Gazeteport

“Çok Seslilik ve Özgürlükte Sınıfta Kaldık”

23. İstanbul Caz Festivali’nin ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne değer görülen, Türk hafif müziği ve cazının en emektar isimlerinden usta müzisyen Özdemir Erdoğan “Türkiye her bakımdan teksesli’ dedi. Gerekçesini de Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda anlattı.

Özdemir Erdoğan, ‘Sevdim Seni Bir Kere’, ‘İkinci Bahar’, ‘Baharda Kuşlar Gibi’, ‘Küçük Bir Aşk Masalı’, ‘Paranın Ne Önemi Var’, ‘Keman Öğretmeni’ gibi onlarca şarkıyı yorumuyla birçok nesile sevdirdi. 2014 yılında arşivlerde mutlaka bulunması gereken Türkiye Caz Tarihinde Işıksız Kalanlar adlı albümünü yayınladı. 46 yıldır beste yapan ve şarkı söyleyen Erdoğan’a 1998’de T.C. Devlet Sanatçısı unvanı verildi.

Özdemir Erdoğan ile Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ceren Çıplak konuştu. İşte o röportajdan bölümler;

“Caz fakiri bir ülkeyiz”

-Bu ülkede beş kişilik bir aileyi caz çalarak geçindiremezsiniz. O yüzden daha çok hafif müzik, düzenlemeler, vs. yaparak hayatımı kazandım. Caz çalacak mekan da yok ki.. Dinleyen de çok az. Cazda ancak çalınarak ilerlenebilir, bizim caz çalacak mekanımız bile yok. Caz bakımından da fakir ülkeyiz. Her bakımdan kültür-sanat açısından da fakiriz. Binlerce yıl teksesli bir hayatı yaşayıp tek sesin peşinden gitmişiz. Şimdi birden bire çoksesliliğin içine girmek de kolay değil..

“Çağdaş dünyada aykırı seslere yer vermeliyiz”

-Evet, bugün de teksesliliğin emareleri yankılanmaya devam ediyor. Yönetim açısından da yaşam açısından da her bakımdan teksesliyiz. Çok yanlış yapıyoruz çok zaman kaybediyoruz.
Müzikte disonans diye bir şey var; aykırı seslerin biraraya gelmesiyle oluşur. İçinde çok aykırılıklar vardır. Ne sosyal hayatımızda ne de müzik hayatımızda bu disonanslar kullanılmıyor, aykırı sesler çıkmıyor, aykırılık düşmanlık gibi algılanıyor. Bu sorunumuz. Çağdaş dünyada kendimize iyi bir yer bulabilmek için aykırı seslere yer vermek lazım.

“Halklar laik oldukları şekilde idare edilir”

-Saray geleneğinden geliyoruz. Bizim geleneğimizde daima çok güçlü bir adam, önderler, hakanlar, padişahlar vardır. Tek kişinin ağzına bakıyordur her şey.
Mesela Bülent Ersoy, Nişantaşı’nda kuyumcu kapatıyorsa, seyircisini azarlıyorsa bunu halk yaptı. Adam yüzde 52 oy aldı, halk bunu yapınca Özdemir Erdoğan ne yapsın? Halk seviyorum diyor, halkın karakteri böyle bir karakter. Halklar laik oldukları şekilde idare edilir. Bugün ulu hakanlardan, padişahlardan bir türlü demokratik ortama geçemedik.

“Çok seslilik ve özgürlükte sınıfta kaldık”

-Çokseslilik ve özgürlük ortamımız maalesef bugün sınıfta kalmış vaziyette. Eleştirilere karşı açık olmamız lazım. Bu sorulara cevap vermemiz lazım. Demogojiyle değil!

“Cem Yılmaz ve Fatih Terim’in dokunulmazlıkları kaldırılsın”

-Yeni isimler çıkmıyor, çünkü medya hep birtakım isimlere odaklanıyor. Cem Yılmaz’ın filmlerine gidiyorum merakla bakıyorum ama bir çocuk filmi gibi… Sorsan herkes “Cem Yılmaz hep çok komik” derler, hep mi komik? Cem Yılmaz’ın medya ile arasında ‘tamamen duygusal’ bir ilişki mi var anlamadım ki! Medya, Cem Yılmaz ve Fatih Terim gibi bazı kişileri dokunulmaz, ilah haline getiriyor. Esas Cem Yılmaz’la Fatih Terim’in dokunulmazlığı kaldırılmalı! Ben Yılmaz ile Terim’e karşı değilim, bu kadar abartılmalarına, yüceltilmelerine karşıyım. Bu dokunulmazlığı medya ve halk kaldırmalı.

Exit mobile version