Gazeteport

İlk Feribotu “Biz” Yaptık!

İLK FERİBOTU “BİZ” YAPTIK!

“İlk feribot nerede yapıldı” sorusuna gelen cevaplar çoklukla, “Onu bilmem de bizde değildir herhalde” şeklindedir maalesef! Oysa 1872’de, SUHULET isimli ilk -dikkat isterim: dünyada da ilk!– arabalı vapurumuz, Abdülaziz’in hükümdarlığının on birinci senesinde Boğaziçi’nde salınmaya başladı.

Evvela, bu işin mucidini tanıyalım: Hüseyin Hâki Efendi (1835-1895), Girit-Kandiye eşrafından Cami-i Kebir mütevellisi Mehmed Efendinin oğludur. Sahil/deniz çocuğudur. Tahsilini Mısır’da tamamlayan Hâki Efendi, mükemmel derecede Fransızca ve Arapça bilmektedir. Yusuf Kâmil Paşanın (Abdülaziz’in sadrazamlarındandır) kethüdalığını yapmıştır. Kâmil Paşa, François Fénelon’nun Télémaque’ını (Les Adventures de Télémaque) Arapça tercümesinden Türkçeye Tercüme-i Telemak başlığıyla çevirirken, Hüseyin Hâki Efendi de eserin Fransızcası üzerinden bir esas hazırlamıştır. Bilinsin ki ne kıymettir!

Şirket-i Hayriyenin Başında
1851’de kurulan ”Şirketi Hayriye”, kuruluşunun üzerinden on beş sene geçmesine rağmen hâlâ bir türlü iyi idare edilememektedir: ta ki Hüseyin Hâki Efendi şirketin müdürlüğüne getirilinceye kadar (1867-1894 arası bu vazifede bulunmuştur). Zeki, çalışkan ve üretken biri olan Hüseyin Hâki Efendi, şirketin sorunları tespit eder ve evvela suiistimalleri engeller. O zaman, sadece Köprü (Galata Köprüsü) ile Üsküdar iskeleleri vardır. Onun planlamasıyla Boğaz’da iskelesi olmayan köylere iskeleler kurulur, binaları yapılır; bu iskelelerde kış soğuklarında soba yakılır ve vapur saatleri çizelgesi asılır (çizelgelerin yanına bir de saat konulur)… Aksaklıkları önlemek için, “sayfaları numaralı şikâyet defteri” uygulaması da ilk olarak onun zamanında başlatılmıştır.

Benzeri Görülmemiş Bir Teknenin Mucidi
Boğazda, eskiden beri iki yaka arasında askeri araç malzemeleri, ağır, büyük yükler ve hayvan taşımak -akıntı rüzgâr vs. nedenlerden ötürü- oldukça zor bir işti. O senelerde, Londra’da Thames Nehrinde iki yakaya çekilmiş zincirlerin yardımı ile sal benzeri tekneler kullanılıyordu. Hüseyin Hâki Efendi Boğaz’da at, araba ve eşya nakline bir kolaylık bulmak amacıyla düşündü-taşındı; senelerce umumi müfettişlik yapan İskender Efendi ve şirket’in Hasköy’deki fabrikasının “Sermimarı Mehmed Usta ile baş başa verip o güne kadar benzeri görülmemiş bir tekne tipi yarattı! Bugün “arabalı vapur-feribot” dediğimiz, iki tarafından da karaya indirilecek kapakları bulunan, hem ileri hem de geri gidebilen teknelerin tam bir prototipiydi ortaya çıkan. Ana güvertesi dümdüz olan vapura atlar, arabalar alınacak, yolcular da üstteki salonlara çıkacaktı.

Biri Suhulet Biri Sahilbent
Hâki Efendi, çizdikleri eskizleri Mehmed Usta‘yla İngiltere’deki “Maudslay Sons And Elelds” tezgâhlarına gönderdi. 26 baca numarası ve “Suhulet(Kolaylık) ismi verilen ilk arabalı vapurun yapımı 1871’de tamamlandı. Vapurun İngiltere’den yurda getirilmesi pek de kolay olmadı gerçi; “Suhulet”, şiddetli fırtınalar nedeniyle birkaç kez sulara kaynamak tehlikesi atlattı. Öyle ki İngiliz kaptanın su kesimi az, üstü havaleli, safrası olmayan, üstelik de boş bir tekneyle böylesine maceralı bir yolculuğa bir daha asla çıkmayacağına yemin ettiği söylenir! 1872’nin ilk ayında hizmete giren “Suhulet”ten sonra hemen -aynı tersaneye- bir eşi daha ısmarlandı: 27 baca numarası verilen ve “iki kıyıyı bağlayan” manasına gelen “Sahilbent”. (Feribotlara bu isimleri Namık Kemal’in koyduğu rivayet edilir.)

Sevgili okur, yeni bir icat yapmak ya da ürün geliştirmek bir yana; hiç olmazsa vakti zamanında yapılan gurur verici, göğsümüzü kabartan işlerimiz bilinsin istedim: hepsi bu!

Hoş kalın!…

Exit mobile version