöpten bahanelerle sokaklarda olay çıkarmaya başladığında milletimiz oyunu gördü ve ona göre pozisyon aldı. 17-25 Aralık’ta milletimiz bize her zamankinden çok daha fazlasıyla sahip çıktı. 7 Haziran’dan sonra hiçbir parti tek başına iktidara gelemeyince kimlerin eski Türkiye hayali ile yerinde duramadığını yine en iyi milletimiz gördü. 1 Kasım’da durumu düzeltti.

PKK terör örgütünü tekrar devreye soktular. Aynı dönemde DEAŞ terör örgütünün de canlı bomba saldırıları artmaya başladı. Bu örgütün ipini elinde tutanların hedef olarak ülkemizi gösterdiği anlaşılıyordu. 15 Temmuz gecesi yeni bir hamle yaptılar. Bu defa bambaşka bir manzara ortaya çıktı. Milletimiz tarihinde ilk defa darbecilere karşı fiilen mukavemet gösterdi. Biz de milletimizle birlikte darbecilerin karşısına dikilerek bu teşebbüsün akamete uğratılmasını sağladık. Hemen arkasından Fırat Kalkanı ile bizi durduramayacakları mesajını darbenin arkasındaki güçlere verdik.Türkiye’ye siyasi, sosyal, diplomatik, askeri, ekonomik, tüm alanlarda diz çöktüremeyenler yeni oyunlarla karşımıza çıkıyor. “Namert kaçar, mert direnir” diyoruz. Biz sadece direnmekle kalmıyoruz, kendi oyun planımızı adım adım uyguluyoruz. Savunmamızı güçlendirirken taarruzu da ihmal etmiyoruz.”

“Türkiye’yi batı ve dünyadan tecrit için ellerinden geleni yapanlar beyhude uğraşıyorlar”

“Türkiye’yi batı ve dünyadan tecrit için ellerinden geleni yapanlar beyhude uğraşıyorlar. AB serbest dolaşım hakkı vermedi de ne oldu? Dünya başımıza mı yıkıldı? Hala oyalıyorlar. Bu minderden biz değil siz kaçacaksınız. Eğer dürüstseniz yapın açıklamanızı. Açıklamayı yapın bitirelim işi. Bizim size ihtiyacımız yok. Karşılıklı bir ihtiyaç formülü var. İran’da, Ukrayna’da, Sırbistan’daydım. Bu salı da Polonya’ya gidiyoruz. Eşi benzeri olmayan ev sahipliği için sayın Vuçiç’e, Sırbistan halkına ve Sancak’taki tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.

Müttefik dediğimiz kimi devletlerin ülkemize karşı sergiledikleri iki yüzlü tutumdan biz çok rahatsızız. Arkamızdan oynadıkları oyunların çirkinliği artık gizlenemez hale gelmiştir. Artık bu mızrak bu çuvala sığmıyor. Bize demokrasi dersi, hukuk devleti dersi, hak ve örgürlükler dersi verenlerin işlerine gelmediğinde bu kavramlardan ne kadar kolay vazgeçebildiklerini açık ve net görüyoruz.”

“Bir gece ansızın gelebiliriz dedik, silahlı kuvvetlerimiz şu anda operasyonda”

Terör örgütüne parasız olarak bu kadar silahı vermenin gayesi ne olabilir. Burada soru işaretleri oluşmuyor mu? Bir Astana süreci başlattık. Rusya, Türkiye ve İran üçlü olarak karara vardık. ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ dedik, bu gece silahlı kuvvetlerimiz şu anda operasyonunu başlattı.

“Kimse bize ‘niye bunu böyle yaptınız?’ diyemez”

“Suriye’ye 911 kilometre sınırı olan biziz. Her an taciz ve tehdit altında olan biziz kimse bize “niye bunu böyle yaptınız?” diyemez. Sınırı olan biziz. Bu ülkede değil, ülkenin dışında da Kılıçdaroğlullarının sayısı çok fazla. Bir taraftan sınır ötesine çıkılmasına “evet” diyeceksin. Aynı konuşmada “Suriye’de ölenlerin sorumlusu Erdoğan’dır” diyeceksin. Yanında taşıdığı adamların her biri bir alem. Çanakkale’de hepsi, siz burada eğitime geldiniz, kendilerinin eğitime ihtiyacı var. İçmeyin de daha sonra için. Burası şehadet makamlarının oluştuğu yer. Biz bu hassas noktada İdlib’de, oradaki kardeşlerimizin de izzetini korumanın, mağduriyetini gidermenin gayreti içindeyiz. Şu anda Afrin’de, Kürt, Türkmen vatandaşlarımız, bunun yanında da PYD ve YPG var. Bu mücadelenin altında o da var. O rejimden biz herhangi bir şey bekleyemeyiz. O rejimin böyle bir derdi yok. Strateji uygun bir şekilde devam ediyor, temennim odur ki kısa zamanda bu biter. Bununla beraber bir Irak süreci de var. Kuzey Irak’ın da bu hale gelmesinin failleri bellidir. Onları da gündeme getiririz, onları da gün yüzüne çıkarırız.

Tel Afer, 400 bin Türkmenin olduğu yer. Bu insanların hepsi, 10 bini hariç, buradan kaçtı. 100 bini bize sığındılar. Aynı şey Sincar için geçerli. Tuzhurmatu’da Türkmenler var. Bütün bunlarla da biz ilgilenmek durumundayız. “Bize ne ya” diyemeyiz. Biz Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz.

Teröristler öldürüldü, sözde milletvekilleri onları gittiler teslim aldılar. Demek ki bunlar terör örgütü ile iç içe. Farkları yok. Bunları görmemiz lazım.”

“Asla etnik milliyetçilik yapmayacağız”

“Biz asla etnik milliyetçilik yapmayacağız. Biz bu noktada, ırkçılık noktasında asla böyle bir yaklaşım içinde olmayacağız. Tüm etnik unsurlar, birbirimizi yaradandan ötürü seveceğiz.

Siz sadece bir etnik yapının bu ülkede egemenliği için çalışıyorsunuz, buna müsaade etmeyeceğiz. Zira biz tek vatan diyoruz, 780 bin kilometrekarede herhangi bir yeni unsur oluşturmanın gayretine girenlere de müsaade etmeyeceğiz. Varsın gelsin sizin milletvekilleriniz teröristleri o dağlardan tepelerden toplasınlar.”

 

“Zaman zaman makam mevki değişikliğini gerektirebilir. Bundan dolayı da kimse üzülmemeli”

“Bir kısım arkadaşlarım görevlerine devam ediyor. Değişim ihtiyacı olan yerlerde bugüne kadar hizmet etmiş arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bizim bu kardeşlerimizle, yollarımızı kaybettik diye bir şey kesinlikle anlaşılmamalı. Biz buna sıradan, diğer partiler gibi bakmayacağız. Davada olay zaman zaman makam mevki değişikliğini gerektirebilir. Bundan dolayı da kimse üzülmemeli. Kime ne zaman hangi mevkide görev düşeceği belli olmaz. Belediyelerde de şimdiden bir takım düzenlemeler yapmaya başladık. Kritik gördüğümüz bir takım yerlerde mevcut isimlerin çekilmesi konusundaki kararımızı adım adım hayata geçiriyoruz.

En anakronik ana muhalefet partisine sahibiz. Tüm kadroları, yabancı devletlerden terör örgütlerine kadar tüm aktörlerin yanındadır. Hemen hesap yapmışlar, “50 milyar zarara girdik krizde” diye. Sözde adalet yürüyüşü yapıyorlar, terör örgütü mensupları ve onlarla beraber olanlarla birlikte. Başımıza adeta, FETÖ’nün şakirti, PKK’nın yoldaşı, AB’nin 5. kolu kesildiler.

Ey Amerika. 400 dönüm arazide böyle bir kişi besliyorsun ondan sonra da belge istiyorsun. Al sana belge. Zaten gönderdiğin bir büyükelçi var ki adeta Amerika’yı yönetiyor. Kendine göre bize bunların belgeleri verilmedi diyor. Bunun belgesini sana Dışişleri Bakanlığı vermez, yargı verir. 4’ünden beri kimse görüşme talebinde bulunmadı. Dünyaya da yalan söylüyorlar. Elbette biz ülkemizde kendini sosyal demokrat hisseden herkese saygı duyduk, duyuyoruz.”

“Ben Ecevit’in anlayışına sataşıyorum””

“Bugünkü CHP ile kitaplarda okuduğumuz bazıları arasında irtibat görmüyorum. Diyor ki, “Ecevit’e sataşma”. Ben Ecevit’in anlayışına sataşıyorum. Ben bu milletin temsilcilerinin, Amerika’nın başkanının tırabzana oturup kendisinin de el pençe divan durmasını kabul edemiyorum.”

“Ben de talimatını verdim. Bu belediye başkanını konuşturmayacaksınız”

Çanakkale’nin belediye başkanı ciddi bir terbiyesizlik yaptı. Bizim meclis üyemize, bir bayan, hani bunlar kadın hakları savunucusuydu, seçilmiş bir meclis üyesine, “sesini kes”, “çık”, diyor. Ben de talimatını verdim. Bu belediye başkanını 18 Mart’ta Çanakkale törenlerinde konuşturmayacaksınız. Oradaki düzenlemenin faili hükümettir, validir. Bu seçilmişler için de böyle bir adımı attı. Bunun hesabını verecek.

“İsteseniz de İstemeseniz de Meclis’ten Geçecek”

Erdoğan müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesine ilişkin, “Ben de buradan bununla ilgili açıklama getireyim. Bunlar milleti tanımadıkları gibi kanun da bilmiyorlar. Şu anda nikahları kim kıyıyor. Bir kamu görevlisi olan belediye başkanı veya onun yetki verdiği nikah memuru. Bizim vatandaşlarımızın kahir ekseriyeti, resmi nikah kıydığı zaman onunla yetinmiyor, hocaya gidiyor, kayıt dışı bir nikah da orada kıyıyor. Bu gerçekleri göz önüne almak lazım. “Laikliğe aykırı” diyor. Batıda kilise bu işi yapıyor. Onları da örnek gösterirken bunu kendime zul addediyorum. İsteseniz de istemeseniz de bu Meclis’ten geçecek. Senin memurlarının lafını o Anadolu’daki kız dinlemez ama bir hocaefendinin lafını Anadolu’daki kız da erkek de dinler. Burada illa filanca caminin imamına, müftüye git diye bir şey yok. İstersen bekle belediyeyi, belediye ne zaman tarih verirse o zaman kıydırırsın. Bunlar da nikah üzerinden içlerindeki husumeti ortaya döküyorlar. Buradaki rahatsızlığın tek sebebi nikahı kıyacak kişinin din görevlisi olmasıdır” diye konuştu.

“Gerçi Kılıçdaroğlu ne yaptı bilemem”

Erdoğan müftülere nikah yetkisini savunurken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na çirkin imada bulunarak “Toplumumuzun kahir ekseriyeti, resmi nikahın ardından gider dini nikah da kıyar. Gerçi Kılıçdaroğlu ne yaptı bilemem” dedi.

Exit mobile version