Gazeteport

Yalancı Bahar

Zirve sonrası yapılan anlaşma ile Türkiye yeniden Avrupa Birliği ile köprü mü kurdu yoksa “Avrupa’nın mülteci kampı” mı oldu? Yazılan ve yaratılan havaya göre AB ile 2. Bahar dönemi başladı. Aslında işin detayları ve anlaşmanın derinliklerine bakıldığında durum hiçte öyle değil. Türkiye kabul edilen anlaşma ile “Avrupa’nın Mülteci Kampı” oldu. Türkiye 3 milyar euro karşılığında şunları kabul etti;

-Ankara’nın sınır güvenliğini artırması

-İnsan kaçakçılığıyla etkin mücadele

-Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanması

Avrupa en büyük kabusu mülteci sorununda insan hakları ihlalleri ve göçü önlemede Türkiye’yi taşeron ülke haline getirildi. Artık yılan hikayesine dönen AB üyeliği için yeniden umutlar yeşertiliyor ama fasıl şartları sürüyor. Yani belli, bir tarih yok ve “Türkiye taahütlerini yerine getirdiği takdirde” sopası da aynı aynı şekilde birliğin elinde duruyor.

Belirsizlikler Neler?

-3 milyar euroluk desteğin gelecek yıl için ödeneceği ifade ediliyor. Ancak bu kaynağın tek seferde mi verileceği yoksa belli dilimlere mi bölüneceği belli değil.

-Bir diğer belirsizlik ise müzakerelere hız verilmesi alanında. Her ne kadar ekonomik ilişkilerin derinleştirileceği ifade edilse de müzakerelerde hangi fasılların açılacağı konusunda nihai metne giren bir ifade yok

Vize serbestisi konusundaysa Türkiye’nin Geri Kabul Anlaşması yükümlülüklerini yerine getirmesi karşılığında, Türk vatandaşlarına Ekim 2016’dan başlayarak Schengen bölgesine vizesiz seyahat olanağı sağlanabileceği ifade ediliyor.

Anlaşmada satır aralarında kalan önemli bir detay ise Türkiye’nin ‘Mülteci politikasını’ tamamen değiştirip, sadece batıdan değil, doğudan gelenlere de ‘Mülteci statüsü’ vermesini sağlamak. Yani Türkiye, Suriye, Irak gibi ülkelerden kaçan kişilerin ‘İltica’ bsaşvurularını kabul edecek ve onlara ‘Mülteci kimliği, pasaportu’ verecek… Bu konuda ki ‘Coğrafi rezervini’ kaldıracak.

Sığınmacılar Türkiye’de Kalsın Gerisi Sonra

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’in yakın çevresine dayandırılan Le Monde’un haberinde “Çıkarımız, sığınmacıların Türkiye’de kalması, diğer konulara sonra bakarız” deniliyor..

Le Monde’un o haberini okumak için buraya tıklayın

Aslında dışarı yansıtılmayanın perde arkasını Fransa Cumhurbaşkanına dayandırılan Le Monde haberi çok net bir şekilde anlatıyor.

Sabıka Dosyası Kabarık Yükümlülükler

Yol Haritası’nda Türkiye’nin yükümlülüğü bölümünde;“Kamu düzeni ve güvenliği konusunda, örgütlü suçlar, terör ve yolsuzlukla mücadele edilmesi ve bu suçların önlenmesi, bu kapsamda terörizmin finansmanı, insan ticareti ve siber suçlara ilişkin AB müktesebatına uyum sağlanması, cezai konularda adli işbirliği yapılması, kişisel verilerin korunması” yer alıyor. Bu maddelerin hepsi Türkiye’nin sabıka dosyasının başköşesinde bulunuyor. Yani Türkiye mültecileri geri aldıktan sonra yükümlülüğü yerine getirmediniz  kolayca denilebilecek maddeler.

3 Yıl Bekleme de yok

AB ülkeleri ve üyelik sürecindeki ülkelerdeki  Geri Kabul Anlaşması’nın yürürlüğe giriş tarihinden 3 yıl sonra uygulanmaya başlıyor .  Ancak, Türkiye ile ikili geri kabul anlaşması veya benzer düzenlemeleri bulunan üçüncü ülkelerin vatandaşları ve vatansız kişilerin iadeleri için 3 yıllık geçiş süresi beklenmeyecek ve bu kişilerin iadeleri Geri Kabul Anlaşması yürürlüğe girdiği tarihten yani Meclis’te kabul edildikten sonra başlayacak.

“Endişeliyiz”

Mülteci Hakları Koordinasyonu’nun yapılan anlaşmaya ilişkin endişeleri  ve itirazları da önemli. Geniş bir rapor hazırlayan Mülteci hakları koordinasyonu raporunda;

“Bizler AB ile imza edilen “Geri Kabul Antlaşması’nın”, Hükümet tarafından kamuoyuna AB ile “vize muafiyeti” müzakeresinin ‘teknik bir formalitesi’ gibi takdim edilmiş olmasını büyük bir eksiklik olarak görmekteyiz. Demokratik gerekler, ciddi taahhütler ve yükümlülükler içeren böyle bir antlaşma imza edilmeden önce, konunun kamuoyunca ve siyasi partilerce bütün boyutlarıyla ele alınması gerekirdi. Türkiye ile AB arasında imzalanan “geri kabul antlaşmasıyla”, her yıl Türkiye’yi transit geçmiş çok ciddi sayıda düzensiz göçmenin Türkiye’ye “geri kabul edilmesi” söz konusu olacaktır. Bu bir anlamda AB’nin bu  düzensiz göçmenlerin hal yön edilmesi ve geldikleri ülkelere geri gönderilmesiyle ilgili yükümlülük ve sorumluluklarının Türkiye’ye ötelenmesi anlamına gelecektir” denildi.

Kısaca AB Zirve’si ve yapılan anlaşma “Mülteciler sen de kalsın, Biz de seni AB’ye alalım” değil “Mülteciler sende kalsın biz sana 3 milyar euro verelim” anlaşmasıdır. Yani Türkiye bir kez daha “at pazarlığı” yapmaya kalkıştığı masadan devasa bir sorunu yüklenerek ayrıldı.

Suriyeliler’e Yapılan Harcama Ve “At Pazarlığı” haberini okumak için buraya tıklayın

“24 Milyar TL Yalan Mı?” haberini okumak için buraya tıklayın

Medya Brüksel’deki AB Zirvesi’ni böyle görmüştü;

Exit mobile version