25 Milyon dolarlık bütçeye sahip The Sea Of Trees vizyondaki yerini aldı. Yönetmenliğini Good Wil Hunting, Elephant ve Milk filmlerinden tanıdığımız Gus Van Sant’ın yaptığı filmin senaryosu Chris Parling’e ait. Filmin bir kısmı haftada ortalama 3 intihar olayı görülen Japonya’daki Fuji Dağı yakınlarında ‘İntihar Ormanı’ ya da ’Ağaçlar Denizi’ olarak bilinen Aokigahara Ormanı’nda belli kısımları ise Oregon ve Massachussetts’da çekildi.
The Sea Of Trees
Amerikalı Arthur Brennan (Matthew McConaughey), işsizlik ve alkolik eşi Joan (Naomi Watts) ile yaşadığı sorunlar nedeniyle intiharın eşiğine gelmiş bir insandır. Kendisini bir çıkmazda bulup yılda 100 kişinin kendi yaşamına son verdiği bu inanılmaz korkutucu bölgeye Aokigahara Ormanı’na gider. Burada yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgi de gidip gelirken bir anda karşısına bileklerini kesmiş intiharın eşiğindeki Takumi Nakamura (Ken Watanabe) adlı Japon adam çıkar. Brennan, hayatına son vemek için gittiği ormanda kendisini başka bir hayatı kurtarırken bulur.
Sonsuzluk ve Umut
Matthew McConaughey’in canlandırdığı Arthur Brennan’ın intiharın eşiğine gelmesinin sebeplerinden birisi olan işsizlik ve bunun yaşamında yarattığı büyük boyutlardaki yıkım bana çağımızın en büyük entelektüellerinden birisi kabul edilen dil bilimci/filozof Noam Chomsky’nin Amerikan rüyasının iç yüzünü ve dünyanın hangi kafayla yönetildiğini anlattığı Requem For The American Dream (2015) adlı belgeselini anımsattı. Chomsky, burada Amerika’da bulunan emsalsiz eşitsizlikten bahseder. Eşitsizliğin nüfusun çok küçük bir kesiminin (%1) ölçüsüz servetinden kaynaklandığını belirtir. Amerika’da 50 ve 60’lı yılların öncesi zenginlerin ödediği vergilerin çok daha fazla olduğu şimdiyse vergi sisteminin yeniden tasarlanıp çok zengin olan ödeyeceği verginin azaltılıp geriye kalan vergi yükünün artarak fakir halkın üzerine yüklendiğinden söz eder. Tıpkı Arthur Brennan gibi insanların.
Cannes’daki ilk gösterimi sırasında yuhalanan, dramatik gizem atmosferinde çekilen, gerilim dolu film oldukça ağır ve sabırsız seyirciyi sıkabilecek tarzda olsa da izledikçe çözülecek şaşırtıcı bölümler içeriyor. Ayrıca ormanın o ürkütücü ve ıssız havasını Gus Van Sant çok iyi yansıtmış.
İyi Seyirler Dilerim.
Efe TEKSOY