Gazeteport

O Gecenin En Yakın Tanığı Anlattı

15 temmuz darbe girişimi gecesi Özel Kuvvetler komutanlığı’ndaki çatışmanın en yakın tanığı şehit başçavuş Ömer Halisdemir’in kurs öğrencisi astsubay Hasan Aksoy o anları anlattı. 

İşte  Habertürk’ten Fevzi Çakır’ın haberine göre; en yakın tanığın dilinden özel Kuvvetler komutanlığında yaşanan çatışmanın ayrıntıları;

“Şarjörlere mermi basmamız emredildi”

 

“Özel Kuvvetler Komutanlığı 12. Tabur’da çalışmaktaydım. Diyarbakır’da görevliydik. 15 Temmuz günü Tabur Komutanı Binbaşı Fatih Şahin alarm verdi ve ‘Bütün çantalar, sivil eşyalar dahil toplanacak, silahlar alınacak’ dedi. Bana da ‘M110 keskin nişancı silahını almamı’ söyledi. 24 kişi olarak Diyarbakır Havalimanı’na geldik ve uçağa bindik. Tim komutanı da nereye gittiğimizi bilmiyordu. Tabur komutanı (Şahin) ile tugay komutanı (Semih Terzi) önde oturuyordu. Tim komutanı Ahmet Yüzbaşı şarjörlere mermi basmamızı emretti.”

“Genelkurmay’a gittiğimizi düşündük”

“Ankara Etimesgut Askeri Havalimanı’na indik. 2 helikopter bizi alanda bekliyordu. Tabur komutanı helikopterde, ‘Silahlarınız hazır olsun, inişte bize ateş eden olursa karşılık verilecek’ dedi. Helikopterin birine 14, diğerine 12 kişi binecek şekilde plan yaptık. Genelkurmay’a operasyona gittiğimizi düşündük.Ama Gölbaşı’nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığı’na indik. Diğer tim sürpriz bir şekilde gelmedi. Çevre emniyeti alınca tugay komutanı indi, onu birkaç kişi karşıladı.”

“Çamların arasından çıktı. Yanağımı sıktı. ‘Hasan nereden geliyorsun’ diye sordu”

“Tugay komutanı (Semih Terzi) ve tabur komutanı (Fatih Şahin) ön tarafta, biz de arkalarında emniyeti alarak yürüyorduk. Çamların arasından Ömer Halisdemir Başçavuş çıktı. Kendisi benim kurs öğretmenimdi. Yanıma geldi yanağımı sıktı. ‘Hasan ne yapıyorsun, nereden geliyorsun?’ diye sordu. Diyarbakır’dan geldiğimizi söyledim. ‘Ne yapıyoruz, ne oluyor abi’ dedim. ‘Ben de bilmiyorum Hasan’ dedi ama biraz sızlanıp Tugay Komutanı’nın yanına doğru gitti.”

“Karargahın kapısına gelince 2 el silah sesi geldi”

“Karargâh’ın kapısına yaklaşmıştık ki 2 el silah sesi geldi. Herkes panikledi. Ben ve birkaç arkadaşım havaya ateş ettik. Bir kişi (Halisdemir) koşuyordu. O kişiyi, tabur komutanının (Şahin) vurduğunu gördüm. Bayağı bir sıktı. Kaçanın o an kim olduğunu bilmiyordum. Birisi yere düşmüştü birisi de koşuyordu. Önümüzde yatanın tugay komutanı olduğunu sıhhiyeci gelince anladık. Tugay komutanını içeri taşıdık. Bir yüzbaşı vurulan şahsın (Halisdemir) yanına gitti. Onu sürükleyip kaldırımın üzerine çektik. Nabzını kontrol etti. Öldüğünü söyledi. Ben orada gördüm Ömer Başçavuş olduğunu, çok şaşırdım. Olaylara hiçbir şekilde anlam veremiyordum. Helikopter geldi tekrar. Tabur komutanı; beni, Hüseyin ve Ali başçavuşları yanında istedi. Beraber tugay komutanını helikopter ile Hastaneye götürdük.”

“Tabur komutanı silahını vermeyeceğini söyledi”

“GATA Kurmay Başkanı, Zekai Paşa’nın nerede olduğunu sordu, bilmediğimizi söyledik. Telefonla görüştü geri geldi. ‘Arkadaşlar burası hastane, burada silahlı duramazsınız’ dedi. Biz Hüseyin Başçavuş’la ‘Tamam çıkarız ama silahlarımızı güvenli bir yere bırakalım’ dedik. Ama tabur komutanı Şahin, silahını veremeyeceğini söyledi. GATA Kurmay Başkanı ile münakaşa ettiler.”

“Tugay ve tabur komutanı hain. Bir olay yaparlarsa öldürün”

“Bir süre sonra Şahin gelip tugay komutanının öldüğünü söyledi. Özel Hava Alay Komutanlığı’ndaki timde yer alan Ahmet Kemal Yüzbaşı, Hüseyin Başçavuş’u arayıp, ‘Tugay ve tabur komutanının hain olduğunu, emir almamamızı, Zekai Paşa’nın emri olduğunu, bir olay yaparlarsa öldürmemizi’ söyledi. O sırada her şeyi öğrenmiş olduk.”

 

 

Exit mobile version