24 Haziran seçimleri öncesi AKP’den yeniden aday gösterilmeyen Mehmet Metiner, ‘adalet ve yalan siyaseti’ göndermeli gündem yaratacak bir yazı kaleme aldı.
Aday Yapılmayan Metiner Öyle Bir Yazı Kaleme Aldı ki…
“Biatsa biat, itaatse itaat” diyerek Erdoğan’a olan bağlılığını ifade eden ancak 24 Haziran seçimlerinde liste dışı kalan Mehmet Metiner , “Siyaseti yalan üzerine inşa ederseniz kazansanız bile son tahlilde ebediyen kaybedersiniz” diyerek yalan üzerine kurulan iktidarların kaybetmeye mahkûm olduğunu söyledi.
Metiner Star gazetesindeki yazısında “Siyaseti yalan üzerine inşa ederseniz kazansanız bile son tahlilde ebediyen kaybedersiniz” diyen Mehmet Metiner , gündem yaratacak yazısında şunları söyledi:
“Amaca ulaşmak için her yol mübah değildir.
Siyaseti yalan üzere inşa ederseniz kazansanız bile son tahlilde ebediyen kaybedersiniz.
Yalan üzerine kurulan iktidarlar kaybetmeye mahkumdur.
İnsanların gönlünde taht kuran liderler yıkılmazlar.
Onların iktidarı da kalıcı olur.
Bir hükümdar, yani hükmetme makamında olanlar herkese karşı adaletli olmak durumundadır.
Adaletten sapan bir hükümdar kendi sonunu hazırlar.
Adaletten sapmak, zulme sapmak demektir.
O yüzden “Küfürle payidar olunur ama zulümle asla payidar olunmaz!” denmiştir.
Kur’an açık bir dille “Zalimlerin sonu helak olmaktır!” demiştir.
Yüce Rabbimiz “Sakın zalimlere meyletmeyin yoksa size ateş dokunur!” demiştir.
Her yol mübah, her başarı haklı değildir.
Tek başına başarı haklılığın göstergesi değildir.
Hz. Ali efendimiz Muaviye’nin hileleri karşısında yenilmiştir.
Hz. Ali efendimiz zafer için her yolu mübah görmediği için yenilmiş olsa bile ebediyyen kazanmıştır.
Hz. Ali’nin adalet-i mahzadan taviz vermemesi dünyevi yenilgiyi beraberinde getirmiş olsa bile gönüllerde kaybeden Muaviye olmuştur.
Hz. Hüseyin dünyevi iktidar için her yolu mübah gören Yezidiler tarafından hunharca katledilmiştir.
Kerbela’da adalet-i mahza ile zulüm karşı karşıya gelmiş, lakin zulmün hileleri görünürde galip gelmiştir.
Kılıcını güç sahiplerinden yana kullananlar Hz. Hüseyin ve pak ehl-i beytinin şahsında adaleti doğramışlardır.
Hakkı lime lime etmişlerdir.
Güçlü olanı haklı gören anlayış Yezidi bir anlayıştır.
Hz. Hüseyin efendimiz kazanmak için her yolu mübah gören bir anlayışa asla sapmamıştır. Bedelini canıyla ödese bile…
Zulüm ve haksızlık Müslümanlık kisvesinde karşımıza çıktığında ne mi yapmalıyız?
Bu sorunun kendisi bile sorunludur.
Zulüm ve haksızlık kimden gelirse gelsin karşı çıkmalıyız.
Peygamberimizin kendisine risalet gelmeden önce Mekke’de adaleti tesis etmek ve zulmü defetmek için kurulan Hılful Füdul cemiyetinde yer alması işte bu Rabbani bilincin bir ifadesidir.
AK Parti’nin yola çıkarken kendi varlık nedenini bu Hılful Füdul anlayışına dayandırması çok anlamlıdır.
Güçlü olanın haklı görüldüğü bir dünya adaletsiz bir dünyadır.
Gücü ele geçirenin her yaptığının haklı görüldüğü bir dünya adaletsiz bir dünyadır.
Bizim inancımıza göre haklı olan güçlüdür.
Ve başarı için her yol asla mübah değildir.
Hılful Füdul yani erdemliler ittifakına yaslanan Rabbani bilinci değerlerimizin en başına oturtmalıyız diyorum, vesselam.”