Gazeteport

174 Gün Sonra Özgürlük… Gazeteci Gökmen Ulu Tahliye Edildi

Sözcü Davası’nın ikinci celsesinde dinlenen yandaş tanıklar, Hüseyin Gülerce, Cem Küçük ve Ersoy Dede beyanlarında, Gökmen Ulu’nun tutuklu yargılanmasına neden olan Sözcü- FETÖ bağlantısını komik bulduğunu söyledi. Davanın ikinci gün oturumunda 174 gündür tutuklu bulunan muhabir Gökmen Ulu tahliye edildi.

174 Gün Sonra Özgürlük… Gazeteci Gökmen Ulu Tahliye Edildi

Sözcü Gazetesi’nin sahibi Burak Akbay, muhabiri Gökmen Ulu, internet çalışanı Mediha Olgun ile muhasebe sorumlusu Yonca Yücekaleli hakkında açılan davada tanıklar dinlendi.

Sözcü Gazetesi sahibi ve çalışanları hakkında “Silahlı terör örgütünü yönetme”, “Silahlı terör örgütü propagandası yapmak” ve “Silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etme” suçlarından açılan davanın ikinci duruşması görülüyor. Duruşmaya Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetenin İzmir muhabiri Gökmen Ulu, tutuksuz sanıklar gazetenin eski İnternet sitesi Sorumlu Müdürü Mediha Olgun ve Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli katıldı.

Duruşmada gazeteciler Cem Küçük, Fuat Uğur, Ersoy Dede, Hüseyin Gülerce ve Vatan Partisi Öncü Gençlik Ankara Başkan Yardımcısı Anıl Eren Yıldız dinlendi. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada ilk olarak Anıl Eren Yıldız dinlendi.

ERSOY DEDE: SÖZCÜ’NÜN FETÖ’CÜ OLMASI DELİ SAÇMASIDIR

Saat 11:00 – Fuat Uğur’un ardından söz sırası diğer tanık Ersoy Dede’ye geldi. Kimlik tespitinin ardından Mahkeme Başkanı diğer tanıklara da yaptığı uyarıları tekrarladı. Mahkeme Başkanı diğer tanıklara sadece iddianame üzerinden konuşmalarını somut bir delilleri varsa mahkemeye sunmalarını istedi. Ayrıca mahkeme Başkanı davanın konusundan sanıklar Gökmen Ulu, Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli hakkında olduğunu, Sözcü’nün FETÖ’yle bağlantısı hakkında elle tutulur ve gözle gördüğü bir bilgisi varsa söylemesini söyledi. Ayrıca başkan “Nasıl tanık olduğunu da anlatmasını” istedi.

Ersoy Dede ifadesinde şunları söyledi “17-25 Aralık sonrası devletle kurulan kumpastan geçti. Bu süreçte Sözcü Gazetesi 17-25 Aralık’taki süreçte bilerek ya da bilemeyerek FETÖ’nün yeni bir yayın organı arayışına hizmet ettiğini gördük. FETÖ’nün beslendiği kurumlar Zaman ve Samanyolu gibi kurumlardı. Başka kurumları kullanmak istedi. O dönemde Aktüel dergisi ve Star gazetesine yazdığım yazılarla ilgili savcılık tarafından çağırıldım. Bana sorulan iddialar arasında (yanlış biliyorsam özür dilerim) bana sorulan Burak Akbay’ın FETÖ’nün evlerinde kaldığı iddiasını sordular. Ben de sadece Fehmi Koru’nun iki ayrı yerde yazdığı yazıdan bilgi sahibi olduğumu söyledim. Ancak bu iddialar daha sonra yalanlandı. Benim açımdan Sözcü Gazetesi’nin FETÖ’cü olması deli saçmasıdır. Sözcü’nün yolsuzluk soruşturmaları sırasında FETÖ’nün hoşuna giden yayınlar yaptığını gördüm. Sözcü’nün okurları arasında belirli bir noktaya kadar bir tane bile FETÖ’cü yoktur. O haberleri yapanların da 15 Temmuz sonrası ve 17-25 Aralık döneminde yapılan yayınlarla ‘FETÖ’ye bilmeyerek hizmet ettiklerini görmüştür’ diye tahmin ediyorum. Gökmen Ulu’nun haberi için tutuklu olmasını doğru bulmuyorum. Gökmen’in haberi gazetecilik faaliyeti olan haberine karşılık benim tanık olmam kürsünün önünde olmam benim adıma utanç vericidir”
Celal Ülgen ise tanığa, “İfadenizde 17-25 Aralık&taki bazı manşetlerin FETÖ’nün hoşuna gittiğini ifade ettiniz. Cumhuriyet savcısı o haberleri dosyayı koydu. Biz yarın yine bu haberleri tartışacağız ve gazetelerde yer alacak. Bu da FETÖ’nün hoşuna gidecek mi? diye sordu.
Ersoy Dede, “17-25 Aralık mahkeme kararı ile kumpas olarak belirlendi. Bakan çocuklarının yolsuzluk yaptığı iddiası kumpas olarak mahkeme tarafından belirlendi” yanıtını verdi.

CEM KÜÇÜK: SÖZCÜ FETÖ’CÜ DEMEK ÇOK KOMİK

Duruşmada daha sonra Cem Küçük tanık olarak yerini aldı. Küçük’te ilk sanıkları tanımadığını söyledi. Küçük “İşim gereği gazeteleri didik didik ederim. Bu 3 kişi hakkında ‘FETÖ’ye yardım yataklık ediyor’ veya ‘Gökmen, Cumhurbaşkanı’nın yerini gösterdi’ sözlerinin iddianemeye girmesi komik.” dedi.

Küçük şöyle konuştu “Başta bu üç kişi hakkında FETÖ’ye ‘yardım ve yataklık’ ediyor, ya da Gökmen Ulu ve diğer sanıkların FETÖ’ye yardım ve yataklık ettiği iddiası çok komik. Mali işlerle ilgili kısımda 2010 yılındaki işlerin iddianameye yazılmaması gerekirdi. Bizim de yayın evimiz var reklam alıyoruz. Bu örgüt 2013 sonrası terör örgütü olarak kabul edildi. O tarihte bütün gazeteler benzer manşetleri attı. Bir madenci oğlu olarak söylüyorum. Bu iddianameye bakarak Sözcü Gazetesi FETÖ’ye yardım ve yataklık ediyor denemez. Saygı Öztürk ve diğer Sözcü yazarları FETÖ’ye ‘bunlar terörist’ derlerdi. Ancak 17-25 Aralık’tan sonra Saygı Öztürk’ün FETÖ’nün yayın organında program yapmasını eleştirmeleri lazımdı.”

“BEN ‘BURAK AKBAY FETÖ EVLERİNDE YETİŞTİ’ DEMEDİM”

Cem Küçük’e Saygı Öztürk’ün akrabasının FETÖ İmamı olduğu iddiası da soruldu. Küçük, “Yenişafak’ta yazdığım yazıda bunu söyledim. Öztürk kendisi yaptığı açıklamada aynı köylü olduklarını belirtti. Ben buna bir şey ekleyemem bilgim de yok” dedi.
Mahkeme Başkanı “Burak Akbay’ın FETÖ evlerinde yetiştiği iddiasını da” sordu. Küçük bu soruya “Böyle bir bilgim yoktur. Kaldı ki bu devletin bileceği bir iştir. Ben sadece medyadaki iddiaları biliyorum” dedi.

Küçük’e Saygı Öztürk’ün akrabasının FETÖ İmamı olduğu iddiası da soruldu. Küçük, “Yenişafak’ta yazdığım yazıda bunu söyledim. Öztürk kendisi yaptığı açıklamada aynı köylü olduklarını belirtti. Ben buna bir şey ekleyemem bilgim de yok” dedi.
Mahkeme Başkanı “Burak Akbay’ın FETÖ evlerinde yetiştiği iddiasını da” sordu. Küçük bu soruya “Böyle bir bilgim yoktur. Kaldı ki bu devletin bileceği bir iştir. Ben sadece medyadaki iddiaları biliyorum” dedi.

“SÖZCÜ FETÖ’CÜ DEMEK ÇOK KOMİK”

Küçük şöyle konuştu “Başta bu üç kişi hakkında FETÖ’ye ‘yardım ve yataklık’ ediyor, ya da Gökmen Ulu ve diğer sanıkların FETÖ’ye yardım ve yataklık ettiği iddiası çok komik. Mali işlerle ilgili kısımda 2010 yılındaki işlerin iddianameye yazılmaması gerekirdi. Bizim de yayın evimiz var reklam alıyoruz. Bu örgüt 2013 sonrası terör örgütü olarak kabul edildi. O tarihte bütün gazeteler benzer manşetleri attı. Bir madenci oğlu olarak söylüyorum. Bu iddianameye bakarak Sözcü Gazetesi FETÖ’ye yardım ve yataklık ediyor denemez. Saygı Öztürk ve diğer Sözcü yazarları FETÖ’ye ‘bunlar terörist’ derlerdi. Ancak 17-25 Aralık’tan sonra Saygı Öztürk’ün FETÖ’nün yayın organında program yapmasını eleştirmeleri lazımdı.”

FUAT UĞUR: BEN SÖZCÜ’NÜN FETÖ İLE İRTİBATLI OLDUĞUNA DAİR HİÇBİR ŞEY BİLMİYORUM

Saat 10:50 – Cem Küçük’ün ardından diğer tanık gazeteci Fuat Uğur söz aldı. Kimlik tespitinin ardından Fuat Uğur, sanıkları tanımadığını beyan etti. Uğur, “Sözcü Gazetesi ile tartışmalarımız oldu, yaptığı haberleri eleştirdim. Fehmi Koru yıllar önce yazıya itiraz etmedi o dönemde. Rahmi Turan’ın köşesinde yayınladığı bir karikatürü eleştirdim. Bunlar Sözcü’nün FETÖ’ye hizmet ettiğini göstermez. Bu iddianamede tanık olmamı da anlamıyorum. Gökmen Ulu ve Mediha Olgun haksız yere tutuklu kaldı ve tutuklu yargılandı. Gökmen Ulu’nun gazetecilik refleksi ile yaptığı haberle ilgili tutuklu olmaması gerektiğini de yazdım. Ben iddianamede bir somut kanıt da görmedim. Gökmen’in tutukluğu ızdıraba döndürüldü. Ben, Sözcü Gazetesi’nin FETÖ ile irtibatlı olduğuna dair hiçbir şey bilmiyorum. Bu dava bence bir hukuk devletine zarar vermeden bitirilmeli diye düşünüyorum” dedi.

HÜSEYİN GÜLERCE: FETÖ’NÜN SÖZCÜSÜ HÜSEYİN GÜLERCE: BENİM BİLGİM YOK

Yalova’da bulunan FETÖ’nün sözcüsü, kripto FETÖ’cü tanık Hüseyin Gülerce SEBSİS sistemiyle tanık ifadesini verdi. Mahkeme Başkanı sık sık Gülerce’ye “Sadece bildiklerini anlat. Başka konulara girme” diye uyarıda bulundu. Gülerce, Sözcü hakkındaki FETÖ’cü iddiaları için “Bu konu hakkında bilgim yok. Sadece Fehmi Koru’nun yazdıklarını okudum” dedi.

Gülerce’nin ifadesi: “Savcılığa 14 haziran 2017’de yapılan davet üzerine ifade verdim. Sanıklarla bire bir tespitim ya da tanıklığım yok. Ben sadece Sözcü gazetesinin FETÖ ile birlikte hareket edip etmediklerine dair bildiklerimi anlatacağım. 7 Şubat MİT krizine kadar cemaat ve Gülen hareketi olarak bilinen grup içerisine Zaman Gazetesi’nde yöneticilik yaptım Gazeteciler ve Yazarlar Deneği’nde yöneticilik yaptım. 7 Şubat 2012’de bu yapıya tavır koyup tamamen karşısına dikilmeme rağmen… Bana göre sakladıkları manşetler var. Emin Çölaşan 29 Ekim 2015’te Milli Güvenlik Kurulu’nun FETÖ’nün terör örgütü olduğunu belirmesine rağmen yazı yazdı. Sözcü’nün FETÖ ile birlikte hareket ettiğini bu yazı destekler niteliktedir. Çölaşan yazısınında “Şimdi FETÖ’yü destekleme zamanı” diye yazdı.”

Gülerce ilgili yazıyı okuyarak şu yorumlarda bulundu “Türkiye’de medyada 29 ekim 2015’te FETÖ’yü destekleyen başka bir yazı okumadım. Emin Çölaşan bununla kalmıyor. Devleti ve yargıyı ele geçirdiği ortaya çıkan fetöyü değil PKK’yı ve HDP’yi savunuyor. Ben defalarca bu yazıyı okudum ama iddianameye koyulmadı”

Mahkeme Başkanı, Gülerce’ye müdehale ederken konunun bu mahkemenin konusu olmadığını söyledi. Gülerce buna rağmen iddiasına devam etti. Gülerce, elinde belgeler olduğunu iddia etti. 1 Ocak 2016’daki Sözcü Gazetesi manşetini gösterdi. Gülerce, “Nasıl Emin Çölaşan’ın yazısı nasıl gazeteyi bağlıyorsa bu manşette gazeteyi bağlar. Öğleden sonra yapılan toplantıda manşet belirlenir. Orada bunu savunacaklar buna engel olmak adına söylüyorum. Birinci sayfadaki hata gözden kaçmayacak kadar önemlidir. En altta ‘Öl’ yazıyor. Diğer kısımlarda Recep Tayyip Erdoğan olduğu için burada bahsedilen Recep herhangi bir Recep değildir. Hiçbir gazete Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanın ölmesini isteyemez” dedi.

Gülerce, Sözcü hakkındaki FETÖ’cü iddiaları için “Bu konu hakkında bilgim yok. Sadece Fehmi Koru’nun yazdıklarını okudum” dedi.

MANŞETLERİ ANLATMAYIN BİLDİKLERİNİZ VAR MI?

İfadesini üç bölümde anlatacağını vereceğini en başta belirten Gülerce üçüncü bölümüne geçti. 7 Şubat 2012 MİT operasyonu sonrası 10 Şubat’taki Sözcü’nün manşetini göstererek iddianamede de yer alan diğer manşetleri eline aldı. Bu esnada mahkeme başkanı, “Burak Akbay’ın FETÖ evlerinde kalıp kalmadığını” sordu ve “manşetlerin takdiri mahkemeye aittir” diye müdehale etti. Mahkeme Başkanı, “Biz sizi gazetede çıkan başlıkları anlatmanız için çağırmadık. Burak Akbay’ın FETÖ ile ilgili direk bağlantısı olup olmadığını bilip bilmediğinizi söyleyin” dedi.

GÜLERCE: BENİM BİLGİM YOK

Gülerce, Fehmi Koru’nun yazısından bilgi sahibi olduğunu söyledi. Diğer sanıkların “FETÖ ile ilgili bir ilişkisi olup olmadığına dair” bilgisi sorulan Gülerce yine bir bilgisi olmadığını söyledi. Sözcü’nün Fetö’nün talimatı ile kurulduğu iddiası konusundan da soru soruldu ve Gülerce buna soruya da “bilgim yok” diye cevap verdi. Gazete başlıkları dışında bir bilgi veya belgesinin olup olmadığı sorulan Gülerce elinde bilgi veya belge olmadığını aktardı.
Avukat Celal Ülgen, “7 Şubat 2012’de cemaat ile yollarını ayırdığını söylüyor” diye soru sormaya başladı ancak Mahkeme Başkanı müdahale etti ve tanığa direk soru sorulmamasını istedi. Ülgen, bu durumda soru sormayacağını yazılı olarak soracağını aktardı.

Avukat İsmail Yılmaz da Gülerce’ye “davaya nasıl tanık olduğunu” “hangi özelliği için çağrıldığı” sordu. Gülerce bu soruyu “Sözcü Gazetesi hakkında yeni bir dava açıldığını bu nedenle tanıklığıma başvuruldu” diye yanıtladı.
Avukat İsmail Yılmaz, Ergenekon ve Balyoz sürecinde kumpas davalarındaki savcılar ile birlikte olup olmadığını sordu. Mahkeme Başkanı ise bu soruya izin vermedi.
İsmail Yılmaz Gülerce’ye “Gerçekten Fetullah Gülen’den ayrıldı mı?” diye de sordu. Avukat Fahri Emeksiz, Gülerce’nin 17-25 Aralık’tan sonraki bir yazısını okuyarak sanığın paralel yapıyı desteklediğini belirtti. Emeksiz, Gülerce’nin FETÖ’nün darbe yapacak kadar güçlenmesine destek olduğunu aktardı. Avukat İsmail Yılmaz, ise Gülerce hakkında açılmış FETÖ davası olup olmadığını sordu.

 BİMER’E BAŞVURAN VATANDAŞ TANIK OLDU

Sözcü’nün yayın politikasını beğenmeyen vatandaş tanık olarak dinlendi.

Tanıklardan Hüseyin Gülerce’nin ardından avukatlar ara talebinde bulundu. Mahkeme heyeti bir başka tanık Nuraydın Süslü’nün dinlemesinin ardından ara verileceğini söyledi. Süslü’ye yine Yalova’dan video bağlantı yapıldı. Kimlik tespitinin ardından Süslü’ye mesleği soruldu. Fen bilgisi öğretmeni olduğunu belirten tanık Süslü’ye daha önce BiMER’e yazdığı bir yazısı hatırlatıldı. Mahkeme Başkanı Sözcü’nün “FETÖ ile bağlantısına dair somut kanıt veya görgü ya da bilgisi olup olmadığını” sordu. Süslü ise bu soruya “Sözcü’nün manşetleri beni rahatsız etti o yüzden şikayetçi oldum” diye yanıt verdi.

SÖZCÜ-FETÖ’YLE MÜCADELE EDEN BİR GAZETEDİR

Sözcü Avukatı İsmail Yılmaz’ın dinlenilmesini talep ettiği Sözcü Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Kenan Kurtkaya’nın tanık olarak dinlenilmesi mahkeme heyetince kabul edildi.

Kurtkaya, “İddianamede yer alan haberlerin tamamını ben seçtim. Hangi fotoğrafla yer alacağına da ben karar verdim. Benim size o haberleri tek tek nasıl hazırlandığını anlatmam lazım. Heyet izin verirse yaptığım hazırlığı paylaşmak isterim” dedi. İddianamede küpürleri konulan haberleri tek tek anlatmak isteyen Kurtkaya’ya Mahkeme Başkanı tek tek anlatılması konusunda kısa bir yol izlenmesini talep etti.

Kurtkaya, “1 Ocak 2016 tarihli manşetine ilişkin teknik bir bilgiye paylaşmak istiyorum. 1 Ocak gazetesi alelacele hazırlandı. 2016’da yayınladığımız bir haberdeki bulmaca için yargılandık hata yaptığımızı kabul ettik. Bobiler.org isimli bir internet sitesinden aldık. Hatamızı kabul ettik ve özür diledik” dedi.

Mahkeme Başkanı, Kurtkaya’ya “Sözcü Gazetesi kurulurken FETÖ’yle herhangi bir bağlantısı var mı?” diye sordu. Kurtkaya; Sözcü, FETÖ ile mücadele eden bir gazetedir” diye yanıtladı.
Heyet Başkanı, Kenan Kurtkaya ile soru cevap yaparak tanıklığına devam etti:
Soru: Ne zamandır Sözcü Gazetesi’nde çalışıyorsunuz?
Kenan Kurtkaya: Ocak 2013’ten itibaren…
Soru: Sözcü’nün FETÖ ile ilgisi ilişkisi var mıdır?
Kenan Kurtkaya: Kesinlikle yoktur.
Soru: Burak Akbay’ın FETÖ yurtlarında kalıp kalmadığını konusunda bilgisiniz var mı?
Kenan Kurtkaya: Bu bir iftiradır.

13.20- Gazeteci-yazar Ertuğrul Akbay,Oğluma (Sözcü Gazetesi sahibi Burak Akbay) böyle bir iftira atılmasını kaldıramıyorum. Algı operasyonunun temel dayanağı Fehmi Koru’nun ‘Ertuğrul Akbay bana oğlunun Fethullah Gülen’in okullarında okuduğunu söyledi’ iddiasıdır ve bu iddia yalandır. Benim ve oğlumun FETÖ ile ilgisi olamaz. Biz Maçka’da otururken Burak ‘oğlum Dost Koleji’nde okudu. Ardından İsviçre’ye üniversiteye gitti, bu alçakça iftira yüzünden uykularım kaçıyor’ derken gözyaşlarına hakim olamadı. Ertuğrul Akbay, Tansu Çiller’in başbakan olduğu dönemde bir seyahatte Fehmi Koru ile otururken masada misafirler vardı. 14 yıl önce konuşulan ki konuşulmadı bu konuyu 2010’da yazdı. Böyle bir konu hiç konuşulmadı. Bu iddiaları hakaret olarak kabul ediyorum. Sözcü Gazetesi Atatürk’ün mavi gözleri ile çıkan bir gazetedir. Amaç Sözcü gazetesini karalamaktır

AYTUN ÇIRAY: SÖZCÜATATÜRKÇ OLDUĞUMDAN EMİN OLDUKTAN SONRA BANA KÖŞE VERDİ

13:47- Ankara’da bulunan İYİ Parti Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray, SEBSİS aracılığı ile ifade verdi.

Çıray, sanıklardan Gökmen Ulu ve Burak Akbay’ı tanıdığını ancak diğer sanıkları tanımadığını (Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli) bilgisini verdi. Çıray şunları söyledi: Halen İyi Parti İzmir miletvekiliyim. Devlette birçok görevde bulundum. Bunu söylemem nedeni övünmek değil tecrübelerimin anlaşılması için söylüyorum. 15 Temmuz FETÖ Darbesi Araştırma Komisyonundayım. Türkiye 15 Temmuz sonrası FETÖ ile büyük bir mücadeleye başladı. Daha önce köşe yazarlığı yaptığım Sözcü Gazetesi davasına kendi isteğimle tanık oldum. Birlikte yazı yazdığım Yekta Güngör Özden ve Vural Savaş gibi kamuoyu tarafından tanınan isimler vardı. 2009 – 2010 yılları arasında bir süre yazılarım bekletildi. Bunun nedeni ise gazetenin benim Atatürk ilkelerine bağlı olup olmadığımın araştırılması üzerineydi. MHP’ye bir operasyon yapılacağı konusunda bilgiler aldım bunları yazmak istediğimi ifade ettim. MHP genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle de bunu paylaştım ve yazımı da yazdım.

Çıray yazısında “HSYK seçimlerine hakimlere propaganda yasağı getirildi. Artık HSYK’ya Cemaatçi olanlar seçilecek.” Diye bir bölümde buluyor. Çıray yazısına atıfta bulunarak; “O yazıda FETÖ’nün tehlikesinden bahsediyorum. Bu gazete FETÖ’cü olsa bu yazı yayınlanır mı?” dedi. Bu süreçte Burak Akbay’la tanıştım ve konuştum. Kendisi yazılarımdan dolayı bana teşekkür etti.

Çıray, Gökmen Ulu’yu bir gazeteci olarak tanıdığını babasını daha önceden tanıdığını belirtti. Çıray, “Babası Demokrat Parti geleceğinden gelmektedir” diye konuştu.
Darbe Araştırma Komisyonu’nda yer alan Çıray’a Avukatlar tarafından Sözcü’nün “Cumhurbaşkanın yerini Sözcü buldu” haberinin komisyonda konu edilip edilmediği soruldu. Çıray, kesinlikle böyle birşey olmadığını dile getirdi.

14:02 – Duruşmada davanın tanıklarından Fehmi Koru’nun gelmediği tespiti yapıldı. Mahkeme Başkanı Fehmi Koru’nun zorla getirilme kararına rağmen gelmediği görüldüğü ve tutanağa geçirildi.

Saat 14:25 – Verilen on dakika aranın ardından mahkeme heyeti duruşmaya gelmeyen tanıkların tespitini yaptı.

Avukat Celal Ülgen, “Dünkü celseden sonra dosyaya yeni giren bazı belgelerin fotokopilerini aldık. Bunların bir kısmının bizim yazışmalarımız olduğunu gördük. Bununla ilgili diyecek bir şeyimiz yok. Ancak bir evrakta Bylock ile ilgili bir döküman aldık. Celse arasında inceleme yaptığımızda bu kısmın da bizi ilgilendiren bir kısım olmadığını gördük. Daha sonra tespit edersek hakkımız saklı kalmak üzere diyecek birşeyimiz yok” dedi.
Çözümü yapılan bazı kısımlara değinen Avukat Celal Ülgen, bir dokümanda iki şahsın yazışmasında Abant’ta yapılacak bir toplantıya ilişkin “Keşke Cumhuriyet ve Sözcü Gazetesi’nden de birileri olsa” yazısıyla ilgili “Bu Sözcü Gazetesi’nin yayın çizisinin FETÖ’cü olduğunu göstermez. Mesela FETÖ’cüler “Tanrı birdir” derse ve bunu Sözcü yazarsa bu gazeteyi FETÖ’cü yapmaz. Kaldı ki Abant’ta yapılan o toplantıya Sözcü Gazetesi katılmamıştır” dedi.

Diğer avukatlar ve Gökmen Ulu, Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli’ye ilk celse okunan ve bu celsede okunan beyanları kabul edip etmediği soruldu. Tüm sanıklar ve avukatlar bu beyanları kabul ettiklerini aleyhte olanları ise kabul etmediklerini belirttiler.

Saat 14:42 – Mahkeme Başkanı bu bölümde izlenecek usulü anlattı. Başkan genel savunmanın ardından Savcı’nın hakkında yakalama kararı olan Burak Akbay ve tutuklu yargılanan Gökmen Ulu hakkında mütalaasını vereceğini söyledi.

Saat 14:47 Mahkeme heyeti 10 dakikalık bir ara daha verdi.

Saat 15:00- Aranın ardından mahkeme heyeti yerini aldı. Duruşma başladı. Savcı mütalaasını veriyor. Savcı, 174 gündür cezaevinde bulunan arkadaşımız için “Tutukluluğu sürsün” dedi

15:06- Avukat Celal Ülgen, Gökmen Ulu için savunma yapıyor. Celal Ülgen savcının mütalaasına ilişkin tahliye talebinde bulundu. Ülgen, Sözcü iddianamesinin bir gün iddianamelerin nasıl yazılmaması gerektiği konusunda ders olarak kullanılabileceğini ifade etti.

Ülgen sözlerine şöyle devam etti: Bilirkişilerin niteliklerinin tarafsız olması gerektiğini anlattık. Ömer Faruk Gerçek’in 30 Mayıs tarihinde bir twiti var, taraflı olduğunu gösterir bir tweet. Soruşturma 19 Mayıs tarihinde başladı. Bu şahıs bu soruşturmaya bilirkişi olarak atandı. Bu bilirkişi Atilla Girgin’in bir metnini alıp kendi beyanı gibi kullanmıştır. Dosyadaki yemin tutanağındaki yemin metninde bir imza bulunmuyor. Ayrıca bu metnin özgün olmadığı bir yerden kopyalandığı görünmektedir. Ayrıca 19 Temmuz tarihinde “Ben de AK Partiliyim” diye twit atıyor. Yine bilirkişi Mustafa Kemal’in Anadolu’ya gelmesini istila olarak görüyor ve Makedon ve Selaniklilerin istilacı olduğunu belirtiyor. Yine aynı şahıs Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili de saldırgan tweetler atmıştır.

Saat 15:24 – Avukat Celal Ülgen, Gökmen Ulu’nun tahliyesini ve Burak Akbay hakkındaki ‘yakalama kararının kaldırılmasını’ talep etti.

Saat 16.40- Davanın tek tutuklu sanığı Gökmen Ulu tahliye edildi. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Gökmen Ulu, tahliye kararı sonrasında sevinç gözyaşları döktü. Muhabir Gökmen Ulu’nun tahliye gerekçesi ise ara kararda, delillerin büyük bir kısmının toplanmış olması, delilleri karartma imkanının olmayışı, sabit ikametgah sahibi oluşu olarak yer aldı. Mahkeme, Gökmen Ulu hakkında yurtdışına çıkış yasağı da koydu.

Gazetenin sahibi Burak Akbay hakkındaki yakalama kararının devamına da hükmeden mahkeme, Mediha Olgun hakkındaki imza şartının kaldırılmasına ancak yurtdışına çıkış yasağının devamına karar verdi. Duruşma 23 Ocak’a ertelendi.

Exit mobile version