Gazeteport

İsmail Saymaz Maskeyi Düşürdü

Ses getiren Bylock haberinin ardından yandaşların hedefi haline gelen gazeteci İsmail Saymaz, her fırsatta kendisini FETÖ’cü olmakla suçlayan ve sosyal medyadan taciz eden yandaş Cem Küçük’ü  rezil etti. Saymaz, Cem Küçük’üm haber7.com’da cemaati yere göğe sığdıramadığı yazılarını paylaştı, Küçük’ü Haber7.com’a bir cemaat ağabeyinin yerleştirdiğini öne sürdü.

İşte İsmail Saymaz’ın po paylaşımları ve l,nkini verdiği Cem Küçük’ün Haber7.com’da yayınlanan yazılarından bölümler;

İşte 11.03.2011 tarihli Cem Küçük’ün o yazısından ilgili bölüm;

“Esas konu Soner Yalçın’ın kendisiyle beraber etrafındakileri de yakmış olması. Odatv’de ele geçirilen Ulusal Medya 2010 belgesinde adı geçenler ne kadar endişe etseler azdır. Galiba Nedim Şener ve Ahmet Şık’ı yakan da bu belge oldu. Düşünsenize, AK Parti’yi itibarsızlaştırmak, CHP’nin goygoyculuğunu yapmak, Ergenekon sürecini sulandırmak için bazı hareketlere girişmişler. Hatta daha da ileriye gidip TSK’nın medyaya karşı tavır alması gerektiği kanaatine varmışlar. Bunun için de CHP tandanslı gazetecilerden destek isteyeceklermiş. CHP tandanslı deyince Hürriyet, Vatan, Milliyet gibi gazetelerin köşe yazarlarına bakabilirsiniz. Orada bol miktarda var.”

Cem Küçük 2 gün sonra kaleme aldığı yazıda iise Odatv iddianamesinden bazı bölümleri alıp değerlendirme yapıyor. Fetullah Gülen Cemaatini savunup Odatv’nin haberleri ile dalga geçiyor. ;İşte o bölüm;

“Tabii bu iddiaya ancak gülünür”

“İddianameden daha birçok böyle ayrıntı çekebilirim. Görülüyor ki, kara propaganda yöntemleri çok iyi izlenmiş. Ülkede kaos çıksın diye her şeyi denemişler.Gerektiğinde AK Parti ve Cemaati yabancı istihbarat teşkilatlarıyla işbirliği şeklinde gösterilecek gerektiğinde Cemaat PKK anlaştı denilecek. Yalanın bini bir para. Her türlü yalan tefrika var. Odatv adeta nefret üretme merkezi. Halkı birbirine düşürmek ve ülke karışsın diye epey uğraşmışlar. Sonra bunlar ortaya çıkınca da yok komplo kuruldu, yok o bilgiler bize spam olarak geldi gibi saptırmaca hareketlere tevessül ediyorlar. Odatv’ciler bu bilgilerin kendi bilgisayarlarına polis tarafından kasıtlı olarak konulduğunu söylüyorlar. Tabii bu iddiaya ancak gülünür.”

Cem Küçük 10.04.2012 tarihli yazısında ise Zekeriya Öz’ü övüyor. Soner Yalçın’ın Samizdat kitabıyla aklınca dalga geçiyor.

“Çingene’nin merdi kendini överken hırsızlığını övermiş”

“Samizdat Rusça bir kelime. Kaçak yayınlar ve bu yayınların elle dağıtılması anlamına geliyor. Gerçi Yalçın kitabına bu adı koymuş ama maşallah Savcı Zekeriya Öz dâhil herkesi ucundan eleştirmiş. Belki bilerek belki de bilmeyerek aklına takılan her şeyi yazmış. Merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler. Yani Çingene’nin merdi kendini överken hırsızlığını övermiş. Soner Yalçın’ınki de tam bu durum.

Kitaptaki en ilginç bölüm Savcı Zekeriya Öz’ün Soner Yalçın’ı sorguladığı kısım olmuş. Yalçın, Öz için dışarıda olsa dost olabilirdik demiş. Bir ara aralarında Atatürk’ü Samsun’a Vahdettin gönderdi gibi küçük bir tartışma bile çıkmış. İlk söz Öz’den gelmiş ama Yalçın, Öz’ün böyle bir söz etmesine anlam verememiş.

Sorguda en kritik an ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı harddiskin yapılan ön incelemesinde çıkan bazı dokümanlarla ilgili. Bu dokümanlardan bazıları “Bilderberg Çetesi”, “Cumhuriyet Gazetesi”, “Fabrikatör”, “TV Analiz Proje”, “Ulusal Medya” şeklinde belgeler. Bir de ayrıca “Ulusal Medya 2010” isimli word dosyası var. Savcı Zekeriya Öz bu dokümanları kim hazırladı diye soruyor. Soner Yalçın’ın buna verdiği cevap çok basit: “Ben bu belgeleri ilk kez görüyorum. İçeriklerini de bilmiyorum.”

Savcı Öz’ün sorduğu her soruya anında cevap veren Yalçın bu soru karşısında dut yemiş bülbüle dönüyor. Zaten Öz, Yalçın’a, “Mustafa Balbay kendine çok güveniyordu, belgeler çıkınca bardak bardak su içti” demiş. Yalçın da bu sözün ne anlama geldiğini çok iyi anladığını yazıyor.”

Cem Küçük’ün 31.08.2010 tarihli yazısında ise Hanefi Avcı’yı hedef alıyor.  Cemaati deşifre eden Hanefi Avcı’yı “komplo terileri ile izah etmek moda oldu” diye suçluyor.

“Fethullah Gülen’i açıkça hedef alıyorlar”

“Avcı kitabın son 200 sayfasını ise tamamen cemaate ayırmış. Önce şunu hemen açıklığa kavuşturalım. Maalesef ülkemizde hemen her olayı komplo teorileriyle izah etmek moda oldu. Avcı da kitabında bunu özellikle vurguluyor. Her taşın altında bit yeniği aramak sağlıklı zihinlerin tezahürü değildir. Bizde de özellikle 1990’lı yıllardan beri bazı kurumlar, kişiler cemaati, yani Fethullah Gülen’i açıkça hedef alıyorlar.

Bazı olaylar nedense cemaatle izah ediliyor. Eski Genelkurmay Başkanı cemaati suçluyordu, bazı siyasi partiler de. Hatta bazı futbol takımlarının başarıları da, futbolcularının takım içindeki etkisi de cemaate endeksleniyor. Elbette ortada bir suç, elde de kanıt varsa ve bu cemaate kadar uzanıyorsa soruşturulmalıdır. Ama bazen bu tür ipe sapa gelmez izahatlarla çok komik duruma düşülüyor.”

Küçük 26.01.2012 tarihli yazısında ise bügün darbe suçlamasıyla FETÖ’cü iddiasıyla tutuklu bulunan Mehmet Altan’ı yere göğe sığdıramıyor.

“Mehmet Altan bizim Emile Zola’mız, Galileo’muzdur”

“Mehmet Altan’ın Star Gazetesi’nden ayrılması hiç iyi olmadı. Onun düşünce yapısını bilenler her türlü yazısına hazırlıklı olmalıdırlar. Çünkü vicdanlı bir adamdır. İnsanlarla değil, sistemlerle uğraşır. Tek derdi vardır, bu ülke daha iyi, daha demokrat, daha özgürlükçü olsun.

İlginç zamanların yaşandığı bu dönemde Mehmet Altan’ın yazısının yayınlanmamasını, kalemini askıya almaya mecbur bırakılmasını içime sindiremiyorum. Bu duruma düşürülmemeliydi.

İktidarların kendilerini her daim övecek değil, gerçekleri acıtsa da söyleyecek dostlara ihtiyacı vardır. Mehmet Altan böyle biridir. Bizim Emile Zola’mız, Galileo’muzdur. Biz biliyoruz ki o, kişilere, kurumlara, devirlere, iktidarlara göre değil; hukuka, doğrulara göre hüküm verir.

Mehmet Altan’sız medya az biraz değil, çok eksik demektir.”

Exit mobile version