Merhaba kurbağa kral ilk röportajımıza senle başlayalım dedik, şimdiden hayırlı uğurlu bol muhabbetli olsun dilerim..
Eyvallah hocam sağolasın… İlk röportajı benle yapmak istediğine hem şaşırdım hem de sevindim… Ama konu derin olduğundan muhabbetin ayarını kaçırırsam uyar beni ki susayım. Tefrikaya bağlarsam bitmez bu sonra… 🙂
Rock müzik nedir, Rock ismi nereden gelmiştir? Mesela bana Rock deyince hep aklıma taş devri çizgi filmi geliyor.
Uh… Tam damardan soru bu. Dünya önce gaz ve toz bulutuydu diye başlasam yeridir. Herkes hep Rock müzik “sert” olduğu için adı Rock diye düşünür ama aslında öyle değil o iş.
Rock müzik tanımı aslında Rock and Roll müzikten geliyor. Kökleri Rock and Roll çünkü. Rock and Roll’ün içinde de iki damar var. İkisi de ABD kökenli. Biri siyahların müziği, diğeri beyaz köylülerin. Siyahların blues müziği var temelde. Adamın elinde bir gitar var, tıpkı bizim saz gibi. Her yere taşıyabiliyor. Ta Afrika’daki köklerinden gelen farklı bir ritm duygusu da var. Bütün ezilmişliğini, aşkını filan bizdeki halk ozanları gibi çalıp söylüyor. Aslında ABD’deki afro-amerikalıların türküleri bunlar. Bir de hristiyan siyahların gospel denilen dini ayin müzikleri var. Gospel’de müzikal olarak blues kökenlidir ama sözler tamamen hristiyanlık üzerine bir müzik. Blues’da şarkıyı söyleyenin sesi değil belirli bir kalıp içinde çalınan melodiye eşlik eden bir vokal yeterli görülür. Gospel’de ise libretto vokaller, acayip inişli çıkışlı, tempolu şarkı söylemeler vardır. Afro-amerikalıların ilahileri bu. Tanrının sözlerini etkileyici bir şekilde aktarmak ve karşısındaki tanrının yoluna çağırmak, orada onu huşu içinde bırakmak gibi bir amaç var ortada sonuçta. Buna köylü tarım işçisi beyazların country müziği ekleniyor işte. Country müziği aslında kendi içinde çok çeşitli bir müzik. İrlanda folk müziği, Alman ve Polonya polkaları, Gal ve İskoç folk müziği filan var içinde. Hatta kızılderili ritmleri bile etki ediyor bu müziğe. Bonjo, piyano, keman, gayda, flüt vs. de kullanılıyor gitarla birlikte. O yüzden blues kadar önemli aslında Rock’un doğuşunda. Blues’u bizdeki Alevi ya da Kürt türküleri, gospel’i bizim mevlevi ilahileri ya da mevlitlerde okunan ilahiler, country’i ise bizim Karadeniz, Ege ya da Trakya türküleri gibi düşünebilirsin. Hepsinin temelinde çalışan insanların müziği olması temeli var. 1951’de bir DJ siyahi müziğini ve beyazların country müziğini hem afro-amerikalıların hem beyazların olduğu bir mekanda çalıyor. Buna da Rock and Roll diyor. Sonra bu bileşimden etkilenip müzik yapmaya başlayan insanlar ortaya çıkıyor. Rock and Roll besteleri doğuyor filan. Adında ilk kez Rock kelimesi geçen şarkılar da bu yıllarda zaten. 1949’da başlıyor ilk önce bu kelime kullanılmaya şarkılarda. 1955’de de ilk kez bir Rock and Roll şarkısı listelere giriyor. Şarkı da meşhur Rock Around the Clock. Tefrika yapıyor olsaydım YouTube linkini koyardım hemen… :))
En sonunda ise İngiliz işgali yaşanıyor ABD’de 1960’ların başında. Daha doğrusu İngiliz gençler bu müziği duyuyor, seviyor ve bu müziği yapmak istiyor. Tabii onların müzikleri de Rock and Roll’u değiştirip Roll’u atıyor ve ortada bir tek Rock kalıyor. Lafı uzattım değil mi? Neyse işin özü Rock İngiliz eli değmiş Rock and Roll’dur aslında başlangıçta. Yani Fred Çakmaktaş ile pek alakası yok sanırım… :))
Rock müzik ne dersen temelde dünyanın en basit orkestra müziği diyebilirim. Temelde 3 enstrüman yeterli. 1 gitar, 1 bas gitar ya da konturbas, 1 davul/bateri. Tabii bir de şarkı söyleyecek birileri olmalı genelde. Bu enstumanları çalan birisi de olabilir şarkıyı söyleyecek kişi ayrı birisi de olabilir. Rock ya da Rock and Roll’u farklılaştıran gitar ve bas gitarın amfiye takılı elektrikli enstrumanlar olması. Hoş 1950’lerde gitarlar çoğunlukla yarı akustiktir ama neyse. Basit bir armoni üzerine aşktan, barışa aklınıza ne gelirse sözler yazılarak çalınan söylenen bir müziktir rock müzik. Klavyeler, piyanolar, nefesliler, orkestralar filan da olsa temelinde olan şey bu basitlikte bir şeydir. Şimdi teknik detaya çok girmeyeyim. Temel blues/country kalıpları alınır, basit bir 4/4’lük ölçü içinde genelde 80 ile 120 vuruşluk tempoda çalınır. Şimdi yavaş parçalar nasıl olacak diyebilirsin tabii ki. Genel olarak dedim zaten. Vuruş adedi düşer yavaş parça (ballad) olur çok hızlanır deadcore olur. Sonuçta 4/4’lük ölçüdür asıl olan. Ha bunun istisnası var mıdır? Vardır tabii. Mesela Beatles’in Hey Jude’u 3/4’lük vals ritmiyle başlar ama arada 4/4’lük ritme döner filan. Ancak, genel kural bellidir. temel blues/country gamlarını kullan, bunları 4/4’lük ritmle çal. Bir de sözlerde mutlaka bir nakarat bölümü olur Rock müzikte. Yani bir rock şarkısının mutlaka bir ana teması, bir ana riff’i bulunur. Şarkı o temel üzerine inşa olur ve çeşitlenir. Rock müzik bu açıdan caz ya da klasik müzik hatta blues’a göre çok daha basit bir müziktir aslında. Saonuçta gitarist ve davulcunun müziğidir Rock müzik. Tabii bu 60’ların sonunda büyük evrim geçirdi hakkını yemeyeyim. İşin içine klasik müzik kalıpları filan da girdi. Yepyeni ve bazıları devrimci sayılabilecek müzikal yapılar da kuruldu ama temeli aslında bu sadelikte ve basitlikte. O yüzden güzel zaten… Uzattım değil mi… :))
Rock müziğin mihenk taşı diyebileceğimiz çıkışı kiminle başlamıştır?
Bu da ahiretlik soruymuş yalnız. Bir tane mihenk taşı yok bu işin aslında. 1950’den 1960’ların başına kadar olan bir süreç var. Bu işin en başında Chuck Berry, Bo Diddley, Jerry Lee Lewis filan var. Chuck Berry ve Bo Diddley hem elektrik gitar kullanıyor hem biraz önce anlattığım müzik kalıpları ilk kullananlardan. Ancak burada Elvis gerçeğini kimse atlayamaz. Chcuk Berry, Bo Diddley filan büyük adamlar. Jerry Lee Lewis’de kesinlikle bu müziğin dünyaya yayılmasında çok etkili oldu ama hiç biri Elvis Presley’in yaptığını yapmadı. Siyahi insanların gospelini e blues’unu beyazın country’si ile ilk kez bu derece başarılı bir araya getiren insan Elvis Presley’dir. O yüzden Rock müziğin ilk mihenk taşı tartışmasız Elvis’tir. Hem bu müziğin ABD dışına taşınmasında büyük pay sahibidir hem de bir beyaz olarak siyahi müzik yaparak diğer beyazların bu müziğe ilgisinin artmasını sağlamıştır. Hani süperstar, megastar filan deniyor ya Elvis süperstar + megastar + bir çok şeydir rock müzik için.
Ancak, rock and roll’un ROCK haline gelmesini sağlayan biraz önce de dediğim gibi İngilizler. Elvis Presley’in estirdiği rüzgarla adamlar bir anda önce rock and roll’le tanışıyor ama adamlar burada durmuyor. Blues’u ve gospel’i keşfediyorlar. Yani, ABD’deki afro-amerikan müziğini. ABD o yıllarda çok daha tutucu bir ülke zaten. Irk ayrımı hat safhada. İngilizlerin yaşadığı dünyada ise böyle bir majör sorun yok o sırada. Onların derdi tipik işçi sınıfı dertleri. Sonra bakıyorlar ki Elvis gibi bir beyaz bunu yapıyor, biz niye yapmayalım diyorlar. 3 şehir başı çekiyor. Bu 3 şehir de işçilerin çoğunlukta olduğu şehirler. Liverpool, Manchester ve Newcastle. Animals, Rolling Stones, Searchers ve the Hollies filan var ama asıl mihenk taşı tabii ki The Beatles. ABD’lilerin basit rock and roll yapılarını daha da basitleştiriyorlar. Beat dönemini başlatıp blues’un kalıplarını zorlamaya başlıyorlar. Zaten bu zorlama sonunda Rock and Roll’deki “yuvarlanma” kısmı düşüyor ortaya “Taş” kısmı kalıyor. Avrupa işçi sınıfı etkisi diyebiliriz biraz buna aslıda.
Bence bir mihenk taşı daha var. O da blues rock ve saykodelik rock’ın doğuşu. Aslında iç içe iki mihenk taşı bu. Biri Rolling Stones ve Eric Clapton’un daha 18 yaşlarında Muddy Waters’ın kayıt yaptığı mekanın kapısına gidip kendi şarkılarını dinletip Muddy Waters tarafından geri çevrilmeleri. Rock müzik içindeki bu damar bir daha hiç kopmadı ve gitar çalmaktan, ton belirlemeye kadar bir sürü şeyin değişmesine sebep oldu. Orada da Eric Clapton ve Rolling Stones’un 1963-1969 arası yaptıklarını mihenk taşı olarak kabul ederim ben. Bir de Jimi Hendrix’in ABD’deki sefaletten kaçıp İngiltere’ye gelmesi vardır ki bu sayede Hendrix plak yapma şansına kavuşur. Eğer İngiltere’ye gelemese büyük blues gitaristlerinin orkestralarında aç ve sokaklarda sürünerek ölürdü. Biz de Hendrix’in müziğini tanıyamazdık. Hendrix bu müzik içindeki tüm algıları değiştirdi. Yeteneğin kullanılması, tutku, hippi kültürünün yayılması say sayabildiğin kadar.
İngiltere’deki durumun bir benzeri de aynı yıllarda San Francisco’da yaşanıyor. O bölgede LSD deneyleri filan yapıyor ABD hükümeti. San Francisco’da bu yüzden uyuşturucunun bol gezdiği bir yer. Orada kurulan folk müzik kulüpleri var. İşte bu kulüpler de rock müzikte bir başka önemli mihenk taşıdır. ABD folk müziğinin hippi kültürü ile kaynaştığı yerler haline gelir bu kulüpler. Janis Joplin, The Doors, Jefferson Airplane, the Doors hatta the Byrds buralardan çıkar. Bu dönemde rock müzik sözleri siyasallarşır ve rock müziğin siyasi tavrını belirler.
Bir de vaka olarak 1965’deki Newport Folk Festivali ile 69 Woodstock ve 1970 Isle of Wight festivalleri rock müziğin gidişinde mihenk taşlarıdır bana göre. Sonra arkası geldi zaten.
Biraz klişe soru sorayım Rock ve Metal müzik arasında ne fark var? İçlerinde de ayrılıyorlar aynı sol fraksiyonlar gibi. Bize farkını biraz da sen anlatsana.
Ya aslında bu klişe soru gibi duruyor ama hiç de klişe değil. Çünkü ben pek sevmiyorum bu sınıflandırma işini. Bu biraz da endüstrinin geliştirdiği bir sınıflama. Evet rock müzik ile heavy metal arasında oldukça farklı müzikal yapılar var. Gitar tonları farklı, farklı tempo ve vokal teknikleri var. Aslında farkları rock and roll ile rock müzik gibi. Uzun uzun anlattım bu farkı sana biraz önce zaten. Benzer bir muhabbete girmeyeyim bir daha. Bir kısım genç insan daha “sert” müzik yapmak istiyor. Bunu ya daha sert akor dizileri yaratarak, ya daha sert gitar tonları ya da daha sert veya hızlı tempoda müzik yaparak bularak yapıyor. Arkadaki müzikal matematik temelde neredeyse hep aynı. İlla müzikal olarak bir fark arayacaksak metal müziğin temel farkı power chord kullanımı, riff’ler ve klasik müzik skalalarını daha çok kullanmaları aslında. Ama kökü rock müzik. Daha gürültülü olunca “taş” demek kesmemiş “metal” demişler işte.
Ayrımlara gelince. Temel ayrımlara bir şey demiyorum. Megadeth ile Twisted Sisters aynı şey değil kabul. Ama Judas Priest ile Iron Maiden ya da Manowar ilk söylediğim gibi uzak örnekler değil. Mesela Yeni İngiliz Heavy Metal Dalgası (NWOBHM) diye adlandırılan bir sınıflandırma yapılıyor. Aynı sınıf içinde Saxon’da Iron Maiden’de var Def Leppard’da var. Bu kadar saçma bir şey olur mu? 80’lerde heavy metal yapan ne kadar ingiliz grubu varsa bu sınıfa sokuyorlar. Ulan müzikleri farklı bazılarının. Ama yok. İngiliz ya grup. ABD’deki alıcıya nasıl anlatacak bu grup ne? Ancak böyle anlatabilir. Malı satarken kolaylık işte. Motörhead’i bu bahsettiğim sınıfın (NWOBHM) başı sayıyorlar mesela.
Rock müzikte de benzer durum var. Deep Purple heavy metal’in kurucu gruplarından ama adamların April’i var, daha komiği konçertosu var grubun… Ama progresif rock vb. olarak adı bile geçmez. Neden? Çünkü insanları sınıflandırıp müzik satma derdi var. Müzik grupları da bundan memnun. Benim kitle bu diyorlar ona göre müzik yapıyorlar filan. 60’ların ortasından 80’lere kadar bu ayrımlar bu kadar net değildi. O yüzden gruplar farklı şeyler deniyorlardı, farklı kitlelere ulaşmaya çalışıyorlardı. Plak şirketleri sağ olsun bu işin önünü kesti böylece. Abi bak bu doom metal bu da gotik metal filan. Ben dinlediğime bakıyorum. O yüzden çoğu sınıflandırmaya hangi grup girer hangisi girmez pek bilmem. Trash Metal, heavy metal, hard rock, rock, saykodelik rock, progresif rock sınıfları yeterli bana. O da grubun tüm albümlerini dinledikten sonra.
Ha bir tek punk var. bu ayrı diyebileceğin. Punk’ın beslendiği yer, müzik yapısı falan hepsi kendine has. Sokaktan bir şey o. Onu da parçik pinçik böldüler. Yok post-punk, alternatif punk, grindcore, yok o, yok bu. Punk lan bu. Adam sınıflara karşı ama müziği sınıflandırılmış. Tam anlamıyla saçmalık.
Rock Müzikte çok şey üretebilen bir ülke miyiz sence, ülkemizdeki Rock müziğin tarihinden de biraz bahsetsen güzel olur..
Kesinlikle çok iyi adamlar çıktı ve hala çıkmaya devam ediyor bizim ülkede. Moğollar’ı, Cem Karaca’yı, Erkin Koray’ı, Barış Manço’yu söylemiyorum sadece. Kaygısızlar var mesela eskilerden. 21.Peron var. 3 Hürel var. Kramp var. Var oğlu var. Bak sana bir anı anlatayım uzatmadan. Üniversite 2.sınıfta bizim öğrenci evine bir İngiliz eleman misafir gelmişti. Evde 3 kişi kalıyoruz o dönem. Bütün Cem Karaca’lar, Erkin’ler, Barış Manço’lar filan var evde kasetlerde. Beraber içerken de taktık New Model Army filan dinliyoruz. Eleman bana Türk rock dinletin filan dedi. Biz hemen Moğolları taktık ama eleman biliyormuş bilmediğim bir şey çalın dedi. Biz de Cem Karaca’yı taktık. Herifin gözleri yerinden çıkıyordu dinlerken. Biz farklı bir şey koyalım filan diyoruz ama bir saat filan çıkarttırmadı kasedi. En sonunda “Bu adam İngiltere’de olsaydı ya Plant ya Coverdale’i tanımazdık biz” dedi herif. Sonra Erkin Koray taktık adam uçtu.
Bizde de paralel gidiyor aslında yurt dışı ile ama alet yok, gelen albüm az falan ancak kolejlerde, Askeri Liselerde filan serpiliyor bu müzik. Barış Manço’da Fikret Kızılok’da Galatasaray Lliselidir mesela. 21.Peron benim okuldan Bornova Anadolu’nun 70’lerdeki müzik grubudur. Ancak, tabii ki bizde rock müzik sokaktan, işçi sınıfından beslenmiyor 70’lerin başına kadar. Sonra da politik bir tavır halini alıyor. Bir de tabii bizim kökümüzde bir Anadolu müzik kültürü var. İngiliz blues’u benimseyebiliyor çünkü bir şekilde içinde kendi halk ezgileri de var. Biz onun yerine türküleri koymuşuz yıllarca. Rock müzik sonuçta şehirli adam müziğidir. Ülke şehirlere sıkıştıkça bizde de çeşitlilik arttı. Kimisi çok arabesk ama içlerinde acayip iyi şeyler de çıkıyor. Mesela Kurban taş gibi gruptur. Adamlar İngiltere’de filan olsa şu an multi milyonerlerdi. Pentagram ha keza öyle. Duman, Mor ve Ötesi, Malt, Manga filan öyle böyle değil evrensel düzeyde müzik yapıyorlar ama bu ülkede ister istemez köreliyorlar. Hele Kesmeşeker, Karapaks falan farklı kafalar.
Biz farkında degiliz ama mesela Hayko Cepkin brutal vokal yaparken gırtlaktan name yapıyor. Neden? Adam bu topraklarda gıtlarktan ortadoğu usulü şarkı söylemeyi öğrenmiş. Bizim gospel o çünkü. Adam bence şu an dünyadaki en iyi seslerden biri, biz burada buzlu çay reklamında oynatıyoruz adamı, pamuğa sarmamız gerekirken. Ama sorun bizde. Büyük Ev Ablukada, En Feci Bisiklet filan isimleri ile dalga geçiyor millet ama adamlar şakır şakır müzik yapıyor. Flört grubunu al yurt dışında ingilizce şarkı yaptır kimse Türk grubu demez. Bulutsuzluk Özlemi de öyle mesela. Ya biz Yavuz Çetin gibi adamı bezdirdik adam köprüden attı kendini sonunda. Yavuz Çetin ABD’de olsa yeni Ray Vaughan diye adamı tahtta gezdirirlerdi. Ya neyse bu konu bende asabiyet yapıyor sonra. Adam İzlanda’daki bilmem ne grubunun albümünü saat saat takip ediyor bizde harika progresif rock yapan Nemrud var herifin grubun varlığından haberi yok. Akın Eldes gibi tele sadece bir kez dokunsa bu Akın Eldes diye gözün kapalı söyleyeceğin gitarist nerede, kimin haberi var? Nerede sahneye çıkıyor kaç kişinin haberi var? Ya da sahneye çıkıyor mu? Biz marka seviyoruz. “Oooo… Cem Karaca, way be baba ne güzel yapmış” filan. Ulan bir sürü adam var çok acayip şarkılar yapıyorlar. Pilli Bebek 10 sene süründü bir Behzat Ç. çıktı heriflerin cebi para gördü. 10 senedir var o grup. O şarkıların yarısını ben üniversitedeyken adamlardan canlı dinlerdim barda. Alsana albümünü. Yok. Sonra üretim yok diye ağlanıyoruz. Bizde de kök sağlam ve ben bizde yapılan rock müziği de seviyorum. Ama bu adamlar para kazanmadıkça körelecek bu müzikte işte. Neyse uzatmayayım zira bu mevzu hakkında 20 saat çene çalarım ben.
Rock müzikte ülkemiz deyince hep aklıma Yavuz Çetin gelir, onun yaptığı müziğin hiçbir şekilde eşi benzeri yokmuş gibi geliyor, Yavuz Çetin hakkında fikrilerini alabilir miyim abi bir de sansasyonel bir soru daha eklemek istiyorum umarım seni çok üzmez, sence intiharının arkasında ne vardı?
Yavuz Çetin’in yeteneği dışında ruhunu yansıtması nedeniyle öyle görüyorsun Yavuz Çetin’i ve doğru bir şey bu… Hani rock’n roll ruhlu bir adam. Ben doğrudan tanışmadım ama seyrettim bir kaç kez. Hele ilk seyrettiğimde bana ABD’den geldi filan deyip trollemislerdi beni… İntiharı mevzusunda benim bildiğim gazetede yazandan ibaret. Hem adam çekmiş gitmiş. İşte nedeni şuydu nedeni buydu ile uğraşmak anlamsız. Belki borcu vardı öyle sıkıştırdılar ki en sonunda bunaldı, belki bizdeki şu aydın, sanatçı filanım diye ortalarda dolaşıp ona buna yanlayan, eser çalan, iş yaptırıp para vermeyen riyakar sürüsünden bunalmıştır… Kim bilir? Bak bu durum herkes için geçerli… Hani bu ülkede olan darbesinden, Gezi’sine her acayip vakada böyle yavşaklar çıkar ortaya. Asıl iş yapacak, gönlünü koyacağı ezen aklınca kendini kanaat önderi, sanatçı filan sanan müsvetteler var. Sosyal medyada, gazetede, TV’de görüyorsun hepsini. Bir süre sonra beziyorsun. Neden öldüden ziyade neden sadece Yavuz Çetin’i konuşuyoruz da başkası çıkamıyor bir türlü ona bakmak gerek… Neyse ya… Arkasından timsah gözyaşı döken varsa (ki vardır mutlaka) onlar utansın… Ya hiç konuşulacak mevzu değil aslında yahu… Bak saygısızlık ettim adamın ruhuna sanki şimdi böyle cık cık konuşunca…
Tarihteki kadın Rock müzik yapanlar ve başarılı olanlar kimler, yorumun nedir?
Genelde Rock dünyası maskulen dünyadır. Bol testesteron içerir ama… Ya bir sürü var. Benim tıfıllık zamanımdan Doro Pesch var mesela. Heart vardır mesela. Taş gibi gruptur. Ama tabii ki ilk ikonlar Janis Joplin ve Grace Slick var. Janis Joplin erken ölmese acayip işler yapardı kesin ama ölünce de büyük efsane oldu o ayrı. Hani Rock dedik diye saymamak olmaz Joan Baez var. Kadın 70 yaşında hala direniş peşinde. Joan Jett ablamız var. Depresif Suzanne Vega var. Of unutsam kızardım kendime Steve Nicks var. Her ne kadar Fleedwood Mac’e bayılmasam da kadının sesi harikadır. Ben Tina Turner ve Cyndi Louper’ı da gayet rock olarak kabul ederim. Tina Turner şu an sahneye çıksa çok insanı sallar geçer. Patti Smith manyağı var bir de bak aklıma geldi. Ancak, rock and roll kadını dedin mi aklıma bir de Marianne Faithful gelir. Kadının müziği dışında yaşamı da gerçek anlamda rock and roll. Daha doğrusu, sex, drugs and rock’n roll. Gerçek bir ikon o kadın. Bak heavy metal kadını olarak Doro’ya tek rakip Lita Ford’dur yalnız. Bu isimlerin hepsi çok başarılı insanlar. Janis’e, Tina’ya kim başarısız diyebilir. Hele Tina Turner hem kocadan dayak ye, hem adam yüzünden kendi kariyerine kaç yıl sonra başla filan. Tırnakları ile kazıyarak gelmiş kadın oraya. Özellikle Tina için sadece müzikal başarı değil bir de kadın hakları başarısı var ortada. Bizdeki feministler pek bilmez ama o kadın poposunun çatalında kloş mini etek giyip 60 yaşında yürek hoplatmadan önce alkolik kocasında her gece dayak yiyen, onunla sahneye çıkmaya zorlanan siyahi bir kadındı. Kadının hayatını okusunlar derim. Bu listeye bir de Cher’i eklemek gerek. Kadının ilk albümü 1964 yada 1963 düşün… Ya düşününce çok isim var. Daha da çıkar. Yeni dönemde Björk var mesela. Safi deli kadın. Tori Amos’u da severim ben mesela. Alanis Morrissete canavar gibidir. 5 dk.lık sigara arasında sigara içilmez levhasına denk gelmek ne kadar ironik diye söz yazabilecek kadar cin gibi bir kadın. Bak bir de Joni Mİtchell vardır. Bence 70’lerin başındaki en harika kadın seslerinden biridir o da. Rock müzikte kadın deyince bir de aklıma hep Fairport Convention, Fairground Attraction ve Stone the Crowes gelir. Şimdi isimleri aklıma gelmedi ama dinleyin bu kadınların sesini. Gerçekten büyüleyicilerdir. Ya aslında Rock müzik ile ilgili aklına bir kadın geliyorsa o kadın başarılıdır işte. Bu kadar erkek egemen bir endüstride ve müzik kolunda o kadının adı aklına geliyorsa sorgulanacak da bir şey yok demektir.
Rock müzik deyince aklına hemen gelen 5 kişi veya grup söylesene abi.
Valla 5 tane deyince çok kısıtlayıcı oldu yalnız… Deep Purple, Led Zeppelin, Jethro Tull, Pink Floyd, Jimi Hendrix derim hemen. Ama ardından Beatles, Eric Clapton, JJ Cale, Janis, Iron Maiden, Megadeth filan giderim ben… :))
Hala öldüğüne inanamadığın vokalist kimdir ve neden inanmak istemiyorsun? Merakla soruyorum.
Niye vokalist sordun ki? Hayır soru bana uydu da neden vokalist onu çözemedim. Kesinlikle Ronnie James Dio… Bir de tam olarak vokalist sayılmaz ama Lemmy… Dio’yu İstanbul’a geldiğinde seyretmiştim. Ben böyle büyük enerji ve böyle büyük ses dinlemedim canlı performansta. Adam sahneye çıktığında babam yaşındaydı ve 1,5 saat resmen öttürdü her yeri. Bak benim eşim evlendiğimizde Türkçe pop severdi. Öyle rock müzik filan dinlemezdi pek. Çok da sevmezdi. Onun ilk rock konseri Dio konseridir. Konser bittiğinde bir 5 dakika yerinden kıpırdayamadı. O günden sonra rock müzik dinler oldu. Hala alışamadığı tek grup AC/DC… :)) Onun dışında ne koyarsam dinliyor artık… :)) Hikaye bir yana benim için gelmiş geçmiş en büyük vokalist Ian Gillian’dır. Ondan sonra da Dio gelir. Öldüğünü duyduğumda gerçekten aileden birisi ölmüş kadar üzüldüm. Lemmy ise bu dünyadaki tek gerçek rock’n roll insanıydı. Düşünsene sadece sevdiği striptiz kulübüne yakın olsun diye 60 metrekarelik bir ev tutmuştu Los Angeles’da. Adamın deli gibi parası var şatoda yaşayabilir ama yok. Şatoya vereceği parayla ne kadar Jack içebilir düşünsene… :)) Onun ölümü de beni ayrı etkiledi. Adamın doğum günü için twitter’da tefrika yapmıştım. Tefrika bitti ki 2-3 günde yazıp bitirdim sanırım, 2 gün sonra adam öldü pat diye… Çok koymuştu bana. Tefrikayı İngilizceye çevirip göndermeyi düşünüyordum adama. Aman ne güzel yapmışsın filan desin diye değil manyağa bak geri zekalı lan bu deyip götüyle gülsün diye… :)) Bir de canlı seyredemedim ya adamı. O da çok koymuştu bana.
Mesela sinemada Goddard’a göre “Sinema DW Griffith’le başlayıp Kiyarüstemi ile sona eriyor” der. Sence Rock Müzik kiminle başlar, kiminle sona erer?
Ya ben sinemadan hiç anlamam o yüzden ne diyeceğimi bilemedim bak şimdi. Goddard’ı duydum ama DW Griffith kim hiç bilmiyorum. Kiyarüstemi’yi de ya senden ya başka birinden twitter’da okudum oradan biliyorum. Yukarıda da dediğim şeyin aynısını derim sadece. Rock müzik Elvis, Chuck Berry, Muddy Water ve Beatles, Searchers, Rolling Stones, Bob Dylan, the Byrds gibi insanlarla ile doğdu ama sona erdi mi emin değilim. Ama heavy metal ve anlternatif filan gibi mevzuları atarsak sona erdiği yer Dire Straits’in dağılmasıdır. Dire Straits o eski usul rock’u bizim zamanımıza getiren vahaydı. Dağıldı ve o 60’lardan gelen rock bence öldü. Ama başka bir formda yaşamaya devam ediyor çünkü bugün sınıflara ayırmaya çalıştıkları müziğin en dibinde hala o en basit haliyle rock müzik var. Üstüne ne yaptıkları bence çok değiştirmiyor bunu.
Keyifli bir röportaj oldu cevaplar için teşekkürler. Son olarak Rock müzik dinleyenlere ne tavsiye edersin abi? Bir de bize 5 tane hit parçanı yazsana.
Hocam 5 hit parça ne yahu? İstersen sana dinlemekten hiç bir zaman bıkmayacağım parçaların listesini yapayım ama o 5’i geçer. Tavsiyeye gelince. Ben tavsiye verebilecek bir yetkinlikte görmem kendimi bu konuda. Bu müziği ya seversin ve dinlersin ya da sevmezsin. Arası olmaz bunun. Sadece dinleyip sevdikleri grupları araştırsınlar. Sözlerinde ne diyorlar, kimden etkilenmişler falan filan. Bizim zamanımızda albüm kapakları vardı bilgi alabileceğimiz. Kaydı kim yapmışa kadar okurduk. Kitap, dergi kovalardık. Şarkı değil albüm alırdık, kapağı kim çizmiş filan araştırırdık. Ama bu da anca benim gibi obsesif insanların yapacağı işler. Adam dinliyor işte. Fazlasını isteyen için tavsiyeye gerek yok yapar zaten.
Şarkılara gelince… Bunlar hit mi değil mi bilmiyorum ama ben bunları dinlemekten bir ömür bıkmadım ölünceye kadar da bıkmam… Hatta mümkünse mezarıma gelenler dua filan yerine bir cihazla bana bunları dinletsinler mezarda süper olur. Grup, şarkı, sene ve albüm ismiyle veriyorum. İlgilenen buyursun dinlesin. 5’i geçer ama haberin olsun… Abartmamaya bakarım artık… :))
1. Deep Purple – Freedom (1971 – Fireball outtake)
2. Led Zeppellin – Archilles Last Stand (1976 – Presence)
3. Jehtro Tull – Heavy Horses (1978 – Heavy Horses)
4. The Beatles – Hey Jude (1968 – 45’lik single)
5. Yes – Roundabout (1971 – Fragile)
6. King Crimson – Starless (1974 – Red)
7. Deep Purple – Lazy (1972 – Machine Head)
8. Uriah Heep – July Morning (1971 – Look at Yourself)
9. Dire Straits – Telegraph Road (1982 – Love Over Gold)
10. Megadeth – Peace Sells… But Who’s Buying (1986 – Peace Sells… But Who’s Buying)
11. Led Zeppelin – Tramped Under Foot (1975 – Physical Graffiti)
12. Jethro Tull – Budapest (1987 – Crest of a Knife)
13. Dire Straits – Down to the Waterline/Sultans of Swing (1979 – Dire Straits) 2 şarkı kombo
14. Overkill – I Hate/Eliminatin/The Years of Decay (1989 – The Years of Decay) 3 şarkı kombo
15. Deep Purple – All the Time in the World (2013 – Now? What!?)
16. Wishbone Ash – Kingdome Come (1972 – Argus)
17. Accept – Drifting Away (1994 – Death Row)
18. Motörhead – Rock ‘n’ Roll (1987 – Rock ‘n’ Roll)
19. Dio – All the Fools Sail Away (1987 – Dream Evil)
20. Pink Floyd – Time (1973 – Dark Side of the Moon)
Sanırım yeter… :)) Şahane sohbetti… Umarım uyutmadım seni… :))
Röportaj: Ozan @norskdark twitter
Röportaj veren : Kurbağa Kral @uarpak twitter